İnternet, dünyadaki en büyük icat. İnternetin icadından bu yana gerçekleşen diğer icatların sayısı ise bir hayli fazla. Teleporter, yarattığı sanal ışınlanma etkisi ile gözünüzü başka ufuklara açmanızı sağlıyor.

Google Maps API’ını kullanan Kanadalı bir sanatçı, Teleporter adlı minik bir program yazıyor ve panoramik görsellerden faydalanarak sizi dünyanın çok farklı yerlerine götürüyor. Teleporter’ı çok seveceksiniz.

Teleporter’ı ilk açtığınızda kendinizi Dr. Who’nun uzay ve zamanda yolculuk yapmasını sağlayan Tardis’te buluyorsunuz. Teleporter’ın yaratıcısı Jim Andrews, “Tardis gerçekten inanılmaz, nereye ya da hangi zamana gideceğinizi bilemiyorsunuz.” diyor.

Teleporter’ın çalışma mantığı ise Tardis’e çok benziyor. Teleport butonuna bastığınız anda bambaşka bir yere gidiyorsunuz. Algoritma, sizin için rastgele bir konum belirliyor ve Google’ın arşivlerinden yararlanarak o konuma en yakın olan panoramik görüntünün olduğu yere taşınıyorsunuz.

Butona birinci basışınızda Ruanda’ya, ikincide Antartika’ya, üçüncüde Amazon ormanlarına ya da sistemin kafası nereye eserse oraya gidebiliyorsunuz. Mesela beni üç kez Tanzanya’ya götürdü.

Andrews, bu uygulamayı tasarlarken Geoguessr adlı minik bir oyundan esinlendiğini itiraf ediyor. Geoguessr adlı oyunda size dünyadan rastgele bir yerin fotoğrafı gösteriliyor ve siz o yerin neresi olduğunu tahmin etmeye çalışıyorsunuz.

Transporter, oyun olması amacıyla tasarlanmadı ancak elbette “Map” butonuna basıp gördüğünüz yerin nerede olduğuna harita üzerinden bakmadan önce tahminlerde bulunabilirsiniz.

:: Teleporter yeni eğlence kaynağınız olabilir mi?