CGI teknolojisinin, sinema dünyasındaki yeri artık tartışılmaz bir gerçek. Teknik ekipmanların gelişmesi ile filmlerin sunduğu görsel yetkinlikler arttı. Bu teknoloji sayesinde, gördüğümüz ve hayran kaldığımız pek çok yapım, küçük stüdyolarda çıkabiliyor.
Kimilerine göre şaheserler ortaya çıkaran CGI teknolojisi, bazı kesimlerin ise eleştirilerine maruz kalıyor. Çoğu yönetmen ve yapımcı, bu metodun kültürü öldürdüğünü savunuyor. Tüm bu tartışmaların gölgesinde, CGI teknolojisi ve en iyi örneklerini sizler için derledik.
Dune’un yönetmeninden devam filmine dair yeni ipuçları
CGI teknolojisi nedir?
CGI yani bilgisayar tabanlı imgeleme, görsel oluşturmaya yarayan bir grafik uygulaması olarak bizleri karşılıyor. Sinema dünyasına büyük katkıları olan bu teknoloji, sadece filmlerde değil oyun dünyasında dahi kullanılmakta. Kimi zaman yeşil, mavi perde, kimi zaman da oyuncu üzerine yerleştirilen sensörler sayesinde, sahne aslında olandan bambaşka bir hale getirilebilir.
Günümüz sinemasının olmazsa olmazı haline gelen bu teknoloji o kadar ilerledi ki, bazen izleyiciler CGI görüntü ile normal dış çekim arasındaki farkı anlayamıyor. Ayrıca kullanımı oldukça kolay olan bu uygulama, amatör sanatçılar tarafından da oldukça tercih edilmekte.
CGI teknolojisinin avantajları
Pek çok önemli kolaylığa sahip olan CGI teknolojisinin, sinema dünyasına etkileri oldukça büyük. Ancak bu uygulamanın en birinci kullanım nedeni olarak, mali şartlar gösteriliyor. Örnek vermek gerekirse, yapımcılar basit bir aksiyon sahnesini gerçek dış planda mekanik efekt (patlama, çarpışma veya fiziksel hasar) ile kurgulamak yerine, kapalı bir stüdyoda tamamen bilgisayar efekti ile çekmeyi tercih ediyorlar. Bu sayede dış plandaki malzeme ve insan yükü minimuma indirilmiş oluyor.
Bir diğer önemli avantaj ise, CGI teknolojisinin zaman kaybını önlemesi. Önceki örnekte olduğu gibi, çekim ekibi tüm kurulumların hazır olmasını beklemek yerine, kapalı stüdyoda perde ve sensör kullanımı ile işi kotarıp bilgisayar başında vakit harcamaya daha sıcak bakıyor. Detaylı hazırlık sürecine dahil olmayan ekip, hızlı bir şekilde çekimleri tamamlama imkanına sahip olabiliyor.
CGI denilince akla gelen isimler
Günümüzde görsel efektler denilince akıllara pek çok önemli yıldız geliyor. Bunlardan kuşkusuz en göz önünde olanı da Andy Serkis diyebiliriz. Yüzüklerin Efendisi serisinde Gollum karakteri ile izleyicileri karşılayan Serkis, bu teknolojiyi o kadar iyi kullandı ki, uzun bir dönem bazı filmlere danışmanlık yaptı. Ardından, Maymunlar Cehennemi serisinde de başrol oynayan usta oyuncu, son olarak CGI ağırlıklı Venom 2‘ye yönetmen oldu.
Bu teknoloji ile arası iyi olan bir yönetmen de Micheal Bay diyebiliriz. Transformers serisinin yönetmeni, CGI uygulamalarını o kadar zamandır kullanıyor ki, bir dönem yönetmenlik tarzı ile sosyal medyanın gündemine dahi yerleşti. Bu isimlerin dışında, J.J. Abrams, Jon Favreau, Guillermo del Toro gibi usta yönetmenler de günümüz sinemasında CGI teknolojisi ile önemli işlere imza atmaktalar.
Peki CGI teknolojisi sinema kültürünü öldürüyor mu?
Uzun süredir tartışma konusu olan bu sorunun cevabı aslında seyirci de bitiyor. Yapımcı ve yönetmenlerin işini kolaylaştıran CGI teknolojisi, oyuncuların pek gözdesi değil. Zira bazı oyunculara göre asla bulunmadıkları ortamda bulunmaya çalışmak rolün zorluklarını arttırıyor. Usta aktör Sir Ian McKellen‘ın Hobbit filminin çekimleri sırasında yeşil perdeden bunaldığı ve hatta ağlamaya başladığı da gerçekte yaşanmış bir olay olarak dikkat çekiyor.
Hayranların görece mutlu olduğu teknoloji bazı eski kuşak yönetmenlere göre de, filmleri sıradanlaştırıyor. Birçok usta isim, film çekmenin heyecanı ve ruhunun kaybolduğunu iddia ediyor. Öte yandan hayatını kaybetmiş birçok oyuncunun da efekt olarak filmlere geri dönüş yapabilmesi, tartışmayı körükleyen bir başka etken olarak bizleri karşılıyor.
Sizler CGI teknolojisini nasıl buluyorsunuz? Sizce sinema dünyasının böyle bir uygulamaya ihtiyacı var mı? Görüşlerinizi bizlere aktarmayı unutmayın.