İnternet ve sosyal medya kullanıcıları, favori platformlarının erişilmez hale gelişiyle sık sık karşı karşıya kalıyor. Siber saldırılar ve sunucu kaynaklı sorunlar bu anlamda başı çeken sorunlar olarak göze çarpıyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırma, son 12 ayın en çok çöken platformlarını gösteriyor.
Ünlü sosyal medya analiz firması ToolTester yapılan araştırmanın ilk 30 sırasında; Facebook, Twitter, Steam, Snapchat, Slack ve birçok ünlü sosyal medya platformu yer alıyor.
Yeni nesil özellikleri ile sosyal medya ekosistemindeki konumunu güçlendirmeye devam eden Bigo Live nedir?
Sosyal medya dünyasında en çok çöken platform Discord
Son 12 ayda Amerika Birleşik Devletleri özelinde yapılan araştırmada, toplamda tam 129 kez çöken Discord başı çekiyor. Bununla birlikte platformların kullanıcıları ile de bir anket gerçekleştiren firma, Discord kullananların yüzde 87’sinin bağlantı sorunlarından şikayetçi olduğunu belirtiyor. Yine Discord kullanıcılarının yüzde 9’u, hesaplarına giriş yaşamakta güçlük çektiklerini belirtti.
Yukarıdaki tabloda turkuaz olarak gösterilen barem, kullanıcıların siteye veya uygulamaya erişme konusundaki, mor baremler ise giriş yapma konusundaki şikayetlerini temsil ediyor. Bu anlamda en çok çöken platformlar arasında Steam ikinci sırada yer alsa da, kullanıcılar YouTube ve Spotify‘a erişim konusunda yıl boyunca ciddi problemlerle karşılaşmış görünüyorlar.
Listede bir diğer dikkat çeken unsur da oyun platformları oluyor. Listenin ilk 10 sırasında, dünyanın en çok kullanılan oyun platformları olan Steam, PlayStation Network ve Xbox Live da yer alıyor. Buna göre son bir yılda; PSN 49, Xbox Live 63 ve son olarak Steam toplamda 99 kere erişim sorunlarıyla karşı karşıya kalmış.
Peki sizler sosyal medya platformlarına erişirken sorun yaşıyor musunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Bu ay gerçekleştirilen Apple lansmanında duyurulan ve 1 Ekim tarihinde piyasaya çıkacak olan iPhone 13 ile ilgili yeni haberler gelmeye devam ediyor. Son gelen bilgilere göre, iPhone 13’ün Apple Care dışında tamir edilmesi sonrası çeşitli problemler ortaya çıkabilir.
Her ne kadar sorun çıkaran cihazların bizzat Apple tarafından tamir edilmesi önerilse de, bazı kullanıcılar masraftan kısmak için farklı tamir yöntemleri deneyebiliyorlar. Özellikle garantisi dolmuş cihazların tamirini ucuza getirmek isteyen kullanıcılar, iPhone 13 sonrasında cihaza dair bazı özellikleri kaybedebilirler.
Eski iPhone cihazınızı elden çıkarmak ya da yeni nesle geçiş yapmak istiyorsanız vereceğimiz ipuçlarıyla cihazınızı satabilirsiniz.
iPhone 13, yan sanayi ekranlarda sorun çıkarabilir
Phone Repair Guru adındaki YouTube kanalının yaptığı bir teste göre, iPhone 13‘ün ekranını üçüncü parti bir ekranla değiştirmek Face ID‘nin bozulmasına sebep oluyor. Aynı YouTube kanalı, cihazın mikrofonunu değiştirmenin herhangi bir sensörün bozulmasına sebep olmadığını buna karşın Face ID’nin bir daha hiçbir şekilde çalıştırılamadığını belirtiyor.
Ekran değişiminden sonra cihaz tekrar başlatıldığında, Face ID oluşturmanız için karşınıza gelen ekran hiçbir şekilde yüzünüzü algılayamıyor ve ‘Face ID uygun değil. Face ID’yi tekrar kullanmayı deneyin‘ şeklinde bir uyarı ile karşılaşıyorsunuz.
Aynı YouTube kanalı, bu sorunu aşmanın bir iki yolu olabileceğini belirtiyor. Phone Repair Guru‘ya göre, yan sanayi ekrana bir takım çipler transfer edilebilirse Face ID’nin yeniden çalıştırılması mümkün olabilir. Buna karşın, bu işlemin hiç de kolay olmadığı söyleniyor.
Apple’ın bu anlamda kasıtlı bir önlem alıp almadığı şu an için belirsiz. Sizler de konuyla ilgili görüşlerinizi bizlerle yorumlar kısmında paylaşmayı ihmal etmeyin.
Akıllı telefonların kullanım deneyimlerini etkileyen en büyük etkenlerden biri şüphesiz batarya kapasitesi ve buna bağlı olarak değişen pil süresi. Sizler için 5.000mAh bataryaya sahip uygun fiyatlı Android modellerini listeledik.
5.000mAh bataryaya sahip uygun fiyatlı Android telefonlar
OPPO A54
Uygun fiyatıyla dikkat çeken OPPO A54, gücünü MediaTek Helio P35 işlemciden alıyor. 12nm teknolojisiyle üretilen Helio P35 işlemcide 4 adet 2.3GHz Cortex-A53 ve 4 adet 1.8GHz Cortex-A53 çekirdek mevcut.
6.51 inç HD Plus IPS LCD ekran ile tanıtılan cihaz, ne yazık ki 60Hz panele sahip. Üçlü kamera dizilimiyle karşımıza çıkan modelde 13 Megapiksel ana kamera, 2 Megapiksel makro lens ve 2 Megapiksel derinlik sensörü mevcut. Ön kamerada ise 16 Megapiksel lens kullanılmış.
18W hızlı şarj teknolojisine sahip 5.000mAh batarya ile satışa sunulan OPPO A54 modelini MediaMarkt güvencesiyle satın almak için buraya tıklayın.
TCL 20 SE
TCL’in giriş seviyesi modellerinden biri olan TCL 20 SE, gücünü Qualcomm tarafından üretilen Snapdragon 460 işlemciden alıyor. 11nm teknolojisi ile üretilen işlemci, 4 adet 1.8 GHz ARM Cortex-A73 ve 4 adet 1.6GHz ARM Cortex-A53 çekirdeğe sahip.
6.82 inç 60Hz IPS LCD ekran ile karşımıza çıkan model, dörtlü kamera dizilimine sahip. Cihazda16 Megapiksel ana kamera, 5 Megapiksel ultra geniş açılı lens, 2 Megapiksel makro lens ve 1 adet 2 Megapiksel derinlik sensörü mevcut. Öz çekim için 8 Megapiksel lens tercih edilmiş.
18W hızlı şarj teknolojisine sahip 5.000mAh batarya ile satışa sunulan TCL 20 SE modelini MediaMarkt güvencesiyle satın almak için buraya tıklayın.
Samsung Galaxy A22
Samsung’un uygun fiyatlı modelleri arasında yer alan Galaxy A22, gücünü MediaTek Dimensity 700 (MT6833) işlemciden alıyor. Dimensity serisinin orta seviye işlemcilerinden biri olan Dimensity 700’de 2 adet 2.27 GHz ARM Cortex-A76 ve 6 adet 2.0 GHz ARM Cortex-A55 çekirdek mevcut.
Üçlü kamera dizilimiyle karşımıza çıkan cihazda 48 Megapiksel ana kamera, 5 Megapiksel ultra geniş açılı kamera ve 2 Megapiksel derinlik sensörü bulunuyor. Ön kamerada ise 8 Megapiksel lens tercih edilmiş.
15W hızlı şarj teknolojisine sahip 5.000mAh batarya ile satışa sunulan Samsung Galaxy A22 modelini MediaMarkt güvencesiyle satın almak için buraya tıklayın.
Samsung Galaxy A02
MediaTek MT6739WW işlemciden güç alan Samsung Galaxy A02 modeli, şirketin ürettiği giriş seviyesi modeller arasında en çok dikkat çekenlerden biri. Giriş seviyesi işlemciler arasında yer alan MediaTek MT6739WW işlemcide 4 adet 1.5 GHz ARM Cortex-A53 çekirdek bulunuyor.
6.5 inç PLS ekran ile ekran deneyimi konusunda beklentileri karşılayan Galaxy A02, ikili kamera dizilimiyle karşımıza çıkıyor.
13 Megapiksel ana kamera ve 2 Megapiksel makro lense sahip olan modelin ön kamerasında ise 5 Megapiksel lens tercih edilmiş.
5.000mAh batarya ile satışa sunulan Samsung Galaxy A02 modelini MediaMarkt güvencesiyle satın almak için buraya tıklayın.
İlk olarak 2000 yılında piyasaya çıkan Hitman: Codename 47 ile başlayan Hitman efsanesi, 20 yıldır oyun dünyasında büyük bir yere sahip. Son olarak episodik bir bölüm sistemine geçen yapım, özellikle son oyunuyla eleştirmenlerden tam not aldı.
Her ne kadar son dönemde piyasaya çıkan Hitman yapımları oyuncuların beğenisini kazansa da, GOG platformunda yayınlanan GOTY versiyonuyla bu kez büyük bir tepkiye neden olmuş durumda.
Steam, EA Play bünyesinde yer alan pek çok yarış oyununu yüzde 80'e varan indirimlerle oyunculara sundu. İşte indirime giren oyunlar...
Cyberpunk 2077 ve The Witcher serisinin yapımcısı CD Projekt RED‘in sahibi olduğu GOG.com oyunculara oldukça uygun fiyatlı teklifler sunmasıyla biliniyor. Kurulduğu ilk günden beri büyük ilgiyle karşılanan platformun önemli bir özelliği daha var: GOG, bünyesindeki hiçbir oyun için kopya koruma yöntemi uygulamıyor ve sürekli internet bağlantısı istenmiyor.
Geçtiğimiz hafta içerisinde GOG bünyesine katılan Hitman: Game of The Year Edition, yaklaşık yüzde 70 indirimle 18 dolar gibi bir fiyata oyunculara sunuldu. Bu fiyat indirimine karşın, oyuncular Hitman’in GOG sayfasını olumsuz eleştiri bombardımanına tutuyorlar. Nitekim GOG, tarihinde ilk defa bir oyuna kopya koruma yöntemiuygulamış durumda.
Oyuncuların yaptığı olumsuz geri bildirimler sonrasında, oyunun GOG puanı şu an için 1.4/5.0‘e gerilemiş vaziyette. Oyunun multiplayer moduna girmek istemeyenler dahi internete bağlı olma zorunluluğu ile karşı karşıyalar. Bu anlamda Hitman’in GOTY sürümünü GOG üzerinden alan oyuncular, tek oyunculu deneyim için bile internete bağlı olmak zorunda tutuluyor.
Peki sizler GOG tarafından oyunculara dayatılan DRM koruması hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Tüm dünyayı büyük bir çıkmaza sokan Nazi Almanyası‘nın geliştirdiği teknolojileri sizler için yazdık. 1933-1945 yılları arasında Almanya’yı yöneten Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi, birçok katliam ve işkencenin sorumlusu oldu. Bu tek parti rejimine dayalı yönetim sisteminin başındaki “Führer” unvanlı devlet başkanı Adolf Hitler, savaş teknolojisine büyük önem verdi.
Bu yazımızda, o tarihte Almanya’nın geliştirdiği teknolojik cihazlara bakacağız. Naziler, özellikle askerî teknoloji alanında çığır açan yenilikler yaptı. İşte uzun yıllar gizli kalan ve açıkça kullanılan o cihaz ve ürünler…
Evrensel sabitlerden mimariye, tıptan basit ev eşyalarına kadar Antik Mısır döneminin bilim ve tekniğe çok sayıda önemli katkısı oldu.
Nazi teknolojileri neler? İlk sırada havacılık var!
Hiç şüphesiz Nazilerin en önem verdiği askeri teknolojinin başında hava kuvvetleri geliyor. Zira çeşitli güdümlü füzeler ve gizli bombardıman uçakları gibi pek çok havacılık unsuru bunun kanıtı. Ayrıca Nazi teknolojisinin bir kısmı günümüzün modern ordularının önemli bir parçası haline geldi. Dev tanklar ve Güneş Silahları gibi bazı tasarımlar ise tamamen teorikti.
Nükleer silahlar
ABD merkezli medya şirketi Ranker‘in yazısına göre, Alman fizikçiler nükleer reaktör inşası, izotop ayırma ve ağır su üretiminde önemli çalışmalar yaptı. Bu nedenle, Alman nükleer silah araştırmaları Amerikan araştırmalarıyla rekabet halindeydi.
Bununla birlikte, hükümet kararları, Yahudi fizikçilerin sınır dışı edilmesi ve bilim insanlarının savaşa gönderilmesi gibi pek çok gelişme, Nazi Almanyası’nı bir nükleer bomba için gereken atılımlardan alıkoydu. Ancak bulguları daha sonra Soğuk Savaş’ta Müttefik nükleer silah araştırmalarının anahtarı haline geldi.
Ayrıca Naziler, nükleer araştırma programının bir parçası olarak yüzlerce küp uranyum üretti. Ancak bunlar, Nazilerin savaşı kaybetmesiyle kayboldu. Bilim insanları halen uranyumları arıyor.
Dünyanın İlk Seri Üretim Helikopteri
Hem Mihver hem de Müttefikler, helikopter teknolojisi geliştiriyorlardı. Bunun yanı sıra, Almanya gerçek üretim açısından ilk sıradaydı. Flettner Fl 282 prototipi ve 1944’te bin makinelik tam sipariş ile dünyanın ilk seri üretim helikopteri oldu.
Müttefik bombalamaları Flettner fabrika üretimini etkiledi. Nihayetinde, Mayıs 1945’e kadar 24’ü üretim hattından çıktı. Üç helikopter ise savaştan sağ çıktı.
Uzay uçakları ile Naziler ne amaçladı?
“Silbervogel” kod adlı Alman projesi, Almanya’dan fırlatıldığında 90 mil yüksekliğe ulaşabilecekti. Böylece, ABD’nin önemli şehirlerinden New York‘u bombalayabilecek bir yörünge altı bombardıman uçağı için teorik bir tasarımdı.
Uçak bir rüzgar tüneli maketi kadar ilerledi. Tasarım üzerinde yapılan çalışmalar bugün roket ve ramjet teknolojisini etkilemeye devam ediyor.
Gelişmiş jet avcı ve bombardıman uçakları
ME-262, ilk operasyonel jet avcı uçağı olarak tarih kayıtlarına geçti. Ayrıca Nazilerin çeşitli gelişim aşamalarında çok çeşitli jet avcı uçakları ve bombardıman uçakları vardı. Bazıları çok sınırlı da olsa faal oldu. Birçoğu ise çizim tahtasından asla çıkamadı.
Nazi teknolojileri arasında önemli bir yer edinen bir savaş uçağı oldu. Bu, savaşın sonunda çok sınırlı sayıda kullanılan Arado Ar-234 jet bombardıman uçağıydı. İlk Ar-234 savaş görevi, Normandiya’daki Müttefiklerin üzerinde bir keşif uçuşuydu ve 2 Ağustos 1944’te gerçekleşti.
Diğer tasarımlar Messerschmitt Me P.1101 ok açılı kanatlı avcı uçağı, Ta-400 uzun menzilli bombardıman uçağı ve Fa-269 VTOL avcı uçağıydı.
Devasa mega tanklar
Alman tank teknolojisi II. Dünya Savaşı’nda rakipsizdi. Ancak savaştıkları zaten üstün makinelerin ötesinde Almanya, çeşitli ağır, süper ağır ve devasa tanklar üzerinde çalışıyordu. Bunların en ünlüsü, sırasıyla bin ve bin 500 ton ağırlığında olan P.1000 Ratte ve P.1500 Monster tanklarıydı. Bu iki devasa tank, deniz silahlarıyla donatılmıştı.
Her iki tasarım da pratiğe geçemedi ve tanklar maket aşamasında kaldı. Ancak üretilmiş olsalardı, ağır bombalama dışında herhangi bir yolla belki de yok edilemeyeceklerdi.
Nazi teknolojileri arasında anti-yerçekimi teknolojisi de var!
Gelelim doğruluğu halen kanıtlanamayan Nazi projelerine… Die Glocke (Çan) olarak bilinen ultra gizli bir proje üzerinde Nazi bilim insanları çalışıyordu. Bu projeyle amaçlanan anti yerçekimi teknolojisini geliştirmekti.
Polonyalı yazar Igor Witkowski, bir Nazi subayının sorgusundan elde edilen transkriptlere erişimi olduğunu iddia etti. Buna dayanarak, Nazilerin çan şeklindeki bir aracı havada tutmayı başarmak istediklerini ileri sürdü. Bu araç, kırmızı cıvanın gücünü kullanarak kendini yerden fırlatabiliyor ve motorsuz bir şekilde hareket edebiliyordu.
İddiaya göre, savaş sona ererken bu projede çalışan bilim insanları öldü ve çan, ABD’nin eline geçti. Bu konuda Witkowski’nin kanıtı, Çan üzerinde yapılan tüm takip araştırmaları gibi sadece varsayım.
Zamanda yolculuk
Die Glocke projesiyle Nazilerin zamanda yolculuğu bulmak istedikleri de iddia ediliyor. Yazar Henry Stevens bu iddiayı ortaya attı. Ona göre, bir cihazın üstünde dışbükey bir ayna kullanarak bunu yapacaklardı. Bazı araştırmacılar ise Çan’ın zaten bir zaman makinesi olduğunu ve içindeki kişiye geçmişe gitme yeteneği verdiğini öne sürdü.
Netflix, Amazon Prime Video gibi isteğe bağlı video akış servislerinin sayısı giderek artarken; Apple, TV+ hizmetiyle 2019 yılında bu pazara adım attı. İlk günlerinde sınırlı sayıda platformda izlenebilen Apple TV Plus günümüzde Roku, PlayStation, Xboxve daha birçok cihazı destekliyor. 7 günlük deneme süresi bulunan hizmet sonrasında aylık 4,99 dolar fiyat etiketiyle kullanıcılarına hizmet veriyor.
TV+’ta tıpkı Netflix ve diğer rakiplerinde olduğu gibi orijinal içerikler de yer alıyor. Başrolünde Jason Sudeikis’in yer aldığı Ted Lasso platformun öne çıkan dizileri arasında bulunurken; 73. Primetime Emmy Ödülleri kapsamında da En İyi Komedi Dizisi ödülü kazanmıştı. Bugüne kadar abone sayısı hiç açıklanmayan Apple TV+’ın kaç milyon kullanıcıya hizmet verdiği nihayet belli oldu.
Apple'ın 2019 yılında piyasaya sürdüğü Apple TV+ hala Türkiye'ye gelmedi. Peki ne zaman gelecek? Detaylarıyla inceliyoruz.
Apple TV+, 20 milyondan az aboneye sahip
Uluslararası Tiyatro Sahne Çalışanları İttifakı(IATSE), sahne arkasında kamera kurulumu, ışıklandırma gibi işleri yürüten set ekibinin haklarını savunan ve temsil eden bir sendika. Bu sendika aynı zamanda Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği ile yeni bir sözleşme hazırlığı içerisinde. Apple’ın da ittifakın bir üyesi olduğu biliniyor.
Apple TV+’ın orijinal dizisi Ted Lasso
IATSE’den bir sözcünün CNET’e yaptığı açıklamaya göre; Apple TV+ hizmetinin ABD ve Kanada’daki toplam abone sayısı 20 milyonun altında. Öte yandan Uluslararası Tiyatro Sahne Çalışanları İttifakı, abone sayısının bu iki ülkede az olması sebebiyle Apple’ın yüksek bütçeli yapımlarda görev alan çalışanlara az bütçe ayırdığını açıkladı. Netflix ve Disney gibi şirketlerle kıyaslandığında, bunlar daha fazla ücret ödüyorken; abone sayısının az olması sebebiyle Apple kemer sıkma politikası yürütüyor.
Apple konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ödediği bütçenin rakipleriyle karşılaştırıldığında makûl olduğunu söyledi. Ancak TV+ hizmetinin abone sayısıyla ilgili birinci ağızdan herhangi bir bilgi paylaşmadı.
Netflix tarafından dün gerçekleştirilen TUDUM etkinliği sonrasında League of Legends sevenlerini oldukça heyecanlandıracak bir gelişme yaşandı. LoL oyunundan ilham alan Arcane isimli bir animasyon dizisi hakkında tüm detaylar ortaya çıktı. Ayrıca şirket, beklenen dizinin ilk fragmanını da paylaştı.
League of Legend oyunundan ilham alan animasyon dizisinin, Kasım ayından itibaren Netflix üzerinden yayınlanacağı öğrenildi. İlk bölümün ardından planlanan ek bölümlerin de sonraki haftalarda parça parça yayınlanması bekleniyor.
League of Legends'ın yeni karakteri Akshan duyuruldu. Video ile duyurulan Akshan oyunun dengesini bozabilecek yeteneklere sahip.
League of Legends dizisi oyuncuları belli oldu
Netflix tarafından yapılan sürpriz sonrasında League of Legends hayranlarını heyecanlandıracak açıklama yapıldı. Dizinin kadrosunda, Vi karakterini Hailee Steinfeld canlandıracak. Bu oyuncu, daha önce Örümcek Adam rolü ile izleyici karşısına çıkmıştı. Jinx karakterine ise Ella Purnell hayat verecek. Kendisini Ölüler Ordusu filminde de görmüştük. Önemli karakterlerden biri olan Jayce rolünü ise Kevin Alejandro oynayacak.
Arcane isimli animasyon dizisinde özellikle League of Legends evreninde dikkat çeken iki önemli kişiye odaklanılması bekleniyor. Şampiyon olarak tanımlanan kız kardeşler Vi ve Jinx arasındaki bağlantı seyircilere anlatılacak. Zor bir çocukluk sürecinin ardından yaşadıkları yetişkinlik hayatına yer verilecek. Çocukluktan yetişkinlik sürecine kadar devam eden maceralı hayat içerisinde, aynı zamanda yeni League of Legends yüzlerine de yer verilecek.
Arcane dizisi ne zaman yayınlanacak?
Şimdiden heyecanla beklenen Arcane dizisi aslında Riot Games ile Netflix arasında yürütülen ortak bir yapım olarak hazırlandı. League of Legends 2021 Dünya Şampiyonası Finalleri’nin gerçekleşmesinin hemen ardından Netflix üzerinden 6 Kasım tarihinde yayınlanmasıbekleniyor. Serinin ikinci kısmı 13 Kasım tarihinde, 3. Kısmı ise 20 Kasım tarihinde yayınlanacak. Yayınlanan her bir perde, kendi içinde 3 bölüme ayrılacak.
Peki ya sizin League of Legends dizisinden beklentileriniz neler? Bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Bir film yapma hayaliyle yola çıkan herkesin aklında başroller için belirli bir isim canlanır. Özellikle otör yönetmenlerin sürekli belirli oyuncularla çalışmak istemesi veya oyuncuya rol yazdığı bilinen bir gerçektir. Ancak bazen işler istendiği gibi gitmeyebilir.
Sinema tarihi birbirinden unutulmaz filmlerle ve onlara hayat veren oyuncularla dolu. Kimi zaman film sonlandığında, rolü oynayan aktörün veya aktristin o rol için biçilmiş kaftan olduğu düşünülse de, bazen o isim rol için düşünülen ikinci veya üçüncü opsiyon dahi olabiliyor. Bu yazımızda rol için düşünülen ilk isim olmamasına rağmen yapımı adeta taşıyan oyunculara ve bu kült filmlere değineceğiz.
Robert Zemeckis’in unutulmaz yapımı ve IMDB Top 250 listesinin gediklilerinden olan Forrest Gump’ı Tom Hanks canlandırdı. Buna karşın rol için ilk düşünülen oyuncu; Sin City ve Face/Off gibi filmlerden tanıdığımız Jonh Travolta olmuştu. Travolta, aynı dönemde senaryosu gelen Pulp Fiction‘da oynamayı tercih etti.
The Matrix
Listemizin ikinci sırasında sinema tarihinin en unutulmaz yapımlarından olan The Matrix var. Efsane ilk üçlemenin ardından The Matrix: Resurrection için gün sayarken, aslında serinin iki başrolü olan Neo ve Morpheus karakterleri için kimlerin düşünüldüğünü duyunca oldukça şaşırabilirsiniz.
Öncelikle Neo rolüne değinelim. Watchowski kardeşler Neo rolü için siyahi bir aktörle çalışmak istiyorlardı ve akıllarındaki ilk isim Will Smith‘ti. Ünlü oyuncu rolü reddedip Vahşi Vahşi Batı filminde oynamayı tercih etti. Bunun üzerine, Leonardio Di Caprio ve Tom Cruise ile görüşüldü. Her iki isimden de red yanıtı alınınca rol Keanu Reeves’e gitti.
Gelelim Morpheus‘a… Morpheus rolü için teklif yapılan ilk isim Sean Connery oldu. Usta aktör senaryoyu anlamadığını itirafederek teklifi geri çevirince yeni adres Val Kilmer oldu. Ünlü aktör de Morpheus rolünü beğenmeyince, son olarak teklif götürülen Laurence Fishborne ile anlaşıldı. Özetle yukarıda ismi geçen kombinasyonlardan herhangi biri olabilecekken, Morpheus ve Neo ikilisini, Laurence Fishborne ve Keanu Reeves ile izlemiş olduk.
Gladiator
İmparator Marcus Aurelius’a baş kaldıran ünlü gladyatör Maximus‘un arenalardaki unutulmaz macerasını izlediğimiz film, toplamda 11 Oscar ödülü alarak 2000 yılına damga vurmuştu. Russell Crowe’un gelmiş geçmiş en unutulmaz yapımlarından biri olan film için ilk düşünülen aktör Mel Gibson‘dı. Ünlü aktör, rolün gerektirdiği aksiyon için fazlasıyla yaşlı olduğunu düşünerek filmde oynamayı reddetti.
The Godfather
Sinema tarihinin en efsane üçlemelerinden biri olan The Godfather serisi, unutulmaz oyuncu kadrosuyla da hatırlanıyor. Al Pacino’nun canlandırdığı Michael Corleone rolü için teklif yapılan ilk oyuncu Jack Nicholson olmuştu. Filmi reddederek Chinatown‘da oynamayı tercih eden Nicholson, daha sonrasında konuyla ilgili verdiği röportajlarda, bu kararından hiçbir zaman pişmanolmadığını belirtti.
Wolverine
2013 yılında vizyona giren ilk solo Wolverine filmi için Hugh Jackman aslında ikinci seçenek bile değildi. Marvel’ın ilk gittiği isim olan Russell Crowe rolü reddederek Jackman’ı tavsiye etti. Buna karşın yapımcı firma Dougray Scott‘a teklif götürmeye karar verdi. Scott, o dönem çekimleri devam eden Mission Impossible II ile takvimlerin uymaması sonucu rolü kabul edemedi. Bu sayede rol, Crowe’un da önerisi olan Hugh Jackman’ın oldu.
Peki sizler bu filmler ve rolü reddeden oyuncular hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Hem Android hem iOS platformunun en popüler mobil oyunlarından Subway Surfers ile ilgili oldukça endişe verici bir iddia ortaya atıldı. Buna göre oyun, izin vermeseniz dahi bilgilerinizi üçüncü parti reklam şirketlerine iletiyor.
Apple, bu yılın Ocak ayında App Tracking Transparency (Uygulama Takibinde Şeffaflık) adlı yeni özelliğini duyurmuştu. Bu özellik, aygıtınızla ilgili bilgiler toplayan uygulamaların sizden izin istemesini ve bunu yapma sebebini anlatmasını şart koşuyordu. Görünen o ki bu şeffaflık bazı uygulamaların önünü kapatmaya yetmiyor.
Pek çok kişi vakit buldukça akıllı telefonundan veya konsolundan oyun oynamayı çok seviyor. Peki oyun oynayarak para kazanmak ister miydiniz?
Subway Surfers kullanıcıların verilerini mi iletiyor?
Uygulama Takibinde Şeffaflık özelliği iOS işletim sistemine geldikten sonra, Facebook ve Instagram gibi bir takım sosyal medya uygulamaları, kullanıma devam etmek için bilgi erişimine izin vermenizi şart koşmaya başladı. Buna karşın, çoğu uygulama, veri takibine izin vermemeniz halinde normal bir biçimde çalışmaya devam ediyordu.
Washington Post kaynaklı gelen rapora göre, dünyanın en çok oynanan mobil oyunlarından Subway Surfers, bu izni kötüye kullanıyor. Uygulamanın açılışında sizleri karşılayan, ‘Subway Surfers, diğer şirketlerin uygulamalarındaki ve web sitelerinizdeki eylemlerinizi takip etsin mi?’ sorusuna, Uygulama Beni Takip Etmesin cevabını verseniz dahi verileriniz paylaşılmaya devam ediyor.
Gelen bilgilere göre Subway Surfers, iOS 14.5 ve sonrasındaki sürümlerde gelen bu özelliği kullanıcı lehine kullanmıyor. Yapılan araştırmalarda, oyunun veri erişimine izin vermeseniz de cihaz bilgilerini Chartboost 29 adındaki reklam şirketine ilettiğini gösteriyor. Konuyla ilgili Apple cephesine ulaşmaya çalışan Washington Post yetkililerinin, şirketten henüz bir yanıt alamadığı belirtildi.
Peki sizler bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle yorumlarda paylaşmayı ihmal etmeyin.
ABD’nin New England bölgesindeki Rhode Island eyaleti, ilk filmi 2013 yılında vizyona giren Korku Seansı (The Conjuring) serisine bir dönem ev sahipliği yapmıştı. Yönetmenlik koltuğunda James Wan’ın oturduğu, senaryosunu ise Chad ve Carey Hayes’in yazdığı dünyaca ünlü filmin çekildiği çiftlik evi satışa çıkarıldı.
1736’da inşa edildiği bilinen ev aslında ilk defa piyasaya sürülmüyor. Bundan iki sene önce, tarihler 2019’u gösterdiğinde 440 bin dolar civarlarında Cory&Jennifer Heinzen çifti tarafından satın alınmıştı. Şimdi iki kat daha fazla fiyatla meraklılarının beğenisine sunulmuş durumda.
Hip Hop dünyasının ünlü isimlerinden Tupac Shakur'un suikaste uğradığı araç satışa çıktı. Taşıt fiyatıyla dudak uçuklatıyor...
Harrisville köyünde bulunan evin sahipli olduğu söyleniyor
Rhode Island’da evi satışa çıkaran emlak bürosu Mott & Chace Sotheby’s International Realty’nin açıklamasına göre, 1800’lü yıllarda evde yaşayan Bathsheba Sherman’ın ruhu eve musallat olmuş. Hatta şimdiye kadar sayısız vaka bildirildiği söyleniyor. Ayrıca evin “ABD’deki en bilinen perili ev” olduğu da iddia ediliyor.
Toplamda 8 bin dönümlük bir araziye inşa edilen 3000 metrekarelik evde 3 adet yatak odası yer alıyor. 19. Yüzyıldan kalma gibi gözükmekle birlikte emlak bürosunun belirttiğine göre eve tam teşekküllü bir şekilde restorasyon işlemi yapıldı. Korku Seansı evi olarak bilinen yapı şu anda 1 milyon 200 bin dolara alıcısını bekliyor.
Evin son sahipleri Cory ve Jennifer Heinzen, NBC’ye verdikleri demeçte “evdeki kapıların kendi kendine açılıp kapandığına” şahit olduklarını ve tuhaf sesler duyduklarını söylemişti.
Korku Seansı gerçek olaylardan esinleniyor
Aslında Korku Seansı filminin senaryosu da gerçek olaylara dayanıyor. 1971 yılında eve taşınan Roger ve Carolyn Perron çifti, daha ilk günden paranormal olaylar yaşamaya başlıyorlar. Saatlerin hepsi gece 3:07’de duruyor ve üstelik ailenin köpeği Sandie arka bahçede sebepsiz bir şekilde ölü bulunuyor. Sonraki gece yatarken, Christine bacağının çekildiğini hissediyor fakat bunu önemsemiyor çünkü kardeşi Nancy’in yaptığını düşünüyor. Carolyn yaşanan gelişmeler üzerine tanınmış hayalet avcıları Ed ve Lorraine Warren ile temasa geçmeye karar veriyor. Akabinde günler sürecek bir inceleme başlıyor.
Sinema severlerin en önem verdiği konulardan biri, akıcı yapıya sahip filmler diyebiliriz. Bir oturuşta izlenen ve zamanın nasıl geçtiğini hissettirmeyen yapımlar, pek çok anlamda rakiplerinin önüne çıkabiliyor. Anlattığı konuyu veya hikayeyi başarılı bir şekilde yansıtan işler, hayranlar için en iyi filmler kategorisinde yer alıyor.
Günümüz teknolojisi ile artık sayıları artan bu yapımlar, seçim konusunda da insanın elini güçlendiriyor. Başka bir deyişle sizi ekrana kilitleyecek en iyi filmleri listemizde tanıttık.
Popüler dizi Bir Başkadır'ın yönetmeni Berkun Oya'dan yeni Netflix projesi geliyor. Oya'nın yapımcılığını üstlendiği filmin çekimlerine başlandı.
Ara vermeden izleyeceğiniz en iyi filmler
Hayran geri dönüşlerine göre hazırlanan liste, eski yeni pek çok önemli filmi bünyesinde barındırıyor. Yüksek tempoya ihtiyaç duymadan, kaliteyi seyircilere sunan yapımlar, kimi zaman önemli kadrolara, kimi zamanda kısıtlı imkanlara sahip oluyorlar. Bununla birlikte toplamda 10 şaheserin yer aldığı listeyi gelin birlikte inceleyelim.
Parazit – 2019
2019 yılında vizyona giren Parazit, en iyi filmler listemizde yerini almayı başarıyor. Güney Koreli Bong Joon-ho tarafından yazılan ve yönetilen yapım, Oscar Ödülleri‘ne damga vurması ile dikkatleri üzerine çekmişti. Yoksul bir ailenin, manipülasyon yeteneklerini gözler önüne seren yapım, neredeyse hiç aksiyon ögesi barındırmamasına rağmen gayet akıcı bir işleyişe sahip.
Moneyball – 2011
Micheal Lews‘in aynı isimli kitabından uyarlanan film, iddialı kadrosu ile dikkat çekiyor. Brad Pitt‘in başrolde olduğu yapım, Oakland A isimli düşük bütçeli beysbol takımının, dev rakipleri ile yaşadığı mücadeleleri ele alıyor. Bununla birlikte film, endüstriye dair pek çok detayı da gün yüzüne çıkarıyor. Özellikle bu spora merakı olan kişilerin kaçırmaması gereken Moneyball, Oscar Ödülü almayı da başardı.
The Green Knight – 2021
Soluksuz izlenecek en iyi filmler listemizin en genç üyelerinden biriyle karşı karşıyayız. David Lowery tarafından yönetilen yapım, destansı anlatımı ile dikkat çekiyor. Bununla birlikte oyuncu kadrosu da kuvvetli olan filmin başrolünde, Dev Patel yer alıyor. Mitolojik bir macera isteyenler, filmi sinemalarda izleme imkanına sahipler.
2001: Space Odyssey – 1968
Sizi ekran başına kilitleyecek en iyi filmler listesinin en yaşlı üyesi ile karşı karşıyayız. Stanley Kubrick‘in en iyi işlerinden biri olan 2001: Space Odyssey, özellikle geleceğe dair yaptığı tahminler ile bugünlerde daha değerli bir hale geliyor. Bununla birlikte dönemin yenilikçi anlayışını iyi bir şekilde resmeden film, kesinlikle kaçırmamanız gereken yapımlar arasında.
Avengers: Infinity War – 2018
Sürükleyici yapımlardan bahsederken, süper kahraman filmlerini atlamak olmaz. Marvel sinema evreninde bir dönemin kapanışını başlatan film, hikaye anlatımı ile oldukça seviliyor. Hatta kimilerine göre Infinity War, şimdiye kadar çıkmış en iyi çizgi roman uyarlamaları arasında. Ayrıca yıldızlarla dolu filmin yönetmenlik koltuğunda ise Anthony ve Joe Russo yer alıyor.
Split – 2016
M. Night Shyamalan tarafından yazıp yönetilen Split, her anlamda ilginç bir hikayeyi gözler önüne seriyor. James McAvoy‘un devleştiği yapımda, önemli sosyal mesajlara da değiniliyor. Kevin isimli 24 farklı kişiliğe sahip olan bir adamı merkezine alan Split, Shyamalan‘ın da yeniden yükselişe geçtiği film olarak dikkat çekiyor. Bununla birlikte kendi evrenini kuran usta isim filmin sonunda hayranlarına bazı sürprizler sunuyor.
Gravity – 2013
Uzayda geçen felaket senaryolarına ilginiz varsa, sıradaki film tam size göre. 2013 yılında vizyona giren Gravity, sürükleyici en iyi filmler arasında yer alıyor. Rutin bir görev sırasında uzayda bir nevi yalnız kalan bir astronotu merkezine alan yapım, özellikle işin çaresizlik kısmını başarılı bir şekilde işliyor.
Django Unchained – 2012
Sürükleyici en iyi filmler listemizdeki sıradaki film, bir Quentin Tarantino klasiği. 2012 yılında çıkan Django Unchained, Vahşi Batı‘da geçiyor. Ödülleri peşi sıra toplayan yapım, IMDb‘de 8.4 puan almayı başardı. Özellikle geçmişte geçen aksiyon filmlerini seven sinema severlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir macera Django Unchained.
Whiplash – 2014
2014 yapımı Whiplash, drama yönüyle dikkat çekiyor. Sürükleyici anlatıma sahip yapımın başrolünde J.K Simmons yer alıyor. Oscar Ödülleri‘nde de varlık gösteren Whiplash, özellikle farklı bir deneyim arayan seyircilerin hislerine tercüman olabilir. Ayrıca IMDb puanı 8.5 olan yapım, sinema dünyasından oldukça önemli geri dönüşler aldı.
The Suicide Squad 2 – 2021
Soluksuz izleyeceğiniz en iyi filmler listesinin son yapımı James Gunn‘ın elinden çıkan The Suicide Squad 2. DC Genişletilmiş Evreni‘nin en iyi içeriği olarak gösterilen sinema filmi, hala vizyonda. Tıpkı The Green Knight‘ta olduğu gibi yapımı, sinemadan izleyebilirsiniz. Özellikle seriyi başka boyutlara taşıyan James Gunn‘a The Suicide Squad 2 için ayrı bir parantez de açmak gerekebilir. Bununla birlikte başrol Margot Robbie ve Idris Elba da performansları ile hayranların beğenisini kazandı.
Sizler için oluşturduğumuz liste hakkında neler düşünüyorsunuz? Özellikle olmalı dediğiniz filmleri bizler ile paylaşmayı unutmayın. Ayrıca katılmadığınız noktaları da bizlere aktarabilirsiniz. İyi seyirler.
Apple, geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği etkinlikte sürpriz bir şekilde iPad mini 6 modelini tanıttı. Performans konusunda oldukça iddialı olan iPad mini 6, ekran yenileme sorunu ile gündeme geldi.
Hem boyutları hem de kullanım deneyimi konusunda kullanıcıların beğenisini kazanan iPad mini 6’nın 8.3 inç Liquid Retina ekranında sorun olduğu iddia ediliyor.
iPad mini ve iPhone 13 Pro teslimatlarını Apple, o ülkede erteledi. Bunun yanı sıra belirli renk seçeneklerini de Kasım ayında getiriyor.
iPad mini 6 modelinin LCD paneli hatalı mı?
Gücünü Apple tarafından A15 Bionic işlemciden alan cihaz, kronik bir sorun ile gündeme geldi. Jelly scrolling adı verilen sorun ile karşılaşan kullanıcılar, Twitter üzerinden Apple’ı eleştiri yağmuruna tuttu.
The Verge editörlerinden Dieter Bohn, konu ile ilgili video yayınladı. Yayınlanan videoda iPad mini ekranının bir tarafının diğer kısımdan daha yavaş yenilendiği açıkça görülebiliyor. iPad mini’ye dikey olarak bakıldığında, ekranın sağ tarafı sol taraftan daha hızlı güncelleniyor.
Ekranın hızlı bir şekilde aşağı/yukarı kaydırılması sırasında oluşan sorunun kullanılan LCD ile ilgili olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Cihazlarını değişim için Apple Store mağazalarına götürdüklerini belirten kullanıcılar, benzer sorunların mağazalardaki örnek cihazlarda da olduğunu söyledi.
Şirket ekran yenileme sorunu ile ilgili henüz açıklama yapmadı. Bazı analistler, sorunun yazılımsal olduğunu ve bir sonraki güncelleme ile bunun çözülebileceğini tahmin ediyor.