Reklam

Kurguyla Gerçek Arasındaki Ürünler

1
Reklam

Bilimkurgu dünyası her zaman bildiğimiz ve deneyimlediğimiz teknoloji dünyasında kendine çok önemli yer edinmiştir. Bilimkurgu filmleri de deyim yerindeyse teknolojiye ışık tutarak, bilim adamlarının önlerine çeşitli fenomenler sunmuş ve bu fenomenleri bir bir gerçeğe dönüştürmesi için elinin altındaki malzemenin dinamizminden yararlanmıştır.

Diğer bir deyişle, bilimkurgu yazarları, bilime ışık tutmayı amaçlamıştır. Bu yazıda sizlere bilimkurgu dünyasının seçkin örneklerinden bazı örnekler sunarak, bilim dünyasında nasıl birer fenomen haline geldiklerini ve bu fenomenlerin ne derece gerçeklik konseptine dahil olduğunu yazıyoruz.

 

Reklam


2001: A Space Odyssey’deki efsanevi sahnelerden biri

 

Sinema sektörünün ortaya çıkması ile birlikte bilimkurgu da bu sektörde kendine son derece sağlam bir yer edindi. Hatta sinema dünyasının ilk örneklerinden biri olan Metropolis, aynı zamanda en ağır bilimkurgu denemesi olarak tamamlanmayı bekliyor. Tabii ki kurgulanmış bilimin tarihi, yazılı yayın aracılığıyla sinema sektöründen çok daha öncesine dayanıyor.

Hatta beyazperdede izleme şansı bulduğumuz birçok film, aslında bir kitap uyarlaması olarak aktarılmıştır. Örneğin 2001: A Space Odyssey, unutulmaz yazar Arthur C. Clarke‘ın bir eseridir. Aynı zamanda sadece bilimkurgu değil, cyberpunk akımının da en seçkin örneklerinden biri olan Blade Runner, Philip K. Dick‘in efsanevi Do Androids Dream of Electric Sheep adlı romanından uyarlanmıştır.

 


Bilimkurgu dünyasının unutulmaz eserlerinden Blade Runner filminden bir sahne
Rick Deckard bu şehirde Android avına çıkıyor

 

O zaman lafı daha fazla uzatmayalım ve bilimkurgu dünyasının insanoğluna kazandırdığı fenomenlere şöyle bir göz atalım… Bakalım bilim dünyası olarak bu fenomenlere ne kadar yaklaşabildik…

{pagebreak::Uçan Arabalar}

Uçan Arabalar

Tabii ki eğer bir teknoloji fenomeninden bahsedeceksek, bu işe uçan arabalardan başlamalıyız. Uçan araba fenomeni birçok defa bilimkurgu dünyasında kendine yer buldu. Fenomen kapsamına girmesi ise, Blade Runner filmi ile vuku bulmuştur. Tabii ki sadece bu film ile değil, The Fifth Element (Beşinci Element), Back to the Future II (Geleceğe Dönüş 2) gibi filmler ve Futurama ile Jetgiller gibi çizgi diziler de uçan araba konseptinin öncülerinden biri olmuştur.

 


Uçan arabaların park sorunu yok gibi gözükse de,
binerken bir hayli zorlanacağımızı düşünüyoruz

 

İnsanoğlu bu filmler ve benzeri kitaplar ile birlikte uçan araba olgusuna çok alıştı. Hem araba gibi kullanabilecekleri hem de havada gidebilecekleri araçlar, insanoğunun her zaman ilgisini çekti. Buna rağmen bilim dünyası bu fenomene her zaman mesafeli yaklaşmıştır.

Uçan arabaların seri üretime geçtiği bir dünyada trafiğin nasıl kaos haline gelebileceğini ön görebilirsiniz. İnsanlar, uçan arabaların trafik sorununu çözeceğini düşünmüştür hep. Lakin olası hava trafiği ve ilgili olarak yapılan risk analizi, uçan arabaların çok da gerekli olmadığı konusunda bilim dünyasını hemfikir hale getiriyor.

{pagebreak::Jet Pack}

Jet Pack

İşte bilimkurgu dünyasının bilime kazandırdığı ürünlerden biri; Jet-Pack‘ler! Jet-Pack özetle, sırta takılan bir aparat aracılığıyla insanların özgürce uçabilmesini sağlıyor. Tabii ki bu fenomenin kurucuları arasında Jetgiller adlı çizgi dizi ve Star Wars’taki Boba Fett adlı karakter var.

 


James Bond bile kullandı bu aletlerden

 

Aslında insanoğlu Jet-Pack üretiminde başarılı da oldu, fakat hiçbir zaman seri üretime geçecek kapasiteye gelmedi. Jet-Pack’lerin bu denli fenomen haline gelmesi ise, insanoğlunun uçmak ile ilgili hayallerinin gerçekliğe bu kadar yaklaşmasıyla ilişkilendirilebilir.

Çeşitli teknoloji firmalarının geliştirdiği Jet-Pack’ler mevcut. Bu cihazlar ne var ki yakıt konusunda büyük sıkıntı yaşıyor. Ortalama güçte bir Jet-Pack, bir insanı maksimum 30 saniye havada tutabilir. Dolayısıyla es kaza bir yerde Jet-Pack kullanmanız gerekirse aklınızda bulunsun, çok yükselmeyin. Zira dönüş yolu yerine düşüş yoluna girebilirsiniz.

{pagebreak::Hologram Masalar}

Hologram Masalar

Uzay ile ilgili hemen her bilimkurgu yapımında rastlayabileceğiniz fenomenlerden biri de, ingilizcede holodesk olarak bilinen hologram masalardır. Bu masalar, normal br masa görünümündeyken, üzerlerinde oluşan hologram görüntüler aracılğıyla etrafındakilere sanal görüntüler sunar.

 


Prenses Leia, Yıldız Savaşları’nda Luke Skywalker ile hologram görüşmesi yaparken

 

Star Wars‘ta hologramlar aracılığıyla iletişim kurulduğunu görmüştük. Bunun dışında Star Trek serisinde de hologram masalara yer verildi. Simulasyon olarak aktarılan görüntü, gerçeklikten ayrılarak etrafındakilere bilgi aktarıyordu. Bu da bilim dünyasının ilgisini çekti şüphesiz ki. Maalesef yapılan çalışmalar hiç de hologram masaların mümkün olmadığını gösterdi.

Hologram masalarda, hologramın yazılımına göre dilediğiniz yerlere gidebilirdik. En azından bilim dünyası bunun olması için uğraştı. Ne var ki biraz önce yukarıda bahsettiğimiz gibi, bu teknoloinin gerçek olması için öncelikle hologram olayını iyice kavrayıp, bu konsept üzerine ilerlememiz gerekiyor. Hologram tek başına karmaşık olmayan bir yapı olsa da, konu kararlı bir sisteme gelince bilim dünyası orada durmak zorunda kalıyor…

{pagebreak::Teleport}

Teleport

İşte geldik bilimkurguların olmazsa olmazı, fakat gerçek dünyanın asla olmazı bir fenomene: Teleportasyon! Kelime anlamı olarak madde taşınımı olarak çevrilebilir. Teleport fenomeni Star Trek, The Fly ve sayısız video bilgisayar oyununa konu olmuş bir fenomen. Teleport olmayı amaçlayan kişi, tüm atomlarıyla başka bir alana ışınlanarak işlemi tamamlamış oluyor.

 


Uzay Yolu’ndaki ünlü “Scotty bizi ışınla!” repliğinin geçtiği sahne

 

Bilim dünyası teleportasyonun üzerine çok gitti ve işin aslı birçok gelişme de kaydedildi. Bir atomu bir yerden başka bir yere ışınlamak artık çok da hayal değil. Teoride bunun mümkün olduğu defalarca ispatlandı. Ne var ki buradaki sorun, ışınlanmak isteyen insanların tek atomdan oluşmuyor oluşu. Birden çok atomun ışınlanması, o atomların tekrar birleşeceğinin garantisini vermediği için teleport fenomeni de şimdilik uzak teknolojiler diyarında edindiği yerde hayatına devam edecek…

:: Siz hangi bilimkurgu ürününün gerçek olmasını isterdiniz?

 

  1. Hologram teknolojisinde büyük adımlar atıldı. Artık “fenomen” olmaktan çıktı diyebiliriz. Etrafındaki gerçek objelerle bile etkileşime giren prototipler bir kaç sene önce tanıtılmıştı.

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version