Facebook ve Instagram ana şirketi Meta, önemli bir adım atarak Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası’nda (DMA) belirtilen düzenlemelere uyma kararını açıkladı. Mart ayında yürürlüğe girecek olan DMA, teknoloji devlerinin kendi hizmetlerini kayırmalarını ve kendi ekosistemlerindeki kullanıcıları kısıtlamalarını önlemeyi amaçlıyor.
Meta’nın bu düzenlemelere uyması, AB’deki kullanıcı deneyimi üzerinde geniş kapsamlı etkilere sahip olacak
Meta’nın kararından kaynaklanan önemli değişikliklerden biri, kullanıcıların Messenger ve Facebook Pazar yeri hesaplarını ana Facebook hesaplarından ayırabilmeleri olacak.
Bu hamle, AB’deki bireylerin bu hizmetleri bağımsız hesaplarla kullanmalarına olanak tanıyarak, erişim için bir Facebook hesabına sahip olma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Hatta Facebook Pazar yerindeki konuşmalar artık e-posta üzerinden gerçekleşecek.
Meta, DMA’nın düzenlemelerine aktif olarak karşı çıkmış ve başlangıçta Messenger ve Facebook Pazar yerinin DMA’ya tabi olmaması gerektiğini savunan bir temyiz başvurusunda bulunmuştu. Şirket, şimdi ise şartlara uymayı seçti ve bu da mevzuata uyum yaklaşımında önemli bir değişikliğe işaret ediyor.
Bu değişiklik, AB’deki kullanıcıların Facebook ve Instagram hesaplarını ayrı tutabilecekleri anlamına geliyor. Uyumun etkisi Messenger ve Pazar yerinin ötesine geçerek Facebook, Instagram, WhatsApp ve Meta reklamları gibi diğer Meta platformlarını da kapsıyor.
DMA, Alphabet, Amazon, Apple, ByteDance ve Microsoft’un yanı sıra Meta’nın da aralarında bulunduğu bazı şirketleri “kapı bekçileri” olarak tanımlıyor. Bu bekçiler; kullanıcı tabanı, gelir, değerleme ve temel platform hizmetleriyle ilgili olarak işletmeler ve tüketiciler arasında önemli ağ geçitleri olarak oynadıkları rol gibi faktörler nedeniyle düzenlemelere tabi tutuluyor.
Meta uymayı tercih ederken, ByteDance ve Apple gibi kapı bekçisi olarak belirlenen diğer şirketler, Mart 2024’te yürürlüğe girmesinden önce DMA’nın düzenlemelerine karşı çıktılar. Özellikle Alphabet’in sahibi Google, kısa süre önce kullanıcıların YouTube ve Chrome gibi platformların verilerini paylaşmasını engellemelerine olanak tanıyan önlemleri duyurarak teknoloji devlerinin gelişen düzenleyici ortama verdikleri farklı tepkileri gözler önüne serdi.