İlk hidrojen yakıtlı motosikletinin tanıtımını gerçekleştiren Kawasaki, yine büyük bir yeniliğe imza attı. 20 Temmuz’da Japonya’nın Suzuka şehrindeki Suzuka Pisti’nde yapılan bu gösterimle, Kawasaki Ninja H2 SX’in hidrojen yakıtlı versiyonu resmen sahneye çıktı. İşte detaylar…
Kawasaki, 2030’da piyasaya süreceği ilk hidrojen yakıtlı motosikletini sahneye çıkardı
Kawasaki, hidrojen yakıtlı motosikletin temelini Ninja H2 SX modeli üzerine kurdu. 998cc dört silindirli turboşarjlı motor, hidrojenin doğrudan silindirlere enjekte edilebilmesi için büyük ölçüde modifiye edildi. Normal benzinli motorların aksine, bu motorun egzozundan zararlı gazlar değil, sadece su buharı çıkıyor. Yani, bu motosikletin çevreye zararı neredeyse sıfır.
Motosikletin arka kısmında bulunan büyük hidrojen depolama tankları, ilk bakışta dikkat çekiyor. Bu tasarım, sadece şık görünmekle kalmıyor, aynı zamanda hidrojenin güvenli bir şekilde depolanmasını sağlıyor. Teknik özelliklere gelince, tam detaylar henüz açıklanmadı, ancak Ninja H2 SX’in turboşarjlı motoru 210 beygir gücü ve 137 Nm tork üretebiliyor.
Bir grup öğrencinin ürettiği, dünyada lisans öğrencileri tarafından üretilen ilk içten yanmalı hidrojen motoru testleri geçti.
Hidrojenin daha geniş bir sıcaklık aralığında daha hızlı yanması ve daha duyarlı bir sürüş deneyimi sunması bekleniyor. Bu da demek oluyor ki, performanstan ödün vermeden çevreci bir sürüş deneyimi yaşayabileceksiniz.
Kawasaki, bu hidrojen yakıtlı motosikleti 2030’ların başında piyasaya sürmeyi planlıyor. Bu proje, Kawasaki, Honda, Yamaha, Suzuki ve Toyota gibi Japon devlerinin ortak girişimi olan Hydrogen Small Mobility & Engine Technology (HySE) programının bir parçası. Bu ortaklık, sürdürülebilir ve yenilikçi ulaşım çözümleri geliştirmeyi hedefliyor.
Hidrojen yakıtı, fosil yakıtlara göre çok daha çevreci bir alternatif. Yanma sonrası ortaya çıkan tek ürün su buharı olduğu için, hidrojenle çalışan araçlar çevreye zarar vermiyor. Ayrıca, hidrojenin geniş bir sıcaklık aralığında hızlı yanma özelliği, performans açısından da büyük avantajlar sunuyor. Yani, hem doğaya dost hem de hız tutkunlarının beklentilerini karşılayacak bir teknoloji.
Siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.
