Windows 11 yapay zeka merkezi oluyor!

Microsoft, Windows 11’i “etkileşime dayalı bir işletim sistemine” dönüştürmek amacıyla en kapsamlı yapay zeka hamlelerinden birini başlattı. Şirket, yapay zeka ajanlarını doğrudan Görev Çubuğu‘na entegre ederek masaüstünün temel bileşenlerini yeniden tasarlıyor ve Windows’u baştan sona bir “AI tuvali” haline getiriyor.

Windows 11, yapay zeka desteğini artırıyor

Bu yeni yaklaşım, kullanıcıların tek bir komutla bilgisayarlarında işlemleri otomatik olarak yapabilen, dosyalara erişebilen ve arka planda birden fazla adımlı işler yürütebilen akıllı ajanlarla çalışmasına olanak tanıyor.

Yeni yapı kapsamında Microsoft 365 Copilot‘un yanı sıra üçüncü taraf yapay zeka ajanları da Görev Çubuğu’na yerleşiyor. Windows’tan sorumlu yönetici Pavan Davuluri, bu entegrasyonun sadece bir özellik eklemek olmadığını, ajanların işletim sisteminin doğal bir parçası gibi davranmasını sağladığını belirtiyor.

Görev Çubuğu’na eklenen bu yapay zeka ajanları, kullanıcı bir talepte bulunduğunda arka planda çalışmaya başlıyor. Kullanıcı imleci ikonun üzerine getirdiğinde, ajanların o an hangi işlemi yürüttüğü görülebiliyor.

Yeni bildirim sistemi ise sürecin durumunu yeşil onay işareti veya sarı uyarı simgesi gibi görsel işaretlerle aktarıyor. Microsoft, tüm bu yapıları isteğe bağlı sunuyor; kullanıcı dilerse özelliği tamamen devre dışı bırakabiliyor.

Bu entegrasyonun merkezinde, Windows aramasını Copilot ile birleştiren yeni Ask Copilot deneyimi yer alıyor. Kullanıcılar artık dosya ve ayarlar için hızlı aramanın yanı sıra sohbet başlatabiliyor veya doğrudan Görev Çubuğu’ndan bir yapay zeka ajanı görevlendirebiliyor. Arka plan görevlerinin kontrolü için tam ekran yerine hafif, yüzen bir pencere yapısı tercih ediliyor.

Ekran kartı fiyatları artabilir!

Ekran kartı fiyatları artabilir!

DRAM maliyetlerindeki yükseliş, ekran fiyatlarında da artışa sebep olacak gibi görünüyor.

Microsoft, ajanların güvenli ve izole biçimde çalışması için Agent Workspace adı verilen ayrı bir çalışma alanı oluşturuyor. Bu alan, her ajanın kendi Windows hesabı ile çalıştığı, politikalarla denetlenen ve kayıt altına alınabilir bir ortam sunuyor.

Ajanların yetenekleri ise işletim sistemi çekirdeğine gömülü Model Context Protocol (MCP) yapısıyla genişletiliyor. MCP, ajanların sistem araçlarını güvenli biçimde keşfetmesine olanak tanıyor; bu protokolün Anthropic tarafından çıktığı ve hızla benimsendiği biliniyor.

Yenilikler yalnızca Görev Çubuğu ile sınırlı kalmıyor. Şirket, Dosya Gezgini‘ne Copilot entegrasyonu getiriyor. Bu sayede kullanıcılar belgeleri tek tıklamayla özetleyebiliyor, dosyalar hakkında sorular sorabiliyor veya içerikten e-posta taslakları oluşturabiliyor.

Copilot Plus PC‘lerdeki yerel modelleri kullanan Click to Do özelliği, web’de veya bilgisayarda görülen herhangi bir tabloyu Excel dosyasına dönüştürme imkânı sunuyor. Bu veriler Excel’e aktarıldıktan sonra bulut tabanlı Copilot yetenekleriyle düzenlenebiliyor. Microsoft, yerel ve bulut tabanlı modelleri birlikte çalıştıran hibrit bir mimariyi Windows’un geleceği olarak görüyor.

iPhone 13 vs iPhone 16e! 9.000 TL fark neler sunuyor?

Bu videomuzda Apple’ın yeni bütçe dostu hamlesi iPhone 16e ile yılların eskitemediği, hala çok popüler olan iPhone 13modelini tüm detaylarıyla karşılaştırıyoruz! “iPhone 13’üm var, değiştirmeme gerek var mı?” diye düşünenler veya uygun fiyatlı yeni bir iPhone arayanlar için iki cihazı kafa kafaya getirdik.

Tasarım tarafında her iki telefon da 6.1 inçlik kompakt yapısını ve OLED ekran kalitesini koruyor olsa da, iPhone 16e ile gelen modern dokunuşlar dikkat çekiyor. iPhone 13’teki klasik çentik tasarımının yerini alan yenilikler, Dynamic Island kullanımı ve kasa yapısındaki değişimler, telefonu elinize aldığınızda size ne kadar yeni hissettiriyor? Bu bölümde ergonomi ve ekran deneyimine odaklanıyoruz.

Donanım tarafında ise nesil farkı kendini belli ediyor. iPhone 13’ün emektar A15 Bionic işlemcisi hala günlük işler için yeterli olsa da, iPhone 16e’nin yeni nesil çipi ve artırılan RAM kapasitesi, özellikle oyunlarda ve Apple Intelligence(Yapay Zeka) özelliklerinde büyük bir fark yaratıyor. Ayrıca Lightning portundan USB-C’ye geçişin getirdiği avantajları ve pil performansındaki değişimleri test ettik.

iPhone 13: https://app.hb.biz/7nX2tZ6kM53x

iPhone 16e: https://app.hb.biz/zy9iCuNmCAeL

Kamera tarafında da rekabet kızışıyor. iPhone 13’ün standart 12 MP sensörlerine karşı, iPhone 16e’nin güncel kamera teknolojileri, düşük ışık performansı ve video yetenekleri aradaki fiyat farkına değiyor mu? İki cihazla çektiğimiz örnek fotoğraflar ve videolar üzerinden, hangi telefonun içerik üreticileri ve sosyal medya kullanıcıları için daha mantıklı olduğunu yorumluyoruz.

Sonuç olarak, iPhone 13 hala alınır mı, yoksa biraz daha bütçe ayırıp iPhone 16e’ye mi yönelmek gerekir? Fiyat/performans dengesini gözeterek yaptığımız bu karşılaştırmada, yükseltme yapmayı düşünenler için net tavsiyelerimizi paylaştık. Videoyu beğenmeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın!

Huawei teknolojili Voyah Taishan resmen tanıtıldı!

Dongfeng Motor’un lüks alt markası Voyah, en yeni amiral gemisi elektrikli aracı Voyah Taishan’ı resmen piyasaya sürdü. Fiyat aralığı 379.900 RMB ile 509.900 RMB (yaklaşık 45.400 € ila 60.900 €) arasında değişen bu dev SUV, uzun elektrikli menzili ve yüksek teknolojili özellikleriyle seçici alıcıları hedef alıyor.

Voyah, Taishan’ı doğrudan Aito M9, Denza N9 ve Zeekr 9X gibi köklü rakiplerine karşı konumlandırarak lüks altı koltuklu pazarında liderliği ele geçirme niyetinde. Şirket, Taishan’ın özel bir üst düzey versiyonu olan Black Warrior Edition’ı da duyurdu; ancak bu özel versiyonun teslimatları için müşterilerin 2026’nın ilk çeyreğini beklemesi gerekecek.

Voyah Taishan, iddialı boyutlarıyla yolda kendini gösteriyor. SUV, 5.23 metre uzunluğa, 2.03 metre genişliğe ve 1.82 metre yüksekliğe sahip. Cömert 3.12 metrelik dingil mesafesi ise altı koltuklu ferah bir düzenlemeye izin veriyor ve özellikle premium aile segmentinin ihtiyaçlarına hitap ediyor.

Yapay zeka yarışında Meta kan kaybediyor

Yapay zeka yarışında Meta kan kaybediyor

Meta'nın Gelirlerden Sorumlu Başkanı John Hegeman istifa etti. Şirket yapay zeka yarışında yönetim kadrosunu yeniden şekillendiriyor.

Dış tasarımda Voyah’ın imza tasarım dili benimsenmiş; dikkat çekici, derin şelale tarzı kalkan ızgara öne çıkıyor. Ön tarafta, merkeze yerleştirilmiş aydınlatmalı Voyah amblemini birbirine bağlayan entegre bir LED ışık şeridi, araca modern bir yüz kazandırıyor. Ana uzun ve kısa far üniteleri, ayrık far düzenlemesinin bir parçası olarak yan hava girişlerine şıkça gizlenmiş. İki tonlu gövde, yarı gizli kapı kolları ve benzersiz tasarımlı “pie-dish” jantlarla tamamlanan zarif bir profil sergiliyor.

Taishan’ın kaputunun altında Voyah Akıllı Süper Hibrit sistemi yer alıyor. Bu kurulum, maksimum 110 kW güç üreten 1.5T motoru, dört tekerlekten çekiş yeteneği sağlayan iki elektrik motoruyla (önde 150 kW, arkada 230 kW) birleştiriyor.

Asıl dikkat çeken ise enerji depolama kapasitesi. SUV, endüstri devi CATL tarafından sağlanan 65 kWh’lik büyük bir üçlü lityum batarya paketiyle standart olarak geliyor. Bu batarya Taishan’a 370 km saf elektrikli menzil (CLTC) sağlıyor. Hibrit sistemle birlikte toplam kapsamlı menzil ise 1400 km’ye (CLTC) kadar uzanıyor, bu da uzun yolculuklardaki menzil endişesini ortadan kaldırıyor. Bu yetenek, günlük işe gidiş gelişlerin çoğunun benzin kullanmadan yapılabilmesi anlamına geliyor ve Taishan’ı etkili bir yarı zamanlı EV haline getiriyor.

Taishan’ın şarj hızı, EV mimarisinin ne kadar gelişmiş olduğunu kanıtlıyor. Araç, 800V yüksek voltaj platformunda çalışıyor ve 5C ultra hızlı şarjı destekliyor. Taishan, pilini %20’den %80’e yaklaşık 12 dakikada şarj edebiliyor. Bu özellik, şarj kaygısını büyük ölçüde ortadan kaldırarak EV sürüşüne geçişi sorunsuz hale getiriyor.

Bu heybetli boyutu yönetmek için Taishan mühendisleri, lüks bir konsept araçtan fırlamış gibi duran gelişmiş bir süspansiyon sistemi eklemişler. Sistem, üç odacıklı havalı süspansiyonu EDC (Elektronik Amortisör Kontrolü) “Sihirli Halı” işleviyle eşleştiriyor. Bu sofistike kurulum, sürüş kalitesini inanılmaz bir hassasiyetle yönetiyor. Dar şehir alanlarında gelişmiş manevra kabiliyeti için Taishan, aynı zamanda 16° çift yönlü bağımsız arka tekerlekten direksiyon özelliğini de içeriyor.

İç mekân tasarımı, yolcu konforu ve yüksek teknolojiye öncelik veren “Dağlar ve Denizler” felsefesini takip ediyor. Ön konsolun merkezinde, Huawei’nin HarmonyOS kokpit sesli büyük modelinin en son sürümüyle desteklenen büyük, yüzen bir kontrol ekranı yer alıyor.

Huawei’nin araç beynine katılımı bununla sınırlı değil: ADS Ultra akıllı destekli sürüş çözümü, Taishan’a güç veriyor. Bu sistem, Huawei’nin gelişmiş 500-thread LiDAR sensörü de dahil olmak üzere dört LiDAR sensörü kullanıyor ve Taishan’a kentsel NCA (Navigasyonlu Seyir Yardımı) ve tam senaryolu otomatik park etme yeteneği sağlıyor.

Taishan, yolcuların lüks içinde seyahat etmesini sağlamak için AI Bulut Konfor Koltukları ve 32 hoparlörlü “Tianlai” panoramik ses sistemi sunuyor. Bu ses kurulumu, 9.1.5.8 kanal konfigürasyonuna ve 2300W maksimum amplifikatör gücüne sahip.

Boyut, uzun EV menzili, ultra hızlı şarj ve Huawei teknolojisinin birleşimi, Voyah Taishan’ı premium büyük SUV sınıfında gerçek bir rakip haline getiriyor. Üreticiler hem elektrikli hem de lüks araçlar için sınırları zorlamaya devam ederken, Taishan gelişmiş özelliklerden ödün vermeden menzil esnekliği sunuyor.

Apple “atık” davasından ceza ödeyerek kurtuldu

Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA), teknoloji devi Apple ile Kaliforniya, Santa Clara’daki bir yarı iletken tesisinde yaşanan tehlikeli atık yönetimi iddiaları üzerine bir uzlaşmaya vardığını resmen duyurdu. EPA tarafından yapılan incelemeler ve açıklamalar doğrultusunda, Apple’ın söz konusu tesisteki tehlikeli atık yönetimi ve hava emisyonları ile ilgili sorunları ele alarak tamamen çözüme kavuşturduğu belirtildi. Şirketin şu an itibarıyla Kaynak Koruma ve İyileştirme Yasası ile tam uyum içinde faaliyetlerine devam ettiği, yetkili kurumlar tarafından onaylanmış durumda.

Çevre ihlali iddiası sonrası Apple’dan EPA’ya ödeme

Süreç, EPA’nın Apple’a ait bu tesis hakkında aldığı bir şikayet üzerine başladı ve müfettişler tesiste detaylı bir inceleme gerçekleştirdi. Yapılan denetimler sonucunda, Apple’ın tehlikeli atık konteynerlerini mevzuata uygun şekilde etiketlemediği ve bir solvent atık tankından kaynaklanan hava emisyonlarını kontrol altına almadığı tespit edildi. Müfettişler, bu durumların yanı sıra tesiste başka ihlallerin de bulunduğunu rapor ederek, çevre güvenliği standartlarının tam olarak karşılanmadığını ortaya çıkardı.

Apple, EPA, Santa Clara, atık, ceza

Raporlanan bu eksikliklerin ardından Apple, atık yönetimi sorunlarını gidermek için hızlı bir çalışma başlattı ve hava emisyonlarını kontrol etmek amacıyla tesise özel bir cihaz kurulumu gerçekleştirdi. Sorunların giderilmesinin yanı sıra, varılan uzlaşmanın bir parçası olarak Apple, 261.283 dolarlık bir para cezasını ödemeyi de kabul etti. Tesisin Santa Clara’daki apartman binalarının hemen bitişiğinde yer alması konunun önemini artırırken, bölge sakinlerinden en az birinin yayılan emisyonlar nedeniyle hastalandığına dair şikayette bulunduğu da kayıtlara geçti.

F1 filminin devamı mı geliyor: Apple’dan açıklama

F1 filminin devamı mı geliyor: Apple’dan açıklama

Apple CEO'su Tim Cook ve yönetmen Joseph Kosinski, gişede başarı yakalayan F1 filminin devam filmi hakkında konuştu.

Konuyla ilgili sessizliğini bozan Apple, sözcü Sean Redding aracılığıyla yaptığı açıklamada çevre koruma konusundaki hassasiyetini dile getirdi. Redding, yaşanan sorunların çevre için herhangi bir risk oluşturmadığını ve durumun hızlı bir şekilde çözüldüğünü vurguladı. Apple sözcüsü, şirketin faaliyet gösterdiği her bölgede çevreyi korumaya derin bir bağlılık duyduğunu ve bu tür durumların tekrarlanmaması için çalıştıklarını ifade etti. Teknoloji şirketlerinin üretim tesislerinin yerleşim yerlerine yakınlığı ve çevreye etkileri zaman zaman bu tür tartışmaları gündeme getiriyor. Siz bu tür çevre düzenlemeleri ve teknoloji firmalarının aldığı önlemler hakkında ne düşünüyorsunuz?

iPhone Fold’un Batarya Kapasitesi Sızdırıldı

Apple’ın teknoloji dünyasında uzun süredir konuşulan ve merakla beklenen katlanabilir akıllı telefonu, geçici olarak iPhone Fold adıyla anılıyor. Cihazın 2026’da piyasaya sürülmesi beklenirken, bazı raporlar çıkış tarihini 2027 olarak gösterse de, yeni bir sızıntı iPhone Fold’un pil büyüklüğüne dair önemli detayları gün yüzüne çıkardı.

Sızan bilgilere göre, Apple iPhone Fold’un batarya kapasitesinin, iPhone serisinin mevcut en büyük bataryalı modeli olan iPhone 17 Pro Max’ten daha yüksek olacağı bildiriliyor. Karşılaştırmak gerekirse, iPhone 17 Pro Max’in bataryası 4.823 mAh (yalnızca eSIM modelinde 5.088 mAh) kapasiteye sahip. iPhone Fold’un ise bu değerleri aşarak, 5.400 mAh ile 5.800 mAh arasında bir batarya kapasitesine sahip olacağı iddia ediliyor.

iphone fold

Rapor, Apple’ın katlanabilir iPhone’u şu anda belirtilen bu batarya kapasitesiyle test ettiğini öne sürüyor. Ayrıca, geçmişte iPhone Air’ın erken prototiplerinde 3.000 mAh batarya kullanıldığı, ancak nihai modelde Apple’ın çok daha büyük bir ünite sığdırmayı başardığı hatırlatılıyor.

Elektrikli Jeep Recon duyuruldu: İşte tasarımı

Elektrikli Jeep Recon duyuruldu: İşte tasarımı

Merakla beklenen Elektrikli Jeep Recon tanıtıldı. Araç, yenilikçi tasarımı ile dikkat çekiyor.

Bu emsal göz önüne alındığında, iPhone Fold için de benzer bir sonucun mümkün olduğu belirtiliyor. Bu durum, cihazın piyasaya sürüldüğünde 6.000 mAh’ye yakın bir batarya ile gelme ihtimalini güçlendiriyor.

Katlanabilir telefonun, söylentilere göre 7.58 inçlik ana ekrana ve 5.38 inçlik bir kapak ekranına sahip olacağı düşünülürse, artan güç talebini karşılamak için büyük bir batarya kapasitesi zorunlu görünüyor. iPhone Fold hakkındaki yeni gelişmeler için gözler Apple’a çevrilmiş durumda. Cihazın piyasaya sürülme tarihi yaklaştıkça daha kesin detayların ortaya çıkması bekleniyor.

Efsane oyun film oluyor

Tüm zamanların en popüler video oyunu serilerinden biri olan The Legend of Zelda, beyaz perdeye taşınıyor. Sony ve Nintendo iş birliğiyle hazırlanan film uyarlamasının çekimleri kısa süre önce başladı ve bu gelişmenin ardından yapımdan ilk görseller paylaşıldı.

Legend of Zelda filmi geliyor

İlk görseller, Nintendo Today uygulaması aracılığıyla hayranlarla buluştu. Paylaşılan kareler, serinin iki ana karakteri olan Prenses Zelda ve kahraman Link’i canlandıran genç oyuncuları ilk kez kostümleri içinde gösteriyor.

Filmde Prenses Zelda rolünü Bo Bragason, Link rolünü ise Benjamin Evan Ainsworth üstleniyor. Legend of Zelda serisi, fantastik Hyrule krallığını kötü Ganon’dan kurtarmak için mücadele eden genç Link ve Prenses Zelda’nın maceralarını konu alıyor.

Bu heyecanla beklenen sinema uyarlamasının yönetmen koltuğunda ise Wes Ball oturuyor. Ball, özellikle Maymunlar Cehennemi serisinin son filmi olan Kingdom of the Planet of the Apes‘in yanı sıra, popüler The Maze Runner film serisinin de yönetmeni olarak tanınıyor.

Ekran kartı fiyatları artabilir!

Ekran kartı fiyatları artabilir!

DRAM maliyetlerindeki yükseliş, ekran fiyatlarında da artışa sebep olacak gibi görünüyor.

Yönetmenin bu büyük bütçeli fantastik yapımlardaki deneyimi, The Legend of Zelda’nın zorlu görsel dünyasını perdeye taşıma konusunda önemli bir güvence veriyor. Serinin hayranları ve sinemaseverler, prodüksiyon detayları ve kamera arkası görüntülerinin ilerleyen süreçte paylaşılmasını bekliyor.

Sinema ve oyun dünyasını bir araya getiren The Legend of Zelda filminin vizyon tarihi de kesinleşti. Yapım, sinema salonlarında 7 Mayıs 2027’de izleyicilerle buluşacak.

Türkiye Katar’a Çelik Kubbe Sistemi satabilir

Türkiye savunma sanayii alanında büyük bir başarıya daha imza atıyor. Kardeş ülke Katar, yerli ve milli Çelik Kubbe Sistemi için harekete geçti. SSB Başkanı Haluk Görgün konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Katar ve Çelik Kubbe sistemi görüşmeleri

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, SAHA EXPO fuarında basına konuştu. Görgün, Katar’ın bu projeyi yakından takip ettiğini söyledi. Ayrıca iki ülke arasında sıcak temasların sürdüğünü belirtti.

Katar tarafı sistem hakkında detaylı bilgi talep etti. Türk yetkililer ise gerekli sunumları gerçekleştirdi. Bu nedenle projenin ihracat potansieli oldukça yüksek görünüyor. Görüşmelerin olumlu ilerlediği ifade ediliyor.

Sistemin teknik özellikleri neler?

Bu yapı aslında bir “sistemler sistemi” olarak tanımlanıyor. Tüm hava savunma sensörleri tek merkezde toplanıyor. Böylece tehditler çok daha hızlı algılanıyor. Yapay zeka ise karar sürecini hızlandırıyor.

Sistem farklı irtifadaki silahları entegre çalıştırıyor. Katmanlı bir hava savunma ağı oluşturuluyor. Bu sayede hava sahası tam koruma altına alınıyor. Türkiye bu teknolojiyle sınıf atlıyor.

Projede görev alan dev firmalar

Geliştirme sürecinde Türkiye’nin devleri çalışıyor. Aselsan projenin ana yüklenicisi konumunda bulunuyor. Roketsan ise füze sistemlerini ağa entegre ediyor. Bununla birlikte TÜBİTAK SAGE yazılım desteği sağlıyor.

Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) de projede yer alıyor. MKE, silah sistemlerinin mühimmatlarını geliştiriyor. Dört büyük kurum ortak bir hedefte buluşuyor. Sonuç olarak ortaya dünya standartlarında bir ürün çıkıyor.

ASELSAN 50. yaşını kutladı

ASELSAN 50. yaşını kutladı

ASELSAN'ın 50. yılı için hazırlanan film ile bağımsız teknolojinin önemini keşfedin. Türk mühendisliğine tanıklık edin.

Peki, yerli hava savunma projeleri hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!

Honor Robot Phone İlk Kez Görüntülendi

Honor, yılın başlarında duyurduğu ve arkasında robotik bir kola bağlı gimbal kamera taşıyan konsept telefonuyla büyük merak uyandırmıştı. Cihazın resmi lansmanının Mart 2026’daki MWC fuarında yapılacağı teyit edilmiş olsa da, şirket Çin’de düzenlediği Honor Kullanıcı Karnavalı’nda bu heyecan verici cihazın prototip önizlemesini gerçekleştirdi.

Bu etkinlik, Honor Robot Phone’u ilk kez canlı olarak görmemizi sağladı. Önizlemede cihazın farklı tasarım iterasyonları, renk seçenekleri ve kuşkusuz en can alıcı özelliği olan gimbal kamera mekanizması detaylıca incelendi.

Honor, Robot Phone modelini üç ana renkte sunmayı planlıyor: Siyah, Beyaz ve Altın.Seçilen renge bağlı olarak, cihazın arka yüzeyi suni deri veya cam kaplama seçenekleriyle gelebilecek. Tasarım, alüminyum gövde ve kamera adasının hemen altında yer alan cam penceresiyle iPhone 17 Pro serisini anımsatan bir estetiğe sahip.

Volvo Trucks Elektrikli Pazarında Liderliği Sağlamlaştırıyor

Volvo Trucks Elektrikli Pazarında Liderliği Sağlamlaştırıyor

Volvo Trucks yaptığı hamlelerle elektrikli ağır vasıta pazarındaki liderliğini güçlendirdi ve bayi ağı yüzde 8 bin 200 büyüdü.

Robot Phone’un en büyük fark yaratan özelliği elbette kamera modülünde gizli. Gimbal kamera, cihazın kamera adasındaki girintili alandan otomatik olarak uzayabilen bir mekanizmaya sahip.

Bu sistemin temel satış noktası, telefona entegre edilen yapay zeka (AI) özellikleri olacak. AI’nın, gimbalin hareket etmesini ve gördükleriyle etkileşime girmesini sağlayacak karmaşık özellikler sunması bekleniyor. Bu sayede cihaz, kullanıcı müdahalesi olmadan stabil ve akıllı takip içeren videolar çekebilecek.

Honor, Robot Phone’un ticarileşip ticarileşmeyeceği veya bir konsept prototipi olarak mı kalacağı konusunda henüz kesin bir açıklama yapmadı. Ancak Mart 2026’daki MWC’ye giden süreçte cihaz hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyoruz.

Ford Trucks F serisi ile karşımızda

Ford Trucks yeni araç, ürün, hizmet ve teknolojilerini ağır ticari araç sektörünün Avrupa’daki en önemli buluşmalarından biri olan Solutrans 2025’te ziyaretçilerle buluşturuyor.

Elektrikli ağır ticari aracı F-LINE E ve lansmanını kısa süre önce gerçekleştirdiği Yeni F-MAX modelleriyle fuarda Ford Pro ile aynı stantta tek güç olarak yer alan Ford Trucks, sürdürülebilir taşımacılığa yönelik vizyonunu ve ileri teknoloji odaklı yaklaşımını ziyaretçiler ile buluşturuyor. Yeni F-MAX’in Avrupa’da ilk kez sahne alacağı sektörel fuar olan Solutrans’ta ziyaretçiler hem F-LINE E modelini hem de Yeni F-MAX’i test edip yakından inceleme imkanına sahip oluyor.

Ford Trucks’ın kendi motor ve şanzımanını tasarlayıp üretebilen az sayıdaki markadan birisi olma ayrıcalığına sahip olduğunu vurgulayan Ford Trucks’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman, Solutrans Fuarı ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Avrupa’nın en önemli ticari araç fuarlarından biri olan Solutrans’ta, Ford Pro ile güçlerimizi birleştirerek, aynı stantta sergilediğimiz yeni F-MAX ve tamamen elektrikli F-LINE E modellerimizle, müşterilerimize güvenilir, verimli ve yenilikçi taşımacılık çözümleri sunma kararlılığımızı bir kez daha ortaya koyuyoruz. Dayanıklılığı, performansı ve teknolojiyi bir arada sunan yeni ürün gamımızla, Avrupa pazarındaki konumumuzu daha da güçlendirirken sürdürülebilir taşımacılığın geleceğine öncülük etmeye devam ediyoruz.”

Bu yıl 18–22 Kasım 2025 tarihleri arasında Fransa’nın Lyon kentinde düzenlenen Solutrans Fuarı, ağır ticari araç sektöründe yer alan filo yöneticileri, sürücüler ve sektör temsilcilerinden oluşan ziyaretçileri ağırlıyor.

Ford Trucks: Güçlü, Verimli ve Konforlu

Ford Trucks’ın ağır ticari araç segmentindeki referans modeli Yeni F-MAX, kabin tasarımının yanı sıra birçok üst düzey güvenlik ve konfor özelliğiyle donatıldı. Yeni F-MAX, yüzde 11’e varan yakıt tasarrufu sağlayan yüksek performanslı yeni jenerasyon motoruyla ağır ticari araç segmentinde standartları yeniden tanımlarken, aerodinamik tasarımı, ileri sürücü destek sistemleri ve yüksek performanslı, güçlü motoruyla segmentinde fark yaratıyor. Yeni Ford F-MAX; kullanıcısına performans, verimlilik ve konforu bir arada sunuyor.

Elektrikli F-LINE E modeli ise Ford Trucks’ın taşımacılıkta sıfır emisyona geçiş yolculuğunda güçlü bir adım olarak markanın bu alandaki güçlü vizyonunu ortaya koyuyor. F-LINE E, taşımacılık sektöründe karbon salımını sıfıra indirme hedefi doğrultusunda konforlu ve verimli bir sürüş deneyimi sunuyor.

Türkiye’de deprem için teknolojik atılım!

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), Marmara Bölgesi’nde yürütülen Deprem Erken Uyarı Sistemi çalışmalarında önemli bir eşik aşarak, modern istasyon ağı ile saniyeler düzeyinde uyarı üretebilen yeni nesil test sistemini tanıttı.

KRDAE Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, erken uyarı teknolojilerinin deprem hissedilmeden önceki kritik birkaç saniyenin doğru kullanılmasını sağladığını belirterek şunları söyledi: “Yeni istasyonlarımızla veri iletim gecikmesini 0.2 saniyeye kadar düşürdük. Marmara Denizi’nde meydana gelecek bir depremde sistem, yakın istasyonların yoğunluğuna bağlı olarak 6-9 saniye içinde uyarı üretebilecek kapasitededir. Bu süre; metroların durdurulması, gaz vanalarının kapatılması, hızlı trenlerin yavaşlatılması gibi otomatik güvenlik adımlarını devreye almak için büyük önem taşır.”

8.4 Saniyede Uyarı Üreten Test Başarısı

02 Ekim 2025’te Marmara Denizi’nde meydana gelen Mw 5.0 büyüklüğündeki depremde sistem ilk uyarıyı 8.4 saniyede üretti. Uyarı süresi kullanıcıların deprem merkez üssüne uzaklıklarına göre değişecektir. Bu başarı, yeni algoritmaların sahadaki gerçek koşullarda da hızlı ve doğru çalışabildiğini gösterdi.

Modern Altyapı ve Yeni Nesil İstasyonlar    

Marmara Bölgesi’ne kurulan 30 yeni nesil kuvvetli yer hareketi istasyonu sayesinde veri iletim gecikmesi 0.2 saniyeye düştü.

İlk sinyalin en az 4 istasyonda algılanmasıyla sistem, 6-9 saniye içinde deprem yeri ve büyüklüğünü hesaplayabiliyor ve uyarı gönderilecek seviyeye geliyor.

Kullanılan yazılımlar Avrupa ve Orta Amerika’da uygulanıp başarıyla test edilen uluslararası algoritmalardan oluşuyor.

Marmara İçin Hedef: 3–6 Saniyelik Erken Uyarı

KRDAE’nin öncelikli hedeflerinden biri Marmara Denizi tabanına gerçek zamanlı veri ileten sensörler yerleştirmek. Bu çalışma tamamlandığında uyarı süresinin 3–6 saniyeye kadar düşmesi öngörülüyor.

Türkiye Genelinde Kullanıma Doğru

Sistem şu anda test aşamasında olmakla birlikte, KRDAE’nin ağ modernizasyonu ve veri iletişim hızını artıran çalışmalarının tamamlanmasıyla erken uyarı altyapısının ülke geneline yayılması planlanıyor.

KRDAE’nin Erken Uyarı Birikimi: İstanbul Deprem Hızlı Müdahale ve Erken Uyarı Sistemi

Türkiye’de erken uyarı ve hızlı müdahale çalışmalarının temelleri, KRDAE’nin 1998 yılında başla_ğı İstanbul Deprem Hızlı Müdahale ve Erken Uyarı Sistemi ile atıldı. Bu sistemi geliştirme 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinden önce başladı. 5 Nisan 2001 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile resmen onaylandıktan sonra 2001 yılında İstanbul genelinde 100 Hızlı Müdahale İstasyonu ve 10 Erken Uyarı İstasyonu kuruldu.

Sistem bugün de KRDAE Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı tarafindan aktif olarak kullanılmaya devam etmekte; İstanbul’da meydana gelen depremlerde gerçek zamanlı sarsıntı ve hasar dağılımı haritaları üreterek kritik kurumlarla paylaşılmaktadır. Bu altyapı, Türkiye’nin erken uyarı çalışmalarında sahip olduğu 25 yılı aşkın deneyimin temelini oluşturuyor.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Türkiye’nin deprem tehlikesi yüksek bölgelerinde daha güvenli yaşam için bilimsel çalışmalara aralıksız devam etmektedir.

Mac’inizi süper bilgisayara dönüştürün!

Apple, macOS Tahoe 26.2 sürümüyle birlikte birden fazla Mac bilgisayarın birleştirilerek tek bir süper bilgisayar gibi çalışmasını sağlayan yeni bir özellik sunuyor. Özellikle geliştiriciler ve araştırmacılar için tasarlanan bu sistem, Thunderbolt 5 bağlantısı üzerinden düşük gecikmeli bir veri akışı vadediyor. Bu sayede, devasa yerel yapay zeka modellerini çalıştırmak isteyen kullanıcılar, tek bir güçlü makine yerine ellerindeki cihazları birleştirerek yüksek performanslı bir kümeye sahip olabiliyorlar. Bu yeni yapı, yenilenmiş bir Mac Pro beklemek yerine mevcut donanımları değerlendirmek isteyenler için oldukça işlevsel bir çözüm sunuyor.

macOS Tahoe 26.2 ile Mac’leri yapay zeka süper bilgisayarına dönüştürün

Geçmişte de Mac cihazların kümelendiği örnekler görülmüş olsa da, bu kurulumlar genellikle daha düşük Thunderbolt hız limitleri veya kullanılan hub’lar nedeniyle yavaş veri aktarımı sorunu yaşıyordu. Ancak Apple’ın yeni teknolojisi, 80Gb/s’ye varan tam Thunderbolt 5 hızlarını destekleyerek bu darboğazı ortadan kaldırıyor. Bu sistem sadece pahalı Mac Studio modelleriyle değil, aynı zamanda M4 Pro işlemcili Mac mini ve M4 Pro veya Max işlemcili MacBook Pro modelleriyle de uyumlu çalışıyor. Örneğin, her biri 512 GB birleşik belleğe sahip dört adet Mac Studio bir araya getirildiğinde, 1 trilyon parametreli Kimi-K2-Thinking modelini standart PC donanımlarına kıyasla çok daha verimli bir şekilde çalıştırabiliyor.

Mac, süper bilgisayar, yapay zeka, macOS Tahoe, Thunderbolt 5

Yapılan demolarda, dört adet Mac Studio’dan oluşan bir kümenin ExoLabs’ın EXO 1.0 yazılımının erken bir sürümünü kullanarak devasa yapay zeka modellerini başarıyla yüklediği görüldü. Dikkat çekici olan nokta ise enerji verimliliği oldu; bu devasa sistem 500 watt’tan daha az güç tüketerek çalıştı. Kıyaslama yapmak gerekirse, tek bir NVIDIA RTX 5090 ekran kartı bile 575 watt güç tüketimine sahipken, Apple’ın çözümü watt başına performansta ciddi bir avantaj sağlıyor. Üstelik geliştiricilerin bu kümeleri kurmak için özel donanımlara ihtiyacı yok; standart Thunderbolt 5 kabloları ve uyumlu Mac bilgisayarlar yeterli oluyor.

Yeni Mac Pro hayal oldu!

Yeni Mac Pro hayal oldu!

Yeni bir rapora göre Apple, yeni Mac Pro modelini büyük ölçüde rafa kaldırdı. Şirket M4 Ultra çipini de iptal etti.

macOS Tahoe 26.2 güncellemesi, Apple’ın açık kaynaklı MLX projesinin M5 çipindeki nöral hızlandırıcılara tam erişim sağlamasına da olanak tanıyacak. Bu durum yapay zeka çıkarım işlemlerini önemli ölçüde hızlandıracak olsa da, mevcut donanımlarda ilginç bir tezat bulunuyor. Şu an piyasada bulunan M5 işlemcili 14 inç MacBook Pro, yalnızca Thunderbolt 4 desteğine sahip olduğu için ne yazık ki bu yeni kümeleme özelliğinden yararlanamıyor.

Apple Silicon işlemcilerin birleşik bellek yapısı ve düşük güç tüketimi, Mac’leri zaten yapay zeka çalışmaları için cazip kılıyordu; ancak cihazları Thunderbolt 5 üzerinden birleştirme yeteneği bu potansiyeli zirveye taşıyor. Elbette 512 GB RAM’li bir Mac Studio oldukça yüksek bir maliyete sahip olsa da, hali hazırda elinde Mac Studio, Mac mini veya MacBook Pro bulunan laboratuvarlar ve şirketler, ekstra masraf yapmadan ellerindeki cihazları birleştirerek süper bilgisayar gücüne erişebilirler. Bu özellik, yüksek maliyetli GPU yatırımlarına güçlü bir alternatif oluşturabilir. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, profesyonel çalışmalarınızda birden fazla bilgisayarı birbirine bağlayarak güçlerini birleştirmeyi tercih eder miydiniz?

ChatGPT Google Gemini’yi tebrik etti!

Yapay zeka dünyasında rekabet hız kesmeden devam ederken şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. Sektörün öncüsü OpenAI, rakibi ChatGPT Google Gemini modelinin yeni güncellemesi için beklenmedik bir kutlama mesajı yayınladı.

ChatGPT Google Gemini rekabetinde dostluk rüzgarı

Teknoloji devleri arasındaki yarış genellikle sert geçer. Ancak bu kez OpenAI, “fair play” ruhuna uygun bir adım attı. Google’ın Gemini için duyurduğu son özelliklerin ardından, ChatGPT’nin CEO’su resmi hesaplarından samimi bir tebrik paylaşımı yapıldı. Bu durum, iki dev şirketin aslında birbirini besleyen bir ekosistem oluşturduğunun en net kanıtı oldu.

Sektördeki buzlar eriyor mu?

Yayınlanan bu mesaj, teknoloji dünyasında geniş yankı uyandırdı. Genellikle pazar payı ve model performansı üzerinden atışan şirketlerin, birbirlerinin başarısını takdir etmesi nadir görülen bir durum. Uzmanlar, bu hamlenin yapay zeka güvenliği ve gelişimi konusundaki ortak vizyonu güçlendireceğini düşünüyor. OpenAI, rakibini kutlarken aslında kendi özgüvenini de ortaya koymuş oldu.

Xiaomi ne kadar kazandı?

Xiaomi ne kadar kazandı?

Xiaomi finansal sonuçları açıklandı. Şirket gelirini artırırken elektrikli araçlardan ilk kez kâr elde etti.

Kullanıcıların tepkisi ne oldu?

Sosyal medya kullanıcıları bu etkileşime kayıtsız kalmadı. Binlerce kişi, rekabetin sadece teknolojik gelişimle sınırlı kalması gerektiğini ve bu tür nezaket gösterilerinin sektöre değer kattığını belirtti. Google cephesinden de bu jeste karşılık gecikmedi ve teşekkür mesajı iletildi. Şimdi gözler, her iki firmanın bir sonraki büyük hamlesine çevrildi.

Peki, yapay zeka rekabeti hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!