Computer Genetared Imagery (CGI) olarak bilinen, bilgisayar yaratımı görseller, özellikle bilişim sektörüne gönül verenlerin ve sinemaseverlerin hayatını işgal etmiş durumda. Sinemada gösterime giren her film ve piyasaya çıkan her oyunda görsel efektlerle karşılaşıyoruz.

 

Video oyunları, bu teknolojiden çok yönlü faydalanıyorlar:  Render (kaplamak) edilmiş ara videolar ve introlarda da CGI’lerin izlerine rastlanabiliyor.

{pagebreak::CGI’ler orduda bile büyük önem sahibi}

CGI’lerin orduda kullanımı!

Bilgisayarla yaratılmış görsel efektleri düzenlemek hiç de kolay değil; genellikle bir minyatür, bir kişi, yani fiziksel bir model temeliyle oluşturabiliyorlar. Aksi takdirde, programcılar ipin ucunu kaçırabiliyor ve ortada ne olduğunu anlamadığımız pek çok kaplama dolaşıyor.

 

Görsel efektlerden yoğun olarak faydalanan başka bir kurumsa ordu. Pahalı uçaklarla, tanklarla veya gemilerle sürekli tatbikat yapılması, maliyet açısından olası değil. Bu noktada, bilgisayarlar yardıma koşuveriyor ve jet, tank, gemi simülasyonları, yine fiziksel temelli olarak yaratılıyor. Yani CGI’ler, yönetmenlerin olduğu kadar, askeriyenin de vazgeçilmezi.

{pagebreak::Görsel Efektler Tarihi}

Görsel Efektler Tarihi ve Yıldız Savaşları

CGI, ilk olarak 1973 yılında Westworld adındaki filmde kullanıldı. Westworld, insanların arasında yaşayıp çalışan robotları konu alan bir bilim kurgu yapıtıydı. 1976 yılında, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nin desteğiyle Futureworld ortaya çıktı. Bunlarla birlikte asıl patlama, 1977 yılında Star Wars: A New Hope ile gerçekleşti.

 

George Lucas, Ölüm Yıldızı, X-Wing, Tie Fighter, Y Wing, B Wing gibi ögelerin minyatürlerini yaptı. Ölüm Yıldızı’nı bir kamyonun arkasına yerleştiren Lucas, fiziksel modellemeleri temel alıp, bilgisayar desteğiyle, inanılmaz bir evren yaratmayı başardı. 1979 yılında ise James Cameron, “Alien” adlı filmde aynı mantığı kullanarak gişe rekoru üstüne gişe rekoru kırdı.

{pagebreak::Ütopyanın Peşinde}

Ütopyanın Peşinde!

New York Institute of Technology Computer Graphics Lab, 1978 yılında akıl almaz bir çalışma başlattı: Tamamı, bilgisayar destekli görsel efektlerden oluşan bir film. The Works adındaki yapıt, 1982 yılında tanıtılsa da, maalesef hiç tamamlanmadı. 1982 yılında Star Trek: The Wrath of Khan’da, Genesis Wave (Yaratılış Dalgası) adlı CGI yapısından yararlanıldı. Solid 3D CGI kullanan yapımlarda birbiri ardına ortaya döküldü: 1982 yılında Tron ve 1984 yılında The Last Gunfighters; kendilerine has hayran kitleleri olsa da, iki film de, yüksek maliyetin de büyük etkisiyle, dev ticari başarısızlıklar haline dönüştü.

 

{pagebreak::Kıyamet günü geliyor}

Kıyamet Günü!

1991 yılında, sinema tarihinde bir devrim gerçekleşecekti ve bu devrimin altına, çok tanıdık bir isim imza atacaktı; James Cameron, Terminator 2: The Judgment Day ile olanaksız görünen efektlerin kutusunu, Pandora’nın Kutusu gibi açıp, hayallerini üstümüze saldı. Aynı tarihlerde Beauty and The Beast (Güzel ve Çirkin), CGI’lerden faydalanan ilk uzun metrajlı animasyon yapıtı olarak gösterime girdi.

 

{pagebreak::Dev Dinazorlar}

Dev Dinazorlar Geliyor!

1993 yılında, T-Rex’ler ve daha nice dinozorlar, bilgisayar desteğiyle, binlerce yıllık uykularından uyandı ve Jurassic Park gişeleri darmadağın etti. 1994 yılında, hiç beklemediğimiz bir Oscar’lı baş yapıtta CGI’den faydalanıldı ve Forest Gump’da, Gary Sinise’ın ayakları CGI’ler ile yok edildi. Napalm saldırısı ve olağanüstü hızda pinpon oynayan Tom Hanks de, bilgisayarın nimetlerine boğuldu.

 

Bilgisayarla yaratılmış görsel efektler, artık eskisi kadar pahalı değildi ve televizyon dizilerine de konuk olmaya hazırlardı. 1994’te Babylon 5 ve Seaquest serileri, zekice bilgisayar numaraları üstüne kurulmuşlardı.

{pagebreak::Paraya para Demeyenler}

Paraya Para Demeyenler!

1995’de, Beauty and The Beast’i gölgede bırakacak bir animasyon ortaya çıktı; şimdilerde, üçüncüsünü izlediğimiz Toy Story.  Toy Story’nin başarısından ilham alan, Blue Sky Studios (20th Century Fox), Warner Bros., Paramount Pictures, Sony Pictures Animation (Columbia Pictures’in desteğiyle), Vanguard Animation (Walt Disney Pictures, Lions Gate Entertainment ve 20th Century Fox’in desteğiyle), Big Idea Productions (Universal Pictures ve FHE Pictures’in desteğiyle), Animal Logic (Warner Bros.’un desteğiyle) ve Pacific Data Images (Dreamworks SKG’nin desteğiyle) adlı yapımcılar, gerçek bir animasyon sağanağı başlattı.

 

{pagebreak::Güç Senin İçinde}

Bu gece, Son Rüya!

2001 yılında gösterime giren Final Fantasy: The Spirits Within’de küçük çaplı bir devrime imza attı. Filmin yaratılmasında “Motion Capture” yani “Hareket Yakalama” yapısından faydalanılıp, yepyeni bir animasyon çağına giriş sağlandı. Yapımcı Square Pictures, ne yazık ki aynı başarıyı bir daha tekrarlayamadı  ve meydanı rakiplerine bıraktı.

 

Sahnede, sonradan Disney tarafından satın alınan Pixar ve Shrek ile tanınan DreamWorks bulunuyordu. Oscar ödülüne hak kazanan Kayıp Balık Nemo, Wall-E, Shrek, Cars, Ratatouille, Monsters Inc. , The Incredibles, A Bug’s Life, Madagascar, Shark Tale, Wallace ve Gromit, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin, Kung Fu Panda gibi animasyon klasikleri, CGI ile Motion Capture’ın leziz bileşimi olarak, bu iki firma vasıtasıyla karşımıza çıkacaklardı.

{pagebreak::Sonsuzluğa ve Ötesine}

Sonsuzluğa ve Ötesine: Alice Harikalar Diyarında!

Gösterime girdiği 2009 yılı içerisinde 3 milyar dolara yakın gişe hasılatı yapan Avatar, sinema ve oyunseverlerin yoğun ilgi gösterdiği Resident Evil Afterlife, Tim Burton mucizesi Alice In The Wonderland gibi yapımlar 3 boyutlu animasyonlarla, bilgisayarla yaratılmış görsel efektleri daha da ileri taşıdılar. Şimdi çok daha güçlü işlemcilerimiz, belleklerimiz ve hatta terabyte’larca veri depolayabilen sabit disklerimiz var. Gelecek, sonsuzluğa ve ötesine geçecek kadar umut vadediyor.

:: Görsel Efektlerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?