Antik Mısır uygarlığı kuşkusuz mimarlık ve mühendislik bilgilerinde oldukça gelişmişti. Çoğu piramit firavunlar (hükümdarlar) ve aileleri için mezar amacıyla inşa edildi. Bilim insanları, şimdiye dek Mısır’da 130’dan fazla piramit keşfetti. Gerçekten de Mısır, bilginin gücü ile toplumun ilerlemesi arasındaki bağın canlı bir tanığıdır.
Bunun yanı sıra ölümden sonrası yani öteki dünya eski Mısırlılar için inanılmaz derecede önemliydi. Ölü bir kişinin vücudunu koruyarak (mumyalama) ruhlarının öteki dünyada sonsuza kadar yaşayacağına inanıyorlardı. Mumyalama teknikleri de tıpta ilerlemelerini sağladı.
Mısır Piramitleri ve matematik
Nil Nehri’nin kenarında yaşayan ilk insanlar 8 bin yıl önce oraya yerleşen avcılar ve balıkçılardı. Ekin ve hayvan yetiştirmeyi öğrendiler. Köyler ve kasabalar kurmaya başladılar. Komşularıyla ticaret yaptılar ve tekne kullandılar.
M.Ö. 3100 civarında firavun, Yukarı ve Aşağı Mısır krallıklarını birleştirdi. Bu krallar devasa piramitler, tapınaklar ve diğer etkileyici anıtlar inşa etti. İşte içeriğimizde bahsettiğimiz dönem de burası. Eski Mısırlıların keşfettiği ve icat ettiği onlarca yenilik var. Ancak bunlardan yalnızca birkaçı üzerinde duracağız.
Antik Mısır’ın büyük tapınakları ve anıtları, günümüzde bile insanları hayrete düşürüyor. Giza’daki Keops Piramidi veya Karnak’taki Amon Tapınağı ya da Memnon Heykelleri gibi yapıların büyüklüğü kelimenin tam anlamıyla hayranlık uyandırmakta. Yapılar muazzam bir matematik bilgisi gerektiriyor. Peki, Antik Mısır bilimde nasıl bu kadar ilerledi?
Pi sayısını Arşimet’ten önce mi buldular?
Antik Mısır insanları matematiğe oldukça kafa yordu. Bir su damlasının bir santim çapında olduğunu hesapladılar. Bir diğer önemli keşiflerinin de Pi sayısı olduğuna yönelik güçlü iddialar bulunuyor.
Bu sayıyı ilk olarak Arşimet‘in (M.Ö. 280’li yıllar) ölçtüğünü biliyoruz. Ancak antik Mısırlılar zaten bunu ölçmüş müydü? 1 metre çapındaki bir dairenin çevresini iple sararak ölçtüler. İpi daireden çıkarıp ölçtüklerinde dairenin çevresinin 3 kral bacağı 14 kral parmağı (3 metre 14 santim) olduğunu buldular. Bunu 10 metrelik bir daireyle de aynı oranla teyit ettiler. M.Ö. 3500’lü yıllarda buldukları bu değişmeyen sayı pi sayısıdır (π = 3,14).
John Taylor, Büyük Piramidi tasarımında kasıtlı olarak pi sayısını kullandıklarını öne sürdü. Piramidin çevresinin yüksekliğine bölünmesi durumunda 2&pi‘ye yakın bir yaklaşıklık buldu. Bunu, bir dairenin çevresinin yarıçapına bölünmesi durumunda 2&pi elde edilmesi gerçeğiyle karşılaştırdı.
Peter Tompkins ise Büyük Piramidin Sırları’nda &pi ile Büyük Piramit arasındaki ilişki yazıyor. Ayrıca piramitlerdeki φ altın oran tartışmalarına yol açtı. Taylor ve Tompkins gibi uzmanlar piramitlerdeki bu değerlerin tesadüf olmadığını vurguluyor. Büyük Piramit‘in çevresini yüksekliğine bölersek, gerçekten de 2&pi’ye çok yakın olduğunu görürüz. Bu ilişki %0,04 veya daha iyi bir oranda doğru.
Rhind Papirüsüne göre (yaklaşık M.Ö. 1650), Mısırlılar bir dairenin alanını π için yaklaşık 3.1605 değerini veren bir formülle hesapladı. Yani günümüzde kabul ettiğimiz pi sayısına oldukça yakın.
Antik Mısır bir diğer evrensel sabiti daha keşfetti; Kraliyet Sabiti. Mısırlılar bunu ise şöyle yaptı; bir metre çapındaki diskin altıda birini ölçtüler. Bu, 52,36 santimetreydi. Ardından bir kürenin hacminin bir küpün hacmine oranının yine 52,36 santimetre olduğunu keşfettiler. Mısırlılar bu keşfi birçok kez deneyerek teyit etti.
Mısırlıların bir diğer matematiksel keşfi ise altın orandı. Yine genel görüş altın oranın da Yunanlar tarafından bulunduğu yönünde. Pisagor üçgenini de Pisagor henüz dünyaya gelmeden yüzyıllar önce Mısırlılar piramitlerin inşasında kullandı.
Antik Mısır döneminde Güneş takvimi
Mısırlıların diğer icatları arasında saban, orak, Güneş takvimi de yer alıyor. Doğu gökyüzünde Sirius’un yıllık ortaya çıkışını kaydederek Güneş takvimini tasarladılar. Takvimleri 365 gün ve 12 aydan oluşuyordu. Her ayda 30 gün ve yıl sonunda ek beş bayram günü vardı. Ancak takvimleri ek bir günü hesaplamıyordu. Sonunda hükümdar Ptolemy III, her dört yılda bir 365 güne bir gün ekledi.
Mısırlılar zamanı iki tür saat icat ederek açıklamaya çalıştı. Bunlardan birincisi dikilitaşlardı. Bu dikilitaşların gölgesinin hareketlerine bakarak güneş saatini kullandılar. Saray yetkilisi Amenemhet’in M.Ö. 16. yüzyıla tarihlenen mezarındaki bir yazıtta ise su saati vardı. Suyun sabit bir hızla damlamasını sağlayan, dibinde küçük bir delik bulunan taş bir kaptan yapılmış bir su saati görülmektedir.
Dünyanın en eski cerrahî dokümanı Edwin Smith Papirüsü, antik Mısırlıların tıbbi cerrahiyi icat ettiğini gösteriyor. Baş, boyun, omuz, meme ve göğüste meydana gelen 48 cerrahi yaralanma vakası yazılıdır. Bir iğne ve iplik kullanarak yaraların dikilmesi için talimatlar yer alır. Bununla birlikte, ameliyatlar sırasında kullanılan aletlerin bir listesi de var. Listede tiftik, bez, bandaj, alçı için yapışkan malzeme, cerrahi dikişler ve koterizasyon (dağlama) bulunur.
Mısırlıların ölülerini mumyalaması ise ne tür hastalıklara sahip olduklarını görmemize fırsat tanıyor. Örneğin, eklem iltihabı, kemik tüberkülozu, gut, diş çürümesi, mesane taşları ve safra taşları gibi hastalıklarını biliyoruz.
Günümüzdeki birçok eşyanın başlangıcı
Antik anıtlar ve büyük tapınaklar bir yana, eski Mısırlılar modern çağdaki bir dizi sıradan eşyayı icat etti. Kağıt, mürekkep, kilit, anahtar, kozmetik, diş fırçası, diş macunu, el aynası ve nane şekerinin atası bile! Ayrıca basit ev eşyalarının imalatından bira yapımına, mühendislik ve inşaata, tarım ve mimariye, tıp, astronomi, sanat ve edebiyata kadar hemen hemen her bilgi alanında ilerleme kaydettiler.
Mısır’da gümüş, metal işlemede altından daha nadir ve daha değerliydi. Nil ve Kızıldeniz arasındaki doğu çölünde çıkarılan bakırın yanı sıra, demir Mısır’da çok erken bir dönemden beri biliniyordu. Demir M.Ö. 800 civarında genel kullanıma girdi. Ayrıca, bronzun kullanılmaya başlanması, alet ve silah üretiminde büyük bir gelişmeydi.
BENCE HAYAT DÜNYA KURULDU KURULALI VAR VE TEKNOLOJİ HEP VARDI BİLİM İNSANLARI KANDIRIYOR BUGÜNKÜ TEKNOLOJİ GEÇMİŞTEN ESİNLENEREK YAPIILIYOR