Son yıllarda birçok kavramın önüne gelen ‘e’ eki ‘elektronik‘ anlamına geliyor ve birlikte kullanıldığı alanı dijital bir dünyanın kapılarını açma iddiası anlamına geliyor. Ülkemizde 2007 yılında hayata geçen E-Okul projesinde temel amaç eğitim sürecini elektronik olarak takip edebilmekti.

Yıllar geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe bu amaç yerine yeni hedefleri de katarak gelişti, büyüdü. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuyla ilgili olarak açtığı sitenin (www.e-okul.meb.gov.tr) temel amacı bir öğrenci hakkında bilgilere erişmekti. Bu görevini başarı ile gerçekleştiren sistem halen de bu amaçla kullanılıyor. 

Tabi okul ve elektronik kelimelerini yan yana görünce insanın aklına futuristik çıkarımlar da gelebiliyor. Ancak bunun için 2-3 sana daha geçmesi gerekti. İlk olarak akıllı tahtalarla eğitim biraz elektronikleşir gibi oldu. ‘Gibi oldu’ diyorum çünkü bu ilk aşamalardan biriydi.

{pagebreak::2}

Daha sonra bu yılın başlarında kısa adı Fatih uzun adı Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (F@tih) Projesi ile eğitimin tablet bilgisayarlar üzerinden yapılması hedefi açıklandı. Tabi bu kolay bir hedef değildi. Ülkemizde 15 milyona yakın öğrencinin olduğu düşünüldüğünde böyle bir projenin ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılır.

Apple‘ın meşhur iPad‘inin dünya çapında yaklaşık 40 milyonluk satış rakamlarına ulaştığı düşünüldüğünde Fatih projesinin boyutu daha iyi görülebilir. Bir de projeninin altyapı tarafı var ki bu da göz ardı edilebilecek bir konu değildi.

Amacım teknik bilgilerle kafanızı karıştırmak değil aslında. Fatih projesi ve ortadaki büyük pasta ilgi alanımıza girmiyor. Beni ilgilendiren kısım E-Okul meselesi.

Teknolojinin eğitim alanında kullanılması yıllardır kurulan bir hayal. Hatta Apple‘ın efsane kurucusu ve CEO’su Steve Jobs ve Microsoft‘un kurucusu Bill Gates’in de hem fikir olduğu gibi teknoloji medya ve diğer alanlarda yaptığı devrimsel değişimi eğitim alanında sağlayamadı. Bunun temel sebebi ise eğitimin merkezinde insan olması.

Çünkü tabletle, akıllı tahtayla, bilgisayar ya da diğer teknolojik cihazlarla eğitime katkı sağlayabilirsiniz. Belli oranlarda öğrenme kapasitenizi artırabilirsiniz. Ancak öğrenme kavramı hala ‘öğretmen‘ ve ‘öğrenci‘ arasında gerçekleşen bireysel bir etkinlik. Argümanlar değişse de (1500 yıl önce de bu böyleydi hala böyle) eğitimin temel kavramları değişmiyor.

{pagebreak::3}

Bu bakımdan kullandığınız her türlü elektronik araç size sadece yardımcı oluyor. Ama öğrenmenizi gözle görülür ölçüde ya da devrimsel bir şekilde değiştirmiyor. Yani eninde sonunda insan faktörü devreye giriyor.

Tabi teknolojinin tamamen gereksiz olduğunu da iddia etmiyorum. Örneğin Apple CEO’su Steve Jobs‘un ABD’deki hayali okul kitaplarını iPad’e yüklemekti. Ne yazık ki ömrü yetmedi ve aramızdan Ekim ayında ayrılan Jobs bu hayalini gerçekleştiremedi.

Ama görünen o ki Fatih projesi ile bu hayal (farklı bir cihaz kullanılarak olsa da) gerçekleşecek. ABD’den uzak bir ülke olan Türkiye’nin bunu gerçekleştirebilmesi beni de heyecanlandırıyor. Ancak bu projede çözülmesi gereken çok sorun var.

Uzun lafın kısası teknoloji hayatın her anına girdiği gibi eğitime de dahil olmaya başladı. Şimdilik yardımcı bir öğe olarak eğitime katılan teknolojinin bu rölünü çok fazla değişteremeyeceğini söyleyebilirim. E-Okul ya da Fatih gibi projeler eğitim anlayışımıza katma değer katacaktır. Ama eğitim sürecinin insan odaklı olduğunu da unutmamamız gerekiyor.

:: Eğitimde teknolojinin kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz?