Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olan Akkuyu Nükleer Santrali Rusya devletine ait Rosatom tarafından Mersin’in Gülnar ilçesi yakınlarında inşaa ediliyor ve proje şu an yüzde 90 oranında tamamlanmış durumda.
Santral 4 reaktörden oluşuyor ve her bir reaktör 1200 MW elektrik üretim kapasitesine sahip. Bu da toplam 4800 MW kurulu güç ile Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak bir enerji sağlama potansiyeli sunuyor.
Akkuyu’nun toplam maliyetinin ise yaklaşık 20 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu maliyet de bizlere aslında projenin uzun vadeli bir yatırım olduğunu gösteriyor. Zira nükleer santraller yaklaşık 60 yıllık bir ömre sahip ve yüzde 90’lara varan kapasite faktörü ile yıl boyunca kesintisiz enerji sağlayabiliyor.
Peki Türkiye bu kadar yüksek maaliyete sahip uzun vadeli bir yatırımda neden güneş enerji santrali yerine nükleer enerjiyi tercih etti?
Güneş enerjisi nükleere rakip olamıyor mu?
Güneş enerji santralleri nükleer enerjiye çevre dostu bir alternatif olarak öne çıksa da enerji yoğunluğu ve kapasite faktörü açısından farklılıklar gösteriyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nin sağladığı 4800 MW enerji miktarına denk bir güneş enerjisi kapasitesi için yaklaşık 24.000 MW kurulu güce ihtiyaç var. Bu fark güneş enerjisinin yüzde 20 civarındaki düşük kapasite faktöründen kaynaklanıyor. Zira her zaman stabil verim almak mümkün değil.
Ayrıca bu büyük enerji ihtiyacı ciddi bir alan kullanımını da beraberinde getiriyor. Ortalama olarak 1 MW güneş paneli kurulu gücü için 1.5 hektar alan gerekiyor. Dolayısıyla 24.000 MW kapasite için toplamda yaklaşık 36.000 hektar (360 km²) bir alanın ayrılması gerekiyor.
Bu alan Türkiye’deki birçok ilçenin yüzölçümünden büyük. Hatta yukarıda yer alan görsele bakacak olursanız neredeyse İstanbul’un tüm Anadolu yakası kadar bir alana ihtiyaç duyuyor. Üstelik bu alanı tamamen santrale ayırsanız bile yalnızca Türkiye’nin yüzde 10’luk ihtiyacını karşılayacağını unutmayın. Öte yandan nükleer tesis yalnızca bir mahalle kadar yer tutacaktır.
Ayrıca güneş enerji santrallerinin maliyeti 1 MW kurulu güç için 700.000 ila 1.000.000 dolar arasında değişiklik gösteriyor. Bu da 24.000 MW’lik bir güneş santralinin toplam maliyetini yaklaşık 17 ila 24 milyar dolara ulaştırıyor. Yani nükleer tesisten daha ucuz değil.
Ek olarak güneş enerji santralleri yaklaşık 25-30 yıllık bir ömre sahip. Bu süre sonunda en iyi panellerin bile verimliliği yüzde 70-80 seviyelerine, hatta daha düşük seviyelere gerileyebiliyor ve yenilenme ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Tabii dünya genelinde birçok ülke özellikle Fukushima felaketinden sonra nükleer enerjiye olan bakışını değiştirerek çevresel ve toplumsal baskının etkisiyle “Energiewende” adı verilen enerji dönüşümü programını başlattı.
Birçok Avrupa ülkesi de nükleer santrallerini kademeli olarak kapatma kararı alırken, yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük yatırımlar yaptı. Bugün Almanya’nın enerji ihtiyacının yüzde 40’ı güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan karşılanıyor. Ancak bu dönüşüm enerji arzında bazı dengesizliklere yol açmış ve doğal gaz gibi fosil yakıtlara bağımlılığı artırmış durumda.
Akkuyu Nükleer Santrali ise Türkiye için düşük alan ihtiyacı ve kesintisiz enerji üretimiyle güvenilir bir enerji kaynağı olabilir. Öte yandan güneş enerjisi yatırımları da devam ediyor ve birçok kişi de sıfır karbon emisyonu ve daha düşük çevresel etkisi ile çevre dostu bir alternatif olduğu için bunu destekliyor.
Fakat belirttiğimiz gibi güneş enerjisi aynı enerji ihtiyacını karşılamak için büyük alanlara ve daha yüksek kapasite kurulumuna gereksinim duyuyor. Bu durum altyapı maliyetlerini artırırken enerji arzında dengesizlik riskini de beraberinde getiriyor. Tabii önümüzdeki dönemde çok daha verimli panel teknolojileri hayatımıza girdikçe bu konudaki bakış açıları da değişebilir.
Akkuyu Nükleer Santrali | Güneş Enerji Santrali | |
---|---|---|
Toplam Maliyet | 20 milyar dolar | 17-24 milyar dolar |
Enerji Kapasitesi | 4800 MW | 24.000 MW |
Kapladığı Alan | 1 km² | 360 km² |
Ömür | 60 yıl | 25-30 yıl |
Kapasite Faktörü | %90 | %20 |
Karbon Emisyonu | Düşük (yakıt üretimi hariç) | Sıfır (yenilenebilir kaynak) |
Süreklilik | Kesintisiz | Güneşe bağlı (gündüz/iklim) |
Güneş ve Rüzgar enerjisi GRID ‘i ayağa kaldıramıyor, elektrik hatlarına destek oluyor evet ama GRID ‘in ayağa kalkması ve kesintisiz elektrik kullanımı için stabil ve güçlü elektrik kayn akları lazım ister kömür santralinden gelsin ister doğalgaz santralinden gelsin isterse nükleer santralden gelsin. Hiçbir ülke %100 güneş ve rüzgar enerjisi ile elektrik GRID ‘ini ayakta tutamaz ne yazık ki.
Nükleer birim elektrik maliyeti tüm enerjiler içerisinde en yüksektir!
Aşağıdaki örnekteki gibi tüm uluslararası güvenilir kaynaklarda bunu açıkça yazar. Enerjide hesaplanırken sadece santral maliyeti hesaplanmaz.
Yukarıdaki yazılan verilerin çoğu eksik veya yanlıştır. Nükleerin işletme ve finansman maliyetleri eklenmemiştir ve bunlar güneşe göre çok yüksektir. Sadece Uranyum yakıt masrafları dahi ( 2-3 sent/kWh) büyük Güneş santrallerinde üretilen elektriğin toplam birim (kWh) maliyetinden yüksektir. Ayrıca dünyada depolama gücü dahi nükleerin gücünü geçmiştir. Pompaj HES ve bataryalarla depolanan güneş enerjisi 7/24 ve yıl boyunca enerji sağlar.
Ayrıca santral bizim değil, Rusların ve hiç bir zaman bize devretmeyecekler. (bkz. Akkuyu resmi sözleşmesi) Yakıtı da ithal olacak, Rusya’da üretilecek. Yani Rusya orada üretilen elektriği bize 12-15 dolar sentten satacaktır. Ayrıca resmi Anadolu ajansımızın haberinde de görüleceği üzere,* şu anda nükleer birim enerji maliyeti 20 sent civarıdır. Ve 60-80 yıl bu enerjide Ruslara bağımlı olacağız. Atıklarına çözümü de yoktur. Ayıca
Türkiye’nin Güneş için kıraç alan sorunu da yoktur. Ve de Yüzer ve Çatı Güneş santrallerinde sıfır yeni alan kullanılmaktadır. Dünyada sadece bu yıl 600 MW Güneş santrali kurulurken nükleerde gerileme, azalma devam etmektedir. %18’lerden %8,5’ka düşmüştür. Dünyada Nükleer yarım milyon MW bile değilken, Güneş ise 2030’a kadar 8 milyon MW’ta çıkacaktır.**
Ve yukarıdaki yazılanlarda nükleer çok düşük gösterilirken, özellikle büyük Güneş santrallerinin maliyeti inanılmaz abartılmıştır. Güneş şu anda en ekonomik kaynaktır, yoksa tüm dünya nükleeri azaltıp güneşi inanılmaz hızda artırmaz.
Devletimizin şu anda güneşe ödediği ise üçte biri, 5 sent civarıdır. Büyük Projelerde Ülkemizi de yıllarca sömüren IMF’nin resmi WEB sitesindeki “Elektrik Üretiminin Karbondan Arındırılmasının Ekonomisi, ing. “The Economics Of Decarbonizing Electricity Production” adlı dosyada[1] sayfa no 14:***
“Nükleerin en büyük problemi yüksek maliyettir. 2022’de elde edilen verilere dayanan yukarıdaki Şekil 7, nükleer enerji maliyetinin artmaya devam ettiğini ve artık başlıca enerji kaynaklarının en pahalısı olduğunu göstermektedir.
Grafik “Nükleer enerjinin ekonomik açıdan iki önemli sınırlaması vardır. Birincisi, nükleer yakıt olan uranyum-235’in nükleer enerjinin önemli ölçüde genişlemesi için yeterli miktarda mevcut olmamasıdır.”***
Dipl. Ing. Bünyamin Kurt
Enerji Tekniği ve Ekonomisi Uzmanı!
Elektrik Yüksek Mühendisi
Merhaba Sn. Bünyamin Kurt. Paylaştığınız değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Size bir sorum olacak; İlk paragrafta bahsettiğiniz güneş enerjisinin depolanması ile maliyet daha da yukarı çıkacaktır. Sizce dopolama olmadan verimde düşüşler yaşanacağı için mi bizde nükleer tercih ediliyor? Avrupa güneş enejisini depolayarak mı çözüm buldu stabil bir enerji için? Sizce de biz AB gibi mi ilerlemeliydik nükleer yerine güneş enerjisi ile? Teşekkür ederim.
Enerji çeşitliliği açısından,nükleer enerji tabii ki olmalıdır.bunu demek,HES,güneş,rüzgar,jeotermal ..v.s enerji kaynakları ihmal edilmemeli bilakis arttırılmalı,şartlara ve ihtiyaca göre kullanılmalıdır.
Nükleer için geç kalınmış dünya nükleeri çok uzun yıllar önce kullandı artık vaz geçiyor nedeni belli olası bir patlamada sonuçların çok ağır olduğu anlaşıldı güneş enerjisi maliyeti yer kaplaması falan nükleer facianın yanında denizde damla kalır
Nükleer enerjiyi devlet politikası yapmaliyiz