Bazı oyun serileri vardır ki kalbimizde yeri çok ayrıdır. Bunun sebebi o yapımın bizi bir şekilde yakalamayı başarmasıdır. Assassin’s Creed serisi de bu oyunlardan biri olarak gösterilebilir.

Ubisoft’un bugüne kadar anlattığı en güzel hikayelerden biri, geçtiğimiz yıl piyasaya sürülen ve Connor’ın hikayesini anlatan Assassin’s Creed 3 ile birlikte sona ermiş ve devam oyunlarının geleceğini duymak bizi şaşırtmıştı.

Eskiden her duyurulduğunda sevinçten şaşkına döndüğümüz yapım artık FIFA serisi gibi her yıl piyasaya sürülen bir oyun haline mi gelecekti? Evet, en çok bu soruydu aklımıza takılan ama Ubisoft’un böyle bir planı olup olmadığını öğrenmek için biraz daha vaktimiz var.

Şimdilik elimizde serinin ismen dördüncü, cismen altıncı halkasını tutuyoruz. Uzun süredir PlayStation 3 ve Xbox 360 platformları için piyasada olan Assassin’s Creed 4 sonunda PC’ler için de piyasaya sürüldü. Bu bekleyişe değip değmediğini az sonra göreceğiz.

{pagebreak::2}

Korsandan suikastçı olur mu?

Assassin’s Creed tarihinde ilk kez kendinden bir önceki oyunun kronolojik olarak öncesini anlatan Assassin’s Creed 4: Black Flag‘de, bir önceki yapımın başrolü Connor Kenway’in dedesi Edward Kenway’i kontrol ediyoruz.

Assassin’s Creed 3‘ü oynayanların bildiği üzere Edward Kenway aslında bir korsan. Umursamaz tavırları sayesinde oyuncuyu kendinden soğutmayı başaran nadir baş karakterlerden biri olarak da tarihe geçiyor kendisi. Tek derdi para kazanmak olan, Ezio ya da Altair’in Assassin’lere yaklaşımının yüzde birini bile taşımıyor.

Bu yüzden kendisini pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Zaten Altair’i bir kenara koyacak olursak, Ezio’nun yerini tutabilecek bir karakter yaratılması artık çok zor. Çıtayı öyle yükseltmişlerdi ki, artık o çıtanın olduğu noktaya erişmeleri imkansız bir hale geldi. Çünkü Ezio’nun bulunduğu dönem Revelations ile birlikte kapanmıştı.

Sonuç olarak baktığımızda Edward Kenway biraz itici bir karakter. Kendisiyle ilgili neden böyle düşündüğümü oyunu oynadıkça anlayacaksınız ve ben bu konuda yorum yapamayacağım çünkü hikaye akışından bahsetmek hiç istemiyorum.

{pagebreak::3}

Birkaç iyi adam

Assassin’s Creed 4‘ün hikayesi ile ilgili hiçbir şey söyleyemeyeceğim için teknik detaylarla devam etmek istiyorum. Hikaye ile ilgili konuşmuyorum çünkü birçok sürpriz nokta bulunuyor ve hatta daha en başında bile şaşırabileceğiniz olaylar gerçekleşiyor. Bu yüzden oyun zevkinizi mahvetmemek adına sessiz kalma hakkımı kullanıyorum.

AC4‘ün (evet adını yazmaktan yoruldum) grafiksel açıdan Kreatif Direktör Jean Guesdon’un söylediği gibi büyük bir devrim olduğu konusuna katılmadığımı belirtmem gerekiyor. Öncelikle oyun yeni nesil konsollar PlayStation 4 ve Xbox One için de tasarlanıyor ve bu iki platformun grafikleri kesinlikle PS3 ve X360’tan daha iyi.

PC sürümü ise bu iki neslin arasında kalmış gibi görünüyor. Kesinlikle PS3 ve X360’tan daha iyi kaplamalar, ışıklandırmalar ve capcanlı renklere sahip ama yeni nesil konsolların gerisinde kaldığı da bir gerçek. Aslına bakarsanız PS4 sürümünün grafiklerini henüz canlı canlı görme şansımız olmadı ama yayımlanan videolardan bile aradaki fark bariz şekilde ortaya çıkıyor.

Seslendirme, ses efektleri ve müzikler konusunda ise Ubisoft işinin hakkını vermiş diyebiliriz. Müzikler biraz arkaplanda kalmış gibi ama seslendirmeler ve ses efektleri yine yerli yerinde. Müzik konusunda FarCry 3‘te çıkardıkları işten biraz ders almaları gerekiyor.

{pagebreak::4}

Varlık içinde yokluk

AC4 ile birlikte serinin son oyunlarından alıştığımız üzere oyun içerisinde yapabileceğimiz birçok farklı görev türü de geri dönüyor. Hatta AC3‘te yer alan gemi savaşları, AC4’ün temelin oluşturuyor. Zaten korsan bir karakteri yönetirken bunun tersinin gerçekleşmesini beklemek biraz absürd olurdu.

Gemi savaşları ile birlikte yağmalama sistemi de oyuna dahil olmuş durumda. Yani denize açılmışken karşınıza çıkan gemilere saldırabildiğiniz gibi, gemiye çıkartma yaparak mürettebatı yok edip batan geminin mallarını kendi zimmetinize geçirebiliyorsunuz. Klasik korsan davranışı diyebiliriz.

Zaten haritanın yüzde 80’i sudan oluştuğu için gemi üzerinde bir hayli vakit geçiriyorsunuz ve Ubisoft canınızın sıkılmasını engellemek amacıyla oyuna rastgele gerçekleşen olaylar yerleştirmiş durumda. Gelin görün ki bu olaylar bir süre sonra tükeniyor ve rutine bağladığı için sıkıcı olmaktan öteye gidemiyor.

Fakat bu son söylediğimin yanlış anlaşılmaması gerekiyor. Ubisoft çalışanlarının kafalarında birkaç oyunluk bir plan olduğu çok belli. AC 4‘e de bu oyunların başlangıcı olarak bakabilirsiniz. Hikaye aynı karakterle devam eder mi bilmiyoruz ama olası devam oyunlarında, yeni nesile geçişimizle de birlikte destansı Assassin’s Creed oyunları görmemiz mümkün.

{pagebreak::5}

Son sözler

Gelelim çoklu oyunculu modlara ve son sözlere. AC4‘ün belki de en çok geliştirilen noktası çoklu oyunculu modları olmuş diyebiliriz. Eski FPS’lerde olduğu gibi istediğimiz türde oyun yaratma modunun gelmesi harika bir haber.

Yani sadece bıçak kullanalım diyerek bir mod oluşturabilir ve buna uygun olarak oynamak isteyenlerle, gerçekten düzgün çalışan rakip bulma sistemi sayesinde kapışabilirsiniz. Bunun haricinde Free for All ve takım modları bulunuyor. 

Free for All modunda Wanted, Deathmatch ve Assassinate seçenekleri bulunurken, takım modlarında ise Manhunt, Artifact Assault ve Domination seçenekleri mevcut. Kısacası birçok seçeneğiniz var ve oyunun tek kişilik modunu bitirdikten sonra haftalarca hatta aylarca çoklu oyunculu modlarda vakit geçirebilirsiniz diyorum ve incelememin sonuna geliyorum.

Hayatımın belki de en yüzeysel Assassin’s Creed incelemesi oldu diyebilirim. Bunun sebebi ben değilim, Ubisoft. Çünkü bitmiş bir hikayeyi sündürmeyi seçenler onlar. Aslında altın yumurtlayan tavuğu kesmek istemeyenler de diyebiliriz çünkü Assassin’s Creed markası satıyor arkadaşlar.

Hikaye bazında gelişmeleri takip etmek isteyenlerin oynayacağı, seriye yeni başlayanların ise eski oyunlara dair hiçbir fikirleri olmayacağı için sorun yaşamayacağı bir yapım Assassin’s Creed IV: Black Flag. Oynamayın demek seriye ve ismine haksızlık olacaktır ama oynamadığınızda bir şey kaybetmeyeceğinizi de belirtelim.

7/10

Artılar: Çoklu oyunculu modları bir hayli geliştirilmiş. Gemi savaşları zevkli ve çok daha serbest bir hale gelmiş. Korsanlık ile seriye bambaşka bir konsept getirilmiş.

Eksiler: Grafikler idare eder düzeyde. Bitmiş bir hikaye devam ettirilmeye zorlanmış. Edward sevilesi bir karakter olmaktan çok uzak. Müzikler başarısız. Yan görevler kendini kısa sürede tekrar etmeye başlıyor.

Dilerseniz Assassin’s Creed 4 Black Flag’i 60 TL gibi uygun bir fiyattan Playstore üzerinden satın alabilirsiniz. Eğer TTNET abonesiyseniz ayda 5 TL gibi cazip bir fiyattan 12 taksitle bu oyunu dijital kütüphanenize ekleyebilirsiniz.

:: Assassin’s Creed IV: Black Flag’i oynadınız mı?