MMO çılgınlığının başlangıcını Ultima Online olarak kabul etmek çok da yanlış olmayacaktır. 24 Eylül 1997 yılında satışa sunulan Ultima Online ile birlikte, tüm dünyanın neredeyse yeniden şekilleneceğine ve insan evriminin “kambur oyuncu” profiline doğru ilerleyeceğini tahmin etmek imkansız gibiydi.

Fakat aradan tam 15 yıl geçti ve Ultima Online hala oynanıyor. Birçok insan MMO kariyerine Ultima Online ile başlayıp, şu anda tabii ki çok rahat tahmin edebileceğiniz gibi World of Warcraft ile devam ediyor. İki yapım arasında Eve Online, Guild Wars ya da KOTOR gibi kaliteli yapımlar olsa da, yine de o hiç başarılı olamayan ve World of Warcraft klonu olmaktan öteye gidemeyen MMO yapımları kol geziyor.

Tabii bu başarısızlıklar yapımcıları yıldırmak bir yana, daha da kamçılamaya devam ediyor. Sürekli olarak “World of Warcraft Killer” diye adlandırılan yeni yapımlar tanıtılıyor ve hayata geçiyor. Fakat bir süre sonra başarısızlığa ve oyuncusuzluğa mahkum olmak durumunda kalıyorlar.

Şahsım adına konuşmak gerekirse, 1999 yılında Ultima Online ile başlayan MMO hayatım, yaklaşık on koca yılın ardından yine Ultima Online ile son buldu. Her MMO seven oyuncu gibi World of Warcraft‘a başlamam çok olasıydı ama WoW bana asla Ultima Online’dan alınan zevkin yarısını bile veremediği için, WoW maceralarım başlamadan bitmiş oldu.

Belirtmem gerekiyor ki bu süreçte Guild Wars‘tan KOTOR‘a kadar neredeyse birçok MMO’yu test etme fırsatım oldu. Oyun yapısı itibariyle Guild Wars, bağlayıcılık açısından World of Warcraft en başarılılarıydı. Gerisi ise maalesef ki World of Warcraft klonu olmaktan öteye asla gidemedi. Şimdi ise elimde Star Wars: The Old Republic‘i tutuyorum. Bakalım MMO sıralamamda kendisine kaçıncı sıradan yer bulabilecek, hep birlikte göreceğiz.

{pagebreak::2}

Kılıçlar elimizde, Jedi’lar cebimizde

Star Wars: The Old Republic animasyon filmleri aratmayacak kalitede bir giriş videosu ile bizi karşılıyor. Videodan anladığımız galaksinin oldukça karışık bir durumda olduğu. Öncelikle Star Wars: The Old Republic‘un kendine konu olarak filmlerden yıllar öncesini seçtiğini ve bu yüzden filmlerde ya da en azından bildiğiniz Star Wars evreninden hiç kimseyle karşılaşmayacağınızı söylemem gerekiyor.

Bu nefes kesici videonun ardından taraf seçmemiz isteniyor. Star Wars evrenine çok uzak değilseniz, iki tarafın olduğunu biliyorsunuzdur; Jedi ve Sith. Jedi tarafı aydınlığı temsil ederken, Sith ise “Dark Side” yani karanlık tarafı temsil ediyor.

Seçimimizi yaptıktan sonra bu kez Chiss, Cyborg, Human, Miraluka, Mirialan, Rattataki, Sith Pureblood, Twi’lek ve Zabrak’lar gibi farklı ırklar arasından birini seçmeniz isteniyor. Seçimler yalnızca taraf ve ırk seçimiyle de bitmiyor. Bu seçimleri yaptıktan sonra yepyeni, cillop gibi bir seçim ekranı daha karşılıyor bizleri.

Bu ekranda ise sınıfımızı seçmemiz bekleniyor. Sınıflarımız arasında ise Jedi Knight, Jedi Consular, Trooper, Smuggler, Sith Warrior, Sith Inquisitor, Bounty Hunter, Imperial Agent bulunuyor. Sınıflar arasında ise bariz farklar bulunuyor. Aslında tek tek sınıfları anlatmak gerek ama bu bir inceleme yazısı olduğundan ve “rehber” niteliği taşımadığından çok detaylı olarak sınıflar konusuna girmeyeceğim.

{pagebreak::3}

Evladım sen kaçıncı sınıfsın?

Bu seçim ekranlarının ardından oyunu oynayarak 10. seviyeye yükseldiğinizde son bir seçim yapmanız daha gerekiyor. Bu seçimleri de şu şekilde listeleyebiliriz;

Jedi Knight:

-Jedi Guardian: Yakın dövüş, tank, tek ışın kılıcı)

-Jedi Sentinel: Yakın dövüş, çift ışın kılıcı

Jedi Consular:

-Jedi Shadow: Yakın – Orta dövüş, Tank, çift taraflı ışın kılıcı, gizlilik

-Jedi Sage:  Orta – Uzak dövüş, Heal

Smuggler:

-Scoundrel: Scatter Gun, Gizlilik

-Gunslinger: Çift tabanca, Mevzi alma

Trooper:

-Vanguard: Yakın – Orta dövüş, tank

-Commando: Orta – Uzak dövüş, Heal

Sith Warrior:

-Juggernaut: Tank, tek ışın kılıcı

-Marauder: Yakın dövüş, çift ışın kılıcı, savaş sırasıda geçici gizlilik

Sith Inquisitor:

-Sith Assassin:  Yakın – Orta dövüş, tank, çift taraflı ışın kılıcı, gizlilik

-Sith Sorcerer: Orta – Uzak dövüş, Heal

Imperial Agent:

-Operative: Yakın – Orta dövüş, Heal, Energy Blade/tüfek, gizlilik

-Sniper: Orta – Uzak dövüş, tüfek , mevzi alma

Bounty Hunter:

-Powertech: Yakın – orta dövüş, tank

-Mercenary: Orta – Uzak dövüş, Heal

Sınıfları bu şekilde listelediğimizde gördüğünüz gibi 10. seviyede yapılan seçimler aslında neredeyse birbirlerinin aynısı. Yalnızca Tank, DPS, Healer gibi ileri seviye sınıflardan birini seçmiş oluyorsunuz.

Son seçiminizle birlikte artık karakteriniz hazır hale gelmiş sayılıyor. Tabii bu az önce saydığım onuncu seviye yetenekleri kazanabilmek için öncelikle onuncu seviyeye kadar gelebilmeniz ve bu süreçte gerekli görevleri yalnız ya da takım arkadaşlarınızla birlikte yapabilmeniz gerekiyor.

{pagebreak::4}

Jedi People, Jedi Temple

The Old Republic‘in en kuvvetli olduğu yanlardan biri de görev zinciri. Oldukça kaliteli hazırlanmış görevler ve yan görevler peşinde koştururken, insan bir anda sanki tek kişilik bir oyun oynuyormuş hissine kapılıyor. Özellikle oynadığınız sunucular boşsa, gerçekten tek başınıza oyun oynuyorsunuz demektir. E haliyle bu da bir MMO’nun en zayıf karnı olarak göze çarpıyor.

Başkalarının da oyunda olduğunu yalnızca sol üst kısımda bulunan konuşma penceresinde yazılanları gördükçe anladığınız bir sürü durumla sayısız kez karşılaşıyorsunuz. Tabii yoğun saatlerde görevlerinizi yaparken sağda solda uçan, kaçan, savaşan ve güç kullanan birçok kişiyle karşılaştığınız da oluyor. Hatta aynı görev üzerindeyseniz hemen kısa süreli bir takım oluşturabiliyor ve görevlerde birbirlerinize yardımcı olabiliyorsunuz.

Fakat ana görev zincirine dahil görevler yalnızca kişiye özel olduklarından, görev bölgelerine girdiğinizde arkadaşlarınızı göremiyorsunuz. Tek başınıza tüm işi halletmeniz bekleniyor. Zaten o kadar da zor olmuyor bu görevler. Seviyeniz yükseldikçe zorlaşan ama zorlaştıkça sizi de daha güçlü kılan görevler sizleri bekliyor.

Yan görevlerden bazıları ise yalnızca takım halinde halledilebiliyor. Hatta bunun için kesinlikle kalabalık olmanız gereken durumlar da oluyor. Örneğin dört kişi ile halletmeye çalıştığımız bir eşkiya temizleme görevini yaklaşık üç saat boyunca ölerek gerçekleştiremeyince isyan ederek yattığım geceyi çok net hatırlıyorum.

{pagebreak::5}

Bunların haricinde klasik bir RPG oyununda olduğu gibi şehirlere giderek görevler aldığınız, aldığınız görevleri şehir dışında gösterilen alanlarda gerçekleştirdiğiniz ve bu görevleri yaparken, yer aldığınız tarafı da unutmamanız gereken bir yapım olmuş The Old Republic.

Tarafınızı unutmamanız gerekiyor çünkü yaptığınız seçimler karmanıza etki ediyor. Karmanız düştükçe karanlık tarafa, yükseldikçe aydınlık tarafa doğru geçiş yaptığınızı da hatırlatayım. Ardından da gelelim oynanış konusuna.

Star Wars: The Old Republic, standart bir TPS açısıyla oynanıyor. Yani üçüncü kişi görüş açısından, karakterimizi arkasından görüyoruz. Klavyenin klasik W, A, S, D tuşları yönlendirme işlevini üstlenirken, faremizle de sağa sola bakmak, zoom girip-çıkmak ve birincil-ikincil saldırılarımızı gerçekleştirmek gibi işlemleri yapabiliyoruz.

Oynanış açısından hiçbir yenilik getirmediğini rahatlıkla söyleyebileceğim noktaya geldik sanırım. Çünkü The Old Republic kesinlikle MMO dünyasına herhangi bir yenilik getirmiyor. Oynanış konusunda da istisnai bir durum oluşturmuyor.

Hatta World of Warcraft‘ı aktif olarak oynayan tüm arkadaşlarımın oynanış konusunda yargılarının, “E abi bu World of Warcraft ile aynı yani…” cümlesinden ibaret olduğunu söylersem, derdimi tam olarak anlatabilmiş olurum galiba.

{pagebreak::6}

Sith Lord buraya yumruk havaya

Oynanış konusunda yenilik getirmeyen The Old Republic‘in grafikler konusunda da etkileyici olmaktan uzak olduğunu belirtmem gerekiyor.  Grafikler klasik olarak BioWare‘in elinden çıktığı hemen anlaşılabilen türde. Dragon Age ve Mass Effect‘e oldukça benziyor olsa da, sahip olduğu renk paletinin solukluğu gerçekten insanın yaşam enerjisini emiyor.

Fakat burada önemli bir durum var. O da bir MMO’nun asla grafikleri ile yargılanmaması gerektiği. Çünkü MMO oynayan ve seven herkesin bildiği tek bir şey vardır ki, oyun güzelse grafikler yalnızca teferruattır.

Tabii yine de insan 2011 sonu, 2012 başında piyasaya sürülen bir yapımda çok daha düzgün grafikler görmek istiyor. Yapımın geniş bir oyuncu yelpazesine sahip olmasını isteyen yapımcılar da grafikleri belli bir seviyede tutarak, sistem canavarı bir oyun yaratmak istememişler.  Bu kabul edilebilir bir durum az önce de söylediğim gibi.

Fakat animasyonların başarısızlığı ve oyunun performans açısından yerlerde süründüğü gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Oyunun farklı sistemlerde yaşattığı düşük performans sorunları nedeniyle birçok oyuncu tarafından bırakıldığını da belirtmem gerekiyor. Tabii gelen 1.2 yaması ile birlikte bu performans sorunları da minimum seviyelere indirildi ama iş işten çoktan geçmişti.

Animasyonlar konusuna da değinelim. Yürüme, koşma ve savaş animasyonları göze hoş gelmiyor. Özellikle öyle bir zıplama animasyonumuz var ki, geçtiğimiz yıl piyasaya sürülen ve zıplama animasyonuyla oldukça dalga geçilen Duke Nukem Forever bile bu oyundan daha başarılıydı.

{pagebreak::7}

Işın kılıcı ile gerçekleştirilen savaşların gerçeklikten çok uzak olması da cabası. Tabii ışın kılıcı olan bir cümlede “gerçekçilik” kelimesini kullanmak ne kadar mantıklı olacaktır, orası tartışılabilir. Anlatmak istediğim dövüş animasyonlarının ve kareografilerin, oyuncuda tokluk hissiyatı yaratamadığı.

Eğer bu animasyonlar konusunu es geçebilirseniz, atmosfer ve sesler konusunda çok daha başarılı olduğunu da göreceksiniz aslında The Old Republic‘in.

Işın kılıcının açılıp kapanma sesini oldukça sevdiğimden, koşarken sürekli olarak “X” tuşuna bastığımı ve ışın kılıcımı çıkarıp yerine soktuğumu farkettim. Sesler konusunda sınıfı geçmeyi başarıyor yani anlayacağınız.

Klasik BioWare ve diyalog ağacı oluşturamama hastalığı da devam ediyor. Görevler için NPC’ler ile yaptığınız konuşmalarda, özellikle kendi dili olan ırklar için konuşuyorum, aynı şeyleri sürekli olarak duymak rahatsız edici.

Boş ve birbirine benzeyen diyaloglar sayesinde de oyunun can damarını oluşturan görev zinciri bir anda işkenceye dönüşebiliyor. Fakat 10. hatta 15. seviyeye ulaştığınız andan itibaren görevlerin verdiği keyif de bir hayli artmaya başlıyor.

Müzikler konusunda ise BioWare‘e hakkını teslim etmek gerekiyor. Müziklerin yapımcısı John Williams bu konuda oldukça sıkı çalışmış ve Star Wars evreninin hakkını veren, sizleri o atmosfere sokmayı başaran müzikler yaratmış.

{pagebreak::8}

Son yemek

BioWare‘in Dragon Age ya da Mass Effect serisinden herhangi bir oyunu oynadıysanız, Star Wars: The Old Republic‘e giriş yaptığınızda oldukça benzer hisler yaşayacaksınız demektir. Çünkü klasik bir BioWare RPG’si ile MMO özellikleri harmanlanarak hazırlanmış bir MMO ile karşı karşıyayız.

Aslında tam adı MMORPG olan bu tür için tam uygun denilebilecek bir yapım belki de The Old Republic. Fakat piyasada World of Warcraft ve üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen hala birçok kişi tarafından aktif olarak oynanan bir Ultima Online olduğu sürece, The Old Republic’in bu piyasada kendine sağlam bir yer edinmesi zor olacaktır.

KOTOR‘un fişinin çekilmesi nedeniyle elde kalan tek Star Wars MMO’su olmayı başaran The Old Republic, Star Wars serisinin gerçek hayranları için bulunmaz hint kumaşı niteliği taşıyor. Fakat derdiniz yalnızca MMORPG oynamaksa ve Star Wars’a özel ilginiz yoksa, diğer seçeneklere yönelmeniz herkes açısından daha hayırlı olacaktır.

{pagebreak::9}

Star Wars evreni, karakterleri, ırkları ve elinizde ışın kılıcı ile yaratık “farm”layabildiğiniz tek oyun olduğundan The Old Republic‘e yine de gözünüz gibi bakmanızı tavsiye ediyorum. Çünkü bir daha uzun bir süre Star Wars evreninde geçen bir MMO ile karşılaşmamız zor görünüyor.

Ücretsiz olarak bir aylık deneme sürümüne sahip olabileceğiniz Star Wars: The Old Republic‘e bir şans vermeniz ve birlikte biraz vakit geçirmeniz en mantıklı seçenek olacaktır. MMO dünyası ne yazık ki World of Warcraft dominasyonu olan bir dünya ve bu dominasyonu kırmak oldukça güç. The Old Republic’ te bu konuda kalbur üstü olmayı başarsa da, dominasyonu kırması imkansız gibi görünüyor.

Eğer MMO’lar arasında bir sıralama yapacaksam, ilk iki sırayı kesinlikle Ultima Online ve World of Warcraft‘ın (her ne kadar WoW’u sevmesem de) aldığı bir liste ortaya çıkacaktır. Üçüncü sırayı da Guild Wars‘a verirsem, ilk beş içerisinde benim için yer alabileceği kesin olan bir yapım da Star Wars: The Old Republic olacaktır.

Güç sizinle olsun SDN okurları…

7.5/10

Artılar: Star Wars evreninde geçiyor olması. Işın kılıcı kullanabilmemiz. Fazla sayıda ırk ve sınıf çeşitliliği. Tek kişilik görevlerin 100 saatlik oynanış süresi.

Eksiler: Grafikler ve diyaloglar yetersiz. Animasyonlar başarısız. Görev zinciri tek kişilik oyunları andırıyor. Oynanış açısından herhangi bir yenilik getirmiyor.

:: Star Wars: The Old Republic oynamayı düşünüyor musunuz?