Dizimag sitesinin kapatılması ile tekrar gündeme geldi çevirimiçi yasal olmayan site ve uygulamalardan dizi veya film seyredilmesi konusu. Açıkçası 2001 yılından beri hem yayıncı, hem içerik sahibi, hem de izleyici tarafında bulunmuş ve Internet yayıncılığı konusunda ahkam kesecek kadar bilgi sahibi olduğunu düşünen biri olarak ben de birkaç fikir paylaşmak isterim.

Öncelikle işin beş tarafı var. Bunu net olarak algılamak gerekiyor. İzleyenler, kaçak yayınlayanlar, yasal yayıncılar, içerik sahipleri ve reklamcılar. Neden kaçak yayın yapan siteler ve uygulamalar var ve bu kadar ilgi görüyor diye soracak olursak alacağımız cevap çok basit.

Bu siteler, en güncel (hatta sinemalarla aynı anda), en çeşitli içeriği üstelik bedava sunuyorlar, herhangi bir lisans giderleri yok. İzleyiciler de rahatlıkla giriyor siteye istediği içeriğe tıklıyor ve izlemeye başlıyor, çoğu bunun yasadışı olduğunu dahi bilmeden. Ama izleyici açısından bakarsak mecbur kaldıklarını da söyleyebiliriz.

İzleyici sabırsız!

Günümüzde izleyiciler artık sabırsız. İstedikleri içeriğe çok hızlı ulaşmak istiyorlar ancak bu sürate yasal platformların ulaşması mümkün değil. Bunun en önemli sebebi içerik sahibi stüdyoların içeriklerin yayınlanması konusundaki kısıtlamaları. Öncelikle ben yasal bir platform kurmak istiyorum dediğinizde gidip her stüdyo ile ayrı ayrı anlaşma yapmanız gerekiyor.

Bu anlaşma sürecinde önünüze engeller çıkıyor tabiki, ilk olarak ciddi bir yıllık minimum garanti ödemeniz gerekiyor. Bu minimum garanti çoğunlukla Pazar şartları göz önünde bulundurulmadan istenen ve bu işten vaz geçmenize neden olabilecek kadar yüksek rakamlar.

 {pagebreak:::: 2}

Fiyatta anlaştıktan sonra teknik onay süreci başlıyor. Burada da stüdyoyu içeriklerin çalınmayacağına, yetkisiz kişilerin izlemesine engel olacağınıza vs. ikna etmeniz gerekiyor. Bu süreç bile başlı başına 2-3 ay süren ve ciddi testlerden geçen bir süreç. Stüdyo’nun kurallarına uymak için çoğu zaman ciddi teknik yatırım bile gerekebiliyor.

TV hakları

Tüm bu aşamaları geçtikten sonra da istediğin içeriği kafanıza göre yayınlayamıyorsunuz. Stüdyoların izin verdiği tarihlerde ve izin verilen adet kadar içeriği izletme şansınız var. Yani ben hakları aldım tüm filmleri, dizileri yayınlayabilirim diye düşünmemek lazım. Sonuç olarak ciddi bir para yatırıp, üstüne güvenli ve kaliteli yayın yapmak için önemli bütçelere altyapı yatırımı yaptıktan sonra filmleri sinemalarda oynadıktan üç ay sonra yayına girebiliyor, sadece izin verilen süre kadar yayında tutabiliyorsunuz. Dizilerde de yine benzer bir durum var ve TV hakları ile çakışmayacak şekilde yayınlamak zorundasınız.

Tüm bunlar yapılırken kaçak siteler ne yapıyor? Öncelikle içerik için bir maliyetleri yok. Torrent vs gibi yerlerde bulunan tüm içerikler onlara ait. Ayrıca altyapı, güvenlik gibi konulara yatırım yapmalarına da gerek yok gidip Rusya’da bulunan Facebook benzeri sitelere içeriklerini yükleyen bedava yayınlayabiliyor.

Yasal olarak bir satış yapmadıkları için ne vergi ödüyorlar, ne de para akışı takip edilebiliyor. Reklam gelirleri ise ya şahsi olarak yurtdışında hesaplar üzerinden ilerliyor, ya da işin boyutu büyük ise yurtdışında açılmış hesaplara aktarılıyor.

{pagebreak:::: 3}

“Elimiz kolumuz bağlı”

O zaman yasal yayın yapan uygulamalara veya sitelere yorum yapan izleyicilerin birazcık düşünmesi gerekiyor. Genelde bizler de bu tarz bir platform işletmecisi olduğumuz için sık sık rastladığımız yorumlar var. İnsanlar “burada eski filmlere niye para vereyim, gider XXXX uygulamasından veya XXXX sitesinden bedava izlerim üstelik sinema da oynayan filmler bile aynı anda yayında” diye yorumlar yapıyorlar. Pahalı dedikleri fiyatlar aylık 4 – 5 TL ama onlar maalesef daha günceli ve daha fazlasını istiyorlar ve sen yasal olarak bunu yapamadığın için elin kolun bağlı.

Geçtiğimiz dönemde birçok firma bu işlere girdi ve birinci senenin sonunda bu işe para yatırmaktan vaz geçip çekilmek zorunda kaldı. Maliyetler maalesef bu işin sürdürülebilir olmasını engelliyor. Peki burada kim suçlu? Öncelikle bence üç suçlu taraf var. Birincisi bu sıkıntıyı bilen ve boşluktan yararlanıp kaçak yayın yapan site sahipleri. Çok net suçlular ve buralarda dönen reklam paralarını bilmeyenler sanki bu siteler hayır işi yapıyormuş gibi düşünüyorlar.

İkincisi reklam verenler. Bu kaçak sitelerde birçok büyük markanın reklamları dönüyor, belki ajanslar trafiğe odaklandıkları için göz ardı ediyorlar ancak bu sitelerin ayakta kalmasını ve yenilerinin açılmasını teşvik eden en önemli etken bu reklamlar.

Gelelim üçüncü tarafa. Tabiki, içerik sahipleri. Yıllardır bu mecraya mesafeli yaklaşan, yasal yayın yapmak isteyenleri teşvik edeceklerine ciddi rakamlar isteyerek onların yaygınlaşmasını engelleyen, teknik ve yayın zamanları konusunda kuralları güncel taleplere göre revize etmeyen içerik sahipleri aslında kendilerine de zarar veren bu kaçak sitelerin çıkması önünde en önemli engellerden biri.

İzleyici ne yapıyor?

İzleyiciler ise aslında doğal olarak güncel ve bedava içerik nerede varsa oraya yönleniyorlar. İnsanlar aslında para vermekten çekinmiyorlar veya illa kaçak bir siteden izleyeceğim demiyorlar. Ama ben yasal izleyeceğim diyen kişinin önünde çok fazla seçenek kalmıyor, üstelik aylar önce oynamış içeriklerle karşılaşıyorlar.

Açıkçası bu konuda en güzel gelişmeyi müzik sektörü yaptı. Zaten ülkemizde büyük operatörlerin servisleri yaygın birşekilde kullanılırken, Karnaval gibi yeni mecralarla müziğe erişim oldukça kolay ve çeşitli hale geldi. Son olarak Spotify’ın ülkemize gelmesi ile artık çok rahat korsan müzik indirme işinin bundan iki sene önceye göre ciddi düştüğünü söyleyebilirim.

Sonuç olarak kaçak sitelerde yayın izleyenlere kızmak yerine onların taleplerini anlayıp aynen müzik alanında olduğu gibi daha güncel ve zengin içeriği sağlamak için çalışmalıyız. Tabi bunu yapabilmek için yukarıda bahsettiğim gibi içerik sahiplerinin ve reklam verenlerin de ellerine taşın altına koyması gerekiyor.

Yazar: Mete Bayrak

mete.bayrak@motiwe.com

:: Yasal dizi izleme platformlarını kullanmayı düşünüyor musunuz?