İnternet teknolojisi nasıl gelişti? Bu kadar geniş ve sürekli değişen bir teknolojiden bekleyebileceğiniz gibi, İnternet’in icadını tek bir kişiye atfetmek imkansız. Her biri yeni özellikler ve teknolojiler geliştiren onlarca bilim insanının, programcının ve mühendisin eseri aslında.
Ancak şunu bilmeliyiz ki bu kavramla çok önceden uğraşan bilim insanları vardı. Örneğin, Nikola Tesla 1900’lerin başında bir “dünya kablosuz sistemi” fikrini ortaya attı. Paul Otlet ve Vannevar Bush gibi ileri görüşlü düşünürler de 1930’larda ve 1940’larda kitapların ve medyanın mekanize, aranabilir depolama sistemlerini tasarladı.
İnternet teknolojisi ve kökeni
Science and Media Museum‘ın makalesine göre, İnternetin kökenleri 1950’lerin ABD’sine dayanıyor. Soğuk Savaş’ın ortasında, Kuzey Amerika ile Sovyetler Birliği arasında büyük gerilimler vardı. Her iki süper güç de ölümcül nükleer silahlara sahipti ve insanlar uzun menzilli sürpriz saldırı korkusuyla yaşamaktaydı.
ABD, bir Sovyet nükleer saldırısından etkilenmeyecek iletişim sistemine ihtiyacı olduğunu fark etti. O zamanlarda bilgisayarlar, yalnızca askeri teknoloji ve üniversite personeli tarafından kullanılan büyük, pahalı makinelerdi. Bu cihazlar güçlüydü ancak sayıları sınırlıydı. Araştırmacıların teknolojiye erişmeleri gerekiyordu ama kullanmak için uzun mesafeler kat etmeleri de lazımdı.
Bu sorunu çözmek için mühendisler, ‘zaman paylaşımı‘na başladı. Böylece, bireysel olarak bilgisayarın gerçek gücünün yalnızca bir kısmına komuta etmelerine rağmen, kullanıcılar bir dizi terminal aracılığıyla bir ana bilgisayara aynı anda erişebildi. İşte bu sistemi kullanmanın zorluğu, araştırmacıları büyük ölçekli bir bilgisayar ağı bulmaya yönlendirdi.
İnternet’in gelişmesindeki önemli isimler
Başta da dediğimiz gibi İnternet teknolojisi “şu” ya da “bu” kişinin sayesinde gelişmedi. Birçok kişi gelişmesine sadece katkıda bulundu. Ağ teknolojisi ilk geliştirildiğinde, birçok bilim insanı ve mühendis ARPANET‘i oluşturmak için çalışmalarını bir araya getirdi. Daha sonra, diğer araştırmacılar bugün bildiğimiz şekliyle web‘in yolunu açtı.
Paul Baran (1926–2011): ARPA’nın araştırmalarına büyük bir katkı sağladı. 1959’da düşünce kuruluşu RAND Corporation’a katıldı. Bir nükleer saldırı olursa ABD Hava Kuvvetleri’nin filosunun kontrolünü nasıl elinde tutabileceğini araştırması istendi. 1964’te Baran, merkezî komuta noktası olmayan bir iletişim ağı önerdi. Buna “dağıtılmış ağ” adını verdi.
Lawrance Roberts (1937–2018) ve Leonard Kleinrock (1934–): Roberts, ARPA‘da bilgisayar ağlarının geliştirilmesinden sorumlu baş bilim insanıydı. Paul Baran’ın fikri Roberts’a cazip geldi ve dağıtılmış bir ağ geliştirmek için çalıştı. Kleinrock da ona eşlik etti.
Donald Davies (1924–2000): Roberts ve Kleinrock ile aynı zamanda Ulusal Fizik Laboratuvarında benzer teknolojiler geliştirdi.
Bob Kahn (1938–) ve Vint Cerf (1943–): Verilerin bir ağda nasıl hareket ettiğini yöneten TCP/IP protokollerini geliştiren Amerikalı bilgisayar bilimcileri. Bu, ARPANET‘in bugün kullandığımız İnternet teknolojisine dönüşmesine yardımcı oldu. Vint Cerf, ‘İnternet’ kelimesinin ilk yazılı kullanımıyla tanınıyor.
Paul Mockapetris (1948–) ve Jon Postel (1943–98): DNS‘in mucitleri olan iki bilgisayar bilimci.
Tim Beners-Lee (1955–) ve Marc Andreessen (1971–): Beners-Lee, HTML, HTTP, URL‘ler ve web tarayıcıları gibi bugün hala kullandığımız birçok ilkeyi geliştiren World Wide Web‘in geliştiricisi. Andreessen ise yaygın olarak kullanılan ilk web tarayıcısı Mosaic‘in kurucusu.
İşte İnternet teknolojisi gelişimine katkı sağlayan 5 büyük adım…
İlk bağlantı 1965’e uzanıyor
1965 yılında Lawrence Roberts, farklı yerlerde bulunan iki ayrı bilgisayarı ilk kez birbirleriyle iletişime soktu. Bu deneysel bağlantıyı, bir modem ve bir telefon hattı ile yaptı. Paketler kullanarak dijital verileri aktardı.
İlk paket anahtarlama ağı geliştirildiğinde, mesaj göndermek için ilk kez Leonard Kleinrock kullandı. Stanford’daki bir bilgisayara mesaj göndermek için UCLA’deki bir bilgisayarın başına geçti. Kleinrock ‘login‘ yazmaya çalıştı ancak sistem Stanford monitöründe ‘L’ ve ‘O’ harfleri göründükten sonra çöktü. İkinci bir girişim ise başarılı oldu. İki site arasında daha fazla mesaj alışverişi devam etti.
İnternet teknolojisi için büyük adım: ARPANET
ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower 1958’de Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı’nı (ARPA) kurarak ülkesindeki önemli bilim insanlarını topladı. Amaçları, Amerikan askeri teknolojisini öne çıkarmaktı. ARPA’nın projeleri arasında büyük ölçekli bir bilgisayar ağının fizibilitesini test etme görevi vardı.
Lawrence Roberts, Leonard Kleinrock ile birlikte bilgisayar ağları geliştirmekten sorumluydu. Roberts, iki bilgisayarı birbirine bağlayan ilk kişiydi. 1969’da ilk paket anahtarlama ağını geliştirdiklerinde, Kleinrock bunu başka bir siteye mesaj göndermek için başarıyla kullandı. Böylece ARPANET doğdu.
ARPANET’i kurup çalışır hale getirdikten sonra sistem hızla gelişti. 1973 yılında, artık 30 akademik, askeri ve araştırma kurumu ağa katılmıştı. Bu sayede, Hawaii, Norveç ve Birleşik Krallık gibi yerleri birbirine bağlıyordu. Ayrıca ARPANET büyüdükçe, veri paketlerini işlemek için bir dizi kural da gerekiyordu.
1974’te bilgisayar bilimcileri Bob Kahn ve Vint Cerf, TCP/IP yani bilgisayarların aynı dili konuşmasını sağlayan transmission-control protokolünü geliştirdi. TCP/IP’nin piyasaya sürülmesinden sonra, ARPANET hızla küresel bir ağ ya da ‘İnternet’ haline geldi. ARPANET, 1990 yılında hizmet dışı bırakıldı.
E-postaların ortaya çıkması
Ağın popülaritesi ve kapsamı arttıkça, kullanıcılar ağın farklı ARPANET bilgisayarları arasında mesaj göndermek için bir araç olarak potansiyelini fark etti. Bilgisayar programcısı Ray Tomlinson, bugün bildiğimiz şekliyle elektronik postayı geliştirdi.
Tomlinson, @ sembolü ile bireysel kullanıcının adı ile bilgisayarlarının adını (kullanıcı@bilgisayar) ayırt etmek için kullanılması gerektiği fikrini ortaya attı. DNS ile birlikte bu, user@host.domain olarak genişletildi.
İlk e-posta kullanıcıları kişisel mesajlar gönderdi. Bununla birlikte, ilk büyük posta listelerinden biri bilim kurgu sevenler için SF-LOVERS idi.
İnternet teknolojisi için büyük adım: İlk ev bilgisayarları
1970’lerden itibaren, ev bilgisayarı endüstrisi katlanarak büyüdü. Ev bilgisayarlarının alımı, aslında sadece kullanıcıların ihtiyaçları veya bir bilgisayarın işlevselliğinden değildi. Çünkü ilk bilgisayarlar nispeten çok az işleve sahipti.
Tüketiciye hitap eden şey, ‘Bilgi Devrimi‘nin bir parçası olma fikriydi. Bilgisayarlar geleceğin retoriği ve öğrenme şekliydi. Ancak genellikle bu durum, insanların oyun oynamak gibi bir bilgisayar kullanımı için programlama öğrenmeye itiyordu.
İnternet teknolojisi büyüyor: 1985-1995
DNS‘nin icadı, TCP/IP‘nin yaygın kullanımı ve e-postanın popülaritesi İnternet faaliyetinde patlamaya neden oldu. 1986 ve 1987 arasında, ağ 2 bin ana bilgisayardan 30 bine yükseldi. İnsanlar artık birbirlerine mesaj göndermek, haber okumak ve dosya alışverişi yapmak için İnternet’i kullanıyordu.
Sistemi etkin bir şekilde kullanmak için ileri düzeyde bilgi işlem bilgisine halen ihtiyaç vardı. Ağdaki belgelerin biçimlendirilme şekli konusunda bir anlaşma yoktu.
İnternet’in kullanımı daha kolay olmalıydı. 1989’da Tim Berners-Lee, İsviçre / Cenevre’deki uluslararası parçacık araştırma laboratuvarına (CERN) bir teklif sundu. Cevap ortaya çıktı. Berners-Lee, CERN’in bilgisayar ağında mevcut olan ve erişimi hızlı ve kolay hale getiren tüm bilgileri yapılandırmak ve birbirine bağlamak için yeni bir yol önerdi. Bu, World Wide Web idi.
1993’te ise, Mosaic tarayıcısının piyasaya sürülmesiyle artık web, akademisyen olmayan yeni bir kitleye açıldı. İnsanlar kendi HTML web sayfalarını oluşturmanın ne kadar kolay olduğunu öğrendi. Sonuç olarak, web sitelerinin sayısı 1993’te 130’dan 1996’nın başında 100 binin üzerine çıktı.
Not: World Wide Web (www) ve İnternet terimleri sıklıkla karışıyor. İnternet, cihazları birbirine bağlayan ağ altyapısı iken, World Wide Web, İnternet ortamı aracılığıyla bilgiye erişmenin bir yolu.