Oradaydık – CeBIT 2005 (Bölüm 2)

4


Ayrıca SDN ziyaretçileri için seçtiğimiz sahneler ve detay bilgileri için CeBIT 2005 yazımızın ikinci
kısmını okuyabilirsiniz. Yazımıza fuara geliş macerası ve firmalarla ilgili
teknik ve taktik, detay ve çıkarımlarla devam ediyoruz.

Bir Ömür Törpüsü Olarak CeBIT

Bir çok işlevi tek bir aygıtta birleştiren İsviçre Çakısı misâli, Türkiye’deki
CeBIT fuarı da bir çok işlevi içinde barındırıyor. Meselâ: Makas, bıçak ve törpü&
Törpü dediğimiz de ömür törpüsü. Yoksa ömür eğesi mi desek? Israrla bahsettiğimiz
gibi, fuarın yapıldığı şehir olduğu iddia edilen İstanbul’a olan uzaklığı, fuardaki
eğlencelere, sizin mazoşist eğilimlerinizle doğru orantılı olarak eğlence katacak
kadar fazla. Bizler basın olarak görevimizi ifa etmek için orada bulunuyorduk;
bizim için zorunlu bir vazife olduğu için işin zevk kısmıyla pek ilgilenemedik.
Tabii arzu ederseniz, fuarın son günü olan 11 Eylül Pazar günü uğrayabilirsiniz.

Eğer son gün ziyaret etmek istiyorsanız sizi küçük bir konuda uyaralım: Hafta
içinde 20 YTL olan giriş ücreti 10 YTL’ye çekiliyor. Ayrıca ziyaretçi sayısı
da, sektör dışından fuarı ziyaret etmek isteyecek olan ziyaretçilerin de akınına
uğramaya meyilli. Özellikle de iş dünyası bölümüne girişin özel kartlarla kısıtlanması
sebebiyle bu bölüm için kayıt alan bankoların önünde tatil günü olmayan Cuma
bile sıra oluşuyorken, Cumartesi ve Pazar günleri neler olur, tahmin bile edemiyoruz.
Herkese kolay gelsin.

Yol konusundaki çekincelerimiz bununla da sınırlı değil tabii ki: Bir örnek
olarak bu sene de bazı önceden duyurulmuş İETT servislerinin belirtilen yerlerden
kalkmadığını öğrendik. Hatta bir tanesini bizzat yaşadık. Bostancı’da servisin
olacağı iddia edilen yere gittiğimizde “yok burada servis mervis, bir ilan verilmiş,
ama geri çekilememiş. Kadıköy’den binebilirsiniz” yanıtını aldık ve HİFAŞ +
İETT’nin bu organizasyon mucizesindeki ittifakını şampanyalar eşliğinde kutlamak
için arkadaşlarla akşama randevulaştık.

Hoş Geldik, Hoş Bulduk

Aslında geldik ama çok da hoş gelmedik açıkçası. Sebepleri zaten CeBIT yazılarımızın
girişlerinde yeterince sayıldı, sıralandı. Tekrar edip okurlarımızı bezdirmeye
gerek yok. Giriş yapılan yer aslında fuarın büyüklüğü konusunda yanıltıcı bir
izlenim veriyor.

Girişinden İstanbul-Harbiye’deki fuar binasından biraz büyük
gibi görünen yer, halbuki kendisini arkalara kadar kamufle etmiş gez gez bitmez
bir mekân.

Tamam, burada efsanevî Hannover CeBIT’ten bahsetmiyoruz belki; ama
yine de büyük. Her yerini ömrümden veya fuardaki sergiliklerden feragat etmeden
gezeceğim derseniz, bir gününüzü alır diyebiliriz.

Hannover’e gidenlerin ise
“üç gün bitti, fuar bitmedi” veya “geçen gün yürüyerek gezen bir adam vardı,
ben pes ettim; ama adam tekerlekli sandalyeyle gezerim, pes etmem demiş devam
ediyordu” gibisinden yorumlarına alışığız zaten.

dertsizbasadertacariz.biz

Fuardaki ilginç uygulamalardan birisi, yaka kartıyla gezmenin zorunlu kılındığı
özel bir bölümün “İş Dünyası” adıyla ayrılmasıydı.

Teorik olarak güzel bir uygulama
ve insanlara “kardeşim burada işiniz yoksa girmeyin, içeride insanlar firmalarına
toptan alış ve satış için ürün beğeniyorlar, iş bağlıyorlar, karizma savaşlarına
giriyorlar, kartvizit değişiyorlar” mesajını veriyor. Pratikte ise “şurada bir
kuyruk gördüm, sanırım yaka kartı dağıtıyorlar” şeklinde gereksiz uyarılar üretilerek
insanların fuar alanında girişe akın etmesine sebep olabilecek bir durum arz
ediyor.

Cuma günkü ziyaretimizde bile kuyruk gördükten sonra hafta sonu oradaki
bankolarda oluşacak kuyrukların boyutunu tahmin etmekle uğraşmıyor, gezintimize
ikinci bellek kartımızın içindeki fotoğraflarla devam ediyoruz&

“Fuelled by Sapphire”, mı acaba?

Sapphire, ülkemizde bir kaç tane dağıtıcıya sahip olan ve ATI’nin “Built By
Ati” olarak Kuzey Amerika’da sattığı kartları üreten bir firma olarak, grafik
kartı üreticileri arasında önemli bir yere sahip. Fuarda ise sanki yalnızca
olmak için varmış gibi bir izlenim verip vermediğini sunduğumuz fotoğraftan
anlayabilirsiniz. Çok gösterişli olmayan bir tane sistem ve oyun kartı kutuları
(içleri dolu mu boş mu sormadık) ile hazırlanmış bir sergilik, hayâl kırıklığı
yaşattı. Gerçi biz sadece Sapphire’ı değil, ATI’nin kendisini de görmek isterdik;
ama göremedik. Sapphire’ın Türkçe hazırlanmış sitesi için buraya bakabilirsiniz:
http://www.sapphiretech.com/tu/

4 YORUMLAR

  1. birbirinizi mi klonlattınız ne oldu aşşağı yukarı değil direk ilk kısımdaki tadı aldım ehe yazar kadrosu güzel olmuş bilahere elden tebrik edeceğim hepinizi

    azzz sonraaaa :grin :grin

  2. Aramıza yeni bir isim daha katıldı. Bakalım o bize benziyor mu? Benim yorumum; “evet benziyor” ama yine de yazılarda anlayacağız.

    azz sonraa :grin

  3. Bu yazıda söylemem gereken 2 konu daha var; birincisi Vestel’e uyuz oldum. “Teknoloji’nin Türkçe’si” yazmak gerekmez mi? Vestel’in yazdığı mı doğru yani?

    Benim özellikle merak ettiğim bir diğer konu da 3G (Ãœçüncü Jenerasyon) telefonda erkek çocukları elleri ile ne yapıyor öyle?

    :roll

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version