Günümüzde “tablet çağı” olarak adlandırılan süreci başlatan en önemli gelişme şüphesiz iPad‘in piyasaya sürülmesi oldu.  2010 yılında tanıtılan iPad, tıpkı 2007‘de duyurulan iPhone gibi kısa sürede endüstiriyi derinden etkiledi. Geride bıraktığı 3 yıl içinde tablet pazarının oluşmasına öncülük etti, 100 milyondan fazla satıldı ve bazı satış dönemlerinde “satılan her 4 bilgisayardan 1‘i” olma ünvanını kazandı.

Temelinde uygun fiyatlı bir “netbook” fikri yatan iPad, güncel birçok analizde PC satışlarındaki düşüşün ve pazardaki daralmanın en büyük sorumlusu olarak gösteriliyor. Hatta, önümüzdeki dönemde netbook segmentini tamamen ortadan kaldıracağı yönünde tahminler yapılıyor.

Peki nasıl oldu da iPad gibi bir ürün çıktı ve piyasayı bu denli etkiledi?

Aslında her şeyin başlangıcı, Apple’ın düşük maliyetli bir netbook üretme projesi sırasında, tasarımcı Johny Ive‘ın “neden bir klavye ekrana menteşelerle tuturlmak zorunda?” sorusu oldu.* Klavyenin çoklu dokunmatik arayüze entegre edilmesini savunan Ive‘a Steve Jobs da destek verince iPad projesinin fitili ateşlenmiş oldu. Erken dönem projeler 2007 yılında başladı ve aradan geçen 3 yılın sonunda, 28 Ocak 2010‘da Steve Jobs iPad‘i duyurdu.

Jobs, iPad etkinliği sırasında bu yeni tabletin konumlandırmasını son derece başarıyla yaptı. Ona göre bu yeni ürün, Mac ve iPhone arasında bir köprü görevi görecekti. Daha geniş ifadeyle, herhangi bir PC ile akıllı telefon arasındaki boşluğu dolduracaktı. Aslında birkaç yıl önce çıkmış ve piyasayı çoktan kuşatmış netbooklar bu boşluğu dolduruyordu. Zaten iPad’in de arkaplanında da netbook fikri yatıyordu. Yani, iPad‘in öncelikli rakibi netbook sınıfıydı ve başlangıçta öyle de oldu.

Steve Jobs‘a göre bu yeni “şey“, internette gezinmekte, e-posta alışverişinde, fotoğraflarda, videolarda, müzikte, oyunlarda ve e-kitap okumada çok iyi olmak zorundaydı. Ve yine ona göre, netbooklar bu saydıklarının hiçbirinde iyi değildi. Ellerindeki “yeni şey” notebooklardan çok daha iyiydi ve ona iPad adını vermişlerdi. Jobs’a göre iPad, Post PC (PC sonrası) dönemini müjdeliyordu.

İşte bütün bu serüven, tam olarak böyle başladı. Aynı zamanda bu duyuru, sektörün diğer markalarına da büyük bir çağrı niteliği taşıyordu. Birçok marka, 2007‘deki iPhone patlamasında olduğu gibi hazırlıksız değildi. Birçoğu Andoid tabanlı tabletlerini hızla piyasaya sürdüler ve “tablet devrimi“nin gelişmesine katkıda bulundular.

Araştırma şirketi Gartner‘in verilerine göre, 2012 yılında toplam 119 milyon tablet bilgisayar satıldı. PC satışları ise son 11 yılın en düşük noktasını gördü ve 350 milyon adetin altına indi. Geleceğe yönelik tahminler, 2016 yılında toplam tablet bilgisayar satışının 170 milyona ulaşacağını gösteriyor. Bir başka değişle, PC satışları giderek kan kaybetmeye devam edecek.

Aslında bu çok da yadırganacak bir süreç değil. Yaşanan gelişmeler tamamen teknolojinin tarihsel döngüsüyle ilgili. Masaüstü PC ile başlayan serüven, teknoloji ilerledikçe dizüstü ve netbook formlarına doğru evrildi.

Benzer bir süreci geçiren cep telefonları da, mobil telefon, multimedia telefonlar, PDA, akıllı telefon ve dokunmatik akıllı telefonlar şeklinde bir gelişim süreci gösterdi. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere, mobil cihazlar ile yerleşik PC‘nin tarihsel kesişim noktasını tabletler oluşturdu.

Günümüzde tabletler, içeriğin tüketimine yönelik her türlü ihtiyacı karşılamakta. Bu tüketime, internette sörf yapmaktan sohbet etmeye, oyun oynamaktan film izlemeye kadar, standart bir bilgisayar kullanıcısının yaptığı günlük rutin işlemlerin tümünü dahil edebilirsiniz.

Tabletlerin sağladığı mobiliteyi de hesaba katarsak, başlangıçta sadece netbook rakibi olarak piyasaya çıkan bu ürnlerin giderek tüm PC sınıfına rakip olması son derece anlaşılır bir hal alıyor.

PC ise hala içerik üretiminin sağlandığı en büyük ortam. İş ortamının hala vazgeçilmezi ve hayatımızın önemli bir parçası.

Muhtemelen önümüzdeki kısa dönemde bu ayrımın daha kalın çizgilerle çizildiği bir süreci yaşayacağız. Bir süre sonra, tablet bilgisayarların kendi evrimsel döngülerini geçirmeye başladığını da net bir şekilde gözlemleyebileceğiz. Giderek çeşitlenen ekran büyüklükleri, tablet kategorisinde yeni alt sınıfların belirgin bir şekilde oluşmasını sağlayabilir.

Belli ekran büyüklüğünün üzerindeki tabletler, profesyonel kullanıma yönelik uygulamaların zenginleşmesiyle birlikte,  iş ve içerik üretimi amaçlı kullanım sahasına yakınlaşabilir. Bu gelişmeler, tabletleri sadece içeriğin tüketildiği değil aynı zamanda üretimin de yapılabildiği cihazlar haline dönüştürecektir.

Orta vadede ise, temelleri günümüzde atılmakta olan “PC ve tablet bütünleşme süreci“nin olgunlaştığına tanıklık edeceğiz.

Gelişmeler, 30 yılı aşkın bir geçmişe sahip PC deneyiminin, adım adım dokunmatik arayüzler ile entegre olacağı bir süreci önümüzdeki dönemde de yaşamaya devam edeceğimizi gösteriyor.

*: Bu bilgiler Walter Isaacson’un Steve Jobs biyografisinden alınmıştır.

:: Tablet çağının gelişimi ve PC’nin geleceği hakkında ne düşünüyor sunuz?