Bugün Ege denizinde Türkiye saatiyle 12:25’te meydana gelen depremde ülkemiz bir sürelik iletişim açmazına girdi. Çanakkale’nin 83 kilometre açıklarında meydana gelen 6,9 şiddetindeki deprem İstanbul’dan bile hissedildi. Bu depremle birlikte tahminimizce bölgedeki yakınlarına erişmeye çalışan insanların telefona sarılmasıyla iletişim hatları çalışmaz hale geldi.

Sorunumuz çok konuşmak mı?

İstatistiksel olarak kişi başına düşen konuşma süresinde çene kaslarının hakkını, BTK verilerine göre aylık kişi başı 330 dakika ile iyi bir biçimde veren insanlar olarak dünya telekomünikasyon sektöründe önemli bir yere sahibiz. Yakınlarımızla konuşmayı da sevdiğimiz yalan değil; fakat ülkemizdeki felaketler düşünüldüğünde yıkımsız sayılabilecek bir depremde bile devre dışı kalacak kadar kırılgan bir yapı üzerinde iletişim kuruyor olduğumuz gerçeği rahatsız edici.

Yıkıcı bir depremde…

Elbette hemen yakınlarımızı arama refleksi kötü gözle bakılacak bir şey değil. Bununla birlikte acil iletişim işin kullandığımız GSM hatları da hemen tıkanıyorsa işimiz çok zor. İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşanması beklenen yıkıcı bir depremde oluşabilecek sorunları düşünmek insanı yıpratacak cinsten.

Bilgi kirliliğini ve veri trafiğini yönetmek

Bu tür acil ve toplumsak teyakkuz durumlarında bir de iletişim kanallarındaki bilgi kirliliği meselesi var. Ekibimizden Erhan Kahraman, olay anını anlatırken bu durumdan da bahsediyor:

“Deprem olduğunda eşimin evinde misafirlikteydik ve dizüstü bilgisayarımın başındaydım. İlk sarsıntıda sadece birbirimize baktık, ancak uzun sürmesi nedeniyle evde olmasa da sokakta ve komşularda bir panik hali oluştu. Tam olarak öğle haberlerinin canlı yayınla verildiği anda olması, TV’de de depremi bire bir yaşayan spikerleri görmemize neden oldu. Ailemle haberleşmek istediğimde cep telefonlarının ulaşılamaz durumda olduğunu fark ettim. Farklı bir operatör ile deneme yaptım ama sonuç değişmedi.


Aile bireylerine ulaşmaya çalışan emekçi  (temsili resim).

Depremde en iyi iletişimi yine karasal hatlar (ev telefonu, Turk Telekom) sağladı sanıyorum. Twitter ve Facebook üzerinde de insanların “deprem oldu” paylaşımları için yarıştığını gördüm. Yaşanan sarsıntı bir yandan da internetin bilgi kirliliği konusunda nasıl bir hal aldığını yeniden hatırlattı:

Ekşi Sözlük’te her il için ayrı bir deprem başlığı açıldı ve gündemi sosyal medyada takip edenler, depremin merkezi ile ilgili tamamen subjektif görüşler paylaştı. Reuters ve Kandilli gibi resmi kurumlardan bilgi alana kadar geçen birkaç dakika içerisinde, depremin sonuçları ile ilgili tam bir kaos ortamı hakimdi internet üzerinde de. Günümüzde insanların yapıcı olmak ve sükunet telkin etmek yerine, felaket tellallığı yapmaya olan merakı bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Kısacası Türkiye, GSM operatöründen apartman sakinine kadar her cephede bir doğal afete hazır olmadığını bir kez daha gösterdi.”

:: Telekomünikasyon firmaları doğal felaketlere ne kadar hazırlıklı?