COVID-19 bazı genetik varyantlara sahip insanları daha mı çok etkiliyor? Bilim insanları bu sorunun cevabını arıyor. 45 binden fazla insan üzerinde yapılan bir araştırma, bazı insanların enfeksiyondan sonra neden hastalandığına dair ipuçları sunuyor. Çalışma, kimi insanların daha şiddetli şekilde hastalığı geçirmelerine dayanıyor. Özellikle bazı bölgelerde yaşayan insanlar benzer şekilde şiddetli hastalık eğiliminde.
Genetik varyantlar COVID-19 riskini artırıyor
Bazı insanlar, koronavirüs kapma veya hastalığı şiddetli şekilde geçirme olasılıklarını artırdığı için DNA’larını suçlayabilir. Geçtiğimiz günlerde tam da bu konu üzerinde duran bir çalışmayı araştırmacılar Nature‘da yayımladı. 25 ülkeden 3 bin 300’den fazla araştırmacı çalışmaya katkı sağladı. Araştırmacılar, COVID-19’lu 45 binden fazla insan üzerinde bir çalışma yürüttü.
SARS-CoV-2 enfeksiyon veya daha şiddetli hastalık geliştirme riski ile bağlantılı 13 genetik varyant mevcut. Zaten varyantlardan bazılarını önceki çalışmalarda bilim insanları ortaya çıkarmıştı. Araştırmacılar kan grubu ile enfekte olma olasılığı arasında genetik bir bağlantı olduğunu bir kez daha doğruladı. Ancak halen kan grubu 0 olan kişilerin neden COVID-19 hastalığından daha fazla korunduğunu bilmiyorlar.
Ayrıca çalışma TYK2 genini engelleyen bir varyantın kritik hastalık ve hastaneye yatış riskini artırdığını doğruladı. Bu varyantın otoimmün hastalığa karşı koruduğu açıktı. Ancak tüberküloza karşı ise insanları daha savunmasız bırakıyor. Araştırmacılar yeni bir ilişki ortaya çıkardı; FOXP4 adlı bir gendeki varyantın daha şiddetli COVID-19 ile ilişkili olduğunu buldular. Bu varyant, genin aktivitesini artırıyor. Bununla birlikte, akciğer kanserine, akciğerlerde skarlaşmaya ve sertliğe neden olan interstisyel akciğer hastalığı ile ilişkili.
FOXP4 proteininin aktivitesini engelleyen henüz geliştirilmemiş ilaçlar, insanların COVID-19’dan kurtulmasına yardımcı olabilir. Genetikçi Mark Daly konuya ilişkin kısa bir demeç verdi. Bu genin hastalıkla ilişkili versiyonunun Amerika’daki Asyalılar ve Latin popülasyonları arasında daha yaygın olduğunu söyledi. Finlandiya Moleküler Tıp Enstitüsünden Daly, “Dünyanın dört bir yanından farklı soylardan gelen insanlar araştırmaya dahil edilmemiş olsaydı, bu bağlantı asla keşfedilmeyebilirdi.” dedi.
Orta Doğu’daki insanların yüzde 7’si, Amerika’daki Latinlerin yüzde 20’si ve Doğu Asyalıların yüzde 32’si ile karşılaştırıldığında, Avrupa kökenli insanların yalnızca yüzde 2’si ila yüzde 3’ü varyantı taşıyor.