2020 yılının ocak ayından beri yaşadıklarımız gerçekten de acaba ”dünyanın sonu mu geliyor?” sorularının sorulmasına neden oluyor. Dünyanın başa çıkmaya çalıştığı corona virüsü salgını bir yana, doğa olayları, ”yüz yılda bir” gerçekleşecek olayların arka arkaya sıralanması insanların felaket senaryoları yazmasına neden oluyor. Peki, gerçekten de dünyanın sonu gelse internete ne olur?
Dünyanın sonu gelse internete ne olur? Yanıtı var mı?
İnternet olmadan hayatta kalabiliriz, ama ya internet biz olmadan hayatta kalabilir mi?
Tata Communications tarafından yapılan çok uluslu bir ankette, katılımcıların üçte ikisinden fazlası internete bağlı olmadığında “korku, endişe ve öfke” hissettiklerini söylüyor.
Ankete katılan kişilerin büyük bir çoğunluğu internete bağlı kalmak için TV veya alkolden vazgeçebileceklerini söylüyor. Peki İnternet sonsuz mu? Aynı ankete katılanların yüzde 60’ı internetin sonsuz olduğuna inanıyor.
Bu fikirlerin yanında ruhani lider Papa bile internetin tanrıdan bir hediye olduğunu düşünüyor. Bunun yanında günümüzde bazı insanlar için neredeyse internetin kendisi ‘’tanrı’’ konumunda görülüyor.
İnternet sanılanın aksine sadece büyük bir makine. İnternet, görünüşte mistik özellikleriyle bile, hala sınırlı ve sonlu olan karasal teknolojiye dayanıyor ve insanların bu karasal teknolojiyi düzenli olarak kontrol etmesine bağlı. Biz olmadan çalışmaya devam edebilir mi? İnsanlığı neyin sona erdirdiğine bağlı olarak, devam edebilir de etmeyebilir de.
Ölümcül bir salgın bizi yeryüzünden silip süpürür ya da bir kara delik sonucu yaşadığımız her şey yok olabilir. Felaket, iklim değişiklikleri sebebiyle insanlık sona erebilir mi, ya da dev bir asteroid dünyanın sonunu getirebilir mi?
Yoksa doğal bir felaket için beklemek zorunda kalmayacak, kendi sonumuzu hazırlayacak bir nükleer savaşın içine mi düşeceğiz?
Bu saydıklarımız insanlığın ve çoğunlukla canlılığın sonu olur. Buna rağmen internet canlılara oranla daha dayanıklıdır. Bir önceki paragraftaki felaketlerin çoğu, tek bir yerde merkezi olmayacağı için internetin tamamen yok edilmesine yol açmayacaktı. Yine de, interneti çalıştıran sunucular savunmasız bir güç kaynağına güveniyor. Bu sebeple sorunlar elbette yaşanacaktı.
İnternetin, insanlığın yarattığı en önemli buluşlardan biri olduğunu söylemek abartı olmaz. Çevrim içi olan 2 milyardan fazla insanın yüzde 70’i her gün interneti, haber okumak, oyun oynamak, sosyal medya hesaplarından o günkü kahvesinin fotoğrafını çekip, paylaşmak ve birçok sebeple kullanıyor.
İnterneti, fiziksel dünyada sanal olarak gezinmek, sosyal medya aracılığıyla birbirimize bağlanmak ve hatta önemli işlerimizi yapmak için kullanıyoruz.
Dünyanın sonu gelse internete ne olur? Sorusunun cevabına geçmeden önce insanlığı neyin yok ettiğini hayalî senaryolar üzerinden ilerletelim:
Pandemi
Küresel ölçekte yayılan aşırı bulaşıcı ve ölümcül bir hastalıklar insanlığın hatta yalnızca insanlığın değil bulaşabildiği diğer canlıların da ölümüne neden olabilir. 2020 yılının başlarından beri boğuştuğumuz corona virüsü salgını, bu noktada küresel salgınlar olası bir ‘’insanlığın sonu senaryosu’’ gibi görünüyor. (COVID-19 değil)
Küresel salgınlardan olan Veba’nın, 14. yüzyıl Avrupa’sında, kabaca küresel nüfusun yaklaşık 25 ile 75 milyonunu öldürdüğü varsayılıyor.
1918’de İspanyol Grip yaklaşık 100 milyon insanı (1.Dünya Savaşı’nda ölenlerden çok daha fazla) öldürdü.
2010 yılında HIV / AIDS’e bağlı hastalıklardan 1 milyon 300 kişi ile 1 milyon 900 kişi hayatını kaybetti.
2012’de 35 milyon kadar insanın HIV olduğu tahmin ediliyor.
Supervolcano patlaması
Devasa bir yanardağ patlar, etrafındaki insanları öldürür ve volkanik külü atmosfere atar. Bu dünyadaki canlı nüfusunu ‘’bakteriler ve virüsler’’ düzeyine indirir. Olası bir felaket ancak muhtemelen binlerce yıl böyle bir ‘’aktif volkanik patlama’’ gerçekleşmeyecek.
Yellowstone süper yanardağı, 2 milyon yıl önce patladığında 1.000 kübik milin üzerinde kül çıkardı. Araştırmacılar eğer bu patlama günümüzde gerçekleşmiş olsaydı, küllerin ABD’yi Güney Kaliforniya’dan Mississippi Nehri’ne kadar külle kaplayacağını söylüyor.
Peki, şehirlerin ve ülkelerin kül ile kaplanması nasıl felaket haline dönüşüyor? Kül gökyüzünü kapladığı için yeryüzüne ulaşması gereken güneş ışınları azalacak belki de bir süre kesilecek. Bu da dünyanın hızla soğumasına ve canlıların ölmesine neden olacak.
Buna örnek olarak, Toba süper volkanı 74 bin yıl önce patladığında, küresel olarak 6 ile 10 yıllık bir kışı tetikledi ve canlılığın seyri değişti.
Felaket iklim değişikliği
Küresel ısınma büyük ölçüde hava koşullarına ve bitki örtüsü ve fauna türlerinin yok olmasına neden oluyor. Günümüzde çok olası ancak, iklim değişikliği on yıllarca gözle görülebilir bir değişikle değil yavaş yavaş değişiyor. Her yıl iklim değişikliği sebebiyle bağlantılı olarak 150 bin kişi hayatını kaybediyor.
Bunların dışında yaşanabilecekler;
Yetersiz beslenme kaynaklı ölümler, sıtma, ishal, ısı stresi, asteroid çarpması sonucu dünyanın yok olması vb.
Nükleer savaş
İki ülke arasında bir nükleer savaş başlarsa, her ülke kendi nükleer silahını ortaya çıkartabilir ve dünya bir kaos haline dönecek canlılık son bulacak. İkinci Dünya Savaşı zamanında sadece iki nükleer füze ateşlendi, ancak şimdi çok daha fazlası var.
Hindistan ve Pakistan arasında varsayımsal bir nükleer alışverişi inceleyen bir araştırma, 1 milyardan fazla insanın öleceği ve Çin’de 1 milyar 300 insanın risk altında olacağı sonucuna ulaştı.
Büyük nükleer patlamalar toz ve siyah karbon partiküllerini stratosfere taşıyarak nükleer kışa ve gıda üretiminin azalmasına yol açacak. Nükleer bir savaştan onlarca yıl sonra bile, milyonlarca düşük, kanser, genetik anormallik ve radyasyonun diğer yan etkilerinden muzdarip olunacak.
Bunlara rağmen İnternet hayatta kalacak mı?
İyi haber,
İnternet tek bir ülkede, şirkette veya kurulumda bulunmadığından, dünyanın bir bölümünde (hatta birkaç kısımda) büyük bir felaket inteneti yok etmeyecektir. Günümüz internetinin öncüllerinden biri olan dağıtılmış düğüm paket anahtarlama ağı olan ARPAnet, nükleer bir savaş sırasında bile çalışmaya devam edecek şekilde tasarlanmış olmasıyla dikkat çekiyor.
Uydu internet sistemleri, fiber optik ve sabit hat ağları devre dışı bırakılsa bile internet erişimi sağlamaya devam edebilir.
Kötü haber,
Geleneksel elektrik santralleri ‘’söz konusu olası felaketlerden kaynaklı olarak’’ tahrip olabilir.
İnternet kullanıcılarının, cihazlarına güç sağlamak ve İnternete bağlanmak için güneş, rüzgar ve türbin enerjisine güvenmesi gerekiyor. Çoğu İnternet sitesi için en büyük sorun, sunucularının çalışmaya devam etmek için güce ihtiyaç duyması oluyor. Küresel olarak, İnternet sitesi veri merkezleri yaklaşık 30 nükleer enerji santralinin üretimine eşit olan 30 milyar watt elektrik kullanıyor.
Bir EMP saldırısı (tek başına veya nükleer bombadan kaynaklanabilir) sadece internete zarar vermekle kalmaz, yarıçapındaki tüm elektroniklerin yok olmasına neden olur. Bir bütün olarak, İnternet ölmezdi, ancak patlama yarıçapındaki hiç kimse buna erişemezdi.
Toplumun karşılaştığı dünya sonu senaryosuna bağlı olarak, internet hayatta kalabilir veya kalmayabilir. Dünyanın dört bir yanından gelen haberlere göre, hükümetlerin İnterneti kesmek için robot ayaklanması gerektirmeyen kendi yolları da bulunuyor yani devletlerin ve hükümetlerin ‘’İnterneti yok etmesi’’ çok daha olası.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}