1972’den beri Ay’a gidilemiyor olmasının sebebi henüz net bir şekilde belli değil. Bununla ilgili ortaya birçok iddia atılıyor. Bu iddialardan biri de NASA’nın gerçekten Ay’a gitmemiş olması. NASA’da çalışan ünlü astrofizikçimiz Umut Yıldız da bu konu ile ilgili soruları cevapladı.

Ay’a atılan ilk adımın görüntüleri satıldı

Ay’a atılan ilk adımın görüntüleri satıldı

Sotheby's müzayede evi, yaptığı sosyal paylaşımlarında, Apollo 11'in Ay'a ilk iniş anının görüntülerinin New York'ta yapılan açık artırma ile satıldığını açıkladı. Ay görüntüleri 1.8 milyon dolara satıldı!

Ay’a neden gidemiyoruz?

Yıldız, Ay’a gidememiş olmamızın başlıca sebeplerinden birinin gelişen teknoloji olduğunu söylüyor. Yıldız’a göre geçmiş dönemlerde kullanılan teknolojiler, bugünkü teknoloji gereksinimlerini haliyle karşılamıyor.

Bilimsel amaçların yanı sıra Yıldız’a göre 70’lerdeki Ay yolculuklarının asıl amacı tamamen politik amaçlarla Sovyetlere daha iyi olduklarını göstermek için yapılmış bir şovdu. Sovyetler pes ettikten sonra daha da ileri gidilmesi için bütçe ayrılmadı ve Ay öylece kaldı.

Bunun yanı sıra işin teknoloji tarafına bakıldığında; o günkü bir aleti, bugünkü bilgisayarlara yeniden bağlayarak aynen çalıştıramılayacağı belirtiliyor. Bu nedenle de Umut Yıldız “Ay’a gitmeyi unuttuk” diyor. Her şeyin bugünkü teknoloji ile sıfırdan dizayn edilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu da haliyle çok fazla bütçe ve zaman gerektiriyor.

Ayrıca Umut Yıldız, Apollo 11 mühendisleri ile bir araya geldiği etkinlik ile ilgili detayları da anlattı:

Bu haftasonu Apollo mühendislerinin deneyimlerini anlattığı bir etkinlikteydim. O sıralarda bu işlerle uğraşan 400000+ insandan biriydik diyorlar. Çılgın çalışma saatleri, çılgın hedefler… Dinlerken “wayy be” diyorsunuz.

Orada şunu dediler. Böylesine büyük bir projeyi yapmak için binlerce çalışmayan testler yapılmış, bu testler dokümanlara geçmiş olsa bile yeni mühendisler onbinlerce sayfalık çalışmayan test raporlarına bakmak yerine “ÇALIŞAN” kılavuzlara bakacaklar.

Dolayısıyla onların 50-60 sene önce yaptığı birçok hatanın yeniden gerçekleşmesi ve maliyeti artırması bekleniyor. Çünkü o insanlar artık yok. Sıfırdan dizayn yapılmak zorunda. O günlere katkı veren mühendislere teşekkür edip, artık günümüze bakmalıyız.

Güncelleme:

Tesla çalışanı Türk mühendis Oktay Arslan yaptığı açıklamalarla beraber Umut Yıldız’ın “1960’ların teknolojisi ile günümüz teknolojisi çok farklı; eski teknolojiyi anlayan kimse kalmadığı için Ay’a nasıl gidildiğini unuttuk.” açıklamasını daha da açtı. Arslan, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Güdüm, seyrüsefer ve kontrol mühendisliği (guidance, navigation, and control) için konuşursam, günümüz uçak-uzay projelerinde kullanılan GNC sistemleriyle 1960’lardaki sistemler kavramsal olarak hemen hemen aynıdır. 

Uçak-uzay teknolojisi (GNC) dediğimiz mefhum algoritma, yazılım ve donanım şeklinde bir bütün olarak ele almalıyız. GNC uygulamaları için, 1960’lar ile günümüz arasında algoritmalar açısından çok bir fark yok. Bu noktada herhangi bir bilgi unutulması söz konusu değil!

1960’tan günümüze gezegen ve uyduların hareketini düzenleyen kanunlar değişmedi; yörünge planlama algoritmaları değişmedi, doğrusal kontrol kuramı değişmedi; filtreleme denklemleri de değişmedi.

Sistem modelleme için Newton hareket yasaları (5 Temmuz 1687), kontrol için klasik kontrol (1940’lar – 1950’ler) dediğimiz yöntemler (kök eğrisi, Nyquist kararlılık kriteri, Bode çizimi, kazanç ve faz payı vb), filtreleme için de halen Kalman filtresi (1960’lar) kullanılıyor.

Eskiden bu algoritmaları doğrudan gerçekleyen özel, analog elektronik devreler yapılıyordu. Niye? Çünkü o zamanın bilgisayarları çok büyük ve yavaştı. Şimdilerde ise bu algoritmalar yazılım dilleri (C, C++) ve daha küçük, hızlı bilgisayar donanımı ile gerçekleniyor.

Günümüzde GNC algoritmalarını 1960’lardaki gibi analog devrelerde gerçeklemeye lüzum yok. Bu algoritmalar günümüzdeki yazılım ve donanım teknolojisiyle dijital olarak daha kolay ve ucuza gerçeklenebilinir. Bu konuda bilgi kaybından çok yöntem değişikliği söz konusudur.

Özetlersek, her şeyin bugünkü teknoloji ile sıfırdan dizayn edilmesine gerek yok. 1960’lar: X teorisi, Y algoritması ve analog devreler VS Günümüz: X teorisi, Y’ algoritması ve (yazılım, bilgisayar) O yüzden, Ay’a nasıl gittiğini unuttuğumuz felan yok.

Ek olarak, roket, malzeme, sensor ve baska teknolojiler zamanla değişmiş ve daha gelişmiş olabilir. Bu konularda pek bir bilgim yok. Günümüz ile 1960’lar arasında, bu alanlardaki değişimleri o konuların uzmanlarından dinlemek daha iyi olur.”