İşlemcilerin Dünü, Bugünü, Yarını

1950’li yıllarda işlemciler gerçekten eşsizlerdi. Zira işlemciler, bilgisayarlar için özel olarak üretilirlerdi. Yani hiçbir işlemci, geliştirildiği bilgisayardan başka bir bilgisayarla uyumlu çalışmazdı. Yazılımlar da onlara uyum sağlar ve farklı cihazlarla ortaklık kurmayı reddederlerdi.

 

İşlemci tasarlamak dünyanın en kolay işi sayılmazdı. Tasarımcıların başı, elektronik kısıtlamalarla dertteydi. Teknoloji gelişmiş değildi, bilgisayarlar odalarca yer tutardı, soğutma işlemi inanılmaz derecede masraflıydı. Üstelik işlemciler, birkaç uygulamayı aynı anda çalıştırmakta bile yetersiz kalıyorlardı.

{pagebreak::Atılım Zamanı}

IBM 650 ile Dev Bir Atılım

1950’lerin sonunda bilişim sektörü, ticari bir atılım içerisine girdi. Büyük ölçekli fabrikalar açıldı, IBM gibi firmalar göz kamaştırıcı biçimde yükseldi. Dünyanın ilk seri üretim ürünü PC’si IBM 650 bu dönemde ortaya çıktı. Çok pahalı bilgisayarlarda, işlemci ile uyumlu “çekirdek bellek” bile bulunuyordu.

 

{pagebreak::1960’lar…}

1960’lar… Devrim Zamanı Gelip Çatıyor!

Yazımızın önceki kısımlarında da belirttiğimiz gibi en büyük sorun, her bilgisayarda kendine özel yazılımlarla çalışması ve hiçbir yazılımın, birden fazla cihaz için uygun olmamasıydı. Ne var ki bu makus kader, yükselişini sürdüren IBM sayesinde değişti.

 

1962 yılında Amerikalı şirket farklı bir yaklaşım güttü: Bir yazılım sadece tek bir bilgisayarda değil, model ailesinin tüm fertlerinde çalışacaktı. Tabii ki performanslar ve fiyatlar arasında muazzam farklar bulunabiliyordu ama devrim için büyük bir adım atılmıştı.

{pagebreak::System 360}

System 360

System 360 sanal bir bilgisayardı ve tanıtım setleri sayesinde, tüm PC ailesini destekleyip, belli işlemci ile çalışan eşsiz yazılımların boyunduruğunu kırıyordu. Düşük ücretli zayıf PC’ler, sade bir işlemci ile sanal bilgisayarı yavaş çalıştırıyorlardı. Ücret ne kadar artarsa, hız da onu takip ediyordu. Yani, Amerikalıların dediği gibi “para” konuşuyordu.

 

CISC’lerin (Complex Instruction Set Computer – Kompleks Komut Grubu Bilgisayar) doğması için birkaç yıl daha gerekiyordu. Motorola’nın başını çektiği CISC yapısı sayesinde, farklı kayıt ve bellek tiplerine ulaşılabiliyordu. Programcılar derin bir nefes almıştı zira zincirlerinden kurtulup, CISC sayesinde yepyeni yazılımlara odaklanabileceklerdi.

{pagebreak::Intel’in Çağı}

Intel’in Çağı Yaklaşıyor

1970’lerin yılların sonunda mikro işlemciler, PC dünyasını eskisinden çok daha güçlü kılmak için harekete geçti. 1968 yılında resmen kurulan Intel adındaki Amerikalı şirket, Intel 4004 isimli işlemciyi 1971 yılında piyasaya sürdü. 740 kHz hızında çalışan ve aynı anda 92.000 komutu işleyebilen donanım harikası, evrimi müjdeledi. Masraflar azalmış, işlemcilerin boyutu küçülmüş, ısınma sorunları gerilemişti.

 

Intel, bu kadarla yetinmek niyetinde değildi. Pek çok başarılı ürünün ardından, 1 Şubat 1982’de 80286 isimli işlemci piyasaya sürüldü. 6 ile 15 MHz arasında çalışan donanımda, 134.000 transistör mevcuttu. 24 bitlik adres bus’u ve kendisine ayırdığı 1 MB adresleme belleği sayesinde, bilinen tüm işlemcileri yaya bırakmayı başardı.

{pagebreak::Microsoft-Intel Savaşları}

Microsoft-Intel Savaşları

O dönemde IBM ve Intel yakın ilişkiler içerisindeydi ve işlemci üretiminde ortak çalışıyorlardı. Ne var ki bazı sorunlar da mevcuttu ve bu sorunların başında çok tanıdık bir isim yer alıyordu: Bill Gates. Bill Gates, 80286’ı “beyin ölümü çipi” olarak tanımlayarak, muhalif bir eylem içine girdi.

 

Bunun en önemli nedeni, yeni Microsoft Windows ortamı ve çoklu MS-DOS uygulamalarıyla, 80286 işlemcinin yaşadığı uyum sorunlarıydı. Bunun nedeni de, Intel’in 286 işlemcisini, Microsoft uygulamalarını düşünerek yaratmamasıydı. Sorun  birkaç yıl içinde aşılsa da, bilişim dünyasında epey gürültü koptu.

{pagebreak::AMD Oyuna Katılıyor}

AMD, Oyuna Katılıyor!

1 Mayıs 1969’da kurulan Advanced Micro Devices veya çoğumuzun aşina olduğu isimle AMD, bilişim dünyasının en önemli oyuncularından biri olmak üzereydi. Mikro işlemci pazarı, Intel 8080 yapısına benzeyen mikro yongalarla kızıştı.

 

Farklı ürünler de, genç firmanın popülerliğine popülerlik kattı: 29000 isimli 32 bit mikro işlemcisi, genellikle lazer yazıcılarda kullanıldı. Ne var ki, 1995’de AMD tarafından üretimine son verildi. Bunun en önemli nedeni ise, AMD’nin tamamen PC pazarına yoğunlaşmak istemesiydi.

{pagebreak::AMD-Intel Savaşları}

AMD-Intel Savaşları

Piyasada Via, ARM, Intel ve Advanced Micro Devices gibi pek çok oyuncu olmasına rağmen asıl savaş, AMD ve Intel arasında yaşanıyor.

 

Bu savaşın temelleri 1986 yılına dayanıyor. O tarihe kadar ikili, ortak çalışmalar yürütürken 1986 Mayıs’ında Intel, anlaşmayı bozdu. Anlaşmanın temelinde IBM için üretilecek işlemciler yer alıyordu. 1987’de açılan dava 1992’ye kadar devam etti. Sonunda AMD haklı görüldü ve kontratın ihlal edilmesi nedeniyle Intel, tazminat ödemeye mahkum edildi.

{pagebreak::Dava Salvoları}

Dava Salvoları

1990’da, Intel’in dava salvoları başladı: AMD’nin işlemcilerinde kullanılan 287 mikro kod, Intel’i epey rahatsız etti. Dava, AMD’nin lehine sonuçlandı. 1997 yılında Intel, AMD ve Cyrix’e “İzinsiz MMX kodları kullanımını” gerekçe göstererek yeni bir dava açtı ve mahkeme, bir kez daha Intel’in davasının yerinde olmadığına hükmetti.

 

2005 yılında Intel, AMD tarafından tekel karşıtı yasaları ihlal ettiği gerekçesiyle dava edildi. Pabucun bu kez fazlasıyla pahalı olduğunu anlayan Intel, 2009’da, AMD’ye 1.25 milyar dolar tazminat ödemeyi kabul etti.

{pagebreak::Günümüz ve Gelecek}

Günümüz ve Gelecek

Davaları bir kenara bırakıp, işlemci gelişimine dönelim. Donanım pazarında mucizeler çağı yaşanıyor. 774 milyon transistöre sahip, 45 nm yapısında geliştirilmiş Core i7, 4 çekirdekli olmasına rağmen Hyperthreading teknolojisi sayesinde 8 çekirdek performansı gösterebiliyor. Core i7, HT sayesinde fiziksel çekirdek sayısı ile sınırlanmıyor.

 

AMD’nin eli de armut toplamıyor. Phenom II X6, 6 çekirdek ile mucizeler başarıyor. Phenom II X6, 3.6 GHz saat hızı, 3 MB L2 ve 6 MB L3 ön bellek ile donanmış.

:: İşlemcilerin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?