Temple Run ile ilk tanışmam pek de hoş olmamıştı aslında. Etrafımda iPhone sahibi olan herkesin çılgınlar gibi oynadığı Temple Run’dan bir süre uzak durmayı başarmış fakat eninde sonunda sıkıcı bir pazar günü hayatımın en büyük hatalarından birini gerçekleştirerek oyuna ilk adımımı atmıştım.

Ardından geçen haftalar abimin kız arkadaşı ile aramdaki skor yarışına dönmüş, WhatsApp üzerinden durmadan gönderilen ekran görüntüleri ile telefon hafızam dolma noktasına gelmişti.

Artık ne yazık ki ben de bir Temple Run bağımlısı haline gelmiştim. Her gün yeterli dozu almazsam oldukça sıkıntılı günler geçiriyordum. Bu bağımlılık uzun bir süre devam etti ve en nihayetinde her güzel şeyin bir sonu vardır sözüne uygun olarak Temple Run’da yapılabilecek hiçbir şey kalmadı, Temple Run ile olan birlikteliğimiz sona erdi.

İki geliyor iki

Fakat oyunun yapımcısı Imangi Studios ne yazık ki kara haberle kapımızı çaldı. Sessiz sedasız hazırlayıp Apple Store’a yüklediği Temple Run 2 ile hayatımızı karartmayı başardı. İlk oyunun orijinal yanlarına tamamen sadık kalınarak birçok eklenti yapılmış olan Temple Run 2 artık yeni bağımlılığımızın adı olarak göze çarpıyor.

Öncelikle Temple Run 2‘nin grafiksel gelişiminden bahsedelim. Gelişen akıllı telefon donanımları sayesinde artık konsol kalitesinde grafiklerle akıllı telefonlarımızda ve tabletlerimizde oyun oynayabiliyoruz.

Temple Run 2‘de bu modaya uymuş ve eski köşeli ve çirkin görünen grafikleri cilalayarak oldukça hoş görünen yeni grafikleriyle karşımıza çıkmış. Artık çevre tasarımları da “köşeli” olmaktan kurtulmuş durumda. Eğimli yollar var ve bu da koşma animasyonunun çok daha şık görünmesini sağlıyor.

{pagebreak::2}

Ayrıca artık arkamızda üç adet küçük maymun değil, bir adet goril bizi takip ediyor. Goril Abi olarak nitelendirebileceğimiz bu şahsiyetten kaçmak göze ve akla çok daha mantıklı geliyor diyebilirim. Zira oyunu oynadığınızda kendisinin ne kadar büyük olduğunu gördüğünüz anda telefonu atıp koşmaya başlayabilirsiniz.

Mekan tasarımlarından da bahsetmişken belirtmemiz gereken şey, oynanış dinamikleri konusunda birçok değişikliğe gidilmesi aslında. Artık su seviyesinde değil bulutların dahi üzerinde, oldukça yüksek yollarda koşuyoruz ve ilk oyun gibi tek yapabildiğimiz şey koşmak değil.

Madenlere girip maden arabaları sürüyor, asılmış olan halatlara tutunarak metrelerce kayabiliyoruz. Ayrıca bu halatın üzerindeyken telefonu ya da tableti sağa sola oynatarak kenara doğru uzanabiliyor ve altınları toplayabiliyoruz.

Bu kadar yüksekte koşmanın bir de getirisi olmuş, oyunda bulunan Green Gem‘ler sayesinde artık düştüğümüzde zamanı geri alarak kurtulabiliyor ve kaldığımız yerden kaçışımıza devam edebiliyoruz.

Tabii bir oyun sırasında her düşüşünüzde istenen Gem sayısı katlanarak arttığından, ya bu Gem’leri gerçek para ödeyerek satın almalı ya da dikkatli olarak seviye atlamaya bakmalısınız. Imangi Studios oyundan para kazanmanın oldukça basit bir yolunu bulmuş gibi görünüyor diyebiliriz kısacası.

{pagebreak::3}

Gelelim son sözlere

Hatırlarsanız ilk oyun yalnızca gece vaktinde geçiyordu ve ikinci oyunla birlikte bu durum da değişmiş durumda. Gündüz gündüz, ferah ferah koşturabiliyorsunuz.

Dünyanın en minimal yapımlarından biri olan Temple Run‘a eklenebilecek çoğu yeni özelliği eklemeyi başarmışlar ve üçüncü oyunla birlikte ne yapacaklarını şimdiden merak etmeye başladım diyebilirim.

Tabii bu sürede yeni bağımlılığım Temple Run 2 ile Goril Abi’den kaçmaya devam ediyor olacağım. Normal hayatımı sekteye uğratan Temple Run 2 bari rüyalarımdan uzak dursa da, ben de rahat etsem goriller de…

9/10

Artılar: İlk oyuna oranla çok daha keyifli bir oynanışı var. Grafikler çok daha iyi görünüyor.

Eksiler: Pek ihtiyacınız olmasa da sesler pek iyi değil. Müzik namına bir şey bulunmuyor denebilir. Aşırı derecede bağımlılık yapıyor. (Gerçi bu artı mı eksi mi bilemedik, kararı siz verin)

:: Temple Run 2’yi oynadınız mı?