İklim değişikliği dünyamızı yok oluşa götürüyor. Tehlike çanları çalmaya devam ederken bilim insanları küresel ısınmayı durduracak yöntemlere yoğunlaştı. Haliyle baskı altındaki özellikle gelişmiş ülkelerin hükümetleri de adımlar atmaya karar veriyor. Bilim insanları yeni bir çalışmada, erkeklerin çevreye kadınlardan çok daha fazla zarar verdiğini ortaya çıkardı. Yani erkekler daha büyük karbon ayak izine sahip. Peki, bunun nedeni ne?
Et ve araba tutkusu iklim değişikliği gerçeğini artırıyor
Ecolop araştırma şirketi İsveç’te bir çalışmayı yürüttü. Araştırmacıların Journal for Industrial Ecology‘de yayımladıkları makaleye göre, erkeklerin ete ve arabalara olan düşkünlüğü sera gazlarına kadınlardan daha fazla katkıda bulunmalarına neden oluyor.
Araştırma ekibi, İsveç’te yaşayan bekar erkek ve kadınları inceledi. Gıda, ev eşyası, mobilya, tatil, araba ve yakıt gibi mal ve tüketim harcamalarına baktılar. Erkeklerin toplamda kadınlara göre sadece yüzde 2 daha fazla mal harcamasına rağmen, İsveçli erkeklerin kadınlardan ortalama olarak yüzde 16 daha fazla sera gazından sorumlu olduğu ortaya çıktı. Yani erkekler iklim değişikliği gerçeğine daha fazla katkı sağlıyor.
Araştırma, mevcut en son veriler olan 2012’deki resmi tüketici harcama sayılarına dayanıyordu. Çalışma, kadınlara benzer bir miktar harcamasına rağmen erkeklerin daha yüksek karbon emisyonlarından sorumlu olmasının bir takım sebeplerini ortaya koydu.
Kadınların sağlık, mobilya ve giysi gibi ‘düşük emisyonlu ürünlere’ para harcama eğiliminde olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Erkekler ise paralarının yüzde 70’ini, arabalar için yakıt da dahil olmak üzere ‘sera gazı yoğun ürünler’e harcıyor. Ulaşım ve tatiller söz konusu olduğunda, bekar erkekler daha fazla araba kullanmaları nedeniyle kadınlardan daha fazla emisyon üretiriyor. Araştırma ayrıca İsveç’te arabayla çıkılan tatillerin trenle yapılanlara göre altı kat daha fazla kirletici olduğunu gösterdi.
Araştırmanın baş yazarı Annika Carlsson-Kanyama, CNN’e demeç verdi. Araştırmacı, erkeklerin, benzer miktarda harcamaya rağmen önemli ölçüde daha az karbon emisyonu üreten kadınların harcama alışkanlıklarını örnek alması gerektiğini söyledi. Hükümetlerin çevre politikasını şekillendirirken bu cinsiyet farklılıklarını karar verme süreçlerine dahil etmelerini de ekledi.