Okyanusların dibinden geçen fiber optik kablolar yoğun, düşük maliyetli diziler aracılığıyla depremler için erken uyarılar verebilir. İşte detaylar…
Modern iletişim ağlarımızın temel bileşenleri olan fiber optik kabloların düşündüğümüzden daha çok faydalı olabileceğini biliyor muydunuz? Yüksek hızlı internet ve veri aktarımı için kanal görevi görmenin ötesinde, bu kablolar artık doğal deprem dedektörleri olarak da kullanılmak üzere araştırılıyor.
Fiber optik kabloların sadece depremleri tespit etmekle kalmayıp aynı zamanda sismik olayların ayrıntılarını da yakalayabiliyor
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde (Caltech) yapılan yeni bir araştırma, fiber optik kabloların sadece depremleri tespit etmekle kalmayıp aynı zamanda sismik olayların karmaşık ayrıntılarını da yakalayabildiğini ortaya koydu.
Yeni çalışmada Caltech araştırmacıları, bu kabloların sadece depremleri tespit etmekten daha fazlasını yapabileceğini gösterdiler. Araştırmacılar, 100 kilometrelik bir fiber-optik kablo segmenti kullanarak, 6 büyüklüğündeki daha büyük bir deprem içindeki dört küçük sismik olayın zamanlamasını ve yerlerini doğru bir şekilde belirlediler.
Bölgenizdeki depremleri anlık öğrenebileceğiniz uygulamalar
Araştırmacılar tarafından kullanılan tekniğe dağıtılmış akustik algılama (DAS) adı veriliyor ve bu yöntem daha önce boru hatlarını ve elektrik kablolarını kusurlara karşı korumak için kullanılıyordu. DAS, optik fiberler aracılığıyla lazer ışık darbeleri göndererek fiberdeki kusurlardan geri yansıyan sinyallerin yoğunluğunu ölçüyor.
Bu yöntem, sismik aktivitenin neden olduğu hafif fiber esneme veya büzülmelerin bile tespit edilmesini sağlıyor. Araştırmacılar, bu darbelerin geri dönüş zamanını analiz ederek, kablo uzunluğu boyunca bir bozukluğun tam olarak ne zaman ve nerede meydana geldiğini belirleyebiliyorlar.
Sismik izleme için fiber optik kabloların potansiyeli oldukça büyük. Geleneksel sismometrelerin yerleştirilmesi ve bakımı maliyetli. Bunun tam aksine fiber optik kablolar halihazırda geniş alanları kapsayacak şekilde mevcut.
Araştırmacılar bu ağlardan yararlanarak erken deprem uyarı sistemleri için kapsamlı, düşük maliyetli bir sismik sensör ağı oluşturabilirler. Ancak, yoğun bir sismik dizinin ürettiği büyük hacimli verilerin işlenmesi ve depolanması gibi teknik karmaşıklıkların da üstesinden gelinmesi gerekiyor.
Türkiye’nin en riskli deprem bölgeleri nereler?
Çalışmanın sonuçları deprem tespitinin ötesine uzanıyor; sismik araştırmaları temelden değiştirebilir. Mevcut optik kabloların sismik dizilere dönüştürülebilmesiyle, araştırmacılar daha önce görülmemiş düzeyde sismik veriye erişim sağlayabilir. Bu bilgi zenginliği depremlerin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir ve potansiyel olarak daha etkili erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Ancak burada tabii ki telekomünikasyon şirketlerinin de fiber optik kablolarını bilim insanlara birer yatırım niteliğinde sağlaması gerekiyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.
Bu konuda Tübitak ve İGDAŞ in ortak çalışması var.