Kara delik mevzusu uzay bilimlerine ilgisi olan insanların okumaktan sıkılmayacağı bir konu. Çünkü hem çok ”karanlık” hem de merak refleksi çok yüksek bir alan. Özellikle geçen yıl ilk kara delik fotoğrafının da çekilmesinin ardından konuya olan ilgide önemli bir artış yaşandı. Glasgow Üniversitesi’ndeki bilim insanları ise kara delik hakkında oldukça ilginç bir çalışmaya imza attılar. Kara delikten enerji kaynağı elde edebilme noktasında yapılan araştırmanın sonucu oldukça ilginç.
Kara delikten enerji kaynağı elde edilebilir mi?
Glasgow Üniversitesi’ndeki bilim insanları bu sorunun cevabını, ”süper gelişmiş bir uzaylı uygarlığının bir kara deliği enerji kaynağı olarak kullanabileceği” şeklinde veriyor. Bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre, çok gelişmiş uygarlıklar kara delik gibi devasa enerji kaynaklarını kullanabiliyor ya da kullanabilir.
Söz konusu durum aslında asırlık bir iddia. Bu iddiayı doğruladıklarını duyuran bilim insanları, ses dalgalarını kullanarak yaptıkları çalışma sayesinde bazı sonuçlara ulaştılar.
Kara deliğin herhangi bir şekilde kullanılması fikri üzerinde gelişen fenomenin karşımıza ilk olarak 1969’da İngiliz fizikçi Roger Penrose’un ortaya attığı fikirler ile çıktığını görüyoruz. Daha sonra 1970’lerde Doctor Who’nun ilk bölümlerinde karşımıza işlenerek çıkan bu fenomen, uzun bir süredir kafaları karıştırıyordu.
Roger Penrose, eğer süper gelişmiş bir uygarlığın üyesi iseniz, kara deliği enerji olarak kullanılabileceğini söylüyor. Peki bu nasıl oluyor? Bir nesneyi alıp bir kara deliğin olay ufkunun dış bölgesine indirebilirseniz ve hareketsiz kalmak için ışık hızında hareket edebilirseniz, enerjiyi üretebileceğinizi söylüyor.
Bu elbette kulağa çok anlamsız geliyor ancak gelişmiş teknoloji ile birlikte Penrose bunun mümkün olabileceğini iddia etmişti.
Söylemeye gerek yok, kara delikler verimlilik açısından uğraşmak harika bir mühendislik gerektirecektir, bu nedenle sadece çok gelişmiş bir medeniyetin böyle bir çalışmaya yapacağını söylemek yanlış olmaz. Penrose’un teorisini kanıtlamak isteyen fizikçi Yakov Zeldovich, 1971 yılında bükülmüş ışıkları içeren bir deney gerçekleştirdi.
Bükülmüş ışık, bir ışınının dalga cephesinde yani boş çekirdeği etrafında sarmal veya “bükülmüş” bir şekle geldiği noktaya doğru şekil değiştirmesi olarak tanımlanıyor.
Zeldovich, bükülmüş bir ışık hüzmesi doğru hızda dönen bir metal silindire yönelik olsaydı, yansıyan ışının Doppler etkisindeki bir tuhaflık nedeniyle silindirin dönüşünden ortaya çıkan enerjiyi alacağını söyledi. Yani bu durumda karşımıza dönüştürülmüş enerji çıkıyor.
Yapılan deneylere göre kara delik hala muamma
Olayın tıkandığı kısım ise şu; söz konusu silindirin saniyede milyarlarca kez dönmesi gerekiyor ve bu da bizi ‘’çok daha gelişmiş bir uygarlığın’’ gelişmiş, kusursuz mühendislik bilgisine götürüyor.
Glasgow Üniversitesi Fizik ve Astronomi Okulu’ndan Marion Cromb liderliğindeki bir grup bilim insanı 50 yıldır çözülemeyen fenomen üzerine odaklandı. Odaklandıkları konuysa, bizim aklımızın ve bilgimizin yetmeyeceği bükülmüş ışık yerine, daha düşük bir frekansta çalışan ve etrafımızda sadece insanlar tarafından inşa edilebilecek bir durumun değerlendirilmesiydi.
Araştırmacıların yaptıkları şey, bükülmüş ses dalgaları oluşturmak için küçük bir hoparlör kurmaktı. Köpük yapıda tasarlanan nesnenin sesleri yakalayarak, sesi emmesi hedeflendi. Doppler efektinin Penrose ve Zeldovich teorilerinin kanıtlanması için çıkılan yolda, mikrofonlar kullanıldı ve ses dalgalarının belirlenen frekansları ölçüldü.
Bilim insanları söz konusu karmaşık deneylerini gerçekleştirdikten sonra ortaya çıkan sonucun umut verici olduğunu, daha bakir aşamada olan bu çalışmanın, ilerleyen evrelerinde çok daha sonuçlar vereceğini söylüyor. Söz konusu çalışma Doppler ve Zeldovich fenomenleriyle uyuştuğu söyleniyor.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}