Samsung TV’ler için müjde verildi

Samsung, 2025 model televizyonlarında kullanıcıların izledikleri içerikle anlık etkileşime girmesini sağlayan yeni nesil yapay zeka özelliğini duyurdu. Şirket, bu sistemi Vision AI Companion adını verdi.

Samsung TV’lere yeni yapay zeka geliyor

Üretken yapay zeka tabanlı yeni bir Bixby sürümüne dayanan bu özellik, televizyon deneyimini klasik asistanların çok daha ötesine taşıyor. Kullanıcılar, artık ekranda gördükleri içerik hakkında doğrudan sorular yöneltiyor.

Yeni Vision AI Companion sayesinde, bir filmdeki oyuncunun kim olduğunu, o oyuncunun daha önce hangi yapıtlarda rol aldığını veya bir futbol maçının nihai skorunu televizyona sorup öğrenmek mümkün oluyor.

Sistem sadece içerik bilgisiyle sınırlı kalmıyor. Kullanıcılara film ve dizi tavsiyeleri sunuyor, yemek tarifleri paylaşıyor, seyahat ve yakın çevredeki restoran önerilerini de getiriyor. Samsung’un açıklamasına göre sistem, Microsoft Copilot ve Perplexity gibi farklı yapay zeka modellerinin bir araya getirilmesiyle çalışıyor.

Bu sayede, kullanıcıyla doğal, bağlamı kavrayabilen ve diyalog takibi yapabilen konuşmalar kuruyor. Ayrıca televizyona entegre bir şekilde çalıştığı için yanıtları yalnızca sesli değil, görsel olarak da ekran üzerinde gösteriyor.

Şirket, bu yeni asistanın aynı zamanda AI görüntü optimizasyonu ve gerçek zamanlı çeviri gibi diğer yapay zeka fonksiyonlarının da merkezinde yer aldığını belirtiyor. Eylül ayındaki IFA fuarında ilk kez tanıtılan Vision AI Companion, şimdi 2025 TV serisi için kullanıma sunulmuş durumda.

Sistem, aralarında İngilizce, Korece ve İspanyolca bulunan 10 farklı dili destekliyor. Desteklenen TV modelleri Neo QLED, Micro RGB, OLED, QLED step-up TV’ler, Akıllı Monitörler ve The Movingstyle serilerinden oluşuyor.

Akıllı hoparlör satışı yapmayan Samsung için bu yeni özellik, televizyonları firmanın ev içi yapay zeka ekosisteminin ana merkezi haline getiriyor. Akıllı buzdolapları ve çamaşır makineleri gibi ev aletleriyle birlikte, Samsung kullanıcıların yaşam alanlarına doğrudan entegre bir yapay zeka deneyimi sunuyor.

Hyundai IONIQ 6 N Ortaya Çıktı!

Hyundai’nin yüksek performanslı N departmanı, merakla beklenen son eseri Hyundai IONIQ 6 N’in tüm detaylarını nihayet gün yüzüne çıkardı. Dışarıdan markanın o akıcı hatlara sahip “elektrikli streamliner” sedanına benzese de, bu versiyon tamamen pist odaklı bir canavar olarak tasarlandı.

IONIQ 6 N, büyük beğeni toplayan IONIQ 5 N’in en iyi yönlerini alıp on bir’e katlıyor; yepyeni donanım ve yazılımlarla güçlendiriliyor. Şirket, şu sıralar gazetecilerin Kore Uluslararası Pisti’nde aracı test etmesine izin veriyor ve küresel lansmanının 2026 yılının başlarında yapılacağını resmen onayladı.

Söz konusu elektrikli otomobiller olduğunda ilk soru her zaman güç oluyor ve IONIQ 6 N bu konuda beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Çift motorlu sistemi, standart olarak 609 beygir gücü (448 kW) üretiyor. Ancak “N Grin Boost” düğmesine basılmasıyla birlikte, 10 saniye boyunca tam 650 beygir gücü (478 kW) ve 770 Nm tork serbest kalıyor.

Audi Formula 1 aracını tanıttı

Audi Formula 1 aracını tanıttı

Audi, Formula 1 aracı ile karşımıza çıkıyor. Konsept tasarım, yenilikçi hatlarıyla dikkat çekiyor.

Bu sayede sedan, N Kalkış Kontrolü (N Launch Control) kullanılarak 0’dan 100 km/s hıza sadece 3.2 saniyede fırlıyor ve azami hızı 257 km/s’ye ulaşıyor. Güç, önde 166 kW ve arkada daha güçlü 282 kW’lık iki motor tarafından sağlanıyor, bu da araca arkadan itişli bir sürüş hissi veriyor.

Ancak Hyundai’nin N markası, otomobillerinin sadece düz çizgi hızından ibaret olmadığında ısrarcı. Araçlar, “Köşe Haydudu” (Corner Rascal), “Yarış Pisti Yeteneği” (Racetrack Capability) ve “Günlük Spor Otomobil” (Everyday Sportscar) olmak üzere üç kurala uyacak şekilde inşa ediliyor.

“Köşe Haydudu” adını hak etmek için IONIQ 6 N’in gövdesi ve şasisi standart araca göre çok daha sağlam. Mühendisler, onlarca ekstra kaynak noktası ve daha fazla yapısal yapıştırıcı ekleyerek çerçeveyi daha da sertleştirdi. Bu sayede tamamen yeniden tasarlanan süspansiyon görevini tam olarak yerine getirebiliyor.

Otomobilde, daha iyi denge için alçaltılmış bir devrilme merkezi, yeni burçlar ve akıllı “darbe algılayıcılı” Elektronik Kontrollü Süspansiyon (ECS) amortisörleri bulunuyor. Arkadaki elektronik sınırlı kaydırmalı diferansiyel (e-LSD) ise tüm bu gücü yönetmeye ve aracın virajlardan çekilerek çıkmasına yardımcı oluyor.

Hyundai, birçok sürücünün benzinli motorun gürültüsünü ve mekanik hissini özlediğini biliyor. Bu yüzden IONIQ 6 N, bir dizi akıllı numara ile donatılmış.

  • N e-Shift: Bu sanal şanzıman sistemi, “vitesler” arasındaki sarsıntılar ve bir devir kesici (redline) ile birlikte, 8 ileri çift kavramalı bir şanzımanın hissini taklit ediyor.
  • N Active Sound+: Bu sistem, 10 hoparlör aracılığıyla fütüristik, motorsporlarından ilham alan ve hatta jet savaş uçağı benzeri sesleri içeriye pompalıyor.
  • N Drift Optimizer: Bu özel mod, otomobilin açısını ve tekerlek kaymasını yöneterek, her seviyeden sürücünün mükemmel bir drift (yanlama) yapmasına yardımcı olmak için tasarlanmış.

Pistlere hazır bir otomobilin bile gerçek dünyada yaşaması gerekir. Hyundai IONIQ 6 N hala bir EV ve bu, pil yönetimini beraberinde getiriyor. Araç, büyük bir 84.0 kWh batarya paketiyle geliyor ve gelişmiş 800 volt mimarisi sayesinde inanılmaz derecede hızlı şarj olabiliyor. 350 kW’lık bir DC hızlı şarj cihazına takıldığında, pil sadece 18 dakikada %10’dan %80’e dolabiliyor.

N’e özgü batarya sistemi, gelişmiş termal yönetim ve ön koşullandırma özelliklerini de içeriyor. Bu sayede sürücü, performansı tutarlı tutmak için bataryayı “Drag” (maksimum güç), “Sprint” (hızlı bir tur) veya “Endurance” (pistte birden fazla tur) modlarına ayarlayabiliyor. Hyundai, aracın WLTP sürüş menzilini 487 km olarak tahmin ediyor.

IONIQ 6 N, görünüş olarak da bu performansın hakkını veriyor. Standart otomobilden daha geniş olan araç, 20 inçlik dövme alüminyum jantlarını kaplamak için 1.94 metre genişliğe ulaşıyor. Bu jantlar özel HN Pirelli P-Zero lastiklerle sarılmış.

4.93 metre uzunluğundaki otomobil, agresif yeni tamponlara sahip, ancak en belirgin değişiklik devasa, motorsporlarından ilham alan kuğu boynu (swan-neck) arka kanat. Bu kanat, diğer aero parçalarıyla birlikte aracın 0.27 Cd gibi düşük bir sürtünme katsayısı elde etmesine ve yüksek hız dengesi için yeterli bastırma kuvveti yaratmasına yardımcı oluyor.

İç mekanda ise atmosfer tamamen iş odaklı; siyah bir zemin üzerine “Performans Mavisi” vurgular hakim. Derin destekli yarış koltukları Alcantara süet ve deri ile kaplanmış, özel N direksiyon simidinde ise özel sürüş modları için iki adet “N” düğmesi bulunuyor.

Hyundai, birçok kişinin beklediği tek bir teknik özellik dışında her şeyi açıkladı: fiyat. IONIQ 6 N’in küresel pazarlara 2026 yılının başlarına kadar çıkması planlanmadığı için şirket maliyet konusunda sessiz kalıyor. Spekülasyonlar, fiyatının kardeşi IONIQ 5 N’den biraz daha yüksek olacağını gösteriyor.

SSD kıtlığı yaşanabilir: Peki neden?

Yapay zeka donanımlarına yönelik hızla artan talep, yarı iletken pazarındaki dengeyi bozmaya devam ediyor. Son raporlara göre kurumsal sınıf HDD’lerin teslimat süreleri iki yılı aşmış durumda.

SSD krizi yaklaşıyor

Bu durum, büyük şirketleri depolama çözümü olarak SSD’lere yöneltti. Özellikle büyük AI merkezleri, tedarik zinciri sorunlarının etkisini azaltmak amacıyla yüksek kapasiteli QLC NAND sürücüleri toplu olarak satın alıyor.

QLC SSD’ler, TLC tabanlı muadillerine göre daha uygun fiyatlı ancak daha düşük dayanıklılığa sahip çözümler olarak biliniyor. Veri merkezlerinin tercihlerini QLC’den yana kullanması, fiyat dengesini doğrudan tüketici pazarını da etkiliyor. Analistler, bu eğilimin sürmesi halinde QLC satışlarının 2027 yılının başlarında TLC’yi geçerek pazarın ana standardı haline geleceğini öngörüyor.

Paylaşılan bilgilere göre, bazı üreticilerin üretim kapasiteleri 2026 yılına kadar tamamen dolmuş durumda ve AI şirketleri şimdiden NAND çipleri stokluyor. Bu durum, yakın gelecekte hem kurumsal hem de tüketici segmentinde SSD kıtlığı yaşanabileceği anlamına geliyor.

Ayrıca yapay zeka sektöründeki büyüme sadece GPU’ları ve hızlandırıcıları değil, aynı zamanda CPU, RAM, ağ donanımları ve depolama altyapısını da etkiliyor.

Bu baskının en somut örneği, son haftalarda DRAM fiyatlarının yüzde 50’ye varan oranlarda artması oldu. Bu nedenle, Samsung ve SK Hynix gibi büyük üreticilerin, standart DDR5 RDIMM üretimini kısıtlayarak kaynaklarını daha yüksek kâr getiren AI donanımlarına yönlendirdiği aktarılmıştı.

Tüm bu tablo, önümüzdeki aylarda hem depolama hem de bellek tarafında kullanıcıları etkileyecek yeni bir fiyat artış dalgasının habercisi olarak görülüyor.

Audi Formula 1 aracını tanıttı

Formula 1’de 2025 sezonu sona yaklaşırken, tüm dikkatler şimdiden yeni döneme çevriliyor. 2026 yılında pistlerde ilk kez Audi logosu görülecek. Alman üretici, Sauber Group’u 2022’de satın almasının ardından spora adım attı ve şimdi bu yeni başlangıcın temsilcisi olan R26 Concept tasarımını tanıttı. Bu konsept, hem yarış dünyasına hem de markanın geleceğine yön veren temel tasarımı ortaya koyuyor.

Audi, Formula 1 aracı ile geliyor

R26 Konsepti, Audi için sadece bir Formula 1 aracı tasarımı olmanın ötesinde, tüm marka kimliği için önemli bir dönüm noktası oluyor. Tasarım, titanyum, karbon siyahı ve yeni Audi kırmızısı tonlarının birleşimiyle oluşturuldu.

Markanın ikonikleşmiş dört halkası da ilk kez kırmızı renkte yeniden yorumlandı. Audi, bu yeni görünümün “markanın gelecekteki kimliğinin öncüsü” olduğunu belirtiyor ve tasarımın kademeli olarak hem Formula 1 takımında hem de diğer Audi modellerinde kullanılacağını söylüyor.

Audi’nin Formula 1 yolculuğu, tamamen sıfırdan geliştirilen güç ünitesiyle başlıyor. Takım, 1.6 litrelik turbo V6 motoru, enerji geri kazanım sistemi ve şanzıman gibi tüm bileşenleri Almanya’da tasarladı.

Takımın yönetim kadrosunda motorsporlarının tanıdık iki ismi yer alıyor: Eski Ferrari takım patronu Mattia Binotto ve Red Bull’un eski sportif direktörü Jonathan Wheatley. Pilot koltuklarında ise Nico Hülkenberg ve Gabriel Bortoleto bulunacak.

Audi’nin ilk Formula 1 aracını pistte görmeye az bir zaman kaldı. R26, ilk kez Şubat ayında Bahreyn testlerinde piste çıkacak. Ardından Mart ayında Melbourne’deki Avustralya Grand Prix’sinde yarışmaya başlayacak.

Boğaziçi Teknopark gelişmeye tam gaz devam ediyor

0

Boğaziçi Üniversitesinin eğitim ve araştırma kampüslerinin hemen yanında konumlanan yeni teknopark, akademik bilgiyle girişimcileri buluşturan stratejik bir merkez olarak üniversitenin birikimini toplumsal değere dönüştürmeyi hedefliyor. Yeni teknopark, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencileri için de endüstriye açılan bir kapı işlevi görecek.

Boğaziçi Teknopark sayesinde, Boğaziçi Üniversitesi’nin teknolojik birikimini ve girişimcilik kültürünü yalnızca öğrencilerine değil, tüm iş dünyasına aktaran bir inovasyon köprüsüne dönüştüğünü belirten Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Boğaziçi Üniversitesinin akademik birikimiyle teknoloji ve inovasyona odaklanarak Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini büyütüyoruz.”

Boğaziçi Üniversitesinin sadece birkaç yıl önce 700 m² olan teknopark alanı, bu yeni yatırımla birlikte 20 kat büyüyerek, Türkiye’nin önde gelen teknoparkları arasında üst sıralara yükselmiş ve ülkemizin en önemli üniversite-sanayi iş birliği projelerinden biri hâline gelmiş olacak. İlan edilen teknopark alanı ile birlikte Boğaziçi Teknopark 20.000 m²’lik bina kapasitesi kazanmış olacak; böylece, araştırma laboratuvarları, Ar-Ge merkezleri ve çok sayıda kuluçka firmasını barındıracak kapasiteye ulaşacak.

Teknoparkın Yeni Hedefi: Sadece Daha Büyük Değil, Daha Etkili Bir Ekosistem

Yeni teknopark alanı yalnızca ofisler, araştırma laboratuvarları ve Ar-Ge merkezleri değil, aynı zamanda bilgi paylaşımı, mentorluk ve sektör buluşmaları için bir iş birliği platformu olmayı hedefliyor. Boğaziçi Teknopark Genel Müdürü Dr. Cem Duran, yeni dönem vizyonunu şu sözlerle değerlendirdi:“Yeni dönemle birlikte Boğaziçi Teknopark sadece fiziksel olarak değil, stratejik olarak da büyüyor. Akademi, girişimcilik ve sanayiyi bir araya getiren bir inovasyon üssü olma hedefimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.”

Yeni teknopark binasında yer alacak 1.200 m²’lik geniş girişimcilik kuluçka merkezi, tüm Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine tamamen ücretsiz olarak hizmet verecek. Bu merkez; fikir aşamasından itibaren tüm süreçleri destekleyen, mentorluk ve yatırımcı erişimi sağlayan bir girişimcilik üssü olacak.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ve akademisyenlerine sunulan bu imkân, üniversitenin bilimsel birikimini girişimlerle bir araya getirerek Türkiye’nin Ar-Ge ekosistemine ve teknoloji üretim kapasitesine doğrudan katkı sağlamayı amaçlıyor.

11.11’de Hepsiburada’da Saniyede 22 Ürün Satıldı

0

Hepsiburada’nın Efsane 11.11 İndirimleri, rekor seviyede trafik ve ziyaretçi sayısıyla büyük bir ilgi gördü. Hepsiburada’yı ziyaret sayısı geçen seneye kıyasla %10, sipariş sayısı yaklaşık %20 arttı. Efsane 11.11’de 100 bin yeni kullanıcı Hepsiburada mobil uygulamasını indirdi. 

Efsane 11.11’in Öne Çıkan Alışveriş Tercihleri

Kampanya döneminde çocuk kitapları, sıvı çamaşır deterjanları, sporcu besinleri, temizlik ürünleri ve kişisel bakım ürünleri yoğun ilgi gördü. En çok görüntülenen ürün cep telefonu oldu. Geçen yıla kıyasla en hızlı büyüme gösteren kategoriler arasında cep telefonu, tablet, bilgisayar, düdüklü tencere ve hava temizleme cihazı bulunuyor.

Teknoloji ve Günlük Yaşam Ürünleri İlgi Odağında

Bu yılın elektronik ve mobil kategorilerinde cep telefonu, robot süpürge, kablosuz süpürge en çok tercih edilen ürünler olurken müşteriler altın alımı için de e-ticareti seçti.

Giyim kategorisinde çorap ve eşofman takımı, spor kategorisinde elektrikli scooter, koşu bandı ve termos öne çıktı. Ev-yaşam kategorisinde uyku seti ve yastık, kozmetikte ise cilt bakım seti, dudak ürünü ve fondöten tercih edildi. En çok aranan markalar arasında Roborock, Dyson, Fissler, Stanley, Jack Wolfskin, Philips ve Lego yer aldı.

Türkiye’nin Alışveriş Ritmini Efsane 11.11 Belirledi

Efsane 11.11’de kullanıcıların yüzde 88’i alışverişini Hepsiburada mobil uygulaması üzerinden gerçekleştirdi. Kadın kullanıcılar giyim, temel tüketim ve kozmetik kategorilerine yönelirken; erkek kullanıcılar küçük ev aletleri, temel tüketim ve sağlık & güzellik kategorilerinde yoğunlaştı.

Şehir bazında incelendiğinde, üç büyük ilin dışında en fazla alışveriş Bursa, Kocaeli ve Antalya’da yapıldı. 

Hepsiburada Efsane Kasım öncesinde iş ortaklarına satışlarını artıracak pek çok çözüm sundu. Pazarlamadan ticari desteğe, lojistikten kargoya kadar pek çok destek iş ortaklarına sunuldu. Bu kapsamda en çok satış gerçekleştirilen iller yine üç büyük ilin dışında Kocaeli, Kayseri ve Bursa oldu. Akdeniz ve Ege bölgesi 11.11’de en çok cep telefonu kategorisinden alışveriş yaparken, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara Bölgeleri küçük ev aletlerine yoğun ilgi gösterdi. 

Hepsiburada Premium 11.11’de Fark Yarattı

Hepsiburada Premium’un kampanyadaki etkisi bu yıl da belirgin şekilde hissedildi. Siparişlerin yüzde 70’i Premium üyeler tarafından gerçekleştirildi. Premium kullanıcılar, 11 Kasım günü diğer kullanıcılara göre 1,2 kat daha fazla alışveriş yaptı.

Kia Picanto’ya Yoğun İlgi

Hepsiburada, Efsane 11.11 kapsamında bu yıl da geleneksel kategorilerin ötesine geçerek Kia Picanto’yu özel bir fiyatla satışa sundu. 11 Kasım günü saat 10.00’da satışa çıkan Kia Picanto, kampanyanın başlangıcından itibaren yoğun talep gördü. Araçların satışı aynı gün içinde tamamlandı. En yüksek talep üç büyük il ve çevresinden geldi.

Efsane Kasım Fırsatları Devam Ediyor

Hepsiburada, 11.11’de kırdığı rekorun ardından Kasım ayı kampanyalarına hız kesmeden devam ediyor. E-Ticaret Haftası’na özel düzenlenecek kampanyayla moda, teknoloji, ev-yaşam, süpermarket ve kişisel bakım kategorilerinde avantajlı alışveriş fırsatları müşterilerle buluşturulacak. Ayın son haftasında başlayacak Efsane Cuma döneminde ise kullanıcıları, geniş ürün yelpazesinde avantajlı teklifler bekliyor.

Google Mesajlar etiketleme özelliğine kavuşuyor

Google, mesajlaşma servisi Google Mesajlar için önemli bir güncelleme üzerinde çalışıyor. Şirket, RCS tabanlı grup sohbetlerinde “bahsetme” (mention) özelliğini test etmeye başladı. Bu fonksiyon, yılın başlarında geliştirme aşamasına girmişti ve şimdi beta kullanıcıları için kademeli olarak dağıtılıyor. Yeni özellik, grup içerisinde belirli kişilerin dikkatini çekmeyi kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Google Mesajlar için önemli güncelleme: Grup sohbetlerine @Bahsetme geliyor

Grup sohbetlerinde bir kullanıcıdan bahsetmek için “@” sembolünün kullanılması yeterli olacak. Bu özelliğin en dikkat çekici yanı ise bildirim ayarlarından bağımsız çalışabilmesi. Google Mesajlar, bahsettiğiniz kişinin grup bildirimleri sessize alınmış olsa bile bu özel bahsetmeyi görmesini sağlayacak. Böylece, acil veya önemli konularda ilgili kişiye ulaşmak çok daha verimli hale gelecek.

Yeni özelliğe dair ilk raporlar Reddit üzerindeki kullanıcılar tarafından paylaşıldı. Özelliğin aktif olduğu kullanıcılar, grup sohbetinde “@” yazdıklarında kişilerin listelendiği bir menü ile karşılaşıyor. Ayrıca, “Dikkatini çekmek için @ dene” şeklinde küçük bir bilgilendirme istemi de görünebiliyor.

Google Mesajlar, RCS, bahsetme, etiketleme, grup sohbet

Bahsetme sırasında görünen isim, sizin cihazınızdaki Google Kişiler uygulamasında kayıtlı olan addan alınıyor. Ancak Google, kullanıcılara bu konuda bir esneklik de sunuyor. Gönderilecek mesajda, kişinin adını düzenleme seçeneği bulunuyor. Örneğin, bir kişinin soyadını herkesin göreceği mesajdan kolayca kaldırabiliyorsunuz.

Google Mesajlar’a Yapay Zeka Destekli Yeni Özellik

Google Mesajlar’a Yapay Zeka Destekli Yeni Özellik

Google yaptığı duyurularla birlikte Google Mesajlar için yapay zeka destekli yeni Remix özelliğini duyurdu.

Bu yeni @bahsetme özelliği, şimdilik Google Mesajlar beta programı aracılığıyla (20251103_00_RC00 sürümü) test ediliyor. Özelliğin henüz geniş çaplı bir kullanıma açılmadığını ve kısıtlı sayıda beta kullanıcısına ulaştığını belirtmek gerekiyor.

Google, son zamanlarda grup sohbeti deneyimini iyileştirmek için çeşitli adımlar atıyor. Şirket, Haziran ayında grup sohbetleri için özel simgeler belirleme yeteneğini tanıtmıştı. Nisan ayında ise kullanıcıların davet bağlantıları ve QR kodları aracılığıyla gruplara katılmasına izin verecek çalışmalar fark edilmişti.

Peki siz Google Mesajlar uygulamasını aktif olarak kullanıyor musunuz? Sizce bu yeni @bahsetme özelliği, grup sohbetlerini daha işlevsel hale getirecek mi? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.

Google Pinterest benzeri özelliğini yayınladı

Google, teknoloji dünyasındaki yeniliklerine bir yenisini ekledi. Şirket, Google uygulamasına Pinterest benzeri yeni bir “Görseller” sekmesi getiriyor. Bu yeni sekme, kullanıcıların ilgi alanlarına göre görseller keşfetmesini, paylaşmasını ve kaydetmesini sağlıyor. Özellik, hem Android hem de iOS platformlarındaki Google uygulaması kullanıcılarına sunulacak.

Google uygulamasına Pinterest benzeri yeni ‘Görseller’ sekmesi geliyor

Yeni “Görseller” sekmesi, ilk olarak bu yılın Mayıs ayında keşfedilmiş ve Haziran ayında beta kullanıcıları tarafından test edilmeye başlanmıştı. Aylarca süren test sürecinin ardından, özellik şimdi Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) tüm kullanıcılara dağıtılmaya başlandı. Dağıtım şu anda sadece ABD ile sınırlı. Özelliğin küresel pazarlara veya Türkiye’ye ne zaman geleceği konusunda ise henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Bu yeni sekmenin temel amacı, kullanıcılara ilgi alanlarına göre kişiselleştirilmiş bir görsel akışı sunmak. Kullanıcılar uygulamayı ilk açtıklarında, ilgilerini çeken konuları seçmeleri istenecek. Google, bu seçimlere dayanarak Google Arama’daki halka açık görselleri kullanarak kişisel bir akış oluşturacak. Kullanıcılar bu akışta gezinebilir, ilham aldıkları görselleri bulabilir veya daha fazlasını arayabilir.

Google’dan Android uygulama yüklemesi için yeni karar!

Google’dan Android uygulama yüklemesi için yeni karar!

Google, kullanıcı geri bildirimleri sonrası Android uygulama yükleme kısıtlamalarını esnetiyor. İşte detaylar.

Yeni sekme, kullanıcılara çeşitli etkileşim seçenekleri sunuyor. Bir görsele uzun basıldığında, onu paylaşma, koleksiyona kaydetme veya Google Lens ile aratma seçenekleri çıkıyor. Ayrıca, kullanıcılar akışlarında görmek istemedikleri görselleri gizleme imkanına da sahip olacaklar. Bu sekme, uygulamanın alt kısmındaki mevcut “Ana Sayfa”, “Arama”, “Bildirimler” ve “Etkinlik” sekmelerinin yanına eklenecek.

Firma, özelliğin ABD’deki dağıtımının önümüzdeki birkaç hafta içinde tamamlanacağını belirtti. Bu yeni Pinterest benzeri özelliğin, görsel arama ve keşif alışkanlıklarını nasıl etkileyeceği merak konusu. Peki siz Google uygulamasında böyle bir görsel akışı sekmesini kullanışlı buluyor musunuz?

Windows 11 kullanıcıları yapay zeka yüzünden öfkeli

Microsoft’un Windows ve Cihazlar bölümünün başkanı Pavan Davuluri, Windows 11’in geleceğine dair yaptığı bir açıklamayla tepkilerin odağına oturdu. Davuluri, işletim sisteminin “ajan özellikli bir işletim sistemine (agentic OS)” dönüştüğünü ifade etti. Bu yorum, Microsoft’un yapay zekayı (AI) Windows’un merkezine yerleştirme planlarının bir devamı olarak görülse de, kullanıcılar arasında büyük bir olumsuzluk dalgası yarattı.

Temel sorunlar dururken yapay zeka ısrarı: Microsoft kullanıcıları dinlemiyor mu?

Davuluri’nin X (eski adıyla Twitter) platformundaki paylaşımının ardından, sosyal medya forumları öfkeli kullanıcı yorumlarıyla doldu. Gelen tepkilerin ortak noktası, Microsoft’un Windows 11’in temel sorunlarını çözmek yerine, sürekli olarak yapay zeka ve “agentic” gibi moda sözcükleri dayatmasından duyulan bıkkınlık oldu. Birçok kullanıcı, şirketin artık son kullanıcıların geri bildirimlerini dikkate almadığını düşünüyor.

Eleştirilerin odaklandığı temel nokta, Windows 11’in mevcut sorunları. Kullanıcılar, yavaş çalışan sağ tık menüleri, verimsiz arama işlevi ve Windows 10’da olan ancak Windows 11’de kaldırılan görev çubuğunu taşıma gibi temel işlevselliklerin düzeltilmesini bekliyor. Ancak Microsoft’un bu sorunlar yerine yapay zeka özelliklerine öncelik vermesi, kullanıcıları hayal kırıklığına uğratıyor.

Windows, Microsoft, yapay zeka, agentic os

Yapay zeka entegrasyonuyla ilgili endişeler sadece performansla sınırlı değil. Bazı kullanıcılar, bu yeni “AI ajanlarının” işletim sistemini gereksiz yere şişireceğinden (bloat) korkuyor. Daha da önemlisi, bu ajanların kötü niyetli kişiler için yeni saldırı yüzeyleri oluşturabileceği ve güvenlik açıklarına yol açabileceği endişesi dile getiriliyor. Microsoft’un güvenlik vaatlerine rağmen, Windows 11’de sıkça karşılaşılan hatalar, kullanıcıların bu konudaki güvenini zayıflatıyor.

Windows 11’e geçerken dikkatli olun!

Windows 11’e geçerken dikkatli olun!

Windows 11 TPM atlatma aracı Flyoobe'un sahte bir sitesi ortaya çıktı. Geliştirici, kötü amaçlı yazılım riskine karşı kullanıcıları uyardı.

Tepkilerin bir diğer boyutu ise reklam ve satış kaygısı. Kullanıcılar, bu “ajanların” sadece yardım etmekle kalmayıp, aynı zamanda Microsoft servislerini veya anlaşmalı üçüncü parti ürünleri satmak için kullanılacağından şüpheleniyor. Hâlihazırda ücreti ödenmiş bir işletim sistemi olan Windows 11’de görülen reklam ve promosyonlar zaten tepki çekerken, yapay zeka ile bu durumun daha da artmasından korkuluyor.

Windows, Microsoft, yapay zeka, agentic os

Sosyal medyadaki yorumlarda, bazı kullanıcıların Microsoft’un bu tutumu nedeniyle artık alternatiflere yöneldiği açıkça görülüyor. Birçok kişi, Windows 11’in gidişatının kendilerini Linux veya macOS gibi işletim sistemlerine geçiş yapmaya zorladığını belirtti. Kullanıcılar, Microsoft’un temel kullanıcıları dinlemek yerine hissedarları ve kurumsal satışları memnun etmeye odaklandığını düşünüyor.

Pavan Davuluri’nin bu açıklaması aslında kurumsal müşterilere yönelik bir konferans kapsamında yapılmış olsa da, Microsoft’un “her Windows 11 PC’yi bir AI PC yapma” vizyonunun tüm kullanıcıları kapsadığı biliniyor. Copilot+ cihazlardaki Ayarlar menüsünde bulunan sohbet botu gibi yapay zeka ajanları zaten sistemde yerini almaya başladı.

Görünen o ki Microsoft, yapay zeka devriminde öncü olmakta kararlı. Ancak bu kararlılık, işletim sisteminden temel düzeyde performans ve stabilite bekleyen sadık kullanıcı kitlesiyle şirketin arasını açıyor. Peki, siz Microsoft’un Windows 11’e yapay zeka entegre etme konusundaki bu ısrarcı tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Stablecoin Visa ile İçerik Üreticisi Ekonomisinde

Visa, 11-12 Kasım 2025 tarihinde San Francisco ve Lizbon’da gerçekleşen Web Summit’te işletmelerin ve platformların doğrudan stablecoin cüzdanlarına ödeme gönderebilmesine imkân tanıyan yenilikçi bir pilot uygulamayı açıkladı. Visa Direct kullanan işletmeler ödemelerini itibari para birimiyle yaparken, alıcılar USDC (USD Coin) gibi stablecoin’lerle ödeme alabiliyor. Ayrıca, Visa Direct’in kapsama alanını genişleterek içerik üreticilerine, serbest çalışanlara ve dijital pazaryerlerine; para birimi dalgalanmalarının yaşandığı veya bankacılık altyapısının sınırlı olduğu pazarlarda dahi, istikrarlı bir değer koruma imkânı ve fonlara hızla erişebilme avantajı sağlıyor.

Geçtiğimiz yıl Visa, içerik üreticilerini küçük işletmeler kapsamına aldığını duyurmuştu. Visa bu kapsamda, küçük işletmelerin kolay ve güvenli bir şekilde ödemelerini yönetmelerine, sermayeye erişmelerine ve işletmelerini büyütmelerine destek oluyor. Dünya genelinde küçük işletmelere sunduğu destekleri, içerik üreticilerine de sunuyor. 

İçerik üreticilerinin %57’si dijital ödemeleri hız avantajı nedeniyle tercih ediyor

Visa Direct üzerinden USD destekli stablecoin ödemelerinin doğrudan dijital cüzdanlara gönderilebilmesiyle, içerik üreticileri ve serbest çalışanlar ödemelerine, 7/24 daha hızlı ve güvenli erişecek. Visa tarafından gerçekleştirilen Monetized: Visa 2025 İçerik Üreticisi Ekonomisi araştırmasına göre, içerik üreticilerinin %57’si ödemelerini anında alabilmeyi, dijital ödeme yöntemlerini tercih etmelerindeki en önemli neden olarak gösteriyor. 

Stablecoin tabanlı bu yeni sistem de, finansal erişimi artırarak dijital ekonomide daha hızlı, güvenli ve küresel ölçekte esnek para hareketlerinin önünü açıyor.

Visa Direct ile stablecoin ödemelerinde yeni bir dönem başlıyor

Visa Direct kapsamında geliştirilen stablecoin ödemeleri ilk aşamada ABD’de kullanıma sunulacak. Pilot uygulama, seçili iş ortaklarıyla başlatılırken; 2026’nın ikinci yarısında kullanıcı talebinin artması ve düzenleyici çerçevelerin ilerlemesiyle birlikte kapsamının genişletilmesi planlanıyor.

Visa Direct Stablecoin Ödemelerinde Öne Çıkanlar

  • Sürekli kolaylık: Tüketiciler, içerik üreticileri ve serbest çalışanlar, stablecoin ödemelerine neredeyse anında erişebilecek.
  • Dijital çağda sınırı olmayan para birimi: Stablecoin’ler, bankacılık hizmetlerine erişimi sınırlı olan bölgelerde veya USD banka hesaplarının bulunmadığı yerlerde erişim imkânı sağlıyor.
  • Artan şeffaflık: Her işlem blok zincirinde kalıcı olarak kaydedilir; bu da denetlenebilirlik, uyumluluk ve makbuz onayını destekler.

Pilot uygulama seçili iş ortaklarıyla ABD’de başlatılıyor. Müşteri talebi arttıkça ve kanuni düzenlemeler izin verdikçe 2026’nın ikinci yarısında daha geniş bir yayılım planlanıyor.

Eski Vine videolarını diVine ile izleyin

2016 yılında kapatılmasına rağmen hala nostaljiyle anılan kısa video platformu Vine, yeni bir hizmet sayesinde geri dönüyor. Eski Vine içeriklerini bir araya getiren diVine adlı servis, hem web sitesi hem de iOS/Android beta uygulamalarıyla kullanıma sunuldu. Bu projenin arkasında, Twitter’ın kurucularından Jack Dorsey’in desteği yer alıyor. Elon Musk’ın Vine’ı geri getirme girişimlerine rağmen hayata geçen bu yeni servis, diVine Vine içerikleri ile eski popüler dönemi yeniden canlandırmayı hedefliyor.

diVine Vine İçerikleri ve Yapay Zeka Engeli

Vine, 2012’de kurulmuş ve kısa sürede 200 milyondan fazla aktif kullanıcıya ulaşarak kendi fenomenlerini yaratmıştı. Platformun kapanmasından bu yana geçen sürede birçok kez geri getirilmesi gündeme gelmişti, hatta Elon Musk bu konuda anketler yapmış ve yapay zeka formunda geri getireceğini bile ima etmişti. Ancak Musk’ın bu konudaki son açıklaması, Vine video arşivini bulduklarını ve videolara yeniden erişim sağlamak için çalıştıklarını belirtmekle sınırlı kalmıştı.

100 Binden Fazla Video Arşivlendi

Yeni servis diVine Vine içerikleri arşivini yaklaşık 100 binden fazla eski Vine videosunu bir araya getirerek oluşturdu. Platform, sadece eski videoları sergilemekle kalmıyor; aynı zamanda kullanıcıların profil oluşturmasına ve 6 saniyelik formatta yeni videolar paylaşmasına da imkân tanıyor. Servisin önemli bir özelliği ise, yapay zekâ üretimi (AI) videoların paylaşılmasını engellemeye yönelik özel bir altyapıya sahip olmasıdır. Bu sayede platform, orijinal ve organik içeriğe odaklanmayı amaçlıyor.

Jack Dorsey Desteğiyle Güçlendi

Vine’ın eski popüleritesini geri getirmeyi amaçlayan diVine, Twitter’ın kurucularından Jack Dorsey’in desteği sayesinde önemli bir güç kazandı. Bu destek, platformun güvenilirliğini ve teknik altyapısının sağlamlığını artırıyor. Kullanıcılar, artık mobil uygulamalar ve web sitesi üzerinden doğrudan nostaljik Vine videolarına erişebilir, aynı zamanda kendi yaratıcı içeriklerini de toplulukla paylaşabilirler. Servis, Musk’ın aksine, eski platformun ruhunu doğrudan canlandırmayı başaran ilk girişim oldu.

Huawei XMAGE 2025’te bir Türk!

Huawei XMAGE 2025’te bir Türk!

Huawei XMAGE 2025 ödüllerinin kazananları Paris'te açıklandı. Mehmet Emin Coruş, dünya ikincisi oldu. İşte detaylar.

Peki, eski Vine içeriklerini geriye getiren diVine hakkındaki sizin görüşleriniz neler? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!

Valve onayladı: Android oyunları Steam’e geliyor

Valve, oyun dünyasında önemli bir adım atarak Android oyunlarına Steam platformunun kapılarını açtığını duyurdu. Bu gelişme, şirketin yeni tanıttığı Steam Frame başlığıyla eş zamanlı olarak ortaya çıktı. Daha önce Steam Frame’in Android uygulama dosyaları olan APK’ları yandan yüklemeyi (sideloading) destekleyeceği bilgisi paylaşılmıştı. Ancak Valve’ın yaptığı son açıklama, bu desteğin resmi olarak Steam mağazasına taşınacağını doğruladı.

Valve Steam Frame ile Meta Quest’e rakip oluyor: Android APK desteği açıklandı

Valve yetkilileri, The Verge’e yaptıkları açıklamada Steam Frame’in, geliştiricilerin halihazırda mobil cihazlar ve Meta Quest VR başlıkları için kullandıkları APK dosyalarını doğrudan destekleyeceğini belirtti. Meta Quest platformunun da modifiye edilmiş bir Android sürümü kullandığı biliniyor. Bu strateji, Meta başlıklarında bulunan oyunların Steam’e kolayca taşınmasının (port edilmesinin) önünü açıyor. Böylece geliştiriciler, oyunlarının Steam Frame sürümünü oluşturmak için ekstradan zaman harcamak zorunda kalmayacak.

Valve, Steam Frame, Android, APK, oyun

Valve çalışanı Jeremy Selan, kullanıcı deneyimine vurgu yaptı. Amaçlarının, kullanıcıların “hangi oyunun hangi platformdan geldiğini düşünmek zorunda kalmaması” olduğunu belirtti. Kullanıcıların oyunlarını Steam’den indirip doğrudan oynamaya başlamasını hedeflediklerini söyledi. Selan ayrıca bu oyunların Steam Frame üzerinde harika bir performans sunacağını ifade etti. Cihazın Arm tabanlı Snapdragon 8 Gen 3 yonga seti kullandığını ve oyunların da Arm kodunu doğal olarak çalıştıracağını belirtti. Şirket, bu doğal çalışmaya rağmen deneyimi daha da iyileştirmek için Proton uyumluluk katmanını uygulamaya devam edecek.

Valve, Steam Frame ve Steam Controller donanımlarını duyurdu

Valve, Steam Frame ve Steam Controller donanımlarını duyurdu

Valve, donanım ailesini genişletiyor. Merakla beklenen yeni Steam Frame ve Steam Controller resmi olarak duyuruldu.

Bu gelişme sadece Steam Frame ile sınırlı kalmayabilir. Valve’dan Pierre-Loup Griffais, The Verge’e yaptığı açıklamada Steam Frame’in, SteamOS işletim sisteminin “daha geniş bir Arm cihaz yelpazesinde” çalışmasının önünü açtığını belirtti. Griffais, özellikle dizüstü bilgisayarlara işaret etse de, Arm mimarisinin gelecekteki el konsolları için de “büyük potansiyele” sahip olduğunu ekledi.

Bu yorumlar, Valve’ın bu yılın başlarında CES fuarında yaptığı açıklamalarla da örtüşüyor. Şirket o dönemde, Arm tabanlı bir SteamOS cihazıyla (örneğin bir el konsoluyla) “kesinlikle ilgilendiklerini” ancak o sırada “Arm üzerinde çalışmak için bir yolları olmadığını” belirtmişti. Steam Frame’in Arm tabanlı mimarisi, Valve’ın bu önemli teknolojik engeli aştığını ve gelecekte farklı donanımların bizi beklediğini gösteriyor. Valve’ın Android oyunlarını Steam’e getirme hamlesi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?