Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN, TÜBİTAK 2232 Projesi kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde bir laboratuvar kurmaya hazırlanıyor. CERN’de yaptığı araştırmalara Türkiye’de devam edebilmek amacıyla proje kapsamında dönüş yapan Dr. Bora Akgün, detayları Shiftdelete.net editörü Sevde Sivri’ye anlattı.
Boğaziçi Üniversitesine CERN laboratuvarı kuruluyor
CERN serüveniniz nasıl başladı? Burada ne gibi çalışmalar yaptınız?
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü mezunuyum. Benim mezun olduğum dönemlerde doktora için yurtdışına gitmek şimdiki kadar yaygın değildi. CERN’de farklı araştırmalarda yer aldım. Örnek vermem gerekirse; Büyük Hadron Çarpıştırıcısı üzerindeki deneylerden biri olan CMS dedektörünün Pixel dedektörünün ekibinde yer aldım. Bu çalışmada dedektörün asıl amacı, çarpışmadan sonra ortaya çıkan parçacıklar çok kısa ömürlü olduğundan, birincil çarpışmadan sonra ortaya çıkan ikincil parçacıkların doğduğu yeri tam olarak saptamaktı.
Büyük Hadron Çarpıştırıcısında saniyede 40 milyon çarpışma oluyor. Çarpışma enerjisi kadar çarpışma sayısının artması da bizim için önemli. Ne kadar fazla verinin içinde araştırmamızı sürdürürsek o kadar avantajlı oluruz. Benim öncülük ettiğim ekip, bir prototip piksel dedektörü geliştirerek bunu hâlihazırda çalışan CMS dedektörünün içine kurdu ve çalıştırdı. Prototip piksel dedektörünün amacı 2017’de kullanmaya başlayacağımız asıl dedektörün nasıl çalışacağını test etmekti. Prototip sayesinde amaçladığımız sonuca ulaşıp ulaşamadığımızı gördük.
CERN’de araştırma kadrosunda çalışmaya başlamamın ardından 2018’in başlarında yeni bir veri akış sisteminin adımlarını attık ve 2028’e yetiştirmeyi hedefliyoruz. CMS Faz-2 yenileme çalışmalarının parçası olan bu sistemi örneklendirmem gerekirse, bir lego parçasını yerinden çıkardığınızı ve yeni bir parça tasarlayıp tekrar monte ettiğinizi düşünebilirsiniz.
Boğaziçi Üniversitesi’nde CERN ortaklığı ve TÜBİTAK’ın finansal desteğiyle açılacak laboratuvar amacı ne?
2028’e yetiştirmeyi planladığımız veri akış sisteminin geliştirilmesine Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulan CERN Laboratuvarı’nda devam edeceğiz. Bu tür projeler çok uzun soluklu oluyor. Ben CERN’de on iki yıl geçirdim ve süreç içerisinde hem kendim hem içinde bulunduğum projeler hep gelişti.
Beşeri sermaye gelişecek
Şimdi Türkiye’ye döndünüz. Beyin göçünden şikayet edilirken siz dönmeyi tercih ettiniz? Neden?
Yurtdışında giderken de Türkiye’ye dönmek istiyordum. Bunu kişiyi ülkeden çıkarabiliyorsunuz ama ülkeyi kişiden çıkaramıyorsunuz şeklinde de ifade edebilirim. İyi ki TÜBİTAK bu programı başlattı ve ben dahil birçok kişi ülkemize döndü. 2232 üç yıllık bir proje. Üç yılda ortaya güzel şeyler çıkacak evet ama o ortaya çıkan şeyler bizim için başlangıç olacak. Doğru altyapımızı oluşturmuş olacağız. 2232 Projesi’ni BİDEB Destekliyor. Bence TÜBİTAK’ın gözünde bu iş aslında beşeri sermayeyi geliştirmek için başlatıldı. TÜBİTAK beyin göçünü geri çevirebilmek için ben ve benim gibi insanları getirdi. Bizler de kendi alanlarımızda uzmanlaşacak ekipler kuracağız.
Google’ın bir yılda ürettiği veriyi bir günde üretiyoruz
Laboratuvarda kullanılacak teknolojiler ne olacak?
Yeni bir dedektör geliştiriyoruz. Bu CERN’ün CMS dedektörünün alt dedektörü olacak. 2028’e kadar devam edecek bir süreç. Dedektörün 2040 yıllarının ortasına kadar çalışmasını bekliyoruz. Dokunmadan çalışabilen bir sistem kurmak istiyoruz uzun soluklu olmasının bir sebebi de bu.
CERN’ü dedektör fiziği konusunda teknolojik anlamda cazip kılan iki şey var; birincisi, geliştirilen elektroniklerin radyasyona dayanıklı olması.
İkinci olarak, saniyede 40 milyon çarpışma gerçekleşiyor. O yüzde de çok hızlı bir şekilde inanılmaz büyük bir veri miktarını işleyebilecek elektronik sistemler kurmamız gerekiyor. Kuracağımız laboratuvar bu teknolojiyi karşılayacak. Veri akışı sistemleri için programlanabilir mantık (PL) dediğimiz yapılar kullanıyoruz. Bunların, klasik anlamda bilgisayarlarda kullanılan işlemcilerden farklı olarak bir esnekliği var. Tasarım yapıyorsunuz ve programlanabilir mantık birimlerine gömüyorsunuz Programlanabilir mantık sistemleri sayesinde öngörülemeyen bir ihtiyaç doğsa bile yeni tasarımı aynı donanım üzerine gömebilirsiniz.
Kıyaslama yapabilmeniz açısından örnek vermem gerekirse, Google’ın bir yılda ürettiği veriyi bir günde üretiyoruz. Ama tabi ki verinin içeriği farklı. Son ürün belli olan bir süreç değil o yüzden de bildiğimizden çok daha gelişmiş teknolojiler kullanacağız. Daha değiştirilebilir, duruma göre güncellenebilir teknolojiler kullanacağız.
Türkiye’ye çok katkısı olacak
Bu laboratuvar ülkemize ne tür bir fayda sağlayacak? Neye öncülük edecek?
Ben CERN’den bir parçayı da yanımda getirdim. Türkiye’de yapmak istediğim şey, Boğaziçi Üniversitesi ile çok iddialı bir projenin parçası olmayı hedefliyorum. Bu proje çok komplike bir süreç. Hem insan kaynağı hem de maddi kaynak olarak tek bir üniversite ile altından kalkmak mümkün değil o yüzden işbirlikleri şart. Başka elektronik sistemler de tasarlamak istiyoruz. Bunları en iyi şekilde yapabilmek ve başka alanlara da yardımcı olmasını sağlayabilmek için başka paydaşlara da ihtiyacımız var. Yetişmiş insan gücü, bu işin en değerli kısmı. Bilim bir üniversite laboratuvarında kalmamalı. Zamanı geldiğinde her alana kayabilmeli. CERN’de CMS Faz-2 yenileme çalışmaları içinde farklı projelerde de sorumluluklarım vardı. O projelere de ekibimi dahil etmek istiyorum. Çünkü bize çok katkısı olacağını düşünüyorum.
Yurtdışındaki değerli bilim insanlarımızın Türkiye’ye dönmesi için TÜBİTAK son yıllarda teşvik edici bir politika izliyor. Siz de dönmeyi tercih edenlerdensiniz. Yurtdışındaki bilim insanlarımıza bir çağrınız olur mu?
TÜBİTAK iyi ki 2232’yi açtı. İyi ki insanlar geri döndü ve umuyorum ki dönen insanların başlatacağı projeler sayesinde diğerleri de gitmekten vazgeçecek. Umarım TÜBİTAK 2232 devam eder. Donanım tanımlama dilleri konusunda tecrübesi olan ve geliştirmek isteyen kişilere kapılarımız her zaman açık.
Tebrikler tekrar hoşgeldin. Senin gibi düşünenler bu ülkeyi kurtaracak.
Yazının sonunda, “donanım tanımalama dilleri” dedigi ne? C++,java, assembly,vs.. gibi dilller mi?