California Teknoloji Enstitüsü’nün (Caltech) uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni galaksileri keşfetme projesi sonunda meyvelerini vermeye başladı.
Caltech’in başını çektiği grup büyük bir başarıya imza atarak Dünya’ya en uzak ve en yaşlı galaksiyi keşfetmeyi başardı.
Evrenin en yaşlı galaksisi; EGS8p7
Azi Zitrin ve Richard Ellis’in öncülük ettiği grup, evrenin oluşumunda büyük etkisi olan “Big Bang–Büyük Patlama” olayından yalnızca 600 milyon yıl daha genç olan bir galaksi keşfettiklerini açıkladı.
13.6 milyar yaşında olduğu düşünülen ve EGS8p7 ismi verilen galaksi, Dünya’ya en uzak galaksi olma özelliğini de taşıyor.
Zitrin ve Ellis, hali hazırda EGS8p7’nin milyarlarca yıl önce yok olmuş olabileceğinin de altını çiziyorlar.
Bilim adamları daha önce yaptıkları açıklamalarda ilk galaksilerin Büyük Patlama’dan 500 milyon ile 1 milyar yıl sonra oluşmaya başladıklarını belirtmişlerdi. Evrenin ilk patlamadan sonra yoğun bir toz bulutuyla kaplı olduğunu belirten bilim adamları, ışığın hareket edebilmesi için en az 380 bin yıllık bir süreye ihtiyaç olduğunu, galaksilerin oluşumunun da bu süreden sonra başladığını tahmin ediyorlar.
Galaksilerin yaşı nasıl tespit ediliyor?
Galaksilerin yaşlarının tespit edilmesi olayı ise tamamen teorik bir bilgi. Yani bu teorinin kesinlikle işe yaradığını söylemek mümkün değil. Fakat bilim adamlarının büyük bir bölümü bu teorinin galaksilerin yaşlarını bulmak için yeterli olduğunu savunuyor.
Galaksilerin yaşlarının tespiti esnasında, bu galaksilerden yayılan radyasyondan faydalanılıyor. Galaksilerin oluşum sürecinde, hidrojen gazı ile yüklü parçacıkların etkileşime girmesi sonucu bir iyonlaşma oluşmuş. Bu iyonlaşma, galaksilerdeki radyasyonun yayılmasını ve böylece galaksilerin yaşlarının da tespit edilmesini mümkün hale getirmiş.
Şu anda evrenin en yaşlı galaksisi ünvanını taşıyan EGS8p7, Dünya’dan milyarlaca ışık yılı uzakta bulunuyor. Zaten Zitrin’in EGS8p7’nin milyarlaca yıl önce yok olmuş olabileceği teorisi de buna dayanıyor. Şöyleki 1 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan bir galaksi, yok olmadan 1 milyon yıl önce aşırı radyasyon yaymaya başlarsa, dünyadan da görünmeye başlar. Fakat bu ışığın Dünya’ya ulaşması 1 milyar yıl süreceğinden, gezegen yok olduktan 999 milyon yıl sonra bile biz onu hala görebiliriz.
Sonuç olarak evren dipsiz bir kuyu gibi olsa da insanoğlunun gidebileceği yerler çok kısıtlı diyebiliriz. Şu anda keşfedilmiş birçok galaksi olsa da, bilimkurgu oyun ve filmlerinde sıkça rastladığımız “solucan geçidi” diye adlandırılan geçitleri keşfedemedikçe, Samanyolu’ndan dışarı çıkmamız çok zor görünüyor.
:: Sizce Dünya benzeri başka gezegenlerde keşfedilecek mi?
İşte bu osman bana bunlarla gel 🙂 sizleri seviyorm 🙂
samanyolu içinde çok yere gidebiliriz mi demek oluyor şimdi bu 🙂
Voyager'la bile daha Samanyolu'nun dışına çıkamadık hocam (uzay terimiyle daha henüz 889 ışık dakikası gitmişiz komediye bakarmısınız :)), kendimize en uzak galaksi'yi keşfetsek ne fayda 🙂
Insan düşününce çok qarip geliyor.Milyonlarla galaksi var ve her qalakside binlerce gezegen.Gezegenlerde hangi canlıların olduğu nasıl yaşadıkları insanlara teknoloji ilerlemedikce soru işareti olarak kalacakdir.
Hiç bir insanın ömrü yetmeyecekdir oraya gitmeye.uzay araçlarınin hizlari saatde 300 000 km hıza yetmeyene kadar
vay be uzay bilimleri farklı bir yer…
telefon haberleri sıkıyor artık bu tarz haberler iyi geliyor
İnanmayın gavurların haberlerine. Onların ilmi azdır atıp tutuyorlar işte yersen
Saniyede 300 000 km yol kat eden ışık bile milyarlarca sene sonra ulaşırsa =) hız nasıl göreceli bir kavramsa görmek de göreceli bir kavramdır =) görüyorum öyleyse fotonuma kavuştum =)
samanyolunun dışına çımkmakmı:) ,sen önce güneş sisteminden bi çık önce ha ha ha ha
Abi sen git iphone açılışı yap