Teknolojinin en hızlı ilerlediği alanlardan biri de mobil iletişim. Özellikle mobil iletişim son yıllarda atağa kalktı. Mobil iletişimin bu denli ilerlemesi iş yapış şekillerinden yaşantımıza kadar birçok şeyi de değiştirdi. Artık her yerde internete bağlanıyoruz. Ev telefonu yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Mobil internet vazgeçilmezlerden biri haline geldi ve artık internete girmeyen telefon kalmadı gibi bir şey.

Ancak Türkiye’deki operatörlerin reklamlarına baktığımızda ise konunun kapsama alanı sorunu üzerinden işlendiğini görüyoruz. Turkcell‘e göre daha az baz istasyonu bulunan Vodafone ve Avea hala iyi çektiklerini ispatlama derdinde.

Öte yandan bu kavgaya 2009 yılında Türkiye’de de kullanılmaya başlanan 3G tartışması da dahil oldu. Bugünlerde dönen TV reklamlarında Turkcell en hızlı benim mesajı veriyor. Turkcell sektörde lider şirket ve en iyi frekans bandına sahip olmanın avantajlarından yararlanıyor. Bu gayet normal.

Ancak mobil internette mesele sadece hızla bitmiyor. Baz istasyonuna olan uzaklık, hava şartları, cihazı kullanan kişinin hızı, baz istasyonunundaki yoğunluk ve bir dizi etken de hızı etkiliyor. Bu bakımdan meseleyi hız ekseninden görmeyi (gerçekten Turkcell hızlı olabilir ona lafımız yok) doğru bulmuyorum.

İşin teknik tarafı bir tarafa verilen hizmeti ‘hız’ üzerine kurguladığınızda olası hız düşmelerinde ‘nerde bu bilmem kaç MBit hız’ tepkileri de beraberinde geliyor. Halbuki konu artık kapsama alanı, 3G hızı ya da en çok müşteri sahibi olmaktan geçmiyor. Daha iyi müşteri hizmetleri ve müşteri merkezli yaklaşımlar daha fazla fayda sağlıyor.

GSM operatörlerine tavsiyem konuya bu yönden yaklaşmaları. Çünkü mevcut yaklaşım uzun vadede hem onlara hem müşterileri olan bizlere faydadan çok zarar getirecek gibi görünüyor. Sunulan imaj ile alınan hizmetin örtüşmediği durumlarda sıkıntı olacaktır.

:: GSM operatörlerinin hız ya da kapsama alanı kavgasını nasıl değerlendiriyornsunuz?