Apple, Japonya’da Tartışmasız Lider

Kantar adlı firmanın yaptığı araştırmalara göre Apple’ın iPhone’u Japonya’da en çok satan akıllı telefon oldu. Gelen raporlarda Japonya’da satılan akıllı telefonların yüzde 76’sını iPhone modellerinin oluşturduğu görülüyor.

Bu rakamın yüzde 61’i ülkenin en büyük GSM operatörü NTT DoCoMo tarafından satılmış durumda. Rakamlara iPhone 5c’nin ne kadar katkı sağladığı bilinmiyor ama gelen bilgiler iPhone 5c’nin üretiminin azaltılacağı çünkü talebin çok az olduğu yönünde.

Gerçi bu bilgiler Japonya için değil tüm dünyadaki iPhone 5c talepleri için geliyor ama ne olursa olsun Japonya’nın da iPhone 5c modeli ile ilgili bir fark yarattığını düşünmüyoruz.

Son olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde iPhone 5s modelinin iPhone 5c modelinden yüzde 40 daha fazla sattığını da hatırlatalım.

:: Hangi akıllı telefonu kullanıyorsunuz?

 

Plantronics BACKBEAT GO 2 Video İnceleme

Gün içinde çok fazla telefon görüşmesi yapıyorsanız en mantıklı çözümlerden biri Bluetooth kulaklık kullanmak. Farklı seçeneklere sahip olan bu ürünler ilerleyen teknoloji ile beraber kabiliyetlerini de artırdılar. Gerek kablolu gerekse kablosuz birçok kulaklığı bulunan Plantronics, son yıllarda Bluetooth teknolojisine sahip farklı cihazlar üretmeye başladı. 

Bluetooth teknolojisi

Bunlaran biri olan BACKBEAT GO 2, benzerlerineden çok farklı bir kulaklık. Bluetooth teknolojisini kullanan ürün, kulak içi olarak tabir edilen bir kulaklık. Üzerinde bütünleşik olarak pil bulunan cihazı microUSB bağlantısı yardımı ile şarj ediyorsunuz. Stereo olan kulaklık akıllı telefonve tablet gibi cihazların yanı sıra (eğer Bluteooth desteği varsa) bilgisayarlarla da kullanılabiliyor.    

Terlemeye ve kire dayanıklı

Askeri seviyede nano kaplama teknolojisine sahip olan kulaklık kire ve tere dayanıklı bir yapıya sahip. Kulak içi bir ürün olduğundan 3 farlı boyda kulaklık kaplaması kutudan çıkıyor. Kulağınıza göre istediğini kullanıyorsunuz. Sadece 14 gram ağırlığında olan kulaklığı tam dolu pil ile 5 saate kadar kullanabiliyorsunuz.

Hem kılıf hem şarj cihazı

Ürünün kutusundan çıkan kılıf aynı zamanda bütünleşik bir pile sahip. Bu pil küçük de olsa kulaklığın pil ömrünü 3 katına çıkarıyor ve yaklaşık 14.5 saate kadar bir kullanım sunuyor. Öte yanan kulaklığın üzerinde mikrofon da bulunuyor bu da telefon görüşmeleri yapmanızı sağlıyor.  Ayrıca üzerindeki tuşlar yardımı ile sesi artırma/azaltma, kulaklığı açma ya da kapama gibi işlemleri de yapabiliyorsunuz. 

DSP 

Kulaklıkta Digital Signal Processing (DSP) ve eko engelleme özelliği de yer alıyor. Bu da özellikle gürültülü mekanlarda yapılan görüşmelerde çok daha net ses iletiminin yapılmasını sağlıyor. 

Ses kalitesi

Ses anlamında iddialı bir marka olan Plantronics, uzmanlığını bu cihazda da konuşturmuş. Bas ve tiz anlamında bir sıkıntı yok. Günlük kullanımda (müzik dinlerken ya da telefonla konuşurken) sıkıntı yaşanmıyor. Elbette fiyatları 1000-1500 TL’ye kadar çıkan profesyonel kulaklıklardaki gibi bir performans beklememek lazım. BACKBEAT GO 2‘nun böyle bir iddiası da yok. 

Uygulama desteği

Ürünün hem Android hem de iOS uygulaması bulunuyor. Bu uygulamalar üzerinden pil durumu ve benzeri temel bilgilerigörebiliyorsunuz. Faydalı ve fonksiyonel bu uygulamalar yardımı ile cihazın anlık durumunu telefon ya da tablet bilgisayarınızdan takip edebiliyorsunuz. 

Gelin bu anlattıklarımızı inceleme videomuzda daha da detaylandıralım:

#video_3522#

  • Stereo Bluetooth kulaklık
  • Askeri seviyede nano kaplama (tere ve kire dayanıklı)
  • Kompakt tasarım
  • 3 farklı kulaklık aksesuarı
  • 4.5 saate kadar müzik dinleme, 5 saate kadar konuşma süresi
  • Android ve iOS uygulaması ile pil durumunu görebilme
  • Ek aksesuar ile 14.5 saate kadar pil ömrü
  • microUSB üzerinden şarj
  • Siyah ve beyaz renk seçeneği
  • 10 metre etki mesafesi
  • 14 gram ağırlık
  • KDV dahil 219 TL

:: Telefonda ya da tablette Bluetooth kulaklık kullanıyor musunuz?

 

Nintendo’nun Super Mario Planı Tutmadı

Nintendo‘nun tarihindeki en büyük başarısızlıklardan biri olarak gösterilen Wii U‘yu Super Mario bile kurtaramadı. Wii U’nun satışlarının artması amacıyla piyasaya sürülen Super Mario 3D World, ilk hatfa satış rakamlarıyla büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

İlk haftasında sadece 106,967 adet satabilen Super Mario 3D World, Nintendo‘nun en başarısız konsollarından biri olan Game Cube için piyasaya sürülen Super Mario Sunshine‘ın bile gerisinde kaldı. (Super Mario Sunshine ilk haftasında 280.610 adet satmıştı)

Öyle görünüyor ki Nintendo‘nun Wii U satışlarını arttırma umutları bir kez daha başka bahara kaldı. Zira firmanın yeni piyasaya sürdüğü 2DS satışlarının da beklenildiği gibi gitmediğini de sizlerle paylaşalım.

:: Sizce Nintendo’nun yeni bir konsol çıkarmasının zamanı geldi mi?

Sony, PS4 Oyun Fiyatlarını Düzenleyecek

Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir haberde, Electronic Arts‘ın PSN üzerinden sattığı dijital oyunların fiyatlarını sizlerle paylaşmıştık. EA‘nin pek bir masrafı olmadığı halde, bazı dijital oyunlarını kutulu versiyonlarından daha pahalıya satması, oyun severlerinde büyük tepkisini çekmişti.

Daha sonra, EA bu durumu düzeltmek adına ufak bir indirime giderek, 63 sterline sattığı oyunlarını 60 sterlin seviyesine çekmişti. Fakat Sony, bu fiyatları daha da aşağı çekme konusunda kararlı gözüküyor.

Sony‘nin yetkili isimleri konu ile ilgili verdikleri demeçlerde, PlayStation 4‘ün Avrupa çıkışı için resmi tarihin 29 Kasım olduğuna dikkat çekerek şuanda aktif olan PSN‘in de test aşamasında olduğunun altını çizdiler. Sony, oyun fiyatlarının cihazın çıkışından önce son bir kez daha ayarlanacağını ve fiyatların sabitleneceğini belirtti.

Hemen belirtelim. Ülkemizde şuanda Sony‘nin kendi stüdyoları tarafından yapılan oyunların satış fiyatı 200 TL seviyelerinde olacak. EA, Ubisoft, Activision tarafından yapılan oyunların ise 200 TL – 300 TL arası bir fiyattan satışa sunulması bekleniyor.

:: Sizce PS4 oyunları için belirlenen fiyatlar pahalı mı?

App Store Daha Fazla Kazandırıyor

Uygulama geliştiricilerinin mobil platformlar için geliştirmiş olduğu uygulamalardan en büyük beklentisi bir getiri elde etmek olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Mobil platformların mağazalarında binlerce ücretli uygulama bulunurken, bazı uygulama geliştiricileri iOS ve Android platformları için geliştirmiş oldukları uygulamaları ücretsiz olarak sunuyor.

Bu uygulamalar ücretsiz olarak sunulmasına karşılık, reklamları kaldır veya uygulamaya ek seçenekler ekle gibi birçok uygulama içi satın alma seçeneklerini barındırıyor.

Business Insider’ın yapmış olduğu araştırmalara göre geliştiricilerin App Store’dan daha fazla gelir elde ettiği ortaya çıktı. Uygulama geliştiricileri, ücretsiz olarak sunduğu uygulamalardan Google Play Store’dan 0.27 Dolar kazanırken, App Store’dan indirilen uygulama başına ortalama 1 Dolar kazanıyor.

Biraz önce bahsettiğimiz uygulama içi satın alma seçenekleri ise geliştiricilerin kazançlarına büyük bir katkı sağlıyor. Geliştiriciler, uygulama içi satın alma seçeneklerinden Google Play Store’dan ortalama 0.43 Dolar kazandırırken, App Store’dan yine 1 Dolar kazanıyor.

:: Uygulama geliştirecek olsanız hangi mobil platforma uygulama geliştirirdiniz?

Fifa 14 Xbox One’ın En İyisi!

Dünyanın önde gelen oyun mecralarının inceleme notlarını baz alarak oyunların ortalama puanlarını sıraya koyan Metacritic‘te, Xbox One oyunları kategorisinde birinci sıra Fifa 14‘ün oldu.

88 puanla birinci sıraya yerleşen Fifa 14‘ü, 84 puanla NBA 2K14 izlerken, üçüncü sıra ise Microsoft‘a bağlı Turn 10 stüdyosu tarafından geliştirilen Forza Motorsport 5‘in oldu.

En büyük hayal kırıklığını ise, başında Cevat Yerli‘nin bulunduğu Crytek tarafından geliştirilen Ryse: Son of Rome yarattı. Ryse için yayınlanan incelemeler baz alındığında oyun ortalama olarak 60 puanı zar zor görebildi.

:: Sizce Xbox One’ın en iyi oyunu hangisi?

İşte Xbox One’ın En Çok Satan Oyunu

Bilindiği üzere Microsoft‘un yeni nesil konsolu Xbox One, 22 Kasım‘da raflardaki yerini aldı. Cihazın raflardaki yerini almasıyla eş zamanlı olarak Ryse Son of Rome, Forza Motorsport 5, Dead Rising 3, CoD: Ghosts, Fifa 14, NBA 2K14, NFS Rivals ve daha birçok yapım oyun severler için satışa sunuldu.

Activision geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Xbox One çıkmadan önce yapılan ön alımlarla birlikte, konsolun şu an için en çok satan oyununun Call of Duty Ghosts olduğunu açıkladı.

Hatırlanacağı üzere, daha önce benzer bir açıklama PlayStation 4 içinde yapılmıştı. Activision, Infinity Ward tarafından geliştirilen Call of Duty Ghosts‘un PlayStation 4‘ün en çok satan oyunu olduğunu iddia etmişti.

Öyle görünüyor ki, Call of Duty çılgınlığı yeni nesilde de hız kesmeden devam ediyor. Zira Infinity Ward‘ın hala oyun motoru değiştirmeyi görmezden gelerek kaç senelik IW Engine‘ı güncelleyerek yeni CoD oyunlarını yapması, oyun severleri pek rahatsız etmemiş gibi duruyor.

:: Call of Duty Ghosts’u satın aldınız mı?

Angry Birds GO’nun Oynanış Videosu

Rovio‘nun kızgın kuşlarının yarış pistlerinde boy göstereceğini daha önce sizlerle paylaşmıştık. Angry Birds GO ismini taşıyacak olan yeni oyun için bugün bir oynanış videosu paylaşıldı.

Şimdilik sadece “Yeni Zelanda” App Store‘unda yayınlanan Angry Birds GO‘nun, 11 Aralık tarihinde evrensel sürümü de yayınlanacak. “AB GO” iOS‘in dışında; Android, Windows Phone 8 ve BlackBerry 10 platformlarında da aynı tarihte boy gösterecek.

Ücretsiz olarak sunulacak olan oyunda birçok uygulama içi satın alma seçeneklerinin bulunacağını belirtmekte fayda var. Dilerseniz sizleri Angry Birds GO‘nun oynanış videosu ile baş başa bırakalım.

#video_3530#

Angry Birds GO, iOS platformunda MOGA ve Logitech‘in geliştirmiş olduğu oyun kollarına da destek verecek. Böylelikle 4inç boyutundaki iPhone 5/5c/5s‘te ekranı parmak ile işgal etmeden kızgın kuşlar ile yarışabileceksiniz.

Oyunu oynamak için 11 Aralık tarihini beklemek istemiyorsanız, Apple kimliğinizin bölge seçeneğini Yeni Zelanda yaparak oyunu buradan indirebilirsiniz.

:: Angry Birds GO’yu beğendiniz mi?


Need for Speed: Rivals PC İnceleme

Bu oyun Casper’ın Nirvana NOZ modeli (i7 4770K 3.50 GHz, 16 GB bellek, Nvidia GeForce GTX 760, 2 TB sabit disk) ile incelenmiştir.

Need for Speed: Rivals ile birlikte Need for Speed serisini eski günlerine döndüreceğinin sürekli olarak altını çizen Electronic Arts (bu da son dönemde iyice moda oldu), söylediklerinin ne kadarını gerçekleştirebilmiş az sonra göreceğiz.

Yeni nesil konsollar için bir çıkış oyunu olan Need for Speed: Rivals aynı zamanda PC, PlayStation 3 ve Xbox 360 platformları için de piyasaya sürüldü. PlayStation 4 hariç diğer tüm platformlar için 22 Kasım tarihini bekleyen Electronic Arts, Xbox One’ın çıkışıyla birlikte Need for Speed: Rivals’ı da tüm platformlar için yayımlamış oldu.

Öncelikle belirtmem gereken şey, Need for Speed: Rivals’ın ortaya karışık bir sonuç çıkardığıdır. Çünkü bir yarış oyununda olması gereken her şey yerli yerinde duruyor. Fakat Electronic Arts ve Need for Speed: Rivals’ı hazırlayan Ghost Games, bazı problemler yaşamış hissiyatı yaratmanın önüne geçememiş durumdalar.

Eskiden Need for Speed oyunları piyasaya sürüldüğünde aylarca başından kalkmaz ve hem kariyer modunu bitirmek için hem de sadece (Underground ile başladı bu durum) şehirde hız yapmak ve polislerden kaçmak için saatlerimi harcardım. Fakat Need for Speed: Rivals kesinlikle aynı hissiyatı yaratamıyor. Belki ilerleyen yaşa bağlanabilecek bir durum gibi görünebilir ama hala saatlerimi oyunlarla harcadığımı düşünecek olursak, yaş konusu biraz ilgisiz kalıyor. Hem de benim gibi büyük bir Need for Speed hayranı için bu durum kesinlikle gerçek olmaktan çok uzak.

{pagebreak::2}

Görmek ya da görmemek

Need for Speed: Rivals‘ın en büyük problemi görsellikte yaşanıyor. Aslında PC için gerçekten çok iyi denilebilecek düzeyde grafiklere sahip ve kesinlikle PlayStation 3 ile Xbox 360‘tan daha iyi görünüyor ama Ghost Games akıllara zarar bir karar alarak oyunu 30 FPS ile sınırlamış durumda.

Böyle bir şeyi neden yaptıklarını oyunun yapımcılarıyla tek tek görüşmek ve çocukluklarına inmek istiyorum desem yeridir. Yahu sanane kaç FPS ile oynadığımdan, ki şu an bu oyunu test ettiğim PC muhtemelen ultra detaylarda 3.000 FPS falan alır.) beni 30 FPS ile nasıl sınırlandırabilirsin?

Aslında bu tarz problemler biraz oyunların Xbox 360 üzerinden portlanmasına bağlanır ama Need for Speed: Rivals’ta durum biraz farklı gibi. Oyunun PC optimizasyonu bir hayli iyi yapılmış olmasına, grafiklerin gerçekten ama gerçekten çok iyi görünmesine rağmen FPS’nin 30 ile sınırlandırılması insanı kısıtlayan bir durum. Ghost Games’e bu yüzden birçok laf hazırladım ama söylemeyeceğim.

Bunu geçecek olursak araç tasarımları ve modellemeleri bir hayli başarılı. Ghost Games iyi bir iş çıkarırken vurayım derken öldürmüşe benziyor.

{pagebreak::3}

Bana bir masal anlat baba

Gelelim oyunun kariyer moduna. Kariyer modunda iki seçeneğimiz bulunuyor. Zaten Need for Speed: Rivals‘ın Rivals eklentisi de bu yüzden doğmuş. Kariyer modunu ya polis olarak ya da yarışçı olarak oynayabiliyorsunuz. Bu da aslında Need for Speed: Rivals’ın oynanış süresini neredeyse ikiye katlıyor. Çünkü bir modu bitirdiğinizde diğerini de merak ediyorsunuz.

Yani çizginin diğer tarafında ne var onu görmek istiyorsunuz. Hal böyle olunca kariyer modu başarılı denilebilecek seviyelere taşınmış oluyor. Yarışçı olarak oynarken yapabilecekleriniz ise normal yarışlar ve zamana karşı gerçekleştirilen yarışlardan ibaret. Hop döndük mü başa? Ghost Games birçok NFS oyununda yer alan modları neden ortadan kaldırmayı seçmiş anlam vermek çok güç.

Polislerden kaçarken ne kadar tehlikeli bir sürüş gerçekleştirdiğinize göre Speed Points adı verilen ve SP olarak geçen şeylerden kazanıyorsunuz. Bu bir nevi para yerine geçiyor ve SP’lerinizi yeni araçlar alıp araçlarınıza yükseltme yapmak için kullanıyorsunuz. Araçlar yalnızca SP ile açılmıyor. Bir başka yöntem de o araçları Speed List adı verilen görevlerinizi yerine getirerek açmak.

Speed Lists genelde üç görev barındırıyor ve oyunu nasıl oynamak istediğinize göre bu görevleri yerine getiriyorsunuz. Bazı görevler bir hayli kolayken bazen 60 saniyede yetişmeniz gereken alanlar oluyor ve gerçekten oyuncuyu zorlamaya başlıyorlar.

Polis olarak oynamayı seçerseniz yapacağınız şey belli: yarışçıları kovalamak. Yine bu modda da SP’leriniz geçerli fakat SP’yi kazanmak için daha çok aranan yarışçıların peşine düşmeniz gerekiyor. Polis olarak yapılabilen diğer görev ise Rapid Response adı altında listelenmiş. Bu da yarışçı modundaki zamana karşı yarış ile tamamen aynı mod. Tek farkı kaza yaptığınızda süre cezası almanız.

Ayrıca polisler araçlarını yükseltemiyorlar. Çünkü her aracın üç farklı modu bulunuyor. Bu da oyunu nasıl oynamak istediğinizle ilgili olarak seçim yapmanıza olanak tanınan bir durum. Pursuit Tech adı altında hazırlanan bu sistemde aracınızı zırhlı araca çevirmek ya da artistlik yapıp FBI ajanı gibi takılmak gibi seçenekleriniz bulunuyor.

Tabii Pursuit Tech bununla sınırlı değil. Aracınıza EMP mayınları ya da turbo hızlandırıcılar gibi bazı özellikler ekleyebiliyorsunuz. Ne işe yaradıkları ise ortada. Aslında bu bahsettiğim özellikler hem polisler hem de yarışçılar için geçerli olduğundan polis olarak oynarken de çok rahat davranamıyorsunuz.

Yarışçı olarak oynarken ne kadar süre yolda kaldığınıza göre ‘Heat’ yani polisler gözündeki aranma seviyeniz yükseliyor. Bu da güvenli evinize döndüğünüzde size daha fazla SP olarak geri dönüyor. Arama seviyeniz arttıkça polislerin size karşı tepkisi de artıyor. Aslında oyunun en güzel yanı bu olabilir çünkü Need for Speed: Most Wanted’ın sevilen tüm yönleri oyuna eklenmiş durumda.

{pagebreak::5}

Bak anne! Gökyüzünde uçan bir araba var!

Need for Speed‘in oynanışından da yeteri kadar bahsettik. Gelelim müziklere ve seslere. Oyunun çoğu Need for Speed’de olduğu gibi yine etkileyici müzikleri var. Abartmanın lüzumu yok tabii, çok da etkileyici ya da muhteşem değiller ama amaca hizmet ettikleri kesin. Sesler konusunda araçların motor seslerinin birebir alınmış olması etkileyici olarak tanımlanabilir ama. Gerçi bu bahsettiğimiz olayın 2000’li yılların başından beri yapıldığını da düşünecek olursak, Ghost Games yalnızca yapması gerekeni yapmış olarak da bakabiliriz duruma.

Need for Speed: Rivals oynanış açısından da arada kalmış durumda. Bir kere oyunda manuel vites bulunmuyor. Otomatik oynamak zorundasınız. Burnout oyunlarına benzer şekilde arcade havası yakalanmış ama simülasyon tarafı o kadar zayıf durumda ki, birçok oyuncuyu da iteceğini düşünüyorum. Son olarak oyunu tek kişilik modlarda bile durduramayacağınızı, ESC tuşuna bastığınızda yarışın devam edeceğini ve bu yüzden kapının ya da telefonun çalmaması, çişinizin gelmemesi için dua etmeniz gerektiğini de belirterek incelemeyi noktalayayım.

Yeni nesil konsollar için çıkış oyunu olarak adlandırılan Need for Speed: Rivals, bir çıkış oyununun etkileyiciliğinden uzak. Yine de ortalıkta ciddi simülasyonlar dışında başka bir yarış oyunu olmadığını düşünecek olursak (PC için konuşuyorum), Need for Speed: Rivals denemeye değer bir oyun.

Eğer serinin ölümcül fanatiklerinden biriyseniz zaten bu incelemeye göz atmadan bile Need for Speed: Rivals’ı oynayacaksınız ama emin olun ki bu oynayış süresi beklediğinizden daha kısa sürecek.

İyi oyunlar.

7/10

Artılar: İki farklı kariyer modu var. Grafikleri PS3 ve Xbox 360’tan daha iyi görünüyor. Yarışçı modundayken polislerden kaçmak oldukça zevkli.

Eksiler: Oyun 30 FPS ile sınırlandırılmış. Kariyer modu farklı olmasına rağmen çok basit hazırlanmış. Uzun süreli oynanış vadetmiyor.

:: Need for Speed: Rivals’ı oynadınız mı?

Bu oyun Casper’ın Nirvana NOZ modeli (i7 4770K 3.50 GHz, 16 GB bellek, Nvidia GeForce GTX 760, 2 TB sabit disk) ile incelenmiştir.

İşte iBuyPower’ın Steam Box Fiyatı

Bilindiği üzere Valve, geçtiğimiz aylarda yaptığı 3 farklı duyuruyla oyun gündemine bomba gibi düşmüştü. Bir hafta içerisinde Steam OS, Steam Box ve Steam Controller’ı duyuran Valve, mini PC tarzındaki Steam Box‘ların 2014‘te satışa sunulacağını açıklamıştı.

Steam Box ile ilgili ilk somut hamle ise geçtiğimiz günlerde iBuyPower‘dan gelmişti. iBuyPower, Gordon ve Freeman ismini verdiği Steam Box cihazlarının teknik detaylarını oyun severlerle paylaştı.

iBuyPower yetkilileri iki Steam Box‘ta da teknik donanım açısından bir farklılık olmayacağının altını çizerken, isim farklılığının cihazın renklerinden dolayı olduğunu belirttiler.

iBuyPower‘ın 499 dolardan satışa sunacağı Steam Box‘ta çok çekirdekli AMD işlemci, AMD Radeon R970 ekran kartı ve 500 GB’lık HDD bulunacak. Ayrıca iBuyPower‘ın Steam Box kutusunda birde Steam Controller bulunacak.

Bu fiyatı, yeni nesil konsollarla karşılaştırdığımızda, 500 doların biraz fazla kaçtığını söylemek mümkün. Steam Box‘ın fiyatları bu seviyelerde olursa, yeni nesil konsolların karşısında pek direnebileceğini sanmıyorum.

:: Sizce Valve’nin Steam Box’u başarılı olabilir mi?

Gençliğin Dijital Hayat Grafiği

Amerika Birleşik Devletleri’nde 13-17 yaş arası gençlerin dijital hayatını çeşitli yönleri ile ele alan bir araştırmanın sonuçları yayınlandı.
Araştırma sonuçları akıllı telefon kullanımına yönelik alışkanlıklar; Facebook, Twitter gibi
sosyal ağlarla ilgili eğilimler, YouTube gibi platformlara ne ölçüde
gönderi yapıldığı başta olmak üzere çok sayıda konuda ilginç bulgular
içeriyor.

Bir tür dijital yaşam grafiği şeklinde de
özetlenebilecek katılımcı odaklı araştırma sonuçlarına göre Amerika
Birleşik Devletler’nde gençler yoğun olarak oyun oynuyor, sosyal ağları
kullanıyor, e-posta ve SMS gönderip alıyor.

Araştırma, gençlere soru sorulduğu günün öncesindeki 30 günü kapsarken elde edilen bulgular içinde en ilginç olanı ise belki de kısa mesaj kullanımı
hakkında. Popülaritesini, anlık/hızlı mesaj uygulamalarının artan kullanım
sıklığı nedeniyle gittikçe azalttığı düşünülen SMS‘ler, ABD’de yaşayan
13-17 yaş arası kişilerin yüzde 87’si tarafından kullanılmaya devam
ediliyor.

Ayrıca sonuçlara göre katılımcıların yüzde 81’i e-posta gönderip alıyor, yüzde 82’si mobil ya da online şekilde oyun oynamaktan hoşlanıyor. WhatsApp gibi mesaj servislerinin kullanım oranı ise yüzde 71.

Paylaşmayı seviyorlar

Amerikan gençliğinin dijital yaşamı konulu araştırmada
Instagram
, Twitter, Tumblr, Vine, Ask.fm, YouTube başta olmak üzere
sosyal medya üzerinden ne ölçüde paylaşım yapıldığı da ortaya çıktı.
Gençlerin yüzde 42’si Instagram üzerinden paylaşımda bulunuyor. Yüzde
27’si YouTube ve yüzde 28’i de Tumblr üzerinden paylaşımlarda bulunuyor.

Lokasyon paylaşımı ise yapılan araştırmaya göre ABD’deki gençler arasında pek yaygın
değil; buna göre herhangi bir sosyal ağ üzerinden yer bazlı paylaşım
oranı yüzde 16.

:: Sizce Türkiye’de gençlerin dijital yaşamına dair oranlar ne orandadır? Örneğin sizce 13-17 yaş arası kişilerin yüzde kaçı yer paylaşımında bulunuyor?