İnsanoğlu fikirlerini paylaşabilmek için birbirine itici bir güçle bağlıdır. Ve duyulabilmeyi arzu eder. Bu, toplum içindeki ihtiyaçlarımızdan biridir. İşte bu yüzden sürekli sinyaller ve işaretler göndeririz. Diğer insanlarda da bu işaret ve sinyalleri aramamızın nedeni budur.
Bu yüzden taşlara yazılar kazıdık, kitap okuduk, televizyon ekranından dünyayı tanıdık ve şimdi de internet sayesinde adeta aynı odanın içinde iletişim kuruyoruz. Facebook, Twitter, YouTube; görsel, trendsel, fikirsel iletişim için bizleri tam olarak bir senatoryum içinde buluşturuyor. Farklı bakış açıları, fikirler, düşünceler bu aracı platformların adeta kalbi.
Bununla birlikte görüp duyulan, bilinen her şeyi paylaşmak gerekiyor mu sorusu akıllarda yer ediniyor. Görülen bir yazı ya da videoya ‘bu da nesi, ne gerek vardı’ deme noktası, kuşkusuz bahsi geçen senatoryumlarda hayatın olmazsa olmazı. Peki görüp, paylaşmanın, Tweet‘leyip beğenmenin bir sınırı var mı?
{pagebreak:::: 2}
İnsanoğlu özel bir türdür, daha keşfedilmemiş bir takım zihinsel özellikleri bulunmakla birlikte iletişim yönü uçsuz bucaksız sınırlarla çevrilidir. Yalnız olmayı sevmeyiz, seviyorsak da bu süresiz yalnızlık şeklinde olmaz. Her zaman mesajları bekleriz. Bir bağlantı kurabilmek umuduyla.
Sosyal medya ise bu noktada bağlantı kurabilmek için gelinen en yeni ve en muazzam noktalardan biridir. Dijitalleşen dünyada herkesin internete bağlanabilmesi konusunun sürecin devamında ortaya çıkmış gerekliliği olarak doğmuştur. Günümüzde Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerde nüfusların kabaca yarısı internete erişim sağlamaktadır. Türkiye’de bu oran daha yüksektir; çünkü emin olun biz, paylaşmayı daha çok seviyoruz…
Çevre ülkelere göre daha yüksek bir dijital kullanımın söz konusu olması gerek nüfusun büyüklüğü gerekse sosyo-kültürel nedenlere bağlıdır. Devlet politikaları ve teknoloji yatırımları da bu noktada etkenler arasındadır. Örneğin gayet siyah bir dönemden geçen Irak’ta nüfusun yalnızca yüzde 7’si internete bağlanmaktadır.
Türkiye‘de internet bağlantısı, sosyal medya ile güçlü bir paralellikte ilerler. Bağlanan herkes adeta sosyal medyaya da katılmıştır. Bir akıllı telefon alındığında yüklenecek ilk beş uygulama muhtemelen Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve WhatsApp şeklindedir.
İletişimi severiz; her şey bunun için uygundur ve bu sayede göreceğiz, Tweet‘lemeye daha fazla önem vereceğiz ve daha çok paylaşacağız…
çok beğendim
ferhat abi farklı ya 🙂
günde sanırım her an sosyal medyadayım bir şey olurda kaçırırım diye bakmadığım süre 10 dakıka olabılır ama sonra çıkarır cebımden telıme bakarım bu bıraz fazla kabul edıyorum ama boyleyım
paylaşmak güzel hoş ama herşeyi paylaşmak korkunç mesela yemek fotoğrafları bitsin
cep telefonu sitesine uymadı bu ama
Telefonum iyi ama telefonda ne facebook var ne twitter. Babam benim facebook hesabımı benden cok kullanıyor. Canım sıkıldığında ya telefonla oynarım ya kardeşiyle oynarım ya da kuzenlerimiz giderim. Ve bununla gurur duyuyorum. İletişim sadece twitter la olmuyor. En sinir olduğum şey de şu diyalog,
Naber kanka
İi kanka senden naber
Ben de ii knk
Napiyon knk
Oturuyorum knk Sen Napiyon
Bende öyle knk
Görüşürüz knk.
Hayat paylaşınca güzeeel lalalay lay lay laaay 🙂
Doğru gerçekten paylaşmak güzeldir evet ama abartılmaması gerekir.
Doğru gerçekten paylaşmak güzeldir evet ama abartılmaması gerekir.