Bu yıl da önceki yıllarda olduğu gibi gündeme gelen ‘su kıtlığı‘ kar ve yağmurların yağmasıyla yerini başka sorunlara bıraktı. Küresel bir sorun olan su kıtlığı canlıların yaşamını etkileyen en büyük beş küresel risk arasında yer alıyor.
Su kıtlığı olan bölgelerde durum oldukça acımasız hale gelebiliyor. Kar yağışı, yağmur ve kolayca erişilebilen yer altı suyu gibi geleneksel kaynaklar iklim değişikliğinden etkileniyor ve insan nüfusu artış gösterdikçe su kütlesi azalıyor. Burada insan kaynaklı bir diğer sorun olan küresel ısınma karşımıza çıkıyor olsa da bilinçsizce kullanılan su kaynakları su kıtlığına sebebiyet veren bir diğer faktör oluyor. Peki, bu sorunu çözmek için teknolojiden faydalansaydık nasıl olurdu?
Twitter’da iklim değişikliği araştırması sonucu şaşırttı
Su kıtlığı için çözüm olacak teknolojiler
Su kıtlığının yaşandığı ülkelerde su, sürdürülebilir kalkınma için kritik bir önem taşıyor. Bunun akabinde sosyal huzursuzluk ve çatışmanın potansiyel bir nedeni bile olabilir. Su kıtlığı aynı zamanda geleneksel mevsimlik insan göçlerini de etkiliyor. Su sıkıntısı çeken ülkelerin planlama ve yönetimde köklü bir değişikliğe ihtiyacı bulunuyor. Geleneksel olmayan su kaynaklarının yaratıcı bir şekilde kullanılması yoluyla bunu teknoloji ile karşılamak mümkün.
Dünya’nın deniz tabanından üst atmosferine kadar, kullanılabilecek çeşitli su kaynaklarımız var. Bu kaynaklardan en iyi şekilde yararlanmak için çok çeşitli teknolojik müdahalelere ve yeniliklere ihtiyaç var. Bunlardan ilki ‘Catching Fog’ olarak adlandırılan ve Türkçe’ye ‘Sisi yakalamak/tutmak’ olarak çevrilebilecek olan yöntem oluyor. Sisin içinde gömülü olarak bir miktar su bulunuyor.
Sis, yoğun olduğu ve düzenli olarak meydana geldiği kuru alanlarda giderek artan bir şekilde içme suyu kaynağı olarak görülüyor. Sis, damlacık akışını kesen dikey bir sistem kullanılarak toplanabilir. Buradan elde edilen su daha sonra bir su toplama, depolama ve dağıtım sisteminde toplanabilir. Sis toplama işlemlerinde ise farklı materyaller kullanılabilir. Bu yöntemin kuru, dağlık ve kıyı bölgelerinde işe yarayacağı söyleniyor. Şu anda aktif olarak sis suyu toplama projeleri uygulanan bölgeler bulunuyor. Bunlar arasında Şili, İsrail ve Umman gibi ülkeler yer alıyor.
Bir diğer yöntem ise yine doğal yol ile oluşan bulut yoluyla oluyor. Cloud Seeding adı verilen bulut tohumlama/besleme yöntemi yağmurun iyileştirilmesine dayanıyor. Havadan su toplama hacmini artırmayı hedefe alan bu teknoloji sayesinde küçük partiküller bulutlara ve çevreye dağılıyor. Bu parçacıklar, yağmur damlaları veya buz kristalleri için bir başlangıç noktası görevi görüyor ve oluşumlarını destekliyor. Bu da yağmur veya kar yağma olasılığını artırıyor. Bu yöntemle birlikte yağışların yüzde 20 oranında artabileceği söyleniyor.
Küresel ısınma ve su kıtlığının çözümleri aslında ortak da denebilir.
Buharlaşmanın en aza indirilmesi ise bir diğer yöntem oluyor. Kuru alanlar az miktarda yağış aldığından, burada bazı işlemlerin yapılması gerekiyor. Burada da karşımıza iki ana mikro havza yağmur suyu toplama sistemi türü çıkıyor. Birincisi, yüzey akışının toplandığı ve tanklarda veya benzeri cihazlarda depolandığı çatı sistemleri aracılığıyla su hasadı bir diğeri ise bir su toplama havzasından akan yağmur suyunun küçük bir havuzda veya ekili bir alanında toplanmasını içeren tarım için su hasadıdır .
Yıllardır gündemde olan deniz suyunun tuzdan arındırılması halen çok masraflı bir işlem olarak kayıtlara geçiyor. Deniz suyunun tuzdan arındırılması, membran teknolojisi ve malzeme bilimindeki gelişmeler nedeniyle daha hızlı büyüyor. Bu ilerlemelerin 2030 yılına kadar üretim maliyetlerinde önemli bir düşüşe neden olacağı tahmin ediliyor .
Buzdağları potansiyel olarak su kaynağı olabilir. Buzdağını kutup buzullarından su kıtlığı olan bir ülkeye çekmek, su kıtlığı için pratik bir çözüm gibi görünmeyebilir. Ancak bilim insanları, akademisyenler ve politikacılar buzdağı hasadını potansiyel bir tatlı su kaynağı olarak düşünüyor. Bu sebeple de önemli çalışmalar yapılıyor.
Su ve iklim değişikliği birbirine bağlıdır, bu nedenle iklim değişikliği, kuru alanlarda aşırı kuraklık yaşanmasının olasılığını artırıyor. Geleneksel olmayan su kaynaklarının potansiyelinden yararlanmak, su kaynağı kaynaklarını çeşitlendirirken, su kıtlığı yaşayan toplulukların iklim değişikliğine karşı direncini artırmaya yardımcı olabilir.
Küresel risk raporunu okumak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Agac niye ekmiyolar meyve agaci eksinler hem fiyatlari ucuzlar hem de dogaya katkisi olur