Apple’ın merakla beklenen yeni güncellemesi iOS 26, getirdiği sayısız özelliğin yanı sıra en temel uygulamalardan biri olan Kamera’da yaptığı köklü değişikliklerle adından söz ettiriyor. Sadece tasarımsal dokunuşların ötesine geçen güncelleme, daha sade bir arayüz, akıllı yeni fonksiyonlar ve ekosistem entegrasyonlarıyla fotoğraf ve video çekme deneyimini tamamen yeniden şekillendiriyor.
iOS 26 Kamera uygulaması neler sunuyor?
iOS 26 ile Kamera uygulaması, Apple’ın yeni Sıvı Cam tasarım felsefesini benimsiyor. Artık düğmeler, ekranın üzerinde yüzüyormuş gibi görünen daha yuvarlak ve organik bir tasarıma sahip. Arayüzdeki şeffaflık artırılarak, fotoğraf karesinin dışındaki alanı daha net görmek mümkün hale getirilmiş.
En dikkat çekici değişiklik ise alt menüde yaşanıyor. Apple, karmaşayı ortadan kaldırmak amacıyla tüm çekim modlarını sıralamak yerine arayüzü Fotoğraf ve Video olmak üzere iki ana sekmeye indirgiyor. Panoramik, Portre veya Ağır Çekim gibi diğer modlara ise yine basit bir kaydırma hareketiyle ulaşılabiliyor. Bu sadeleşme, kullanıcıların en sık kullandığı iki moda anında erişmesini sağlıyor. Deklanşör tuşunun etrafındaki kalın beyaz halka da yerini daha zarif ve modern bir Sıvı Cam halkasına bırakmış.
Eylül ayında tanıtılması beklenen iPhone 17 Pro modelinin canlı görüntüsü ortaya çıktı. Peki akıllı telefon nasıl görünecek?
Apple, eskiden ekranın üst kısmını dolduran ayarları, artık daha akıllı bir çözümle sunuyor. “Fotoğraf” veya “Video” sekmesine dokunduğunuzda, o moda özel ayarların (Flaş, Pozlama, Zamanlayıcı, En Boy Oranı vb.) bulunduğu büyük ve anlaşılır simgelerden oluşan bir menü açılıyor. Örneğin, Pozlama’ya dokunduğunuzda anında bir ayar kaydırıcısı belirerek çekimden önce ışığı hassas bir şekilde ayarlamanıza olanak tanıyor. Bu yeni yaklaşım, hem ana ekranı temiz tutuyor hem de tüm kontrollere sezgisel bir erişim sunuyor.
iOS 26, donanım ve yazılım entegrasyonunun gücünü de gözler önüne seriyor. Artık AirPods Pro 2 ve AirPods 4 kullanıcıları, kulaklıklarının sapına basarak uzaktan fotoğraf çekebilecek veya video kaydını başlatıp durdurabilecek. Bu özellik, özellikle grup fotoğrafları ve sabit çekimler için büyük kolaylık sağlayacak.
Bir diğer akıllı yenilik ise Temizlik Uyarısı. iPhone’unuz, kamera lensinin kirli olduğunu algıladığında size bir bildirim göndererek en net kareleri yakalamanız için lensinizi temizlemenizi hatırlatacak.
Apple, yeni API’lar sayesinde geliştiricilerin de bu yeniliklerden faydalanmasının önünü açıyor. Üçüncü parti kamera uygulamaları artık Apple’ın sığ alan derinliğiyle sinematik videolar çeken Sinematik Mod özelliğini ve gelişmiş ses düzenleme araçlarını kendi uygulamalarına entegre edebilecek.
Ayrıca, macOS 26 ile gelen Süreklilik Kamerası özelliği sayesinde, iPhone’unuzu Mac için güçlü bir büyütece dönüştürebilirsiniz. Bu erişilebilirlik özelliği, örneğin görme güçlüğü çeken bir öğrencinin, iPhone’unu kullanarak dersteki tahtayı yakınlaştırmasına ve görüntüyü Mac ekranından rahatça takip etmesine imkan tanıyacak.
BMW, yeni nesil elektrikli otomobil serisi Neue Klasse için Çinli teknoloji firması Momenta ile iş birliği yaptığını resmen duyurdu. Tencent tarafından paylaşılan habere göre bu ortaklık markanın Çin pazarındaki rekabet gücünü artırma stratejisinin önemli bir adımı.
BMW, Çin’deki elektrikli rekabete yerli ADAS çözümüyle giriyor
Alman otomotiv devi, bu karar ile daha önce benzer bir anlaşma açıklayan Mercedes-Benz’in izinden gidiyor. Mart ayında yapılan açıklamalarda BMW yetkilileri, ileri seviye sürücü destek sistemleri (ADAS) için Çin merkezli bir teknoloji ortağı arayışında olduklarını belirtmişti. Bu açıklamaların ardından gelen Momenta hamlesiyle plan netleşti.
Neue Klasse kapsamında ilk seri üretim aracı olacak olan yeni nesil iX3 (kod adı: NA6), 2025’in ikinci yarısında BMW’nin Macaristan’daki fabrikasında üretime girecek. Avrupa lansmanı yıl sonuna kadar gerçekleşecek. Çin pazarı ise 2026 yılı itibarıyla hedefleniyor. Bu kapsamda i3 (NA0), iX3 (NA6) ve uzun aks mesafeli iX3 (NA8) gibi modeller Çin’de satışa sunulacak.
Nissan N7, haziran ayında gösterdiği satış performansıyla yabancı markalar arasında en çok tercih edilen model oldu.
Momenta, BMW’nin Neue Klasse modelleri için şehir içi ve otoyol koşullarında uçtan uca, navigasyon destekli otonom sürüş kabiliyeti sağlayan gelişmiş bir sürüş çözümü geliştirecek. Bu sistemlerde Momenta’nın kendi büyük modeli de doğrudan entegre edilecek.
BMW Neue Klasse i3 ve iX3 modellerinin başlangıç fiyatlarının 250.000 yuan (yaklaşık 35.000 dolar) seviyesinden başlaması bekleniyor. Bu fiyat aralığı, markayı Li Auto, Aito, Xiaomi ve Nio gibi Çin’in güçlü yerli elektrikli araç üreticileriyle doğrudan rekabete sokacak.
“Neue Klasse” adı, BMW’nin 1960’lar ve 70’lerde yükselişini başlatan ikonik modellerine gönderme yapıyor. Markanın bu isimle yeniden elektrikli araç pazarına güçlü bir dönüş yapması bekleniyor.
Sadece tam elektrikli modeller değil, aynı zamanda bu platform üzerine inşa edilecek hibrit SUV araçlar da geliştiriliyor. Bu araçlar, BMW’nin eskiden oldukça popüler olan X5 modeliyle elde ettiği başarıyı yeni nesil enerji araçlarında da sürdürme hedefinin bir parçası.
Google’ın yeni nesil katlanabilir telefonu Pixel 10 Pro Fold’a ait olduğu öne sürülen teknik detaylar internete düştü. 20 Ağustos’ta tanıtılması beklenen Pixel 10 serisinin en dikkat çeken modeli olarak öne çıkan cihaz, hem donanım hem de dayanıklılık alanında önemli geliştirmelerle geliyor.
Pixel 10 Pro Fold özellikleri nasıl olacak?
Sızan bilgilere göre Pixel 10 Pro Fold, 6.4 inçlik bir kapak ekranına sahip. Bu panelin tepe parlaklığı 3.000 nit seviyesine çıkarılarak güneş altında dahi okunabilirlik artırılmış. Cihazın kamera dizilimi ise önceki modelle aynı kalmış görünüyor. 48 megapiksel ana kameraya, 10.5 MP ultra geniş açı ve 10.8 MP 5x optik yakınlaştırmalı telefoto lens eşlik ediyor. Ön tarafta ise çift 10 MP selfie kamerası bulunuyor.
Pixel 10 Pro Fold’un batarya kapasitesi 5.015 mAh’a yükseltilmiş. Bu da kullanıcıların daha uzun süreli kullanım beklentilerine yanıt vermeyi amaçlayan önemli bir iyileştirme olarak dikkat çekiyor. Cihazın kalbinde ise Google’ın yeni nesil Tensor G5 işlemcisi yer alıyor. 16 GB RAM ile desteklenen bu işlemci, kullanıcılara 256 GB, 512 GB ve ilk kez sunulan 1 TB depolama seçenekleri sunuyor.
Merakla beklenen iPhone 17 serisi Eylül ayında karşımıza çıkacak. Cihazların, performans tarafında fark yaratması bekleniyor.
Toz ve suya karşı dayanıklılık konusunda da çıtayı yukarı taşıyan Pixel 10 Pro Fold, IP68 sertifikasıyla geliyor. Bu, bugüne kadarki katlanabilir telefonlar arasında en yüksek dayanıklılık seviyesi olarak kaydediliyor. Ayrıca cihazın dış ekranındaki çerçeveler daha da inceltilerek ekran alanı genişletilmiş.
Özetle Pixel 10 Pro Fold, Pixel 9 Pro Fold’a kıyasla daha büyük bir kapak ekranı, daha yüksek batarya kapasitesi, yeni bir işlemci, daha fazla depolama ve en gelişmiş toz-suya dayanıklılık özellikleriyle fark yaratıyor. Google’ın bu modeliyle katlanabilir telefon pazarındaki rekabeti kızıştırması bekleniyor.
Sony, akıllı telefon pazarındaki varlığını giderek azaltıyor. Şirket, Finlandiya’dan tamamen çekildiğini doğrularken, Avrupa’nın birçok ülkesinde resmi satış kanallarında Xperia modellerine ulaşmak neredeyse imkansız hale geldi. Bu durum, Japon teknoloji devinin mobil pazardan sessiz ve kademeli bir şekilde çıkış sürecine girdiği yönündeki endişeleri artırıyor.
Sony telefonlar sessizce piyasadan çekiliyor
Finlandiyalı teknoloji sitesi SuomiMobiili’ye konuşan Sony yetkilileri, Xperia 1 VII başta olmak üzere yeni modellerin ülkede artık doğrudan satılmayacağını açıkladı. Şirket, resmi açıklamasında “pazar kârlılığı ve müşteri talebi” gibi faktörlerin değerlendirildiğini belirtti ancak bu kararın ardındaki gerçek nedenlere dair net bir ifade kullanmadı.
Sony, bu süreçte çevrim içi satış kanallarına odaklandığını savunuyor. Ancak birçok Avrupa ülkesinde (Almanya, Fransa, İspanya ve Birleşik Krallık da dahil olmak üzere) Sony’nin kendi resmi sitelerinde mevcut Xperia modelleri stok dışı ya da tamamen listelenmemiş durumda.
Apple, iOS 18.6 beta 3 ve diğer beta sürümlerini yayınladı. Yeni özellikler, markanın fanlarını oldukça heyecanlandırdı.
Xperia 1 VII modelinde yaşanan teknik sorunlar bu gerilemeyi daha da belirgin hale getiriyor. Avrupa ve Japonya’daki bazı kullanıcıların cihazlarda rastgele kapanma ve yeniden başlatma gibi problemler yaşadığını bildirmesi üzerine Sony, Japonya’daki satışları geçici olarak durdurdu ve Avrupa’daki müşterilerden özür diledi.
Durum yalnızca Avrupa ile sınırlı değil. ABD pazarında da Sony artık akıllı telefonlarını resmi web sitesinde listelemiyor ve Xperia 1 VI modeli ülkede hiç piyasaya çıkmadı. Japonya’da bile yıllar önce pazara hakim olan Sony artık ilk beş akıllı telefon üreticisi arasında yer almıyor. Google’ın Pixel serisi, Japon tüketiciler arasında hızla popülerleşirken Sony’nin yerini büyük ölçüde doldurdu.
Sony’nin son dönemde üst segment telefonlarının üretimini de üçüncü taraf firmalara devretmeye başlaması, şirketin mobil operasyonlardan tamamen uzaklaştığını gösteriyor. Daha önce orta segment modeller için uygulanan dış kaynaklı üretim politikası artık amiral gemisi ürünlerde de hayata geçiriliyor.
Sony’nin mobil bölümü uzun süredir zorluklarla mücadele ediyor. Şirketin küresel pazar payı son derece düşük ve birçok pazarda ürünlere fiziksel mağazalarda ulaşmak oldukça zor. Her ne kadar sadık bir teknoloji ve kamera meraklısı kitlesine sahip olsa da bu grup, Sony’nin ayakta kalması için yeterli görünmüyor.
Sony Finlandiya, mevcut kullanıcılar için yazılım güncellemeleri ve teknik destek sunmaya devam edeceğini açıkladı. Ancak bir zamanlar Samsung ve Apple gibi devlerle birlikte anılan Xperia markasının bu sessiz geri çekilişi, bir yeniden yapılanmadan çok sektörle vedalaşmanın habercisi gibi görünüyor.
Meta’nın kurucusu Mark Zuckerberg, yapay zeka teknolojilerine güç sağlayacak devasa veri merkezleri kurmak için önümüzdeki yıllarda yüz milyarlarca dolarlık yatırım yapılacağını duyurdu. Zuckerberg, ABD’de inşa edilecek bu çok büyük ölçekli veri merkezlerinden ilkinin 2026 yılında devreye gireceğini açıkladı.
Meta, devasa yapay zeka veri merkezleri için yüz milyarlarca dolar harcıyor
Prometheus adını taşıyan ilk tesisin Ohio eyaletinde yer alacağı belirtilirken, Hyperion adındaki ikinci tesisin ise Louisiana’da inşa edileceği ve 2030’a kadar tamamen faaliyete geçeceği bildirildi. Zuckerberg, bu veri merkezlerinden her birinin birkaç gigawatt’lık enerji kapasitesine ulaşacağını ve bazılarının Manhattan Adası büyüklüğünde bir alana yayıldığını söyledi. Bu bağlamda Prometheus’un birden fazla gigawatt kapasiteli ilk merkez olacağı, Hyperion’un ise zamanla 5 gigawatt seviyesine kadar çıkabileceği açıklandı.
Meta, bu yatırımların “süperzeka” adını verdiği ve insan zekasını aşabilecek yapay zekâ teknolojilerine ev sahipliği yapacağını belirtti. Zuckerberg, Threads üzerinden yaptığı açıklamada bu veri merkezlerinin ölçeklerine uygun isimlerle anıldığını ve Meta’nın bu alanda en üst noktaya ulaşmak için ciddi bütçeler ayırdığını belirtti.
SuperGrok aboneliği, Anime kızı ile sohbet özelliği sunmaya başladı. Bu yenilik, kullanıcıları oldukça memnun etti.
Yapay zeka donanımları ve büyük veri kümeleri için bu altyapının kritik önem taşıdığı vurgulanırken, Cambrian AI Research baş analisti Karl Freund, Zuckerberg’in dünyanın en iyi yapay zekâ mühendislerini bünyesine katarken bu uzmanlara en üst düzeyde donanım imkânı sunduğunu ifade etti.
Meta’nın bu duyurusunun ardından şirketin hisse değerinde yüzde 1’lik artış yaşandı. 2024 yılı genelinde şirket hisseleri yüzde 20’den fazla değer kazandı. Şirket, aynı yıl 160 milyar dolardan fazla gelir elde etmişti.
Ancak bu tür veri merkezlerinin önemli bir çevresel etkisi de bulunuyor. AI tabanlı veri işleme altyapılarının, enerji kadar su tüketimi açısından da ciddi kaynaklar harcadığı belirtiliyor. Yapılan çalışmalara göre, 2027 yılına kadar bu merkezler dünya genelinde toplam 1,7 trilyon galon su kullanabilir. Tek bir yapay zeka sorgusunun, örneğin ChatGPT’ye yapılan bir sorunun, küçük bir şişe su kadar kaynak tükettiği ifade ediliyor.
Öğrenciler ders çalışırken uzun metinleri okumakta zorlanıyor ve dikkat dağılması yaşıyor. Metni sese çevirme teknolojisi bu sorunu çözerek öğrenme verimliliğini artırıyor. Özellikle işitsel öğrenme tipine sahip öğrenciler için bu yöntem çok etkilidir.
Modern metni sese çevirme araçları ders notlarını, kitap bölümlerini ve araştırma makalelerini dinlemeye olanak sağlıyor. Bu teknoloji sayesinde öğrenciler yürüyüş yaparken, spor yaparken veya dinlenirken ders çalışabiliyor.
Güvenliweb’teki 2024 TUİK verilerine göre, Türkiye’de yılında internet üzerinden eğitim amaçlı öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı %16,9’a ulaştı ve bu artış sesli eğitim içeriklerine olan talebi de artırıyor. Çevrimiçi öğrenme materyallerini kullananların oranı %9,7 olarak kayıtlara geçti.
Öğrenciler Neden Metni Sese Çevirme Kullanmalı?
Öğrencilerin ders çalışma sürecinde karşılaştıkları temel sorunlar metni sese çevirme teknolojisi ile çözülebiliyor. Bu teknoloji özellikle yoğun ders programı olan öğrenciler için büyük kolaylık sağlıyor.
Dikkat dağılması modern öğrencilerin en büyük sorunu haline geldi. Uzun metinleri okurken odaklanma problemi yaşayan öğrenciler sesli dinleme ile daha iyi konsantre olabilir. Gözlerin ekrandan uzaklaşması hem göz sağlığını koruyor hem de farklı aktiviteler yaparken öğrenmeye olanak tanıyor.
Zaman yönetimi konusunda da büyük avantaj sağlıyor. Öğrenciler otobüste, yürüyüş yaparken veya spor salonunda ders çalışabiliyor. Bu durum özellikle yoğun programa sahip üniversite öğrencileri için değerli.
Öğrenciler İçin En Uygun Metni Sese Çevirme Araçları Hangileri?
Öğrenciler için optimize edilmiş metni sese çevirme araçları farklı özellikler ve avantajlar sunuyor. Platform seçimi yaparken bütçe, kullanım kolaylığı ve eğitim odaklı özellikler önemli kriterlerdir.
Öğrenciler için en uygun platformların karşılaştırması:
Speaktor: Türkçe ders materyalleri için ideal, öğrenci indirimleri mevcut.
Speechify: Öğrenciler arasında popüler, hızlı okuma özellikleri.
NaturalReader: PDF ve Word dosyaları için uygun, ücretsiz plan yeterli.
Google Text-to-Speech: Tamamen ücretsiz, temel ihtiyaçları karşılıyor.
ReadSpeaker: Üniversite kütüphaneleri ile entegrasyon imkanı.
Bu platformların çoğu öğrenci indirimleri sunuyor. Özellikle .edu uzantılı e-posta adresi olan öğrenciler özel fiyatlandırmalardan yararlanabiliyor.
Ders Notlarını Sese Çevirme Nasıl Yapılır?
Ders notlarını sese çevirme süreci öğrenciler için en pratik yöntemlerden biridir. Bu işlem doğru yapıldığında ders çalışma verimliliğini önemli ölçüde artırır.
İlk aşamada ders notlarınızı dijital formata geçirin. Handwritten notları tarayıcı uygulamalarla dijitalleştirin veya doğrudan Word, PDF formatında hazırlayın. Metinlerin düzenli olması ve noktalama işaretlerinin doğru kullanılması ses kalitesini artırır.
Platform seçimi yaparken ses hızı ayarlama özelliğine dikkat edin. Ders çalışırken genellikle 1.25x hız ideal olur çünkü hem zaman tasarrufu sağlar hem de anlaşılabilirliği korur. Zor konularda normal hızı, tekrar dinlemede 1.5x hızı tercih edebilirsiniz.
Ses dosyalarını organize etmek için klasör sistemi oluşturun. Derslere göre ayrı klasörler açın ve dosya isimlerini net şekilde belirleyin. Bu organizasyon sınav döneminde büyük kolaylık sağlar.
Dinleme esnasında not alma özelliğini kullanın. Önemli noktaları işaretleyebildiğiniz platformları tercih edin. Böylece hem dinler hem de kritik bilgileri vurgulayabilirsiniz.
Kitap ve Makale Okuma Nasıl Kolaylaşır?
Akademik kitaplar ve araştırma makaleleri öğrenciler için en zor okunabilir materyallerdir. Metni sese çevirme bu süreci hem kolaylaştırır hem de daha verimli hale getirir.
Uzun kitap bölümlerini okumak yerine dinlemek göz yorgunluğunu önler ve konsantrasyonu artırır. Özellikle 100+ sayfalık kitapları dinlerken ara vermeden devam edebilme imkanı sağlar.
Akademik terminoloji ve teknik kelimeler için telaffuz öğrenme fırsatı yaratır. Bilimsel metinlerdeki karmaşık terimlerin doğru telaffuzunu öğrenerek prezentasyonlarda kendine güvenle kullanabilirsiniz.
Çoklu görev yapma imkanı sunar. Kitap dinlerken hafif egzersiz yapabilir, ev işi yapabilir veya yürüyüş yapabilirsiniz. Bu durum özellikle sosyal bilimler ve edebiyat öğrencileri için büyük avantaj.
Hız kontrolü ile zamandan tasarruf sağlar. Kolay anlaşılan bölümleri 1.5x hızda, zor kısımları normal hızda dinleyerek optimize edilmiş öğrenme gerçekleştirirsiniz.
Sınav Hazırlığında Metni Sese Çevirme Nasıl Kullanılır?
Sınav döneminde metni sese çevirme teknolojisi stratejik kullanımla büyük fayda sağlar. Doğru yöntemlerle kullanıldığında hem zaman tasarrufu hem de daha iyi öğrenme sonuçları elde edilir.
Özet notları sese çevirmek en etkili yöntemlerden biridir. Konu başlıklarını ve ana kavramları içeren kısa notları dinleyerek hızlı tekrar yapabilirsiniz. Bu yöntem özellikle çoktan seçmeli sınavlarda başarı oranını artırır.
Formül ve tanımları dinlemek hafızada kalıcılığı artırır. Matematik, fizik, kimya gibi derslerdeki formülleri sesli olarak tekrar dinlemek görsel hafızaya ek olarak işitsel hafızayı da devreye sokar.
Sınav öncesi son tekrar için ideal yöntemdir. Sınava giderken otobüste veya beklerken önemli notları dinleyerek son dakika pekiştirme yapabilirsiniz.
Grup çalışmalarında da kullanışlıdır. Sınıf arkadaşlarınızla hazırladığınız ortak notları sesli formata çevirerek herkesin aynı materyale erişimini sağlayabilirsiniz.
Hangi Dosya Formatları ve Ayarları Kullanılmalı?
Öğrenciler için en pratik dosya formatları ve optimal ayarlar öğrenme deneyimini büyük ölçüde etkiler. Doğru seçimler hem kaliteyi artırır hem de kullanım kolaylığı sağlar.
Giriş formatları için en yaygın seçenekler:
PDF dosyaları: Ders kitapları ve makaleler için ideal.
Word belgesi: Kendi notlarınız ve ödevler için uygun.
TXT dosyası: Basit notlar ve özet metinler için praktik.
PowerPoint: Sunum notları ve ders slaytları için kullanışlı.
Web sayfaları: Online kaynakları doğrudan işleme imkanı.
Çıktı formatında MP3 en yaygın tercih çünkü tüm cihazlarda uyumlu çalışır. Telefon, tablet ve bilgisayarda sorunsuz dinleme imkanı sağlar. WAV formatı daha yüksek kalite sunar ancak dosya boyutu büyüktür.
Ses hızı ayarları öğrenme tipinize göre optimize edilmelidir. İlk dinlemede 1x normal hız, tekrar dinlemede 1.25x, hızlı özet için 1.5x hız idealdir. Zor konularda 0.75x yavaş hız tercih edebilirsiniz.
Ses karakteri seçiminde net telaffuz eden, Türkçe’yi doğru konuşan sesleri tercih edin. Kadın veya erkek ses tercihi kişiseldir ancak dikkat çeken olmayan, monoton olmayan sesler daha uygun olur.
Ücretsiz vs Ücretli Seçenekler: Öğrenciler İçin Hangisi Uygun?
Öğrencilerin sınırlı bütçeleri göz önünde bulundurulduğunda doğru plan seçimi kritik önem taşır. Her seçeneğin kendine özgü avantaj ve sınırlamaları vardır.
Ücretsiz planlar günlük kullanım için genellikle yeterlidir. Google Text-to-Speech tamamen ücretsiz ancak ses kalitesi temel seviyededir. NaturalReader günde 5000 karakter, Speechify ise günde 10 dakika ücretsiz kullanım sunar.
Ücretli planlar daha profesyonel özellikler içerir. Öğrenci indirimleri de olduğu için daha uygun fiyatlara da planları alabilirsiniz. Bu planlar sınırsız kullanım, premium ses kalitesi ve gelişmiş özellikler sunar.
Öğrenci indirimleri çoğu platformda mevcuttur. Üniversite e-posta adresiniz ile %50’ye varan indirimler alabilirsiniz. Bazı üniversiteler kurumsal lisans satın alarak öğrencilerine ücretsiz erişim sağlar.
Hibrit kullanım en akıllıca yaklaşım olabilir. Günlük basit işler için ücretsiz planları, yoğun sınav dönemlerinde ücretli planları tercih edebilirsiniz. Çoğu platform aylık ödeme seçeneği sunduğu için sadece ihtiyaç duyduğunuz aylarda ödeme yapabilirsiniz.
Sonuç: Öğrenciler Metni Sese Çevirme ile Nasıl Başarılı Olur?
Metni sese çevirme teknolojisi öğrenciler için sadece bir araç değil, öğrenme sürecini dönüştüren bir yöntemdir. Doğru kullanıldığında hem akademik başarıyı artırır hem de ders çalışma deneyimini iyileştirir.
Bu teknolojinin en büyük avantajı zaman ve mekan bağımsızlığı sağlamasıdır. Öğrenciler artık sadece masa başında değil, her yerde öğrenebilir. Bu esneklik özellikle yoğun programa sahip öğrenciler için hayat kurtarıcıdır.
MEB’in verilerine göre, Türkiye’de 2023-2024 öğretim yılında toplam 18 milyon 710 bin 265 öğrenciörgün eğitim alıyor ve bu öğrencilerin öğrenme deneyimini iyileştirmek için teknolojik araçlar giderek daha önemli hale geliyor.
Speaktor gibi gelişmiş platformlarla öğrenciler Türkçe ders materyallerini kaliteli şekilde dinleyebilir ve öğrenci indirimleriyle uygun fiyatlarla erişim sağlayabilir. Ücretsiz seçeneklerle başlayıp ihtiyaca göre profesyonel planları tercih etmek mümkün.
Gelecekte bu teknoloji daha da gelişecek ve öğrenme deneyiminin ayrılmaz parçası haline gelecek. Erken benimseyen öğrenciler bu avantajdan maksimum düzeyde faydalanacak ve akademik başarılarını artıracaktır.
Intel, işlemci üretiminde yaşadığı zorlu süreci 18A teknolojisiyle aşmaya çalışıyor. Şirketin yeni nesil üretim düğümü olan 18A, verimlilik oranlarındaki yükselişle dikkat çekiyor. Son verilere göre, 18A süreci yüzde 55 seviyesine ulaşan verimiyle Samsung’un SF2 adını verdiği 2 nanometrelik sürecin önüne geçti. TSMC ise halen 2nm sınıfındaki N2 süreciyle liderliğini koruyor.
Intel, 18A üretim sürecinde tempoyu artıracak
KeyBanc Capital Markets tarafından hazırlanan yatırımcı notunda, Intel’in yılın son çeyreğinde 18A süreciyle yüksek hacimli üretime geçmeye hazırlandığı belirtiliyor. Şirketin bu dönemde hedeflediği verimlilik oranı ise yüzde 70.
Bu eşik, Intel’in 18A sürecini ilk etapta şirket içi ürünlerde devreye alabilmesi açısından kritik önem taşıyor. Panther Lake işlemciler bu kapsamda öne çıkıyor. Intel, 18A’nın dış müşterilere açılmasından önce kendi ürünlerinde başarıyla uygulanmasını önceliklendiriyor.
18A süreci yalnızca kısa vadeli planlar açısından değil, aynı zamanda Intel’in uzun vadeli stratejisi için de belirleyici bir rol oynuyor. Şirketin yol haritasında, 18A süreciyle rekabetçi bir zemin oluşturulduktan sonra daha gelişmiş 14A teknolojisinin dış müşterilere sunulması yer alıyor.
iPhone 17 modellerinin renk seçenekleri sızdırıldı. Seriye, daha önce görmediğimiz yenilikçi renkler eklenecek.
Özellikle son yıllarda güvenilirlik ve pazar payı açısından ciddi gerilemeler yaşayan Intel için bu teknolojik ilerleme, toparlanma sürecinin önemli bir adımı olarak görülüyor. 18A’nın giderek olgunlaşması, şirketin sektördeki konumunu yeniden güçlendirmeye yönelik umutları artırıyor.
Samsung, son yıllarda yaşadığı üretim verimliliği sorunlarını aşmak için 2 nanometre (nm) üretim sürecine odaklanmış durumda. Şirketin özellikle 3nm GAA sürecinde karşılaştığı düşük verim oranları, başta Qualcomm olmak üzere önemli müşterilerin siparişlerini askıya almasına yol açmıştı. Bu durumu tersine çevirmek isteyen Samsung, 2nm üretimdeki verimliliği yıl sonuna kadar yüzde 70 seviyesine çıkarmayı planlıyor.
Samsung, 2nm üretimiyle yeniden sahneye çıkıyor
Mevcut durumda yaklaşık yüzde 30 seviyesinde olan verimlilik oranının, 2025 sonuna kadar yüzde 60 ila 70 bandına ulaşması hedefleniyor. Bu iyileşmenin, Qualcomm gibi büyük müşterilerin yeniden kazanılması açısından kritik olduğu belirtiliyor.
Daha önce Snapdragon 8 Elite Gen 2 için Samsung’un 2nm üretim sürecinden sipariş aldığı iddiaları gündeme gelmişti. Bu bilgi resmi olarak doğrulanmasa da Qualcomm’un Samsung ile olan üretim ilişkisini sürdürdüğüne işaret ediyor.
Samsung’un 2026’nın ilk aylarında tanıtması beklenen Galaxy S26 serisiyle ilgili detaylar netleşmeye başladı.
Samsung, sadece verimliliği artırmakla kalmıyor; aynı zamanda teknolojik altyapısını da geliştiriyor. İkinci nesil 2nm GAA sürecine ait temel tasarımı tamamlayan şirket, SF2P+ olarak adlandırılan üçüncü nesil 2nm üretim teknolojisini de iki yıl içerisinde devreye almayı planlıyor. Bu gelişmeler, Samsung’un rakibi TSMC karşısında yeniden güç kazanma çabasının teknik temelini oluşturuyor.
Şirketin 2nm üretimde seri üretime geçiş hedefi hâlâ 2026 yılının başı olarak korunuyor. Ancak son güncellemeler, bu tarihten önce, üretim kapasitesinin yılın ikinci yarısından itibaren artırılacağına işaret ediyor.
Samsung’un bu süreçte başarılı olabilmesi büyük müşterilerden yeniden sipariş almasına ve bu siparişlerin zamanında karşılanabilmesine bağlı. Özellikle verimlilikte sağlanacak artış ticari başarının önünü açacak en kritik faktör olarak öne çıkıyor.
Elon Musk’ın yapay zeka girişimi xAI tarafından geliştirilen sohbet botu Grok, dikkat çeken yeni bir özellikle gündeme geldi. “Anime kızıyla sohbet” özelliği olarak tanımlanan bu yenilik, kullanıcıların Grok üzerinden anime tarzında tasarlanmış sanal bir karakterle diyalog kurmasına olanak tanıyor. Sosyal medya platformu X’te erişime açılan bu özellik, özellikle Japon pop kültürüne ilgi duyan kullanıcılar tarafından yoğun ilgi gördü.
SuperGrok, Anime kızıyla sohbet özelliği sunuyor
Sistemde yer alan anime karakteri, kullanıcıların yazılı mesajlarına yanıt verirken klasik Japon animasyon estetiğine sahip bir kişilik sunuyor. Tepkiler, ses tonu, yazım tarzı ve görsel temsili, anime kültürünün belirgin unsurlarını yansıtacak şekilde tasarlandı.
Özelliğin duyurulmasının ardından X üzerinde “Musk’ın Grok’u Weeb’lere açıldı” yorumları hızla yayıldı. Bazı kullanıcılar yeniliği memnuniyetle karşılarken, bir kesim ise bu tür kişiselleştirilmiş sohbet deneyimlerinin toplumsal ve psikolojik etkileri üzerine tartışmalara yol açtı.
Grok’un bu yeni özelliği, yapay zeka sohbet botlarında son dönemde öne çıkan kişiselleştirme trendinin bir örneği olarak değerlendiriliyor. Kullanıcılarla daha kişisel, hatta eğlence odaklı bir ilişki kurmayı hedefleyen bu tür sistemler, yalnızca işlevsellik değil, aynı zamanda duygusal bağ kurma potansiyeliyle de dikkat çekiyor.
iPhone 17 modellerinin renk seçenekleri sızdırıldı. Seriye, daha önce görmediğimiz yenilikçi renkler eklenecek.
Anime karakterli sohbet seçeneği, xAI’ın Grok platformunu yalnızca bilgi tabanlı bir sistem olmaktan çıkarıp, aynı zamanda eğlence ve etkileşim alanına taşıma girişimi olarak öne çıkıyor. Özellikle genç kullanıcı kitlesi arasında ilgi gören bu yenilik, yapay zekanın kültürel uyum ve kullanıcı beklentilerine göre şekillendirilmesinde yeni bir adım olarak değerlendiriliyor.
Nissan’ın Çin pazarına özel geliştirdiği elektrikli sedan modeli N7, haziran ayında gösterdiği satış performansıyla yabancı markalar arasında en çok tercih edilen model oldu. 6.189 adetlik satış rakamına ulaşan N7, bu performansıyla General Motors’un Çinli ortağıyla ürettiği Buick GL8 ve Toyota’nın elektrikli modeli bZ3X gibi rakiplerini geride bıraktı. Volkswagen’in ID.3 modeli ise 3.950 satışla dördüncü sırada yer aldı.
Nissan, toparlanmayı başardı!
İlk tanıtıldığı dönemde Xpeng P7’ye olan benzerliğiyle dikkat çeken N7, özellikle genç kullanıcılar arasında rağbet görüyor. Nissan logosunu taşıyan model, Japon markanın Çinli ortağı Dongfeng ile birlikte geliştirildi. Aracın temelini Dongfeng’in eπ 007 platformu oluşturuyor. Çin pazarında yaklaşık 17.800 dolarlık başlangıç fiyatıyla satışa sunulan model, uygun fiyatı ve yüksek menzil seçenekleriyle öne çıkıyor.
Giriş seviyesi olan N7 510 Pro, 58 kWsa kapasiteli LFP bataryayla geliyor ve Çin’in CLTC test protokolüne göre 510 kilometre menzil sunuyor. Üst seviye N7 625 Max versiyonu ise 73 kWsa batarya ile 625 kilometreye kadar menzil sağlayabiliyor. Motor gücü seçenekleri ise 215 hp (160 kW) ve 268 hp (200 kW) olarak ikiye ayrılıyor. Fiyatlandırma ve performans, tercih edilen versiyona göre değişiklik gösteriyor.
Güvenilir sektör kaynakları vivo X300 serisinin kilit özelliklerini gözler önüne serdi. Peki akıllı telefonlardan neler beklemeliyiz?
Şu anda yalnızca Çin pazarında satılan N7’nin, ilerleyen dönemde küresel pazarlarda da boy gösterebileceği belirtiliyor. Nissan’ın bu konudaki planları arasında modelin farklı bir adla satışa sunulması veya geçmişte kullanılan “Primera” isminin yeniden gündeme getirilmesi bulunuyor. Çin’deki bu başarı, finansal zorluklar yaşayan Nissan için stratejik açıdan önemli bir gelişme.
Apple, iOS 18 yazılım döngüsünün devamı niteliğindeki iOS 18.6’nın üçüncü beta sürümünü yayınladı. iOS 18.6 beta 3’le birlikte iPadOS 18.6, macOS Sequoia 15.6, visionOS 2.6, watchOS 11.6 ve tvOS 18.6 sürümleri de geliştiricilere sunuldu. Güncellemeler, birkaç hafta içinde nihai halleriyle kullanıcılara ulaştırılacak.
iOS 18.6 beta 3 ve daha fazlası yayında
Yeni betalar büyük yenilikler içermiyor. Apple, bu ara sürümlerde kararlılığı ön plana alıyor. Şirketin sonbaharda yayımlayacağı iOS 26, iPadOS 26 ve macOS Tahoe gibi ana sürümler, yeni özellikler ve “Liquid Glass” adını verdiği yeniden tasarım gibi önemli değişikliklerle gelecek. Ancak bu büyük geçiş öncesi sunulan iOS 18.6’nın, birçok kullanıcı için iOS 26’ya geçmeden önceki son önemli güncelleme olması bekleniyor.
Özellikle iOS 26 ile uyumlu olmayan iPhone modelleri göz önünde bulundurularak, iOS 18.6 sürümünde yenilikten çok sistem kararlılığına ve performansa odaklanılıyor. Apple, bu sürümde herhangi bir büyük görsel değişikliğe ya da işlevsel sıçramaya gitmiyor. Güncellemenin kısa sürede tüm kullanıcılarla buluşturulması planlanıyor.
iPhone 17 modellerinin renk seçenekleri sızdırıldı. Seriye, daha önce görmediğimiz yenilikçi renkler eklenecek.
iOS 18.6 beta 3 ile gelen görünür değişikliklerin sayısı şu an için sınırlı. Apple, sürüm notlarında detaylı bilgi paylaşmadı. Geliştiriciler ve beta kullanıcıları, sistem performansındaki iyileştirmeleri test etmeye başladı. Final sürüm öncesi daha fazla değişikliğin beta güncellemeleriyle eklenip eklenmeyeceği ise henüz netlik kazanmadı.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
NASA’nın Güneş’i incelemek için 2018 yılında fırlattığı Parker Solar Probe, 25 Aralık 2024’te Güneş’e şimdiye kadarki en yakın mesafeye ulaşarak tarihi bir gözlem gerçekleştirdi. Güneş yüzeyine yalnızca 6,1 milyon kilometre uzaklıktan geçen sonda, bu geçiş sırasında elde ettiği görüntüleri ilk kez kamuoyuyla paylaştı.
WISPR kamerasıyla (Wide-Field Imager for Solar Probe) çekilen görüntüler, Güneş’in dış atmosferi olan korona içinden elde edildi. Yeni yayımlanan görüntülerde, Güneş rüzgarlarının doğrudan gözlemlenmesi sağlandı.
Ayrıca koronal kütle atımlarının (CME) nasıl oluştuğu ve birden fazla CME’nin nasıl birleştiği ilk kez bu kadar ayrıntılı şekilde incelenebildi. Bilim insanları, bu birleşmelerin CME’lerin yönünü değiştirebildiğini, yüklü parçacıkları hızlandırabildiğini ve manyetik alanları karıştırarak uzay araçları ve yer tabanlı elektronik sistemler için daha büyük tehditler oluşturduğunu belirtti.
SpaceX, Falcon 9 roket serisinin 500. başarılı görevini tamamladı. Commercial GTO-1 görevi kapsamında Dror 1 uydusu yörüngeye yerleştirildi.
Bu gözlemler, uzay hava olaylarının dinamiklerini anlamada kritik rol oynuyor. Parker sondası bu yakın geçişin ardından 2025 yılının Mart ve Haziran aylarında aynı rekor mesafeye tekrar ulaştı. Bir sonraki yakın geçişin 15 Eylül 2025’te gerçekleşmesi bekleniyor.
NASA Bilim Misyonu Direktörlüğü’nden Nicky Fox, bu gözlemlerin uzay hava tahminlerinin geliştirilmesine katkı sağlayacağını ve astronotlar ile uzay teknolojilerinin güvenliğini artıracağını vurguladı. NASA, bu veriler sayesinde Güneş’in dinamik atmosferine dair şimdiye kadarki en net ve kapsamlı bilgiye ulaştığını bildirdi.