Türkiye’nin yerli ancak Ford motorlu Anadol Böcek otomobili, 1975 yılında Jan Nahum tarafından tasarlandı ve kısa süre içinde de piyasaya sürüldü. Otomobil yalnızca 202 adet üretildi ve zamanın çok ötesindeki tasarımıyla 1975 ve 1977 yılllarında yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa’da ve Amerika’da da dikkat çekmeyi başardı. İşte tarihin tozlu sayfalarından çıkarttığımız Anadol Böcek ve otomobilin özellikleri:

Teknoloji Bakanı ile İstanbul Park’ta Anadol kullandık

Teknoloji Bakanı ile İstanbul Park’ta Anadol kullandık

Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile İstanbul Park'ta Anadol kullandık. Mustafa Varank, samimi sohbetlerinin yanında otomotiv alanıdaki açıkla

Anadol Böcek hangi özelliklere ve tasarıma sahipti? 

Zamanın ötesinde diye tanımlıyoruz bunun nedeni ise hem üstünün açık olması, hem fütüristik tasarımı hem de kapısının olmamasıydı. Bu ilginç tasarımın tercih edilmesinin nedeni ise, sahil beldelerindeki popülerliğin artması ve küçük bir araca bu popülerlik doğrultusunda gerek duyulacığındandı. Ayrıca askeri olarak farklı bir versiyon da oluşturuldu.

Bu model saydığımız özelliklerden kaynaklı olarak o zamana kadar üretilen Anadol modellerinden çok farklı olarak görülüyor. SUV yapıdaki araçlara ön ayak olduğu söylenen Anadol Böcek’in, askeri amaçlı kullanılmasının yanında, kamu hizmetinde polislerin, ziraat ve  turizm amaçlı kullanılabilecek konseptlerde kullanılması için tasarlanmış olmasına rağmen geçirilememişti.

Anadol-Bocek-00

Otomobilde kapı olmamasına rağmen dört koltuk bulunuyor. Aracın ilk prototipinde arka koltukların gövdeyle bütünleşik olduğu görülüyor. Bu araçta en dikkat çeken özellikler arasında asimetrik ön ve arka tasarımdı. Sis farı gibi gerekli eklentilerin yapılmasını sağlayan değişken aralıklara sahip ön panjur ve arkada, solda üç, sağda ikili stop lambaları bulunuyordu. Eğer ihtiyaç duyulursa, martı kanadı kapılar da ekleniyordu.

Böcek’in konsept tasarımcısı Jan Nahum olurken, diğer tasarım işlerini Eralp Noyan yürütmüştü. Ekibin diğer üyeleri ise, mekanik taraftan sorumlu Kadri Nişel, motor tarafında Zeki Diker ve şasiden sorumlu Hüseyin Bektaş’tı. 1975 yılında 202 adet üretilen ve o dönem için çok yüksek bir meblağ olan 47 bin liraya satışa sunulmuştu.