Bundan tam 13 sene önce oyunseverleri çok heyecanlandıracak bir olay gerçekleşti. Çok büyük bir hayran kitlesine sahip olan nev-i şahsına münhasır kahramanımız Duke’un maceralarının devam edeceği duyuruldu.

Pek çok oyun içi obje ile interaktif bir şekilde ilişkiye geçebildiğiniz, Duke’un kızları ile göz banyosu yapabildiğiniz, kahramanımızın kendine has espirileri ile kendinizden geçtiğiniz bir oyundu Duke Nukem. Yıllar sonra, yepyeni bir teknoloji ile karşımıza çıkacaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

{pagebreak::Bitmek Bilmeyen Oyun}

Bitmek Bilmeyen Oyun

Yapımcı şirket oyunu geliştirdi, geliştirdi ama bir türlü bitiremedi. Kaynak sağlayan firma ise geçen yılların ardından paralarının boşa harcandığını söyleyerek dava bile açtı. Yıllar geçti ancak Duke Nukem Forever bir türlü piyasaya çıkmak bilmedi.

Geliştiriciler her sorulan soruya “oyun bittiği zaman çıkacak” dedi. Aradan beş, altı yıl geçtikten sonra yapım oyunseverlerin kült fetişi haline geldi, herkes bu oyunu merak eder oldu.

Aradan 10 sene geçtiğinde ise Duke Nukem Forever artık alay konusu olmaya başlamıştı. Hatta o kadar ki, geciken oyunlar için Duke benzetmesi yapılmaya başlandı.

{pagebreak::Bir Efsane Dönüyor}

Bir Efsane Dönüyor

En sonunda bu hazin gidişata sektörde çok da büyük bir yer kaplamayan Gearbox firması dur dedi ve oyunu satın aldı. Son bir yılı aşkın süredir geliştirilen yapım, duyurulduktan tam tamına 13 yıl sonra büyük bir tantana ve renkli reklam kampanyaları ile piyasaya çıktı.

Peki, bu kadar uzun süredir beklenen, artık sadece beklendiği için özel bir statüye ulaşan bu yapım, Duke Nukem Forever acaba beklentileri karşılayacak bir güce sahip olarak mı geldi?

{pagebreak::Ümitler Azalırken}

Ümitler Azalırken

Açıkçası oyuna başladığım zaman oldukça heyecanlıydım. Dile kolay, tam 13 yıldır yapım aşamasında olan, oyun tarihinde belki de eşi benzeri görülmemiş bir konuma taşınan bir yapımı oynayacaktım.

Açık konuşmak gerekirse bu özel yapım hakkında ne diyeceğimi tam bilemiyorum. Şaşırmayın lütfen, bu oyunun muazzam olduğundan ya da oyunculuk devrinde yeni bir çağ açtığı için değil.

Tam tersine, Gearbox ne düşünmüşse, önümüze yıllar yıllar evelin teknolojisi ile yapılmış, hantal ve yavan bir oyunu sürmekten çekinmemiş.

Her şeyden önce bu yapımın oldukça maceralı bir tarihi olduğunu kabul ediyorum. Teknolojik açıdan günümüz standartlarının gerisinde olabileceğini de biliyorum. Ancak Gearbox nedense ellerine geçen yapıım üzerinde, göründüğü kadarı ile neredeyse hiç uğraşmamış ve önümüze çoktan yıllanmış bir oyunu servis etmiş.

{pagebreak::Gerçekten Üzülmeli mi?}

Gerçekten Üzülmeli Mi?

Grafiklerden söz edecek olursak, pek hoş şeyler söyeleyemeyeceğimizi bilmeniz gerekiyor. Her ne kadar Duke’un huzurunu bozan ve ona tekrar Dünya’yı kurtarmak için sebep veren uzaylı düşmanlarımızın kaplamaları o kadar kötü olmasa da geriye kalan her şey çok kötü. Bir araç düşünün. Tekerlekleri yuvarlak değil, köşeli. Bir otobüs düşünün, dış kaplamasında neredeyse pikselleri seçeceksiniz.

İşin komiği, bu kadar vasat grafiklere sahip olan DNF, sisteminiz ne kadar iyi olursa olsun, onu yoruyor, kastırıyor. Yükleme süreleri de ayrı bir şenlik. Bölümler arası geçiş yaparken kendinize güzel bir çay hazırlayabilirsiniz, çünkü o arada Duke yeni haritaya geçmekle meşgul oluyor.

Kaplamaları bir tarafa bırakırsak, oyun içi karakter animasyonları da size nostalji yaşatacak. Ölürken yerinde horon çekermiş gibi görünerek zıplayan düşmanlar, dizlerini kırıp bize Super Mario Bros zıplayışını yaşatan Duke zıplamaları, koşu esnasında gülmenize sebep verecek kadar komik bir koşu animasyonu… DNF grafik açısından kesinlikle sınıfta kalıyor. Hareket etmeyerek konuşan NPC‘ler hangi yılda kaldı Allah aşkına?

Pek etkili olmayan müzik kuşağını bir tarafa bırakırsak, uzun süre önce kaydedildiği belli olan ve vasat bir iş olarak gözüken seslendirmeler ve ses efektleri de açıkçası can sıkacak cinsten. Bir oyuncu olarak, böylesi yapay silah seslerini, diyalogları uzun ama çok uzun zamandır duymamıştım.

{pagebreak::Savaş Başlyor}

Savaş Başlyor

Oyun boyunca size nereye gitmeniz gerektiğini gösteren bir haritanız olmayacak. Tek yapacağınız, bulabildiğiniz yollarda ilerlemek ve uzaylı dostlarımızı tekmelemek, bu kadar! Siperlere takılıp kalan düşmanlar, sizin etrafınızı çevirebilecekken önünüzde keklik gibi bekleyen uzaylılar derken, yapım yapay zeka açısından da kalitesini belli ediyor.

Oyunda belki de tek eğlenceli olan şey, çevredeki objeler ile eskiden olduğu gibi ilişkiye girebilmemiz. Bir tahtada istediğimizi çizebilir, bir kutu gazozu satın alıp içebilir, pisuvar kullanabilir, aynalara bakabilir, kum torbaları ile egzersizler yapabilirsiniz.

Öte yandan sağlık barı yerine Duke’un karakterini çok iyi özetleyen EGO adlı bar da başka bir eğlence kaynağı. Aynaya bakıp kendinize iltifat edebilir, spor yapıp vücudunuzu beğenebilirsiniz. Bu sayede sağlık yerine geçen EGO barınız artış gösterecektir.

Evet,  Hem de Çok Üzülmeli!

Kıssadan hisse, bu kadar uzun süredir beklenen, başka bir firmanın eline geçip ‘geliştirildiği’ söylenen ve oyun dünyasında haklı bir üne sahip olan hiç bir yapım böyle bir şekilde oyuncuları ile buluşmamalıydı. Duke Nukem oyunları saf eğlence sunmaları ile ünlüydü ancak bu sefer acı çektirmesi ile hatırlanacak bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Eğer o eski ve eğlenceli Duke’u seviyorsanız, Duke Nukem Forever sizi sadece bir süre oyalayacaktır. Geri kalan oyuncu dostlarımız ise büyük olasılıkla (ve maalesef) oyuna bir kaç saatten fazla dayanamayacaktır.

Üzgünüz Duke!

Oyun Puanı; 7.5 / 10

:: Duke Nukem Forever, beklediğinize değdi mi?