Tek bir kapısı kilitli, diğer üç yanı geçişe açık olan Nasreddin Hoca‘nın türbesine dönen YouTube’un giriş çıkışlarını artık bilmeyen kalmadı. Öte yandan YouTube erişime kapalıyken, diğer online video paylaşım servisleri de kıymete bindi.
Her ay online video servislerindeki muazzam büyümeyi konu alan raporları size haber yapıyoruz. Yıllık büyümeler ise çok daha şaşırtıcı. Ancak tüm bu başarının tek bir sırrı var: Beleşe olan yatkınlığımız!
Kimse Ücretli Video İzlemiyor
Parks Associates‘in raporu da bu tezi doğrular nitelikte; son altı ayda internetten video izleyen veya indiren kullanıcıların sadece %8′i bu içeriğe para ödemiş. Yani eğer internetten ücret karşılığı video izlediyseniz, küçük bir azınlıkta yer alıyorsunuz demektir.
Filmleri DVD veya televizyondan izleyen ya da sinemaya giden %80‘in üzerindeki kitle ise, online video servislerini sadece bedava oldukları için tercih ediyor.
Nostalji Faktörü
YouTube ve benzeri diğer servislerin diğer cazibesi ise, başka hiçbir yerde bulunamayacak olan videoları barındırıyor olması. 90lı yıllara ait kliplerin bulunduğu kolaj çalışmalarının binlerce kez izlenmesi de bunun kanıtı sayılabilir.
Bir televizyon programındaki unutulmaz bir sahneyi ya da sevdiğiniz komedyenin amatör zamanlarındaki gösterilerini parayla dahi olsa edinebileceğiniz başka hiçbir ortam bulunmuyor. Bu da kullanıcı kaynaklı içerikle beslenen video paylaşım servislerinin ekmeğine yağ sürüyor.
TV Kanalları da Uyandı
Ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın, bazı yayınların her zaman daha fazla izleyici bulabileceğini fark eden kanallar da, ülkemizde olmasa bile yurtdışında kendi yayınlarını ücretsiz olarak HD kalitesinde kullanıcıların beğenisine sunmaya başladı.
Televizyon ağlarının, binlerce kullanıcısı olan video paylaşım siteleriyle baş edip edemeyeceği ise bilinmiyor. Peki sizce çok daha erişilebilir ama düşük çözünürlüklü videolar mı kazanacak yoksa HD kalitesinde ancak henüz emekleme aşamasında olan resmi yayınlar mı?