Xiaomi, HyperOS 2.3 güncellemesindeki hatayı çözdü

Xiaomi, HyperOS 2.3 güncellemesi sonrasında ortaya çıkan ve özellikle Xiaomi 15 serisini etkileyen NFC sorununu giderdiğini duyurdu. Güncellemenin ardından bazı kullanıcılar, Google Pay gibi temassız ödeme hizmetlerinde bağlantı problemleri yaşadıklarını bildirdi. Şirket, gelen şikayetler üzerine problemin yazılımsal olduğunu belirledi ve çözüme yönelik bir güncellemeyi devreye aldı.

Xiaomi, HyperOS 2.3 güncellemesindeki NFC hatasını giderdi

Xiaomi, yeni güncellemenin tüm cihazlara ulaşmasının zaman alabileceğini ifade ederek, bu süreçte kullanıcıların uygulayabileceği geçici bir çözüm de paylaştı. Peki nasıl düzeltebilirsiniz?

Ayarlar menüsünden “Daha fazla bağlantı seçeneği > NFC” adımlarını izleyerek, varsayılan ödeme uygulamasının SIM cüzdan yerine Google Pay veya tercih edilen başka bir uygulama olarak ayarlanması ve ardından NFC’nin kapatılıp tekrar açılması, geçici çözüm olarak önerildi.

Windows 11 yeni kurtarma özelliği sunuyor

Windows 11 yeni kurtarma özelliği sunuyor

Microsoft, Windows 11 için yeni bir kurtarma özelliği sunmaya hazırlanıyor. Bu gelişme, kullanıcıları oldukça memnun etti.

Kullanıcı deneyimlerine göre bu yöntem, çoğu cihazda sorunun ortadan kalkmasını sağladı. Güncelleme tüm cihazlara ulaştığında ise söz konusu hatanın kalıcı olarak çözüleceği ifade ediliyor. Xiaomi, HyperOS 2.3’te yaşanan bu teknik aksaklık nedeniyle kullanıcılarından özür dilerken, yazılım ekibinin benzer sorunların tekrar yaşanmaması için çalışmalarına devam ettiğini açıkladı.

EA FC 26 kapak yıldızı belli oldu

Eylül ayında çıkış yapması beklenen EA FC 26’nın kapak yıldızı belli oldu. EA Sports, yaklaşan oyunun Ultimate Edition kapağında yer alacak ismi resmen açıkladı. Bu kapsamda oyunun kapağında geçen yıllarda emekli olan efsanevi golcü Zlatan Ibrahimovic yer alacak.

AC Milan, Barcelona ve Manchester United’ın eski golcüsünün oyundaki en nadir kart türlerinden birisi olan “Icon” kartına sahip olması da bekleniyor. 16 Temmuz’da yayınlanacak tanıtım fragmanında bu gibi çoğu detay bizlerle paylaşılabilir.

EA FC 26‘nın eylül ayında çıkışını yapması bekleniyor ve dürüst olmak gerekirse bugüne dek oyunla ilgili çok fazla bilgi ortaya çıkmadı. Ancak bu durum yavaş yavaş değişmeye başladı diyebiliriz. Zira, kısa bir süre önce Ibrahimovic’in Ultimate Edition kapağında olacağı resmen açıklandı.

Paylaşılan kapak görseli sıkı futbol tutkunlarının hemen tanıyacağı bir sahneye dayanıyor. Bunu biraz daha açacak olursak EA FC 26 Ultimate Edition’ın kapağındaki görsel Zlatan Ibrahimovic’in gençlik yıllarında çektirdiği ikonik bir fotoğrafın modern bir uyarlaması niteliğinde.

İki görsel arasındaki farkları Zlatan’ın kariyerinde elde ettiği başarıların birer ön izlemesi olarak değerlendirebiliriz. Bu bağlamda, EA FC 26’nın kapak görselinde dikkat çeken detaylar arasında duvarda asılı PSG forması ve İsveç milli takımıyla İngiltere’ye attığı ikonik gol gibi önemli anlara yapılan göndermeler öne çıkıyor.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Sol cepten sağ cebe: SpaceX’ten xAI’a 2 milyar dolarlık destek

Elon Musk’ın yapay zeka girişimi xAI, SpaceX’ten aldığı 2 milyar dolarlık yatırımla dikkatleri üzerine çekti. Grok adlı sohbet botunu geliştiren xAI, bu yatırımla birlikte Musk’ın teknoloji imparatorluğundaki konumunu daha da güçlendiriyor.

Elon Musk’ın yapay zeka hamlesi büyüyor

SpaceX’in katkısı, xAI’ın Morgan Stanley aracılığıyla yürüttüğü 5 milyar dolarlık son sermaye artırımı kapsamında gerçekleşti ve şirketin şimdiye kadar dışa yaptığı en büyük yatırımlar arasında yerini aldı.

Yılın ilk çeyreğinde sosyal medya platformu X ile birleşen xAI, bu birleşme sonrasında 113 milyar dolarlık bir değerlemeye ulaştı. Şirketin ana ürünü olan Grok, OpenAI tarafından geliştirilen ChatGPT gibi sistemlerle doğrudan rekabet içinde. Özellikle Grok’un son sürümü olan Grok 4, yapılan kıyaslamalarda tüm rakiplerini geride bırakmasıyla öne çıktı.

iPhone 17 yeni Dinamik Ada ile gelecek

iPhone 17 yeni Dinamik Ada ile gelecek

Apple'ın Eylül ayında tanıtacağı iPhone 17 serisi hakkında dedikodulara yenisi eklendi. Dinamik Ada bölümünde değişiklik yapılacak.

Elon Musk, Grok’un yalnızca bir sohbet aracı olmadığını, aynı zamanda SpaceX’in Starlink müşteri hizmetlerinde de aktif şekilde kullanıldığını açıkladı. Bununla birlikte Grok’un Tesla’nın insansı robotu Optimus’a entegre edilmesi planlanıyor. Ayrıca bu yapay zeka sisteminin kısa süre içinde Tesla otomobillerine de ekleneceği belirtiliyor.

Gelişmeler xAI’ın Musk’ın diğer şirketleriyle giderek daha fazla iç içe geçtiğini gösteriyor. Bu entegrasyon sayesinde yapay zeka teknolojilerinin Tesla, SpaceX, Starlink ve X gibi platformlarda daha geniş ölçekte kullanılması bekleniyor.

En iyi selfie çeken iPhone modelleri! – Temmuz 2025

Akıllı telefon seçiminde kamera kalitesi özellikle selfie çekmeyi seven kullanıcılar için büyük bir öneme sahip. Donanım açısından güçlü olan bazı modeller, ön kamerasının yetersizliği nedeniyle tercih edilmeyebiliyor. Peki Apple cephesinde durum nasıl? İşte Temmuz 2025 itibarıyla en iyi selfie çeken iPhone modelleri!

DxOMark verilerine göre Apple’ın en iyi selfie kamerasına sahip akıllı telefonu iPhone 16 Pro Max oldu. Toplamda 151 puan alarak listenin zirvesine yerleşen bu modeli 149 puanla iPhone 15 Pro Max takip etti. Üçüncü sırada ise aynı puanı paylaşan iPhone 15 Pro yer aldı. Dördüncü sıradaysa 145 puanla 14 Pro Max bizleri karşılıyor.

En iyi selfie çeken iPhone modelleri – Temmuz 2025:

Model İsmiSelfie Puanı
Apple iPhone 16 Pro Max151
Apple iPhone 15 Pro Max149
Apple iPhone 15 Pro149
Apple iPhone 14 Pro Max145
Apple iPhone 14 Pro145
Apple iPhone 14 Plus144
Apple iPhone 14144
Apple iPhone 13 Pro Max134
Apple iPhone 13 Pro134
Apple iPhone 13134
Apple iPhone 13 mini134
Apple iPhone 12 Pro Max132
Apple iPhone 12 mini132
Apple iPhone 12 Pro132
Apple iPhone 12132
Apple iPhone 11122
Apple iPhone 11 Pro Max122
Apple iPhone SE (2020)110
Apple iPhone XS Max105
Apple iPhone X89

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Powerbankler işi bırakacak: realme 15 Pro bataryası açıklandı

realme ürün yelpazesini genişletmek için çalışmalarına devam ediyor. Çinli marka bu kapsamda çok yakında realme 15 Pro modelini kullanıcıların beğenisine sunacak. Son gelişmeler ise akıllı telefonun bataryası başta olmak üzere bazı kritik teknik özelliklerini gözler önüne seriyor. İşte ayrıntılar!

24 Temmuz’da tanıtılması beklenen realme 15 Pro, 7.000 mAh’lik bir pilden beslenecek. Ayrıca 80W hızlarında şarj olabilecek.

Akıllı telefonun paneli 6 bin 500 nit tepe parlaklığı ve 144 Hz yenileme hızlarını destekleyecek. Bunun dışında, HyperGlow 4D Curve+ AMOLED ekran teknolojisine sahip olacak. Dahası, yüzde 94’lük ekran gövde oranıyla sektör standartlarının üzerinde bir deneyim sunacak. Corning Gorilla Glass teknoloji ile de düşmelere karşı dayanıklı olacağını söyleyebiliriz.

Modelde kullanılacak işlemci Qualcomm Snapdragon 7 Gen 4 olacak. 4 nm mimariyle üretilen yonga seti; 1x 2.8 GHz, 4x 2.4 GHz ve 3x 1.8 GHz çekirdeklerine ek olarak Adreno 722 grafik birimine ev sahipliği yapıyor.

Akıllı telefonun 7 bin mAh’lik bataryasına rağmen 7,69 mm kalınlığında olacağı söyleniyor. Bununla birlikte, IP69 sertifikası sayesinde suya ve toza karşı dayanıklı olacak diyebiliriz. Son olarak, daha kaliteli bir mobil oyun deneyimi için AI Gaming Coach 2.0 ve AI Ultra Touch Control de mevcut olacak.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce önümüzdeki günlerde tanıtılacak akıllı telefon beklentileri karşılayacak mı? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Sıvı ayna teknolojisiyle dev teleskoplar geliyor

NASA ve Technion Üniversitesi’nin ortaklaşa geliştirdiği FLUTE (Fluidic Telescope) projesi, sıvıdan oluşan aynalarla 50 metre çapında teleskoplar inşa etmeyi hedefliyor. Bu yeni teknoloji, uzayın derinliklerini gözlemlemek için bugüne kadar kullanılan cam aynalı teleskopların yerini sıvı yüzeylere bırakabileceğini gösteriyor.

Projenin merkezinde, mikro yerçekimsiz ortamda sıvıların yüzey gerilimi sayesinde mükemmel küresel şekiller alabilme özelliği yer alıyor. Bu doğal oluşum, yüksek kaliteli optik aynalar üretmek için yeni bir yöntem.

FLUTE, uzay gözlemlerinde yeni bir dönem başlatabilir

FLUTE konsepti, bugüne kadar yapılmış en büyük teleskoplardan bile katbekat büyük olan 50 metrelik bir sıvı aynayı uzay ortamında kullanmayı öngörüyor. James Webb Uzay Teleskobu’nun 6,5 metrelik aynası göz önüne alındığında, FLUTE’un optik çapı yaklaşık sekiz kat daha büyük olacak.

Ancak sıvı bir yüzeyin teleskobun yön değiştirmesi sırasında nasıl davranacağı konusu uzun süredir tartışma yaratıyordu. Yeni çalışmalarda yapılan teorik analizler ve laboratuvar deneyleri, sıvı aynaların bu tür hareketlerden yalnızca mikrometre düzeyinde etkilendiğini ve bozulmaların merkez bölgeye çok yavaş ilerlediğini gösterdi.

Araştırmalar, bu sistemlerin “manevra bütçesi” olarak tanımlanan sınırlı yön değiştirme hakkına sahip olması gerektiğini ortaya koydu. Özellikle büyük tek hareketler yerine çok yönlü küçük manevraların tercih edilmesi gerektiği belirlendi.

Bu küçük hareketlerin, daha az bozulma oluşturduğu ve bu bozulmaların optik olarak daha kolay düzeltilebildiği vurgulandı. Laboratuvar ortamında temassız elektromanyetik kuvvetlerle yapılan deneylerde sıvı filmler üzerinde kontrollü bozulmalar yaratılarak bu davranışlar test edildi ve geliştirilen modellerin doğruluğu teyit edildi.

Sıvı aynaların geleneksel teleskoplara göre en büyük avantajı yalnızca büyüklükle sınırlı değil. Bu teknoloji aynı zamanda esneklik sunuyor. FLUTE konseptiyle geliştirilen aynalar, gözlem görevlerine göre şekil değiştirebiliyor, optik hataları otomatik olarak düzeltebiliyor ve hatta mikrometeor çarpmalarından sonra kendi kendini onarabiliyor. Bu özellikler, gelecekteki uzay görevlerinde hem maliyet hem de bakım açısından büyük kolaylıklar sağlayabilir.

Tüm bu ilerlemelere rağmen sıvının uzay ortamında taşınması ve uzun vadeli kontrolü hala çözülmesi gereken teknik sorunlar arasında yer alıyor. Ancak yapılan analizler ve deneyler bu tür teleskopların onlarca yıl boyunca etkin şekilde görev yapabileceğini gösteriyor.

Uzayda elektrikli süpürgeyle temizlik!

NASA astronotu Jonny Kim, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) temizlik görevini nasıl gerçekleştirdiklerini gösteren bir video paylaştı. Dünyadaki gibi bir temizlik ekibi ya da robot süpürge bulunmayan istasyonda, astronotlar bu işleri kendi başlarına yapmak zorunda. Ancak mikro yerçekimi ortamında yapılan temizlik, alışılmışın dışında bir görüntü oluşturuyor.

Astronot Jonny Kim’den uzayda temizlik gösterisi

ISS’de görev yapan astronot Jonny Kim, Dünya’dan farksız görünen sıradan bir elektrikli süpürgeyi kullanıyor. Ancak uzay istasyonundaki ağırlıksız ortam, hem süpürgeyi hem de temizlik sürecini bambaşka hale getiriyor.

Kim, süpürgeyi beline sabitliyor ve istasyon içinde süzülerek tozları temizliyor. Mikro yerçekimi nedeniyle tozlar yere düşmüyor ya da bir yüzeye yapışmıyor. Bunun yerine ortamda serbestçe dolaşıyorlar.

Fizik kurallarına meydan okuyan kara delik birleşmesi!

Fizik kurallarına meydan okuyan kara delik birleşmesi!

Uluslararası LIGO iş birliği, şimdiye kadar kaydedilen en büyük kara delik birleşmesini tespit ettiğini açıkladı.

Kim’in açıklamasına göre, bu tozlar zamanla çevresel kontrol sisteminin fanları, difüzörleri ve HEPA filtrelerinde toplanıyor. Bu yüzden astronotlar, doğrudan hava akışının yönlendiği filtrelerin etrafını süpürerek temizlik yapıyor. Böylece görünüşte “havayı süpürüyormuş” gibi görünseler de aslında toplanmış olan partikülleri yok ediyorlar.

Bir sosyal medya kullanıcısının, neden prizli süpürge yerine şarjlı bir model kullanılmadığı sorusuna ise Kim şu yanıtı verdi: Uzay istasyonunda kablosuz modeller bulunsa da, bu cihazların içindeki lityum iyon piller istasyonun tamamını temizlemek için yeterli kapasiteye sahip değil.

ISS’de uzun süreli görevlerde bulunan astronotlar için temizlik yalnızca hijyen değil, aynı zamanda güvenlik açısından da önemli. Kim, uzay istasyonunun sadece araştırma yapılan bir yer olmadığını, aynı zamanda bir yaşam alanı olduğunu hatırlatarak tüm ekibin bu sorumluluğu paylaştığını belirtti.

Dünyanın en büyük yeşil hidrojen ve amonyak üretim tesisi hizmete girdi

0

Çin merkezli enerji şirketi Envision, dünyanın en büyük ve en gelişmiş yeşil hidrojen ve yeşil amonyak üretim tesisini devreye aldı. Chifeng Sıfır Karbon Endüstri Parkı’nda kurulan bu dev yapı, aynı zamanda yapay zeka destekli ilk yeşil hidrojen tesisi olarak kayıtlara geçti. Tesis, şebekeye bağlı olmadan çalışan en büyük yenilenebilir enerji sistemi ile dikkat çekiyor.

Çin’den dünyanın en büyük yeşil hidrojen ve amonyak üretim tesisi

İlk aşamada yılda 320 bin ton yeşil amonyak üretimi yapacak olan tesis, üretiminin ihracatına 2025’in son çeyreğinde başlayacak. Proje, sanayide karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik somut bir adım. Envision’un açıklamasına göre bu tesiste ilk kez, ticari ölçekte yenilikçi enerji depolama ve yük esnekliği sistemleri bir arada kullanılıyor.

Üretilen fazla yenilenebilir enerji, sıvı nitrojene dönüştürülerek dinamik hava ayırma ünitelerinde saklanıyor. Elektrolizörler ise güneş ve rüzgar enerjisindeki dalgalanmalara uyum sağlayarak üretim sürecini yapay zeka yardımıyla optimize ediyor.

iPhone 17 yeni Dinamik Ada ile gelecek

iPhone 17 yeni Dinamik Ada ile gelecek

Apple'ın Eylül ayında tanıtacağı iPhone 17 serisi hakkında dedikodulara yenisi eklendi. Dinamik Ada bölümünde değişiklik yapılacak.

Tesisin yapay zeka ile gelen sistemi, rüzgar türbinleri, batarya depolama üniteleri ve meteorolojik tahminleme modelleriyle çalışıyor. Böylece güneş ve rüzgâr enerjisi üretimi, amonyak sentezi ve elektrolizörlerin enerji gereksinimleriyle gerçek zamanlı olarak dengeleniyor. Şebekeye bağlı olmadan, kesintisiz ve ekonomik yeşil yakıt üretimi sağlanıyor.

Envision CEO’su Lei Zhang, projenin sadece bir mühendislik başarısı değil, aynı zamanda sürdürülebilir enerjiye geçişte küresel ölçekte bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Zhang, yeşil hidrojenin net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak için vazgeçilmez olduğunun altını çizdi.

2028 yılına kadar tesisin üretim kapasitesinin yıllık 1,5 milyon tona çıkarılması planlanıyor. Bu genişleme, tesisi dünyanın farklı noktalarında uygulanabilecek sürdürülebilir sanayi modeli haline getirecek. Japonya merkezli Marubeni Corporation ile yapılan uzun vadeli alım anlaşması sayesinde yeşil amonyak; gübre, kimya ve deniz taşımacılığı sektörlerinde aktif olarak kullanılacak.

Türk Telekom fiber gücüyle bölge coğrafyanın dijitalleşmesinde oyun kurucu!‎

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti arasında, KKTC’nin fiber optik dönüşümü protokolü öncesinde açıklamalarda bulunan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, Türk Telekom’un bölgenin teknoloji taşıyıcısı olma sorumluluğuyla öncü projelere liderlik ettiğini vurguladı. Önal, bu vizyon doğrultusunda yüksek hızlı fiber altyapı yatırımıyla KKTC’nin dijital dönüşümüne katkı sağlamaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Sadece Türkiye’nin değil bölgenin dijital altyapısının taşıyıcısıyız

Türk Telekom’un Türkiye’nin ve bölgesinin dijital dönüşümüne yön veren çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Önal, “Dijital çağın olanaklarını bölge coğrafyanın her köşesine taşırken, yenilikçi teknolojilere yaptığımız yatırımlarla geleceğin inşasına katkı sunuyoruz. Dijitalleşme ve teknolojide dışa bağımlılığı azaltma yönündeki vizyonumuz kapsamında, ülke ekonomisine katma değer katacak öncü çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yenilikçi teknolojiler geliştirme hedefiyle, geleceğin stratejilerini belirleyecek çalışmalara imza atıyoruz. Dijitalden altyapıya, fiberden mobile, her alanda faaliyetlerimizle ülkemizin teknoloji ihracında bayrak taşıyıcısı olmaya tüm gücümüzle devam ediyoruz. Türk Telekom olarak, teknolojiyi aynı zamanda geliştiren ve ihraç eden bir ekosistemin merkezindeyiz. Milli sorumluluk bilincimizle ülkemiz için dijitalleşmeyi sağlayan kilometre taşlarını oluşturmaya liderlik ederken, bir yandan bölgemizin teknolojici taşıyıcısı olma sorumluluğunu yerine getiriyoruz. Türkiye genelinde 482 bin km’ye ulaşan fiber ağımız ve 33,2 milyona yükselen fiber hane kapsamamızla bireylerin, kurumların ve kamunun dijitalleşmesini desteklerken, altyapı gücümüzü 5G ve yeni nesil teknolojileri hayata geçirmek için stratejik bir avantaja dönüştürüyoruz. Türkiye’nin dijital dönüşümüne yön veren güçlü fiber altyapımızla, ülkemizin dört bir yanında 9 milyondan fazla haneye 1 Gbps erişim hızı sunarken, Türkiye genelinde ortalama 358 Mbps’i aşan bağlantı hızı sağlıyoruz. 482 bin km’ye ulaşan fiber ağımızla bireylerin, kurumların ve kamunun dijitalleşmesini destekliyoruz. Şimdi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yüksek hızlı fiber internet altyapısıyla buluşturacağız” dedi.

Türk Telekom

Fiber gücümüzü 5G ve yeni nesil teknolojiler için stratejik bir avantaja dönüştürüyoruz

Türkiye’nin her köşesinde dijital dönüşümü hızlandıran çalışmalara imza attıklarını ifade eden Önal, “Hız, kapsama ve altyapı gücümüzle Türkiye’nin dijital omurgasını örüyoruz. FTTH Council Europe’un bu konuda yayınladığı son rapora göre Türkiye, fiber altyapı konusunda Avrupa’nın en hızlı büyüyen 5 pazarı arasında yerini aldı.Rapor, FTTH/B (Eve/Binaya kadar fiber) erişiminde yüzde 76,9 kapsama oranıyla Avrupa ortalaması olan yüzde 74,6’nın üzerinde olduğumuzu ortaya koydu. Ayrıca, rapor tarihi itibarıyla son on iki aylık dönemde Türkiye’deki FTTH/B abone sayısı 1,2 milyon artarken, bu artışın 0,9 milyonunun yalnızca Türk Telekom tarafından sağlanması bizim için büyük bir gurur. Altyapı gücümüzü 5G ve yeni nesil teknolojileri hayata geçirmek için de stratejik bir avantaja dönüştürüyoruz. LTE baz istasyonlarımızın yüzde 54’ünü fiberle bağladık. Bu oran dünyada 2030 için hedeflenen oranın üzerinde. Bununla birlikte 5G alanında uzaktan ameliyat, akıllı tarım, akıllı ulaşım, kültür sanat ve spor gibi geniş bir yelpazede öncü çalışmalara imza atıyoruz. 5G’yi yalnızca bir teknoloji geçişi değil, ülkemizi daha güçlü bir geleceğe taşıyan önemli bir araç olarak değerlendiriyoruz” diye konuştu. 

Uluslararası dijital köprü 

Türk Telekom’un diğer yandan uluslararası anlamda da dijital stratejik bir köprü görevini başarıyla gerçekleştirdiğini açıklayan Önal, “Türk Telekom’un uluslararası toptan ses ve veri altyapı satış ve pazarlama faaliyetlerinden sorumlu şirketi Türk Telekom International uluslararası alanda, 24 ülkeyi kapsayan Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da 135 noktada çalışmalarını sürdürüyor. TT International bu anlamda ülkeler arasında stratejik bir dijital köprü kuruyor; veri trafiğinin kesintisiz, güvenli ve yüksek kapasiteli biçimde akmasını sağlıyoruz.  24 ülkeye uzanan omurgamızla, sadece Türkiye’nin değil bölgenin de dijital altyapısını taşıyan bir operatör olarak konumlanıyoruz” dedi. 

Sabit internet altyapısı milli bir sorumluluk

Sabit internet imtiyaz yenileme sürecinde son aşamaya gelindiğini hatırlatan Önal, “Biz bu konuda bir kamuoyu oluşturma peşinde değiliz, hiç olmadık. Sabit internet imtiyaz yenilemesi için yasal süre içinde müracaatımızı yaptık. Gerekli mercilerle, ilgili Bakanlıklarımızla birlikte çalışarak süreci yönetiyoruz. Burada da artık son aşamaya gelinmiş bulunmakta. Türkiye’deki sabit internet altyapısının kurucusu, geliştiricisi ve imtiyaz süresi boyunca da işletmecisi olarak, bize bu misyonu zaten tarih yüklüyor. Türk Telekom olarak yıllardır dile getirdiğimiz bir gerçek var: Bizim altyapımız, Türkiye’nin altyapısıdır. Ülkemizin dört bir yanında, en batısından en doğusuna, en kuzeyinden en güneyine kadar, fiber yatırımlarımızı ülkemizin hizmetine sunuyoruz. Ülkemizin dijital geleceğini inşa ederken, yalnızca büyük şehirlerin merkezlerine değil, en ücra köşelere kadar ulaşıyoruz. Türkiye’yi dünyaya bağlayan noktadayız. Bütün bunları fiber yatırımlarımızla yapıyoruz. Dijitalleşmenin öncüsü, teknolojiye yön veren bir şirket olarak Türk Telekom’un yaptığı her yatırımın Türkiye’ye, geleceğimize yatırım olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. İmtiyazı da bu bakış açısıyla ele alıyor ve milli sorumluluğumuz olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

AB ile ABD arasında dijital savaş büyüyor! Avrupa’dan misilleme gelebilir

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği arasında uzun süredir devam eden teknoloji savaşı, yeni bir boyuta taşındı. Başkan Donald Trump, 1 Ağustos’tan itibaren geçerli olmak üzere Avrupa Birliği’nden ABD’ye yapılan tüm ihracata %30 oranında gümrük vergisi uygulanacağını duyurdu.

Bu karar Brüksel’in yapay zeka düzenlemelerini ilerletmesiyle eş zamanlı olarak geldi ve küresel dijital ekonominin gidişatını etkileyebilecek kapsamlı bir ticaret savaşının fitilini ateşledi.

Trump’tan AB’ye %30 vergi hamlesi

Avrupa Komisyonu’nun kısa süre önce açıkladığı yeni Yapay Zeka Uygulama Kuralları, kamu güvenliğini korumayı hedefleyen gönüllü ilkeler olarak sunuldu. Ancak bu yönergeler, daha önce yürürlüğe giren AB Yapay Zeka Yasası’nı temel alıyor ve şirketleri 2 Ağustos’a kadar imza atmaya zorluyor.

Katılım göstermeyen firmalar için yoğun bir denetim süreci başlatılacağı belirtiliyor. OpenAI bu kuralları kabul ettiğini açıklarken aralarında Google ve Meta’nın da yer aldığı büyük teknoloji şirketlerini temsil eden CCIA lobi grubu, bu yönergelere karşı çıkıyor.

Nvidia CEO’su Jensen Huang’dan itiraf!

Nvidia CEO’su Jensen Huang’dan itiraf!

Nvidia, 4 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşarak tarihte bir ilki gerçekleştirdi. CEO'su Jensen Huang’dan da beklenmedik itiraf geldi.

Trump yönetimi ise, Brüksel’in Amerikan teknoloji devlerine yönelik düzenlemelerine karşı açıkça düşmanca bir tutum sergiliyor. Trump, AB’nin teknoloji şirketlerine kestiği yüksek cezaları “yurt dışı haraçları” olarak nitelendirirken, Hazine Bakanı Scott Bessent bu cezaların dolaylı vergi olarak işlediğini savundu.

Meta CEO’su Mark Zuckerberg ise ocak ayında yaptığı bir açıklamada, “Amerikan şirketlerine saldıran hükümetlere karşı Başkan Trump’la birlikte çalışacağız” ifadelerini kullanarak Avrupa’daki düzenleyicileri doğrudan hedef almıştı.

Sorunun kökeninde ise Avrupa’nın Dijital Pazarlar Yasası (DMA) bulunuyor. 2022’de yürürlüğe giren bu yasa, Apple, Google, Amazon ve Meta gibi dev firmaları “kapı bekçisi” statüsüne alarak çeşitli yaptırımlara ve operasyonel değişikliklere zorluyor.

Son olarak Meta, “kabul et ya da öde” adlı modelinin DMA’yı ihlal ettiği gerekçesiyle 200 milyon doların üzerinde bir cezaya çarptırıldı. Reuters’e göre Meta bu cezayı reddederek herhangi bir değişiklik önermeyecek, bu da yeni yaptırımların yolda olduğuna işaret ediyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump yönetiminin getirdiği %30 gümrük vergilerine karşı Avrupa’nın güçlü bir yanıt vermesi gerektiğini vurguladı. Macron, Avrupa Komisyonu’nun elindeki tüm araçları devreye sokması gerektiğini belirtti ve “Anti-zorlama aracı”nın da masada olduğunu söyledi.

Bu araç sadece fiziksel mallara değil, dijital hizmetlere de yaptırım uygulanmasını mümkün kılıyor. Eğer ABD ekonomik zorlama uyguladığı yönünde bir değerlendirmeye tabi tutulursa, Apple, Google ve Meta gibi firmaların Avrupa’daki dijital hizmetlerine kısıtlama getirilmesi gündeme gelebilir.

Avrupa Komisyonu’nun dijital rekabetten sorumlu yöneticisi Henna Virkkunen, düzenlemelerin pazarlık konusu yapılmayacağını açıkladı. Ancak AB’nin dijital şirketlere yönelik yeni bir vergi önerisini bütçeden çıkarması, Trump yönetimi tarafından kısmi bir geri adım olarak yorumlandı.

Öte yandan, iki taraf arasındaki bu dijital savaş yalnızca ekonomik bir mücadele değil. Taraflar, internetin geleceğini ve teknolojinin kim tarafından, hangi kurallarla yönetileceğini belirlemek üzere karşı karşıya geliyor. Milyar dolarlık teknoloji devlerinin ise bu çatışmanın ortasında kalmaktan başka şansı yok gibi görünüyor.

Teksas sel felaketinde kaybolanları yapay zeka ile bulacak

Teksas eyaletinde meydana gelen ve büyük yıkıma yol açan sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısı 129’a ulaştı. Kayıp olduğu bildirilen 170 kişiden 161’ini arama çalışmaları Kerr County bölgesinde sürüyor. Yoğun yağışların ardından gelen su baskını birçok yerleşim yerini sular altında bırakırken, arama kurtarma ekipleri klasik yöntemlerin yanı sıra yapay zeka destekli sonar sistemlerinden de faydalanıyor.

Teksas, sel felaketinde yapay zeka kullanacak

Sahada görev yapan GulfSAR ekibi, Acquia adı verilen özel bir sonar teknolojisi kullanıyor. Bu sistem, su altına gönderilen sonar dalgalarının geri dönüş verisini yapay zekaya aktararak potansiyel bir bedenin yerini tespit etmeye çalışıyor. Ekibin açıklamasına göre yapılan taramalarda en az bir bedenin varlığı tespit edildi, ancak bölgedeki fırtına koşulları nedeniyle dalgıçlar henüz doğrulama yapamadı.

Teksas, sel felaketinde yapay zeka kullanacak

Acquia sistemi, geleneksel sonar teknolojilerinden farklı olarak yalnızca nesneleri algılamakla kalmıyor. Suyun bulanıklığı, akıntı yoğunluğu ve tortu birikintileri gibi veriyi bozan çevresel etkenleri analiz ederek, bu bilgileri temizlenmiş ve anlamlandırılmış biçimde yapay zekaya sunuyor.

Bu özellik, dalgıçların veya operatörlerin gözle fark edemeyeceği detayların da belirlenmesini sağlıyor. Yapay zekanın işlediği veriler, elde edilen koordinatlarla birlikte sahadaki ekiplere aktarılıyor.

Selden etkilenen nehir yataklarının karmaşık yapısı, klasik sonar sistemlerinin performansını sınırlandırabiliyor. Açık deniz koşullarına göre optimize edilen sistemler, akarsularda karşılaşılan taş, kütük, tortu ve bitki yoğunluğu nedeniyle sağlıklı veri sağlayamıyor.

iPhone 17 serisinin renk seçenekleri ortaya çıktı

iPhone 17 serisinin renk seçenekleri ortaya çıktı

iPhone 17 modellerinin renk seçenekleri sızdırıldı. Seriye, daha önce görmediğimiz yenilikçi renkler eklenecek.

Acquia, özellikle bu tür sığ ve girintili yapıya sahip sularda çalışmak üzere geliştirilmiş bir çözüm olarak dikkat çekiyor. Sistem, çoklu değişken analizi yaparak verilerdeki sapmaları filtreliyor ve geriye yalnızca anlamlı sonuçları bırakıyor. Ayrıca her yeni tarama sonrasında elde ettiği verileri analiz ederek kendi veri havuzunu genişletiyor ve zaman içinde daha isabetli tespitler yapabiliyor.

Arama çalışmalarında dronlar, helikopterler, botlar ve kurtarma köpekleri aktif olarak kullanılıyor. Ancak bölgedeki şartlar, su altı taramalarını özellikle kritik hale getiriyor. Bu noktada yapay zeka destekli sonar sistemleri, zamanla yarışan kurtarma ekiplerine hız ve hassasiyet açısından önemli bir destek sunuyor.

Sokak lambaları elektrikli araç şarj noktalarına dönüşüyor!

Elektrikli araçların şehir içi kullanımında yaşanan en büyük sorunlardan biri olan şarj altyapısı için ABD merkezli Voltpost, dikkat çeken bir çözüm sundu. Şirket, sokak lambası direklerini elektrikli araçlar için şarj istasyonuna dönüştüren sistemiyle, dar alanlarda şarj ihtiyacını karşılayarak kent merkezlerinde önemli bir boşluğu dolduruyor.

Voltpost, sokak lambalarını şarj istasyonu yapıyor

Sokak lambalarına entegre edilen Voltpost sistemi, kaldırımlarda yer kaplamadan gece boyunca elektrikli araçların şarj edilmesini mümkün kılıyor. Şu anda Michigan eyaletinin Detroit kentinde Oak Park semtinde faaliyete geçen ilk sistem, 2030 yılına kadar eyalette hedeflenen 100.000 şarj istasyonunun ilk adımını oluşturuyor.

Şarj sisteminde kullanılan 6 metrelik kablo, otomatik toplama mekanizması ve entegre aydınlatmasıyla donatılmış durumda. Bu sistem, yerel altyapı yatırımı gerektirmeden kolayca devreye alınabiliyor.

iPhone 17 Pro’da büyük değişim

iPhone 17 Pro’da büyük değişim

Apple’ın eylül ayında tanıtması beklenen iPhone 17 serisiyle ilgili detaylar netleşmeye başladı.

Voltpost’un geliştirdiği çözüm, Level 2 şarj kapasitesine sahip. 7,6 kW güç sağlayan sistemle, saatte yaklaşık 45 kilometrelik menzil elde edilebiliyor. Bu hız, gece boyunca park edilen araçların sabaha kadar tam şarj edilmesi için yeterli.

Aynı zamanda şarjın yavaş gerçekleşmesi, sürücüler arasında soket değişimini zorunlu kılmıyor ve kullanım kolaylığı sunuyor. Sistemde direğe tekli, ikili ya da dörtlü şarj soketi entegre edilebiliyor ve her biri kendi kablosuyla geliyor. Bu sayede kullanıcıların yanlarında kablo taşıma zorunluluğu da ortadan kalkıyor.

Dış ortam koşullarına dayanıklı anodize alüminyum malzeme ile üretilen sistem, -40 °C ila 55 °C sıcaklık aralığında çalışabiliyor. Yağmur, nem, darbe veya boya gibi dış etkenlere karşı da direnç gösteriyor.

En dikkat çeken özelliklerinden biri ise geleneksel hızlı şarj istasyonlarının haftalar hatta aylar süren kurulumuna karşılık, Voltpost sisteminin bir sokak lambasına sadece bir saat içinde entegre edilerek kullanıma sunulabilmesi. Bu da altyapı kurulumunu büyük ölçüde hızlandırıyor.