Teknoloji geliştikçe etrafımızdaki kablo sayısın giderek arttığını fark etmişsinizdir. Bunun yarattığı sıkıntıyı hepimiz mutlaka yaşamışızdır. Birbirine giren kablolar, masaların ve dolapların arkasına tıkılmış ve toz içinde kalmış bir halde dururlar. Birini çekip çıkarmak istediğinizde bunu bir türlü yapamazsınız ve bu durum çok sinir bozucudur.

Bunun farkında olan bilim adamları tüm cihazları kablosuz olarak geliştirmek üzerinde çalışıyorlar. Belki de yaygın olarak ilk kez cep telefonları ile başlayan bu akım, modemler, Bluetooth çevre birimleri ve benzeri birçok ürün ile giderek çoğalıyor. Ancak bizi kablolara mecbur bırakan çok önemli bir etken var, elektrik akımı.

{pagebreak::Nikola Tesla’nın izinde}

Nikola Tesla’nın izinde

Elektrik olmadan demin saydığımız cihazların çalışmasının hiçbir yolu yok. Pille çalışsalar bile bu pilleri bir şekilde şarj etmek zorundayız. Elektriği kablosuz bir şekilde iletmenin henüz çok verimli bir yolu bulunabilmiş değil. Uzun mesafeler arasında kablosuz olarak elektrik enerjisini iletmenin bir yolu şu an için yok.

İnsanlığın bugüne kadar gördüğü en büyük dahilerden biri olan Nikola Tesla’nın 1890′lı yıllarda üzerinde çalıştığı fakat tam olarak bitiremeden hayata gözlerini yumduğu bir proje olan kablosuz güç iletimi, şimdilerde bilim çevrelerinde yeniden popüler hale geldi. Nikola Tesla o yıllarda kablo kullanmadan güç iletimi yaparak bir ampulü yakmayı başarmıştı. Günümüzde bu çalışmalar ne seviyede beraber görelim.

{pagebreak::Radyo dalgaları}

Radyo dalgaları

Kablosuz güç iletimi konusunda bilim adamları ve araştırmacıların farklı yaklaşımları bulunuyor. Bunlardan ilki radyo dalgaları aracılığıyla güç iletimi. Bu yöntem ile hep hayali kurulan çok uzak mesafelere güç aktarımı yapılabiliyor fakat çok büyük bir dezavantaj ile.

Radyo dalgaları ile yapılan iletimde ancak çok düşük miktarda güç transferi yapılabiliyor. ABD’de Powercast adlı bir firma bu teknolojiyi, büyük ofis binalarındaki sıcaklık algılayıcıları ya da yılbaşı ağaçlarındaki ışıklar için para karşılığında kullanıyor. Şirket yetkilileri bu yöntem ile yaklaşık 2 km uzaklıktan bir LED ışığı yakabiliyorlar. Ancak aktarılan güç miktarı çok az olduğu için bu yöntem pek kullanışlı değil.

{pagebreak::Güç pedleri}

Güç pedleri

Kablosuz güç iletiminde bir diğer yaklaşım ise güç pedleri. Son günlerde yaygınlaşmaya başlayan ve sitemizde de birkaç kez duyurduğumuz bu cihazlar, taşınabilir aygıtlarımızı kablo kullanmadan şarj edebiliyorlar.

Düşük maliyetli ve gerçekten verimli olan bu cihazların en büyük dezavantajı sadece çok kısa mesafelerde iş görmeleri. Giderek yaygınlaşan bu ürünlerin kablo kullanmadan güç ilettiği doğru fakat bilim adamlarının tam olarak aradıkları şey bu değil.

{pagebreak::Manyetik alanlar}

Manyetik alanlar

Demin saydığımız yaklaşımlar uzun bir süredir zaten bilinen yöntemlerdi. M.I.T. bünyesindeki bilim adamlarının kurduğu WiTricity konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor. Elektromanyetik rezonans kullanarak kablosuz güç iletimi yapmayı hedefleyen bilim adamları cihazların kendi kendilerine elektrik enerjisine çevirebileceği bir manyetik alan oluşturmayı düşünüyorlar.

WiTircity ekibi

Bu teknoloji ile güç pedlerinden daha verimli bir şekilde fakat radyo dalgalarından daha kısa mesafelerde güç iletimi yapılabileceği belirtiliyor. Intel de geçtiğimiz yıl buna benzer bir teknolojiyi IDF’te tanıtmıştı.

Intel’in IDF 08’de tanıttığı teknoloji

{pagebreak::Tartışmalar sürüyor}

Tartışmalar sürüyor

Bu son yaklaşım kulağa diğerlerinden daha mantıklı gelse de WiTricity’nin önünde aşması gereken büyük engeller var. Bunların en başta geleni, bu yöntem tüm dünya çapında uygulanmaya çalışılırsa tahminen dünyanın kendi manyetik alanı kadar bir manyetik alan oluşturulmak zorunda olunması.

Bu yönteme gelen bir eleştiri de oluşturulacak manyetik alanın insan sağlığına zararlı olabileceği. Wireless Power Consortium’un başkanı Menno Treffers, bu kadar güçlü bir manyetik alanın insan hayatını tehdit edeceğini belirtiyor.

{pagebreak::Hayal mi?}

Hayal mi?

Kablosuz güç iletimi yaklaşık 100 yıldır bilim dünyasının hayallerini süslüyor. Nikola Tesla ile başlayan çalışmalar günümüzde bazı pratik uygulamalar olsa da henüz istenilen seviyeye yaklaşmış bile değil.

Uzun mesafeler arasında, çok fazla güç kaybı olmadan elektrik enerjisini aktarmanın bir yolu bulunursa, bu dünya üzerinde birçok şeyi değiştirebilir. Bu teknoloji günün birinde geliştirilir mi, bunu görmeye ömrümüz yeter mi bilmek mümkün değil.

:: Sizce uzun mesafeler arasında, verimli kablosuz güç iletimi bir gün gerçek olacak mı?