Kütle çekimi ile kıyasıya bir rekabet içinde bulunan karanlık enerji, evrenin sürekli olarak genişlemesindeki ana faktör olarak görülüyor. Sizler için karanlık enerji hakkında bilinen tüm detayları derledik!
Evrenin genişleme sebebi olarak görülen karanlık enerji nedir?
Çok büyük oranı karanlık maddeden, daha sonra ise normal maddeden ve kara deliklerden kaynaklanan kütle çekimi evrenin genişlemesini tersine döndürmesi gerekirken, evren her geçen gün hızlanarak genişlemeye devam ediyor. Bu süreçte bilim insanları bu genişlemenin nasıl mümkün olduğunu da sıkıca araştırmaya devam etmekte.
Evrenin yapısı nedir?
Yapılan araştırmalara göre evrenin sadece yüzde 5’lik bir kısmı normal maddeden oluşuyor. Kalan bileşimin yüzde 27’lik bir kısmını karanlık madde oluştururken, evrenin yüzde 68’lik bir kısmının ise karanlık enerjiden oluştuğu düşünülüyor.
Baryonik madde olarak da bilinen normal maddeler ışıkla ve radyasyonun diğer biçimleriyle etkileşimde bulunmasıyla ayırt ediliyor. Karanlık madde ise ışığa karşı saydam olan varlığını, yerçekimi aracılığıyla hissettirmekte.
Karanlık enerji fikri nasıl ortaya çıktı?
Nispeten gelişen teknolojilerimiz uzayda bir takım araştırmalar yapabilmek için yeterli bir düzeye ulaştığında, ilginç bir durum dikkatimizi çekmeyi başardı. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi baryonik maddeden ve karanlık maddeden kaynaklanan kütleçekimsel sürtünmelerin evrenin genişlemesini yavaşlatması gerekirken, evren daha da hızlanarak büyümeye devam ediyordu.
Bu durum hakkında araştırma yapan bilim insanları, bu durumdan sorumlu olan şeye karanlık enerji adını verdiler. Karanlık enerji, yukarıda da söylediğimiz gibi evrenin toplam bileşiminin yüzde 68’lik kısmını oluşturuyor.
Karanlık enerji hakkında neler biliniyor?
Hiçbir şey. Yine evrenin çok büyük bir kısmını oluşturan karanlık maddenin şu ana kadar keşfedilmeyen bir atom altı parçacıktan oluştuğu düşünülüyor. Bununla birlikte karanlık enerjiye dair hiçbir fikir ve bilgi bulunmuyor.
Bundan sekiz milyar yıl öncesine kadar evrenin büyümesinin yavaşladığı, ancak karanlık enerjinin ağırlık kazanması ile büyümenin tekrar başladığı düşünülüyor. Yapılan gözlem ve araştırmaların ilgi çekici taraflarından birisi de, karanlık enerjinin artıyor gibi gözüküyor olması.
Yani karanlık enerji artıyor mu?
Şu an için bilindiği kadarıyla karanlık enerjinin şiddetinde herhangi bir artış durumu söz konusu değil. Ancak yapılan gözlem ve araştırmalar evrende bulunan karanlık enerji miktarında bir artış olduğunu işaret ediyor.
Karanlık enerjinin evrenin bileşiminde yer aldığı rolü göz önünde bulundurduğumuzda, evren genişlemesinin karanlık enerjinin miktarını arttırmasını da doğal olarak görüyoruz.
Günümüzde evrenin yüzde 68’lik bir oranını oluşturan karanlık enerjinin, bundan 10 milyar yıl sonra evrenin yüzde 80’lik bir kısmını oluşturması bekleniyor.
Karanlık enerji bazı şeylere aykırı mı?
Enerjinin korunumu yasası; temel olarak bizlere kapalı bir sistemde bulunan enerji miktarının sabit olacağını ifade eder. Termodinamik yasalarında ve temel fizik yasalarında oldukça önemli bir kaynak olan enerjinin korunumu yasası, aslına bakarsanız karanlık enerji ile önemli ölçüde çelişmekte.
Evren sürekli bir şekilde genişledikçe evrenin içinde bulunan enerji miktarı da değişiyor. Bu da üstteki tanımı okuduğunuzda bazı tersliklerin bulunduğunu gözler önüne seriyor. Bu durumu açıklamak için ortaya atılan bazı teoriler bulunuyor, ancak bunların hiçbiri şu an için kabul görmedi.
Karanlık enerjinin artışı bir tehlike oluşturur mu?
Bizi ne kadar alakadar edeceği bilinmese de, buna evet şeklinde cevap vermemiz mümkün. Karanlık enerjinin giderek artış göstermesi bundan milyarlarca yıl sonra evrenin yok olmasına sebep olabilir.
Karanlık enerji evrenin sonunu nasıl getirebilir?
Karanlık enerji ile ilgili olarak evrenin sonunu anlatan üç farklı teori bulunuyor. Bu teorilerin de içinde bulunduğu evrenin sonuna dair teorileri en üst taraftaki haber yönlendirmesinde bulabilirsiniz.
Bunlardan ilki Büyük Ezilme. Büyük Ezilme’yi savunanlar kütle çekimin tekrar karanlık enerjiye galip gelip, evrenin içe doğru çökmesini ve tek yerde buluşmasını beklemekte.
Bir diğer teori olan Isıl Ölüm ise evrenin sabit bir hızla genişleyip, çok uzun zamanlardan sonra galaksilerin ve gezegenlerin birbirinden çok çok uzak konuma geleceğini savunuyor. Bu durumun sonunda evren mutlak sıfıra kadar soğuyacak ve evrende bulunan her şey donarak ölecek. Bu durumun sonrasında çok teknik detaylara inmeden evrende tekrar bir Big Bang olayının gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.
Son teori ise Büyük Yırtılma. Büyük Yırtılma’nın gerçekleşmesi için evrendeki karanlık enerji miktarının artarken, karanlık enerjinin şiddetinin de artması gerekiyor. Bu durumun sonunda Büyük Yırtılma denilen olay gerçekleşecek ve bütün atom ve atom altı parçacıklar yok olacak.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}