Michio Kaku 21. Yüzyılın en büyük kuramsal fizikçilerinden bir tanesi. Sicim teorisinin öncüsü olan bilim adamlarından bir tanesi. Eşyayı, enerjiyi ve oluşturdukları evreni anlamak için ömrünün büyük kısmını tüketmiş. Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerden bir tanesinde teknolojinin geleceği hakkındaki düşüncelerini şöyle paylaşmıştı;
“100 yıl önce elektrik sadece belirli yerlerde kullanılıyordu. Bu gün artık her yerde. Hayatımızın içine o kadar çok girdi ki elektriğin yokluğunu yaşamadığımız sürece nerede olduğunu artık sorgulamıyoruz” ve devam etti; “Mikroişlemciler öylesine küçülecek ve her şeyin içine o kadar çok girecekler ki artık onların varlığını sorgulamayacağız.”
Kolumuzda bileklik, yakamızda iğne, boynumuzda kolye, kulağımızda küpe, gözümüzde gözlük… Bunların hepsi gelecek bir kaç yıl içinde hayatımıza girecek değişik giyilebilir teknolojiler. Üzerlerindeki alıcılar ile bilgi topluyorlar, işliyorlar, bir yerlere aktarıyorlar, bir yerlerden cevap alıyorlar ve bazen minicik ekranları tekrar bize sunuyorlar. Temel amaç şık görünmek ve çevremizdeki insanlardan daha havalı olduğumuzu göstermek mi?
Bu sorunun cevabı bakış açısına göre kısmen ‘Evet’ olabilir ama bütünüyle katılmak mümkün değil. Genel olarak teknolojiyi seviyoruz çünkü yaşam kalitemizi yükseltiyor. Tüm sahip olduğumuz teknik ve tıbbi bilgiye rağmen bir türlü yeterince uzatamadığımız ömrümüzün sınırlı süresi içinde daha fazla şey yapmamızı mümkün kılıyor.
Peki ne olacak?
Giyilebilir teknolojilerin gelecek yirmi yıl içinde Internet of Things (Şeylerin İnterneti) evreni ile bütünleşip kavramsal olarak anlamını yitireceğine inanıyorum. Teknoloji bizi o kadar çok çevrelemiş ve sarmış olacak ki Michio Kaku’nun dediği gibi “Onun varlığını yokluğunu yaşayana kadar sorgulamayacağız.”
Ancak tüm bu dönüşüm tamamlanana kadar hayatımıza girecek farklı uygulamaları değerlendirmemek için bir mazeret olamaz. Giyilebilirler teknolojilerin bitireceği endüstrilerin başında hazır tekstil sektörü olduğunu düşünüyorum. Bu durum okuyucumuza ilişkisizi gibi gözükebilir zira giyilebilir olanların kendi tanımını aldığı sektörün sonunu getirmesi ne kadar olası olabilir? Anlatayım…
{pagebreak:::: 2}
Bu gün özellikle bayanların hayatındaki en arzu edilmeyen şeylerin başında çamaşır yıkamak, kurutmak ve ütü yapmak geliyor. Öyle bir ürün düşünün ki tümüyle tek bir renkten oluşsun. Nano yapısı sayesinde kendini temizlesin ve asla ütüye ihtiyaç duymasın. Peki ya moda ve görüntü?
İşte bu noktada akıllı gözlüklerimiz devreye girecek; Mobil cihazların sürekli artan işlem gücü sayesinde bahsettiğimiz bu kıyafetlerin üstüne sizin dijital mağazadan aldığınız ürün modellerini genişletilmiş gerçeklik uygulaması ile sanal dünyada oturtacak. Uygulama mağazalarından yüklediğimiz uygulamalar gibi kıyafetlerimizi artık dijital platformlardan alacağız.
Gün içinde kıyafet değiştirmek hiç sorun olmayacak. Hatta iş yerinde arkadaşlarınız sizi spor kıyafet ile, patronunuz takım elbise ile ve aileniz akşam eşofmanlarınız ile görecek. Yeni bir endüstri doğarken bir başkası yok olacak.
Nano etkileyicilerle kaplanacağız
Bir sonraki yarım yüzyılda nano etkileyiciler vücudumuz ile bütünleşecek. Sağlığınız için gerekli tüm içeriğe sahip bir bulamaç yerken bu nano etkileyiciler dilinizde gerekli sinyalleri oluşturup dilediğiniz tat neyse onu almanızı sağlayacak? Fiziksel market alışverişi yerine dijital mağazadan seçtiğiniz menüleri satın alacaksınız.
Bu sürecin sonu Matrix benzeri bir yapıya kadar uzanabilir. Teorik olarak mümkün gözüküyor. Etik ve ahlaki açıdan buna hazır mıyız? Bu ayrı bir yazının konusu olabilir ancak teknolojiyi geliştirmek için tükettiğimiz dünyamızın yaşam döngüsündeki son nokta, bir gün kaçınılmaz bir mecburiyet olarak karşımıza çıkabilir.
Yazar: Ahmet Usta
Yalnız karikatürdeki adamın üstündeki telefon LG B-)
daha sonra da vücuda enjekte ederler bilim kurgu filmlerindeki gibi :d
Çok sanal bir durum 😀
Güzel yazı ancak son paragraf biraz fazla uçmuş.Bilim-kurgunun dibine vurmuş desem yeridir.İnsanoğlu herşeyden vazgeçer ancak damak tadından vazgeçmez.Nano-bulamaç yerken o nano sensörler dilime tereyağlı iskender yanında yoğurt ve cola lezzeti versin bakalımda göreyim.O nano sensörler antep baklavasının tadını versinde dilime hadi göreyim bakalım :d Ya hatay künefesi !? Ya kuru fasulye pilav !?
Teknolojiyi doğru kullandığımız sürece hayat kalitemizi yükselten ve yaşam kalitemizi arttıran çok önemli vazgeçilmez bir parçamız.Kıyafet olayı güzel olabilir ancak gerçeklikten kopma duygusu korkutucu.Zaten inançlı insanlar bi nevi matrix içinde yaşıyor gibiyiz.Bir kere daha Matrix içinde Matrix olursa işin b.ku çıkabilir.Bilim-kurgu ütopyaları, distopyaları bitmek tükenmek bilmez.Ama mevcut Dünyamızın yaşam biçimini ve gidişatını değerlendirdiğimde bu bahsedilen olaylara yetişmek yüzlerce yıl sonra belki olabilir.O da bana göre çok düşük bir ihtimal.Gerçekçi değil …
@El Padrino Mangalı unutmuşsun, hangi bilmem ne sensörü o mangalın tadını verecekmiş şaşarım
Kısmen haklısınız 🙂
Teknoloji ihtiyaç yaratmak yerine ihtiyaç ve sorunlar için teknoloji üretilse dünya daha güzel bir yer olur.