OLED yani Organik Işık Yayıcı Diot…Organik malzemenin içinde ışık emici diotlar bulunuyor ve bünyesinde yarı iletken mevcut. Organik yarı iletken iki elektrodun arasında konumlanmalı ve hedefine ulaşmak için mutlaka şeffaf olmalı. OLED teknolojisi, televizyonlarda, bilgisayar monitörlerinde, PDA’larda, netbook’larda, cep telefonlarında ve nice bilişim mucizesinde kullanılıyor.


İki avantajı var: Hem ışık üretebiliyor, hem de mevcut olan ışığı kolayca yansıtabiliyor. OLED ekranlar, standart LCD’lerin aksine arka ışığa ihtiyaç duymuyor. Böylece likit kristal ekranlardan çok daha ince ve hafif hale geliyorlar. LCD’nin ulaşamadığı yüksek karşıtlık oranına ulaşmaları da, kullanıldıkları teknoloji düşünülürse çocuk oyuncağı. OLED hem pasif matriks, hem de aktif matriks ile kullanılabiliyor; aktif matriks yapısına AMOLED deniyor, ancak o ileriki satırlarımızın konusu.

{pagebreak::Tarihi}

Tarihi

OLED’lerin gelişimi için kilit noktası olan elektiriksel ışıldama, Roger Partridge tarafından, İngiltere’deki Ulusal Fizik Tesisleri’nde geliştirilmiş. Üstelik takvimler, 1975 yılını işaret ederken… Gerekli ilk diotlar ise Kodak yöneticileri, Ching W. Tang ve Steven Van Slyke tarafından 1987’de icat edilmiş.

 

1990 yılı ise adeta dönüm noktası olmuş: Cambridge Üniversitesi’nde, Cavendish Laboratuarında, H.J. Burroughes ve arkadaşları 100 nm’lik, yüksek verimli, yeşil emilimli, polimer temelli elektriksel ışıldamayı mümkün kılmışlar.

{pagebreak::Avantajlar}

Avantajlar

OLED’in, pek çok benzer teknolojiye göre en önemli avantajı kıvrılıp bükülmesi. Eğer uygun bir yazıcınız varsa (Artık neye mal olur bilemiyoruz), OLED ekranı, kağıt gibi yerleştirip çıktı alabilirsiniz. Daha önce de belirttiğimiz gibi akıl almaz karşıtlık oranlarına ulaşabiliyor.

Piksel görünümü son derece stabil, her türlü açıdan, görüntü kaybı yaşanmadan izlenebiliyor. Teorik olarak 0,01 tepkime süresi ve 100.000 Hz tazeleme oranına ulaşılabiliyor.

{pagebreak::Yaşam Ömrü}

Yaşam Ömrü

2007’de yapılan testler, fazlasıyla şaşırtıcı değerleri ortaya koydu: Emekleme zamanında, sadece 14.000 saat (Günde 8 saatten 5 yıl) ömrü bulunan OLED, artık teorik olarak 198.000 saate kadar dayanayabiliyor. Elbette bu tür bir bilgiyi satın aldığınız yere de danışmanız şart.

 

{pagebreak::Oled Kullanan Üreticiler}

OLED Kullanan Üreticiler

Eastman Kodak, DuPont, General Electric, Royal Philips Electronics OLED’den yararlanan üreticiler arasında. Lakin Samsung, LG ve Sony, adeta pazarı domine ediyor. Samsung dünyanın bir numaralı panel üreticisi konumunda. Yüzde 40’lik pazar payını elinde tutuyor ve yıllık 475 milyon dolar gibi bir gelirden bahsediliyor.

 

LG ise, Samsung’u yakından takip edip, 200 milyon dolarlık üretim hacminden söz ettiriyor. Sony ise kendi panelini üretmekle kalmadı ve SONY XEL-1 adındaki, dünyanın ilk OLED televizyonunu yarattı. Bununla da yetinmeyen Japon devi, prototip 3 boyutlu OLED televizyonunu, 2010 teknoloji fuarlarında, dünyaya duyurdu. Fiyat hakkında bir açıklama yapılmadı, lakin sıradan fanilerin kolayca ulaşabileceği bir seviyede olmadığı kesin. Görünüşe bakılırsa, dev firmalar yavaş yavaş LCD’yi arkalarında bırakıp, LED ve türevlerine saldırmaya başladı.

{pagebreak::AMOLED}

AMOLED

AMOLED, aktif matriks kullanan, daha az enerji tüketen, çevre dostu bir yapı olarak biliniyor. AMOLED yapılı, 40 inçlik bir televizyon bile yalnızca bir ampul kadar enerji tüketiyor. OLED’de kullanılan pasif ile AMOLED’de kullanılan aktif matriks arasındaki en çarpıcı farklar, hafiflik, düşük enerji harcanımı, elektrik iletimindeki verim sayesinde, AMOLED’de, OLED’e göre biraz daha yüksek görüntü kalitesi.

 

Samsung i9000 Galaxy S, Google Nexus One, HTCD Droid Incredible, bu ekrandan sıkça faydalanan cep telefonlarından. Bu cihazların fiyatlarının sıradanakıllı telefonlarınınkinden, “biraz” daha pahalı olduğunu unutmamak gerek. Gerçi Nexus One’ı, maddi başarısızlıktan AMOLED’ler bile kurtarabilmiş sayılmaz ve Nexus Two diye bir şey olamayacak.

{pagebreak::Amoled ve Samsung}


Amoled ve Samsung

HTC ve Samsung arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. Bunun sebebi ise, Samsung’un, AMOLED panellerin üretiminin yüzde 98’ini elinde tutup, söz verdiği halde HTC’ye, AMOLED panel sağlamakta ağır davranması. HTC, her an Samsung ile ilişkisini iptal edip, teknolojiden vazgeçebilir.

Creative’ın müzik çaları Zen de, gelişmiş ekran yapısını tercih edenlerden ve Samsung ile pek sorun yaşamıyor (Ne de olsa doğrudan rakibi sayılmaz). Koreli Samsung, üretimin hemen hemen tamamını elinde tutup, diğer şirketlerle paylaşmakta ağır kanlı hareket ettiği sürece, AMOLED’in OLED veya LED kadar popüler olması imkansız.

{pagebreak::Gelecek}

Gelecek

Lakin piyasanın diğer oyuncularını pas geçmek gibi bir hataya düşmeyelim. Ezeli ve ebedi rakip LG, kendi AMOLED panellerini üretmek için yeni bir fabrika kurma hazırlığında. Sony ise, AMOLED’den bile az enerji tüketip, yüksek çözünürlüklü görseller sunabilen yeni bir panel teknolojisi yaratmayı planlıyor.

 

Hemen hemen her sektörde boy gösteren Koreli Samsung da, gelişmeler üstüne “bazı esneklikler”e başvurmayı düşünebilir. Sonuç ne olursa olsun, geleceğin televizyonlarının, telefonlarının ve bilgisayarlarının ekranları fazlasıyla “parlak” olacak.

:: Siz, ekran teknolojilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?