Bilgisayarda Donanım Sorunları

91

Gün geçmez ki bilgisayarınızda yeni bir sorun çıkmasın, yeni bir aksilik baş göstermesin. Teknolojini doğası budur: İlerledikçe kullanım kolaylaşır ama içeride olan şeyler karmaşıklaşır.
Bu sebeple teşhis koymak zorlaşır. İlerleyen
sayfalarda elimizden gelenin en iyisi yapacağız ve size bir teşhis ve tedavi
rehberi sunacağız. Bu rehber bir çok sorunun gerçek kaynağını bulmanıza ve
bunları gidermenize yardımcı olacak. Okudukça göreceksiniz ki, en büyük mesele,
aslında teşhisi koymaktır. Tedavi görece daha basit gelecektir.

Teknolojinin
ilerlemesi bilgisayarlar konusunda şüphesiz daha güçlü işlemciler, daha hızlı
sistemler ve daha geniş kullanım alanları şeklinde getirilere sahip. Her geçen
gün bunları doğrulayan yeni bir ürün ve teknoloji duymamız işten bile değil. Bilgisayarlar
konusunda teknolojinin ilerlemesiyle paralel giden bir durum da kesinlikle
sorunlardır. Sorunlar bazen kendi kafanızda şekillendirdiğiniz basit bir sebebe
sahipken bazen de bizim için tarif bile edilemeyecek saçmalıkta ve içinden
çıkılmaz şeyler olabiliyor. Bunların ışığında, bir çok kişinin artık
teknolojinin gelişkinliği ve sorunun kalitesi arasında doğru orantı kurması
çok doğal.

Zaman
ilerledikçe, bilgisayarda kendi sorunlarını kendileri çözmeye çalışan insanlar,
artık leb demeden leblebiyi anlayabilecek kıvama gelebiliyorlar. Tabii,
herkesin bilgisayar sorunları üzerine ayırabileceği fazla vakti yok ve kendi
işleriyle uğraşmaları daha önemli. Bu durumda bilen birilerinin yardımına
ihtiyaç duymaları da olası. Çoğu zaman bu bilen kişiler teknik servis
çalışanları veya bir arkadaştır. Bilen dediğimiz kişiler ise yardımlarında
başvurduğumuzda hemen yanı başımızda bitivermedikleri için bir noktaya kadar
bizlerin de soruna müdahale etmesi sorunların çözümlerini epeyce
kolaylaştıracaktır. En azından, sorunu çözemesek bile denediğimiz çözüm
yöntemleri sorunu çözecek kişiye çokça yardımcı olacaktır.

Olağan Şüpheliler

Bilgisayarda bir sorun olduğunda ilk nereye bakarsınız? Tabii
ki sorunun ortaya koyduğu semptomları inceler ona göre belirli bir tetkik
sırası belirlersiniz. Asıl kafamızı karıştıracak mesele şu ki; bir bilgisayarda
çıkan bir sorunun sebebi her zaman bozulmuş bir parça olmayabiliyor. Belki ilginç
bir durum; fakat karşılaştığımız bir çok sorun aslında standartların esnekliği
ve buna uyum sağlayamayan parça veya sürücülerden ibaret olabilir. Peki madem
standart diye bir şey var, bu esneklikler nasıl oluyor da sorunlara sebep
olabiliyor gibi bir soru sormaya hakkınız olduğunu biliyoruz; ne yazık ki cevap
verebilecek kişiler ancak bu standartların kullanım ve uygulamasından sorumlu

olan kurum ve üreticilerden başkası değil.

Bu sorunlu standartların en çok görüldüğü bilgisayar parçası
ise şüphesiz belleklerdir. Belleklerin sadece hızları değil, iç gecikme hızları
ve genel bir bakış açısıyla düşünüldüğünde markaları da birini diğerinden
farklı kılan noktalardandır. Aslında marka derken, bir belleği diğerinden
farklı yapan şey kutusunda etiketi olan üreticisi değil, belleğin üzerindeki
yarıiletken bellek parçalarını üreten üreticisidir. Çünkü, yaptığımız ayarlar
sonucu zorlanan veya başarım değerleri esnetilen bileşenler aslında onlardır.

Peki sorun çıkartan bir bellek neler yapabilir? Neler yapmaz
ki! Sistemin durduk yere yeniden başlamasına, çalıştırdığınız son sürüm sistem
canavarı bir oyunun durduk yere saçmalamasına veya sistemin hiç açılmamasına
sebep olabilir. Belki hiç böyle sorunlar ortaya çıkmaz; fakat bu sorunlu olan
ama çaktırmayan bellek sistem başarımından bir parça alır ve götürür.

Bir de güç kaynakları vardır ki bir çok konuda baş aktördür
ama pek görülmez ve bilinmezler. Nedense güç kaynaklarını kasanın bir parçası
olarak görme eğilimi (giderek azalma eğilimi gösterse de) süren bir yanılgıdır.
Hâlbuki biz kasa ve güç kaynağını ayrı ayrı alabiliriz ve ikisini de
birbirinden bağımsız olarak kendi ihtiyaçlarımıza göre seçebiliriz. Peki ne
gibi sorunlar çıkartır bu güç kaynağı dediğimiz parça? İlk başta bir elektronik
aygıt olarak bilgisayar ve yan parçalarının sağlıklı çalışması temiz ve fazlaca
dalgalanmayan bir voltaj rejimine bağlıdır. Dolayısıyla iyi bir güç kaynağı,
sağlıklı bir sistemin en temel unsuru olsa da sıkça es geçilen bir parça
olmasıyla büyük bir üne sahiptir.

Bir güç kaynağı çok ölümcül hatalara sebebiyet verebilirken görünmez
şekilde sistemin genel sağlığından çok şey alıp götürebilir. Özellikle sabit
disk gibi ömrü tamamen temiz voltaja bağlı bir bileşen bu tür ihmallerden çok
zarar görecektir. Belki biz, bu disk ilerleyen teknoloji sebebiyle pratikte kullanılmaz hâle gelmeden önce
onu değiştireceğiz; fakat ileriki safhalarda bir süre daha kullanılabilmesi
için ömrü vefâ etmeyecektir.

Anakartlar ise, her ne kadar üretim hataları haricinde pek
yoğun bir sorun çıkartmasalar da, üzerlerinde barındırdıkları bileşenler
sebebiyle, gerek mekanik olsun gerekse de sürücüsel olsun bir çok soruna
davetiye çıkartmaktadırlar. Neticesinde, biz bir parçadan uyumsuzdur şeklinde
bahsediyorsak (örneğin bellek), bu ürünün uyumsuz olduğu parça da anakarttır. BIOS,
denetçi yongalar ve daha bir çok bileşen, başımıza gizli sorunlar açmak için
sıraya dizilmiş gibi görünse de, endişeye mahal yok: Herkes bizim olaya
yaklaştığımız gibi, parçalar anakarta uymalı mantığıyla ilerliyor. Peki,
falanca sabit diskin; falanca markanın, falanca anakart modelinin, falanca
sürüm numaralı BIOSunda garip bir sorun verdiğini duysanız siz ne derdiniz?
Neyse bunu boş verin, biz elimizdeki sorunlara elimizden geldiğince çözüm
üretmeye çalışalım.

Siz değerli okuyucularımıza küçük bir hatırlatma: Buradaki
sorunlar ve çözümleri umarız işinize yarar. Bununla beraber sürekli aklınızda
bulundurmanız gereken bir gerçek var ki, bir soruna tam anlamıyla isabetli
teşhisi koymak, her ne kadar zaten burada anlattıklarımız hâlihazırda zor veya
uç durumlar gibi görünse de, her zaman bir uzman yardımını gerektirebilecektir.
Dolayısıyla bu rehberde anlatılanlarla veya anlatılmayan fakat bahsi geçen
çözüm yöntemleriyle çözüme ulaşmayı denemeniz durumunda risk tamamen size aittir.
Bunu da hatırlatmadan geçmeyelim istedik.

Bilgisayarım açılmıyor!

Tanım: Elektrik
var, meselâ monitör açılıyor ve bekleme konumuna geçebiliyor. Bütün bağlantılar
tam; ama yine de güç düğmesine basınca sistem açılmıyor.

Muhtemel Sorun: Burada
çözüme götürecek ihtimaller gayet fazla. Eğer hiç kasanın içine dokunmadıysanız
öncelikle kasanın arkasında bulunan güç kaynağı düğmesini denetleyin. O
kapalıysa açılmaması doğaldır. Evet, bu sadece bir denemeydi; tabii ki bu kadar
basit bir sorun beklemiyoruz. Bu durumda içerideki aksamı denetleyeceğiz.
Buradaki olası sorunları sıralayalım.

>Bazı anakartlarda bir önceki hızaşırtma (overclock)
girişimi başarısız olduysa açılmamakta direnebilir.

>Bellek veya işlemci gibi bileşenlerin bazı yanlış bağlantıları
veya yuvalarında olan kaymalar sistemin açılmasını engelleyecektir. Klavye,
Fare veya Grafik kartı bu sorunlara yol açmayabilir; fakat bellek ve işlemci
için geçerli bir durum olabilir.

>İçerideki güç bağlantıları bazen soketlerine tam olarak oturmayabiliyor.
Küçük ama baş ağrıtan bir sorun.

>Anakart üzerindeki on panel denetim düğme ve ışıklarının
takıldığı iğneler karışabiliyor.

Çözüm Adımları: Burada birbirinden bağımsız birkaç sorun
oluşmuş olabilir. Çözüm sırasında parçaların fiziksel hasar görmediklerini
kabul ediyoruz. Öncelikle şu arkadaşı anahtarı kontrol edelim. Bu arada, bu

anahtar güç kaynağının içine gömülmüş ve üzerine 110-220 yazan bir anahtar
değil. O anahtarla oynamayın. Türkiye sınırlarında sürekli olarak 220-230
şeklinde kalmalı yoksa güç kaynağınız anında duman üretmeye başlayacaktır. Bu
bahsettiğimiz anahtar, kolayca basılabilecek ve zerinde tahminen 1-0 yazan bir
anahtardır. Bunda bir sorun yoksa (ki bunu zaten gözden kaçırmamışsınızdır)
diğer ihtimallerle uğraşmak için kasanın içine doğru olan yolculuğumuza
başlayalım. Bir ihtimal ön panel bağlantıları bir şekilde gevşemiş veya
yerinden çıkmış olabilir. Bu panel bağlantıları hâlâ kasa içine girip çıkan
kullanıcıları deli edecek nitelikte renk kodlu iğneler olarak karşımıza
çıkıyor. Bir standarda varılmış olsa da kasa üreticileri bu tür bir tekli soket
henüz üretmedi.

Denetlemeye bu bağlantılardan bağlayabiliriz. Anakartın
kılavuzunda bu bağlantıların nelere tekabül ettikleri gösterilir. Yalnız
takarken bir cımbız veya minyatür pense gibi bir aletten yadım alabilirsiniz.
Genellikle bu bağlantılar kapağı yeni açılan kasada kolayca ulaşılamayan
yerlerdedir. İsterseniz bu bağlantılara ulaştığınızda kasa içinde düğmeye
ulaşan kabloyu denetlemek adına, sistemin bağlantıları açıkken güç tuşu
iğnelerine tornavida ile kısa devre yaptırarak sistemin düzgün çalışıp
çalışmadığını denetleyebilirsiniz. Bir de sakın kasa açık uyarısı verip
sistemin açılmasını engelleyen iğneleri unutmayın. Her ihtimalle onlara bir
jumper takarak işinizi garantiye alın.

Sorun bu şekilde hallolmadıysa kasa içindeki diğer güç
bağlantılarını denetleyebilirsiniz. Anakarta giden iki tana ana bağlantı
olmalı. Bunlardan birisi çok iğneli ATX bağlantısı, diğeri de dört iğneli iki
12 V taşıyan sarı-siyah renkli kare bağlantıdır. Bunların ancak bir yönde ve
bir tarafa dönmüşken anakarta oturduğunu biliyoruz; yanlış girmesi neredeyse
imkânsız (kırar veya yontarsanız sığabilir tabii, ama ben bunu dikkate
almıyorum).

Güç bağlantılarında da bir sorun yoksa, sıra bellek
yuvalarını ve bellek birimlerinin yerlerine iyice oturup oturmadığını
denetlemek geldi. Aslında bellek takmak olan veya olmayan bir iş gibi
görünüyor. Yani ya takılıdır ya da değildir; fakat bazen bellekler yuvalara
olması gerektiği kadar kolay ve sistemli şekilde oturmayabiliyor. Siz bellek
birimini yerine yerleştirip klipsleri kapattığınızı düşünürken aslında bir
taraf havada kalmış olabiliyor. Bu özellikle çok iyi ışıklandırılmamış
ortamlarda ve kalabalık bir kasanın içinde çalışırken herkesin başına gelebilecek
bir durum.

Son olarak, sorun hâlâ çözülmediyse denetlenmesi gereken bir
durum daha var. AMDnin soket A işlemcilerinde bazı dışarıdan görünen
bileşenler (diyot ve köprüler) yanlış yerleştirilmiş bir soğutucunun kurbanı
olabiliyorlar ve bu bileşenler üzerindeki kısadevre sistemin açılmasına engel
oluyor. Belki işlemci yanmıyor; fakat bu durumda voltaj regülatörlerinden garip
ve kısa süreli bir vızıltı geliyor ve sistemde fanlar bile çalışmıyor.

Bilgisayarım Açılışta Kalıyor!

Tanım: Güç sorunu
yok, her bağlantı yerli yerinde; fakat açılışta sistem mekanik olarak çalışsa
da monitör uyku kipinde kalıyor ve sistem herhangi bir hata sesi çıkartmıyor.

Muhtemel Sorun: Bazı
yonga setleri sistemin içindeki bellek veya işlemcilerin saat hızı ayarları değiştiğinde
açılmamakta direnebiliyorlar. Bazen de BIOS ile ilgili sorunlar bu hataya sebep
olabiliyor. Bunların yanında bellekler veya işlemci çalışmakta zorlanacağı bir
hıza veya başarıma (örneğin bellekler için daha düşük iç gecikme süreleri)
zorlanıyor da olabilir.

Çözüm Adımları: Bilgisayarınızın
güç kablosunu çekin. Arkadaki tüm bağlantı kablolarını çıkartın. Şimdi
bilgisayarınızın güç düğmesine basın (evet, çalışmayacak, burada bir hata yok).
Bu şekilde güç kaynağında kalmış olabilecek yükü boşaltıyoruz. Ardından kasayı
açmamız gerekiyor. Kasayı açarak BIOS piline veya BIOSu sıfırlamaya yarayan
iğnelere ulaşmamız gerekiyor. Bu iki bileşen genellikle birbirine yakındır.
Önce işin kolayını deneyelim. BIOS pilini, makine şu haldeyken çıkartıp bir
süre beklediğimizde BIOSun eski hâline dönmesi gerekir. Fakat, her anakartta
BIOS bu kadar kolay şekilde sıfırlanmayabilir. Bazıları size direnç
gösterebilecektir. Bu yöntem işe yaramazsa BIOS sıfırlama iğnelerine ulaşın ve
bilgisayara güç gelmesini sağlayın; fakat açmayın. Anakarta güç gelirken
yapmanız gereken şey, anakartın kitapçığında gösterilen BIOS ile ilgili sıfırlama
iğnelerini gerekli konuma getirmek, birkaç saniye beklemek ve tekrar eski
konumuna getirmektir. Bunu uyguladıktan sonra sisteminiz çalışmaya
başlayacaktır; fakat BIOS ayarlarından fabrika çıkış şeklinde
kullanmayacaklarınızı tekrar düzeltmeniz gerekecektir.

Bilgisayarım Açılışta Yeniden Başlıyor!

Tanım: Bilgisayar
açılırken her şey düzgün. Ne zaman ki işletim sistemi yüklenmeye başlıyor,
birden bire bilgisayar yeniden başlıyor.

Muhtemel Sorun: Akla
iki adet sorun geliyor. Birincisi, eğer Service Pack 2 yüklü (veyan yeni
yüklenmiş) Windows XP kullanıyorsanız eski bir sürücünün Service Pack 2 ile

olan uyumsuzluğu nedeniyle bu sorun yaşanıyor olabilir. Diğer taraftan, sorunlu
bellek modüllerinin bu tür tepkiler verdikleri de bilinmektedir.

Çözüm Adımları: Eğer
bu sorun yeni SP2 yüklenmiş bir makinede oluşuyorsa, donanım sürücülerinizden
bazıları SP2 ile bir uyumsuzluk gösteriyor demektir. Bunu çözmenin yolu biraz
fazla zaman alabilecektir. Zira eğer donanımında değişiklik olmamış bir sisteme
SP2 yüklediyseniz sorunlu sürücüyü teşhis etmeniz daha zor olacaktır; fakat SP2
ardından yeni bir parça eklediyseniz tetkiklere başlamak için ilk şüpheliniz
hazır demektir.

SP hatasını gidermek için atılacak ilk adım SP2yi sistemden
kaldırmak olmalıdır. Sistem açılmıyorsa bu işlemi ancak bilgisayarı Güvenli
kipte açarak yapabiliriz. Güvenli kipte açmak için bilgisayar açıldıktan sonra
F8 tuşu ile gerekli menüye gelebilirsiniz. Buradan Windowsu güvenli kipte
başlat seçeneğini seçtiğinizde sistem düzgün şekilde açılacaktır. SP2nin
güzel yanlarından bir tanesi, kesinlikle yarattığı muhtemel sorunlar
öngörülerek kendisini kaldırabilecek bir yedeği her hâlükârda hazırlaması
olarak karşımıza çıkıyor. Program ekle/kaldır kısmından Service Pack 2yi
kaldırıp makinemizi yeniden başlatalım. Artık sistem sorunsuz şekilde çalışmaya
devam edecektir. Bu fırsattan istifade biz de sorunlu sürücüyü teşhis edebilir,
SP2 ile uyumlu olanını yükleyebiliriz. Eğer bu işlem uzayacak gibiyse (ki
elimizde olası şüphelilerin bir listesi her zaman olsa da teşhis ve tedavi her
zaman kısa sürmeyecektir) sistemimize gerekli yazılımsal takviyeyi yapmalıyız:
Güvenlik duvarı kurmak, SP1 kurmak gibi. Aksi takdirde başımıza daha farklı
dertler alabiliriz.

Sessiz ve Serin

18

anlamakta güçlük çekersiniz.
Pratik
müdahaleler ve ileri seviye düzenlemeler, hepsi bu yazıda.

Henüz bilgisayarınızın başına oturalı on dakika geçti; fakat
başınızdaki ağrı daha fazla beklemeden etkisini göstermeye başladı. Çünkü
kasanız bir bilgisayar gibi değil, daha ziyâde bir traktör gibi ses çıkartıyor.
Fakat ilk satın aldığınızda durum böyle değildi. Tıpkı bir kedi gibi sizi
rahatsız etmeden çalışan bir bilgisayarınız vardı. Bilgisayarınız neden bu
durumda? Onu eski hâline nasıl getirebiliriz? Biraz uğraşırsak olur.

İşlemciler hakkında neler biliyoruz? İşlemci, sistemin en
önemli parçası, bilgisayar dediğimiz bütünün kalbidir. Bununla beraber hâliyle
sistem içinden en çok güç tüketen birim de işlemcidir. Elektrik enerjisi
milyonlarca transistör içinde hesaplamalar yapılması dışında bir şeye daha
yarar: Isı üretimine. Her ne kadar bu ısıyı kullanabileceğimiz bir şekilde
üretmese de bir şekilde bu sorundan kurtulmamız gerekmektedir. Yoksa, bir
yarıiletken demeti olan işlemcimiz bir miktar erir. Erimiş bir işlemci
kullanılabilir olmayacağı için işlemcilerin hızları arttıkça ona paralel olarak
soğutma sistemlerinin de etkinliği artmaktadır. Ne de olsa, etkin bir soğutma,
daha fazla bileşen ömrü ve daha sağlıklı işlem gücü demektir. AMD ve Intelin
en son masaüstü işlemcilerinin artık 100 Watt civarında ısıl yayılım yaptığını
düşünürsek bu sağlıklı işlem gücünün sağlanmasının aslında çok da kolay
olmadığını anlıyoruz.

Baş Sanık: İşlemci
Soğutucusu

Bilgisayarınızı alırken işlemci soğutucunuzu seçtiniz mi
yoksa kutudan çıkan bir soğutucuyu

Barebone: Alın ve İçini Döşeyin

2
ve hayatınızı daha kolay hâle getiriyorlar.
Bakımları ve kullanımları daha pratik. Anakart ve kasanın üzerine istediğimizi
koyup çalıştırmamıza izin veren, işte size Barebone sistemler!

Son gelişen PC teknolojilerine uyum sağlamak için
kullandığımız kasalar, dolayısıyla bilgisayar sistemleri de belirli
boyutlardaki standartlara uymak zorundadırlar. Bu uygulamanın hedefi açıkça
herkesin istediğini seçmesi amacıyla tanınan özgürlükler olduğu kadar,
üreticilerin kendi etkinliklerine şuna uyar buna uymaz kaygılarına kafa
yormadan devam etmelerini hedefleyen bir gerekliliktir. Piyasadan aldığımız bir
anakartı evdeki kasamıza takabilmemizi sağlayan şey bu standartlardır. Şüphesiz
ki onlara çok şey borçluyuz.

Nokia 770 internet tableti

İnternet temelli bir platform olan Nokia 770, 2005 işletim sistemini kullanması ve küçük bir alanda sunduğu 800×480 dokunmaya duyarlı 16 bit ekran ile öne çıkıyor. Peki özellikleri neler?

Nokia 770 özellikleri

Öncelikle belirtelim, bu ürün bir telefon değil. Yalnızca, öncelikle rahat bir Internet erişimi için ayarlanmış olan, bir cep bilgisayarı. Aynı zamanda bir dijital müzik çalar ve kişisel ajanda. Nokia 770, kablosuz bağlantı olarak 802.11 b/g kablosuz ağ ve Bluetooth 1.2 standartlarını destekliyor.

Bu şekilde bir başka Bluetooth sahibi olan telefon üzerinden GPRS ile Internet’e bağlanabileceğiniz gibi çevrenizdeki kablosuz ağlara da bağlanma imkânınız, bunlar üzerinden Internet’e erişmeniz mümkün.

Üründe yüklü gelen yazılımlar Internet tarayıcısı, Flash oynatıcısı, e-posta istemcisi, haber okuyucusu, video ve müzik dosyalarını gösterecek yazılımlar, PDF görüntüleyici ve ajanda yetilerini tamamlayan programlar bulunuyor.

Ürün bilgilerinde ses dosyalarından bahsederken ne yazık ki OGG ve benzeri özgür biçimleri göremiyoruz; fakat konuşulanlar doğrultusunda, bu ürüne bu tür dosyaları oynatabilecek eklerin yapılmasının sorun olarak görüşmediği konuşuluyor. Zira platformun açık olacağı ve isteyenin istediği eki yapabileceğinden bahsediliyor. Ayrıca Nokia bu ürün için işletim sistemi güncellemeleriyle

HP’den Longhorn’a Özel

 bilgisayarlarının ve iş istasyonlarının
duyurusunu yaptı. HP’nin piyasaya sürdüğü yeni masaüstü bilgisayarlar,
hem Microsoft’un güvenlik koşullarına uygun olarak, hem de kurumsal
kullanıcıların, Microsoft

Türkiye’deki Güvenlik Açıkları

InfoSecure ekibinin denetim ve danışmanlık yaptığı firmalar
çerçevesinde hazırlamış olduğu raporda ilk 10 güvenlik açığı şu şekilde
belirtiliyor.

  1. Hatalı Kablosuz Ağ Yapılandırması
  2. Hatalı Yapılandırılmış Sanal Özel Ağ (VPN) Sunucuları
  3. Web Uygulamalarında SQL Sorgularının Değiştirilebilmesi
  4. Web Uygulamalarında Başka Siteden Kod Çalıştırma
  5. Kolay Tahmin Edilebilir Şifrelere Sahip Kullanıcı Hesapları
  6. SNMP Servisi Kullanımı
  7. Güncellemeleri Yapılmamış Web Sunucusu
  8. İşletim Sistemi ve Uygulamaların Standart Şekilde Kurulması
  9. Hatalı Yapılandırılmış Saldırı Tespit Sistemleri
  10. Güvenlik Duvarı Tarafından Korunmayan Sistemler

Fidye İsteyen Virüse Dikkat

açıkladığını bildirdi. Symantec Yanıt Merkezi tarafından yapılan açıklamada, Trojan.Pgpcoder
adlı Truva atı konusunda bilgisayar kullanıcıları uyarıldı.


http://symantec.com/avcenter/venc/data/trojan.pgpcoder.html

Symantecin tehlike seviyesini 5 üzerinden 1 olarak açıkladığı
Trojan.Pgpcoderın, şu an için çok hızlı yayılmadığı da bildirdi. Ancak
Symantec, bu tehlikenin, kötü niyetli kodları yazanlarla suç işleyen
toplulukların kar için keşiştikleri noktanın yükselen bir trend
olduğunu göstermesi açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.

Yeni Truva atı şifreleyeceği ortak dosyaların listesini arıyor ve
ardından bunların orijinallerini yok ederek, ulaşımını engelliyor.
Symantecin araştırmalarına göre, zararlı kodları yazan kişiler
orijinal dosyaların şifre çözümlerini belirlenen bir ödeme karşılığında
vermeyi talep ediyor.

Symantec Yanıt Merkezi Müdürü Oliver Friedrichs, yeni tehlikeyle ilgili
olarak yaptığı açıklamada, bu saldırının suçluların finansal kazançlar
için teknolojiyi kullanmalarının yükselen bir trend olduğunu gösteren
belirtilerden bir tanesi olduğunu ifade etti. Friedrichs, kendi kendine
yayılmayan bu tehlikenin iyi tarafının, zararlı biçimde yaygınlaşma
esnekliğinin az olması olduğunu da vurguladı. Ancak bu Truva atının
kötü niyetli amaçlar için kriptografi kullanımına bir örnek olduğunu
belirten Oliver Friedrichs, bunun yabancı birisinin bir eve girip,
kıymetli eşyaları kilitleyip, bunu geri vermemesiyle aynı şey olduğunu
da söyledi.

Symantec, bu yöntemin kullanıldığı ilk saldırının bu olmadığını da
açıkladı. 2000li yılların başında AIDS virüsü hakkında bilgi vereceği
belirtilen bir disket 20.000 PC Business abonesine gönderilmişti.
Disket ile bilgisayarların diski şifrelemiş ve şifrenin çözülmesi için
Panamada verlen bir adrese 200 Amerikan Doları gönderilmesi
istenmişti.

Samsung Katı Sabit Disk Üretti

Samsung katı sabit disk modelini tanıttı. Bu NAND temelli depolama birimi, piyasada bulunan en yüksek yoğunluğa sabit 8 gigabit flash bellek modüllerini kullanarak 16 GB’a varan sığalar sağlıyor. Bunun yanında güç tüketimi olarak, kısmen yerini alması beklenen taşınabilir sabit disklerin beşte biri oranında bir sarfiyata sahip. Bu sarfiyat oranı daha fazla pil ömrünün yanı sıra daha az ısı yayan bir taşınabilir sistem depolama birimi vaat ediyor.

Fiziksel olarak da esneklik sağlayan NAND temelli katı depolama birimi aynı zamanda, taşınabilir sistem disklerinin yaklaşık yarısı kadar ağırlığa sahip. Katı bir depolama birimi olması, yani hiçbir hareketli parça içermemesi de kullanımı konusunda güvenlik sağlıyor.

Bu katı depolama birimi, okuma ve yazma hızlarında da alışılmış sabit disk başarımı geride bırakıyor. Okuma hızının 54 MB/s yazma hızının ise 32 MB/s civarında olduğu bildiriliyor.

HP’den Yeni Fotoğraf Makineleri

vermek üzere tasarlanmış yeni dijital fotoğraf makineleriyle resim çekmek çok zevkli,
paylaşmak da bir o kadar kolay. HP Instant Share yazılımıyla gelen HP M22, M417 ve R717, boylarından büyük marifetleriyle şaşırtıyor.

HP Türkiye Görüntüleme ve Baskı Grubu Ülke Müdürü Fikret Ergüder, cihazların hem profesyonel, hem de amatör kullanıcılara hitap ettiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Yeni HP dijital fotoğraf makineleriyle her anı ölümsüzleştirebilir ve kolaylıkla sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.” HP Photosmart M22, M417 ve R717’nin başlıca özellikleri arasında şunlar yer alıyor:

IBM Geleceği Anlattı

(inovasyon) girişimlerinin istihdamın artırılmasındaki etkisini vurguladı.
Önde olmak için AR-GEnin önemine değinen Kızıltay, IBMin 2004 yılında bu alana 5.7 milyar dolar harcadığını kaydetti. IBMin son 12 yılda 29 binden fazla patent aldığını belirten Kızıltay, Patentlerle ilgili politikamızda ciddi değişimler sözkonusu. Bu yıl dikkatli bir şekilde patentlerin bir kısmını açmaya başladık. IBM; açık sistemleri de, açık dünyayı da çok fazla destekliyor. Geleceğin bunda olduğuna inanıyor dedi.

Teknolojide büyük bir değişimin sözkonusu olduğunu söyleyen Hüseyin Kızıltay şöyle devam etti: Bizi artık sadece içeride kendi kendimize kurduğumuz stratejiler değil, açıkçası müşterilerimiz ve Pazar yönlendiriyor. 2004 yılında dünya çapında 456 CEO ile yaptığımız araştırmada, şirketlerin büyüme, verimlilik, inovasyon ve müşteri ilişkisine önem verdiğini gördük.

Hizmetlerin, IBMin gelirlerinin içinde geçen yıl toplam gelirin yarısına ulaştığını belirten Kızıltay, İşletmelerin beklediği değişime karşı IBM olarak da ciddi bir şekilde değişmiş durumdayız. Bu değişim hızla devam edecek. Özellikle bilgi teknolojileri grupları üstüne gelen bu çok ciddi, gittikçe karmaşıklaşan, yaygınlaşan teknolojinin, iş değeri yaratmak için süreçlerle birlikte yenilenmesi, uygulanması konularında çok ciddi hizmet desteğine ihtiyaçları var. Bizim dönüşümümüz de bunu desteklemek amaçlı yapılan bir dönüşüm. Yolumuz bu… IBMi bu yolda hızla değişerek ve gelişerek göreceksiniz. Bunu yaparken de araştırma ve geliştirmeye, yani yaratıcı olmaya devam etmek zorundayız. IBM olarak da bizim sadece ürün değil aynı zamanda müşteri problemlerini çözmek konusunda da araştırma ve geliştirmeyi, yaratıcılığı çok iyi kullanmamız lazım diye konuştu.

Sınır Tanımaz Mucit: İsmail Haritaoğlu

Bilgide, teknolojide, hizmette sınır yok!.. sloganı altında düzenlenen etkinliklerin İstanbulda onur konuğu İsmail Haritaoğluydu… Yenilikte sınır tanımayan bir mucit olarak IBMin ABDdeki Almaden Araştırma Laboratuvarında çalışan Haritaoğlu, IBM Laboratuvarında geliştirdiği ve dijital görüntülerdeki yazıların kullanıcının ana diline çevrilmesini sağlayan InfoScope adlı avuçiçi cihazı ile Time dergisi tarafından yılın adamları arasında gösterildi.

Yenilikçiliğin Önemi ve Rekabette Farklılık Yaratmak (Invention to Innovation) konularında bilgi birikimini katılımcılarla paylaşan İsmail Haritaoğlu, yenilikçiliği kullanarak rekabette yarattıkları farklılıkları anlattı. Konuşmasında, inovasyona yani yenilikçiliğe değinen Haritaoğlu, Birçok şeyi keşfedebiliyor, buluş yapıyorsunuz… Önemli olan bunların buluş olarak kalması değil, ekonomik ve sosyal olarak bir değer haline gelmesidir. Buna da inovasyon diyoruz. Yenilikçiliğin değeri giderek artıyor. IBM olarak bunun farkındayız ve çok farklı stratejiler geliştiriyoruz. Sürekli olarak bugün değil, yarın neler olacak, onları düşünüp ona göre çalışmalarımızı yapıyoruz dedi.

Önemli olan yenilikçilik ya da inovasyonun değer yaratması diyen Haritaoğlu konuşmasında şu görüşlere yer verdi: Otomobil, 90 yıl içinde halka ulaşmışken, günümüzde ise mobil uygulamaları en hızlı şekilde topluma yayılmakta. Bir buluş yapıp 4-5 yıl beklemek artık çok geç. Bu yüzden tek başınıza bir şey yapamayacağınızı farkediyorsunuz. Daha büyük ortaklıklara gitmeniz gerekiyor. Artık patent anlayışı değişti. Ortak çözüm geliştiriliyor, araştırmacıların müşteriyle çalışması sağlanıyor, farklılık yaratabilecek kavrayışlara, kişilere ulaşması sağlanıyor.

IBMin inovasyonla birlikte yeni bir sürece girdiğini vurgulayan Haritaoğlu, Bu sürecin adı global innovation outlook, ya da küresel inovasyona bakış diyebileceğimiz bir süreç. Uzmanlarca ortaklaşa çalışmalar sonucunda, inovasyon sürecinin küresel ekonomi ile büründüğü yeni yapı ortaya çıkartılmaya çalışıldı. Ve çalışmalar sonucunda sağlık, kamu yönetimi ve iş yaşamı alanında inovasyonların, toplumların ve küresel ekonominin gelişmesinde diğerlerine göre daha önemli olduğu tespit edildi dedi.

2002 yılında geliştirdiği InfoScope projesi hakkında da bilgiler veren Haritaoğlu, şunları söyledi: Bu proje, yabancı dillerdeki resimleri bir şekilde sizin anlayabileceğiniz dile çevrilmesi. Siz sadece resmi bir yere, bir servera göndermeniz yetiyor. Bu bir buluştu. Müşterilerimizden bir istek gelmemişti. Bu inovasyon haline, yeni uygulama haline geçti. Önceleri çeviri olarak gelişen bu projenin değişik versiyonları ABDde emlak alanında, kanıt toplamak için ya da trafikte park cezası yazmada da kullanılabiliyor. Ayrıca zor gören insanların okumasında da hayata geçirmeye çalışıyoruz. Henüz prototip olan bir proje ise sesli mesajın yazı haline getirilerek mobil cihaza aktarılması…

Müşteri Başarı Öyküleri

IBM, sürekli değişen ve küreselleşen pazarda, müşteri talebinin yönlendirdiği On Demand ekonominin gerektirdiği teknolojileri ve bu teknolojileri kullanan müşterilerinin gerçekleşmiş başarı öykülerini de katılımcılarla paylaştı. Bunlar arasında; finans, bankacılık ve sigortacılık, tekstil, gıda, lojistik, taşımacılık, perakendecilik, enerji, petrol ve medya sektörlerinin temsilcilerinin verimliliklerini artırmak için bilgi teknolojilerini ve çözümleri etkin biçimde kullanma girişimleri yer aldı.

Etkinlikte, IBM linux stratejileri, iş sürekliliği ve olağanüstü durum, IBM PClerin az bilinen sırları, IBM blade teknolojisi, Dinamik çalışma ortamı ve rich client teknolojisi, IBM rational yazılım mühendisliği, Pardus ulusal işletim sistemi gibi konu başlıklarıyla IBMin teknolojileri anlatıldı.

Sony Ericsson T290i inceleme!

Sony’nin sevilen telefonu Ericsson T290i’yi sizler için inceliyoruz. Birkaç tuşa indirgenmiş klavyesi ve menü içinde dolaşma sistemi sayesinde T290i ile mesaj yazmak ve yollamak son derece basit. Rahat okunabilen 9 punto karakterlerin kullanıldığı menü, dört yöne hareket ettirilebilen merkez tuş sayesinde kolayca kullanılabiliyor.

ShiftDelete.Net yayında!

ShiftDelete.Net yayında!

Türkiye'nin ilk teknoloji odaklı haber sitelerinden biri olan ShiftDelete.Net, yayın hayatına başladı. Platform, pek çok haberi okuyucuyla buluşturacak.

Sony Ericsson T290i’nin öne çıkanları

T290’ı kullanmaya başlamak için bunları bilmek yeterli. Ancak daha fazlasını isteyenler, menüyü biraz daha incelediklerinde özel günleri kaydedip hatırlamalarını sağlayan ajandayı keşfedebilirler. Harici hoparlörü sayesinde tüm ailenin konuşmalara katılmasına olanak sağlıyor.

Telefon kapalı olduğunda bile çalışan alarmı, T290i’yi gün boyu taşınabilecek kullanışlı bir kişisel yardımcı haline getiriyor. T290i hem MMS (görüntülü mesajlaşma), hem de SMS (yazılı mesajlaşma) fonksiyonlarına sahip. MMS ile fotoğrafını gönderen birinin numarası, telefon defterine bu fotoğrafla beraber kaydedilebiliyor.

T290i oyunlar, polifonik zil sesleri, çeşitli duvar kağıtları ve ekran renkleri gibi kolay kullanılabilen ekstra multimedya özellikleri de sunuyor. Çarpıcı Aksesuarlar da bir artı.

T290i isteğe bağlı olarak 3 yüksek kaliteli aksesuarla birlikte kullanılabiliyor. Sportif tasarımlı kulaklık HPS-20, handsfree konuşma olanağı sağlarken, farklı tasarımdaki üç değiştirilebilir kapağı sayesinde T290i şık bir aksesuara dönüşüyor.

HPR-20 stereo FM radyo ile alışverişteyken bile en sevdiğiniz radyo kanalını dinleyip, çağrı geldiğinde yanıtlamak mümkün. Siz yüksek kaliteli müziğin keyfini çıkarırken, çağrı geldiğinde T290i radyoyu otomatik olarak durdurup, telefona dokunmaya gerek kalmadan çağrıyı yanıtlamanıza olanak sağlıyor.

HCQ-30 araba kiti hoparlörü ve mikrofonu sayesinde telefonda konuşmayı ve arabanın çakmak soketinden telefonun şarj edilmesini sağlıyor. Kurulumu son derece kolay olan HCQ-30 ile iki dakika içinde arabanızdan dilediğinizi arama hem de trafik cezalarından korunma lüksüne kavuşmuş oluyorsunuz. T290i’nin siyah ve beyaz olmak üzere iki rengi mevcut. Ortalama satış fiyatı ise 155 YTL.

Sony Ericsson T290i teknik özellikleri

  • Görüntüleme ve mesajlaşma 101 x 80 piksel STN ekran, 4096 renk
  • ~400 KB kullanıcı belleği
  • SMS, EMS, MMS
  • Smart messaging
  • Duvar kağıtları
  • Temalar
  • Resimli telefon defteri
  • Hoparlör
  • Eğlence
  • 32 ton polifonik zil sesi
  • Önceden yüklü oyunlar (Deep Abyss, Five Stones)
  • OMA DRM faz 1
  • Bağlantı GPRS (4+1)
  • WAP 1.2.1
  • Aksesuarlar
  • Stereo FM Radyolu Portatif Kulaklık HPR-20
  • Aktif Kılıf IAC-25
  • Sportif Kulaklık HPS-20
  • Mikro Seyahat Şarj Ünitesi CMT-10
  • Sony Ericsson Mobile Communications AB yenilikçi ve gelişmiş özellikli mobil telefon, aksesuar, PC Kart ve M2M çözümleriyle global iletişim pazarına hizmet veriyor. 2001 yılında Ericsson ve Sony Corporation ortaklığıyla kurulan Londra merkezli şirketin dünya çapında Avrupa, Japonya, Çin ve Amerika’daki ArGe departmanları da dahil olmak üzere 5000 çalışanı bulunuyor.

Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi SDN Forum’da ve yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.