Norveç’te yer alan doomsday kasası yani Kıyamet Günü kasası, 2019 yılından beri ilk önemli güncellemesini yapmaya başladı. Son yapılan geliştirme çalışmalarından sonra önümüzdeki günlerde 36 farklı gruptan alınmış 60 binden fazla tohum örneği depoda saklanmaya başlanacak. Sürdürülebilir tarım ve türlerin korunması için kritik öneme sahip tohum deposu, şimdilerde iklim değişikliği karşısında önemli bir rol üstleniyor.
Doomsday kasası için güncelleme sürüyor
Sürdürülebilir tarım ve açlıkla mücadele için Norveç’te kurulan ve tohum kasası olarak bilinen Svalbard Kıyamet Günü kasası ile ilgili yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Son gelen bilgilere göre kâr amacı gütmeyen bu oluşuma Tayland, ABD ve İrlanda’daki tarım departmanlarından katkı sağlanıyor. Ayrıca Kosta Rika, Etiyopya ve Lübnan’daki üniversiteler ve araştırma merkezleri de katkı sunacak.
Aslında birçok ülke, kendi tohumları için gen bankası çalışmaları sağlıyor. Ancak herhangi bir şekilde kendi depolarında bir sorun ile karşılaşma ihtimaline karşı ülkeler, tohumlarını yedek olarak bu tip merkezlere de gönderiyor. Şu an için dünya genelinde 2 bine yakın bu ve buna benzer gen bankası olduğu bilgisi paylaşılıyor.
Öncelikli tehdit iklim değişikliği
Şu an için öncelikli kaygılarının iklim değişikliği olduğunu vurgulayan uluslararası kar amacı gütmeyen kuruluş Crop Trust başkanı Hannes Dempewolf, bu tip depoların farklı çalışmalara da imkan sağlayacağını belirtiyor. Bu ve buna benzer tohum deposu olarak görev yapan oluşumların türlerin korunmasını sağlayacağı gibi, ilerleyen dönemlerde yeni türlerin oluşturulmasında da önemli bir rol oynayabileceğini ifade ediliyor.
İklim değişikliği etkilerine dayanıklı yeni tip tohumların meydana getirilmesi gündeme gelebilir. Yüksek sıcaklıklara, daha kurak arazilere ve tuzlu ortamlara toleranslı yeni tohumlar için doomsday kasası oluşumları önemli bir rol üstleniyor olacak.
Hiç şüphesiz depolanan tohumlar arasında öncelikli olarak farklı mısır çeşitleri kendini gösteriyor. Yapılan açıklamalara göre dünyanın farklı noktalarında yer alan çeşitli mısır tohumlarını depolayan bu tesisler, ayrıca tarihin korunması adına da ek bir görev üstlenmiş oluyor.
Norveç’te yer alan Svalbard kasası, ilk olarak 2008 yılında faaliyet göstermeye başladı. Bu süreçte 5 binden fazla tür ve 1 milyondan fazla tohum depolandığı bilgisi paylaşılıyor. Tohumların korunması için -18 santigrat derecedeki alanlarda depolama yapılıyor. Herhangi bir güç kesintisinde dahi sıcaklığın aynı kalması için tasarım iyileştirmeleri yapılıyor. Son olarak Svalbard kasasında 20 milyon avro ek destek ile tohumların uygun ortamda saklanması için gerekli olduğu anlaşılan yeni önlemler alınmıştı.
Domatesin patatesin ana vatani turkiye simdi ABD nin kısırlaştırılmış genleriyle oynanmış tohumlarını ekiyor , kanser ve turevleri ulkemizde arttikca artip icten ice yok ediyorlar bunun suclusu kim ? Cifciligi tarimi hayvanciligi bitirenlermi bu tohumlari halen ithal edip cifciye ekip tek mahsul aldirip bizlere genleri bozuk hastalikli tohumlari sebzeleri meyveleri yedirtenlermi eklemeden olmaz ( zirahi ) ilaci bile israel den ithal edip bizi hepten zehirleyenlermi..
Bilip bilmeden atıypsyn dostum domates patetes patlıcan biber bunların anavatanı amerika kıtasıdır bize 15 yüzyılda amerilanın keşfiyle geldi azcık okuyun ya
tarımın bittiği konusunda haklısın ancak domates ve patatesin anavatanı Türkiye değil.
“Domatesin patatesin ana vatani turkiye” yanlış bilgi. Anavatanları güney ameriakdır.
domatesin ana vatanı türkiye dediğin anda yazının geri kalanının okunmaya değer olmayacağını anladım.
Virüs böyle yayılırsa buralar bulunmaz Hint kumaşı olur. Herhalde böyle şeylere hazırlıyorlar böyle yerleri
Bu depo hakkındaki komplo teorilerini bir duysanız…
anlat da duyalım…
Evet ne yazikki amerika arkadaş yanlış biliyor ama sonuna kadar katıldıgım nokta şunlar ki bakliyatından sebzesine meyvesine kadar en lezzetlisi bizim topraklarımızda yetişir ve tüm dünya’ ya ihracati yapılırdı amerika başta olmak üzere , domatesin icinde filizlenen domatesleri görüyorüz artık zehirin has babasini tüketiyoruz artik malesefki ve cok aci ciddi bir durum, ben 39 yaşındayim bundan 20 25 yıl öncesine baktigimda bizim topragimiza ekilen tohumlarin patatesinden domatesine biberinden meyvesine hepsinin ana vatani türkiye derdim iklimi ve topragin verimi ile 20 25 yil öncesine toprak kokan domatesin biberin kokusunu alir tadının tarifi olmadigi gibi eşide olmazdi yani bizim topragimizda iklimimizde yetişmiş olanın eşi benzeri gerçekten yok , canada , ve florida gezilerimde bir cok kez sebze ve meyvelerin kokularini dahi alamadim birakin toprak kokusunu , cocuklugumda bir mandalinayi ekşiliginden yiyemezdik şimdi ise elma büyüklügünde adi mandalina evrim gecirtilmiş halde ne yiyoruz ne yedirtiyorlar bize ? Arkadaşın yazısının sonu önemli aslında o ithal edilen ciftcimize ektirilen kısırlaştırılmış genleri ile oynanmış tohumların hepsi birer kanserojen bombası.
Kökeni amerika olan sebze meyve ne varsa dunyaya yayilip en el verisli topraklarda evrimlesti tohumlar özellikle orta doguda hadi amerika da bakin tadina sebzenin meyvenin acaba zerre benziyormu orta doguda yetisenler gibi amerikanin iklimimi var ? Verimsiz topraklari hepsi sera işi adamlar simdi dunya geleneline labaratuarda oynanmis tohumlari gomuyor 15 20 senedir en verimli tohumlari köy kasaba gezip ajan ajan turist hesabi topladilar simdi kiyamet gunu senfonisi baba 25cm sivri biber olurmu :)) samani bile ithal eder olduk baba suclusu amerika degil bunlara izin verende sebzeyi öldurende ciftciyi öldurende hayvanciligi öldurende , gecen hafta halkin bikindik ucuz marketlerinden birinde ismini vermiyorum patates kuyrugu var kadincagizin biri kasiyer kiza diyorki kizanim curuk carik oluyo icleri onada raziyim bizde patatesin krali yetisir ama cürük cariga raziyim kizanim ne denir buna gelinen son nokta, benim topragimda en krali en guzeli yetisir bu tartisilmaz ana vatanini kim takar ana vataninda yetismiyo simdi yetistiremezler kardesimm bos yapmayin .