Puan: 10/9

Bundan yaklaşık olarak üç sene önce Polonyalı bir oyun firması olan CD Projekt ilk oyununu piyasaya sürmüş ve belki de beklediğinden çok daha iyi tepkiler alıp, kendi çaplarına göre harika bir satış başarısı yakalamışlardı.

İlk Oyunda Neler Oldu?

Bu oyun bir RPG (Rol Yapma Oyunu) olan The Witcher idi. Riviera‘lı Geralt adındaki bir Witcher (özel güçlere sahip, mutasyon geçirmiş eğitimli kişiler) diğer dostları ile birlikte bir saldırıya uğruyor, ardından Krallığın prensesinin dahi işin içine karıştığı, pek çok yan hikaye ile süslenen, politika ve siyaset konusunda oldukça derin bir hikayenin içine gömülüyordunuz.

Verdiğiniz her karar, size oyunun devamı konusunda yepyeni opsiyonlar sunuyordu. Cinsellik, şiddet, kumar, politika derken, güçlü ve gerçekçi hikaye yapısı ile de The Witcher yaşayan bir dünya sunuyordu bize.

Aradan geçen seneler boyunca CD Projekt çalışmaya devam etti, kendi yarattıkları oyun motorunu iyice geliştirdiler ve karşımıza bu sefer The Witcher 2: Assassins of the Kings ile çıktı.

{pagebreak::İkinci Raund Başlar}

İkinci Raund Başlar

İlk oyunun sonunda, oyunu oynayanlar hatırlayacaktır, ödül aldığımız krala bir suikast düzenlenmeye çalışılıyor, zorlu bir dövüş sonrasında ise Geralt, suikastçiyi mağlup ediyordu.

Oyuncuyu şok eden ve ilk oyunun kapanışını içeren bu sekans, suikastçinin de bir Witcher olduğunu öğrenmemizi sağlıyordu. Her zaman iyinin yanında olmasalar da, aynen gerçek insanlar, bizler gibi, sütten çıkmış ak kaşık olmasalar da, bir Witcher’ın Kral’a karşı suikast düzenlemesi gerçekten şaşırtıcı idi.

İkinci oyun da bu şekilde başlıyor. Kral bizi yakın koruması olarak tayin etmiş ve yanından hiç ayırmıyor. Ancak işler ters gidiyor ve kendimizi bir an da zindan da buluyoruz.

Oyunun Prolog kısmı olan bu bölümde sorguya çekiliyor ve her anlattığımızı bire bir oynuyoruz. Witcher 2’nin gerçek bir RPG olduğunu da daha ilk aşamadan anlayabiliyoruz.

Daha ilk chapter’a geçmeden, prolog kısmında verdiğimiz kararlar bile, ilerleyen chapter’lar da başımıza gelecekleri, yapmamız gereken seçimleri, dost ve düşmanlarımızın değişmesini kökünden etkiliyor.

Kısacası Witcher 2‘de verdiğiniz en küçük karar bile ileride başınıza bela olabileceği gibi, güçlü dostlar edinmenizi de sağlayabiliyor.  

Derin siyasi karmaşa ve kaosun içine düşen Geralt ise kime karşı savaştığını bulmalı ve dostlarını dikkatli seçmeli. Bu yapımı en güzel kılan şeylerden biri ise hikayenin inanılmaz derecede detaylı ve derin olması. Hatta o kadar ki, sık sık journal’ı (günlük) açıp kim ne dedi, neler oldu, Geralt ne düşünüyor, okumak zorunda hissedebiliyorsunuz.

{pagebreak::Gerçekten Yaşayan Bir Dünya}

Gerçekten Yaşayan Bir Dünya

İlk Witcher bize, sokaklarda dolanan ve bizi pek sevmeyen halkı, dilencisi, fahişesi ile birlikte nefes alıp veren bir çevre sunmuştu. İkinci yapımsa bu konuda daha da ileri gitmiş.

Yağmur yağdığında sağa sola kaçan, korunacak bir yer arayan halk, ikinci gelişinizde yerinde göremeyebileceğiniz NPC’ler, kendi hayatlarını, gündelik uğraşlarını sürdüren insanlar. Hepsi de Witcher 2‘yi öne çıkaran yanlardan.

Görsel anlamda sizi şoka bile sürükleyebilecek olan grafikler ve çevre tasarımları da bu konuda en önemli etkenlerden. İyi bir sisteme sahipseniz, görsel bir şölene hazır olun!

Karakter modellemelerinden tutun da, çoğu oyunun çuvalladığı mekanlaran biri olan ormanı, en ufak ayrıntısına kadar detaylandırması, yaptığınız büyülerin ihtişamı, kısacası en ufak detaydan, en büyük ayrıntıya kadar her şey usta işi olmuş.

Seviye atladıkça, aynen ilk oyunda olduğu gibi meditasyon yapabiliyor, bu esnada kazandığınız tecrübe puanları ile istediğiniz özelliklerinizi geliştirebiliyor, iksir yapabiliyorsunuz.

The Witcher’da da karşımıza çıkan büyü ve iksir yapma sistemi aynen kendini koruyor. Ancak bu sefer iksir yapımı bir parça daha zorlaşmış. İksir tariflerini bulmalı, içeriklerini edinmelisiniz. Üstelik yaptığınız iksirin toksin gibi değerleri yüksekse ve bu iksirlerden çok içiyorsanız, zehirlenip ölebilirsiniz bile!

{pagebreak::Kan Akacak!}

Kan Akacak!

The Witcher‘da dövüş sistemi fare ile tıklamaya dayalıydı. Strong, Fast, Group gibi dövüş stilleri ile istediğiniz şekilde savaşabiliyor, kombolar bile yapabiliyordunuz.

Yeni yapımda ise bu sistem değişerek, kendini daha çok aksiyona yönelik bir oynanışa bırakmış. Bir eksi olarak sayabileceğimiz bu dövüş sistemi, daha çok konsol oyuncularının alışkın olduğu bir şema. Bu sebepten, ilk oyunu oynayanlar bu sefer, yapılan bu değişiklik sebebiyle mutsuz olabilirler.

Ana hikayeyi izlerken, aktif olan görevleri sağ üstteki mini harita üzerinden de takip etmeniz mümkün. İşi güzelleştiren yanlardan biri de, aynen The Witcher’da olduğu gibi, Assassins of the Kings‘te de çok sayıda yan görev bulunması. Bunları yaparak hem alternatif hikayeleri görüp yaşayabilir, hem de seviye atlamak ve para kazanmak için daha çok şans bulabilirsiniz.

{pagebreak::Görevler Nasıl?}

Görevler Nasıl?

Benim gibi ana görevi, hikayeyi takip etmeyi seven bir oyuncu bile, yan görevlere kendini kaptırdı dersem, yan görevlerin hikaye ve akıcılık konusunda da ne kadar başarılı olduğunu anlarsınız. Aslında hikaye açısından bu kadar kuvvetli bir yapımla karşı karşıya olmamızın bir sebebi de, oyunun ünlü bir Polonyalı yazarın kitap serisinden uyarlanmış olması.

Elflerin, insanların, cücelerin, her ırkın bir biri ile düşman olduğu bu dünyada, emin olun elinizi kolay kolay kılıcınızdan çekemeyecek, her anı kime güvenmeli, kimle hareket etmeliyim diye düşüneceksiniz. İşin güzel taraflarından biri de, bazı ırkların kendileri ile bile ayrı düşmesi, anlaşamaması. Yani her şey, aynen bizim dünyamızda yaşandığı gibi, kaotik ve karanlık.

{pagebreak::Gerçekten Yaşayan Bir Dünya}

Sesler Duyuyorum

The Witcher‘ı başarılı kılan yanlardan biri de başarılı seslendirmeleri ve insanı baştan çıkartan, tekrar tekrar dinlemeye sevk eden müzikleriydi. Aynı gelenek devam ediyor ve arada sırada seslendirme konusunda kulağınız tırmalansa da, müziklerin görkemi, duygusallığı sizi bambaşka alemlere alıp götürüyor.

 

Bir Efsane Daha

The Witcher 2 hakkında diyeceklerimizi kısaca toparlarsak; harikulade işlenmiş bir senaryo, baştan çıkartacak derecede gerçekçi atmosfer ile grafikler, içerdiği politika, cinsellik, çıplaklık, şiddet sayesinde 18 yaşın üzerindeki yetişkin kitleye hitap eden çok başarılı bir oyun var karşımızda.

RPG oyunlarının yoldan çıktığı, Dragon Age 2’de olduğu gibi her kitle oynasın denilerek, RPG‘den uzaklaşıp kolaylaştırılan, saf aksiyona kayan yapımların öne çıktığı bu günlerde, yaşlı kurtlara ilaç gibi gelecek bir RPG oyunu The Witcher 2.

Son olarak bir müjde: CD Projekt ileride gelecek olan DLC‘lerin hepsinin oyunu orijinal satın alanlar için ücretsiz olarak geleceğini duyurdu.

The Witcher 2: Asssasins of Kings tek kelime ile A kalite bir oyun. Kaçırmayın!

Puan: 10/9

:: Oyun sizi tatmin etti mi?