Filotürk Faaliyete Geçti

Mobiliz, kurulduğu 2004 yılından bu yana sunduğu yeni nesil araç takip ve filo yönetim sistemleri ile firmalara yüksek verim ve rekabet gücü kazandırması ile ilgi çekiyor.

Mobiliz’in sunduğu araç takip ve filo yönetim sistemleri, halihazırda çoğunluğu kendi sektörünün lideri 3.500’ü aşkın firma tarafından, 50 bini aşkın araçta kullanılıyor.

Sistem, GPS uydu takip yöntemi ile elde edilen konum, hız gibi bilgilerin, uygulamaya bağlı olarak araca monte edilen diğer sensör verileri ile birlikte GSM/GPRS üzerinden bir merkeze iletilmesi ve kullanıcılara tamamen İnternet tabanlı olarak sunulması esasına dayanıyor (Otomobillerde Wi-Fi Dönemi).

Mobiliz, tüm kanal, pazarlama, teknik destek ve Ar-Ge organizasyonunu yeniden yapılandırarak FiloTürk’ü kurarak faaliyete geçti. FiloTürk bundan böyle, Mobiliz’in 3500’ü aşkın müşterisine doğrudan hizmet verecek.

 

Mobiliz sistemleri, tüm Türkiye’de 50 bini aşkın araçta kullanılıyor.

 

Bundan böyle FiloTürk tarafından Türkiye’de hizmete sunulacak olan Mobiliz sistemleri, kuruluşların verimliliğini arttırmakla kalmayacak önemli bir rekabet avantajı da sağlayacak. Kurulu olan sistem, filodaki araçların yakıt tüketimi en aza indirgiyor.

Buna ek olarak , ekonomik ve güvenli sürüş denetimi ile masrafları azaltıyor. Araçlardan gelen anlık bilgiler etkili bir planlama ve yönetime olanak tanıyor. Kuruluşlar, sistemle filolarını kontrol altında tutarak, hizmet kalitelerini ve rekabet güçlerini artırabiliyor (Araç İçinde 4G Bağlantı).

FiloTürk, Mobiliz ürünlerinin satış faaliyetlerinin yanı sıra, montaj ve servis gibi tüm satış sonrası hizmetlerini 81 ilde yürütüyor. Müşteriler FiloTürk’e 444 2722 (444 ARAC) çağrı merkezi üzerinden Türkiye’nin her yerinden ulaşabilecekler.

:: Şirket arabalarına mobil takip cihazı kullanmak verimi arttırır mı?

Adobe, iPad Alacakları Uyardı

Apple’ın yeni oyuncağı iPad’in Flash tabanlı videolara destek vermemesi, birçok kişinin eleştrilerine yol açmıştı. Bunların arasına, belki de en çok itiraz etmesi gereken Adobe da eklendi.

Adobe’un Flash grubunun başındaki isim olan Adrian Ludwig yayınladığı blog’da: “Görünüşe göre Apple, cihazlarında kullanıcıları ve içerik yayıncılarını zora sokacak kısıtlamalara yer vermeye devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

iPad tanıtımında gösterilen bir internet sitesinde, Flash desteği gerektiren bölüm açılmamıştı

Apple iPad hakkında her şey

iPad başarı mı, hayal kırıklığı mı?

Nelerden mahrum kalacaklar?

Flash desteği olmayan iPad’in, kullanıcılarını internet üzerindeki oyunların %70′inden, videoların ise %75′inden mahrum bırakacağını belirten Ludwig, Disney, Hulu, Miniclip, Farmville, ESPN ve bunlar gibi milyonlarca siteye girmek isteyecek iPad kullanıcılarının şanslarına küsmesi gerektiğini söyledi.

:: iPad’de Flash desteği olmaması sizce de önemli bir eksiklik mi?

Sahte Antivirus’ler Facebook’ta!

Dünyanın en popüler sosyal ağı olan Facebook’un başı, son günlerde sahte antivirus yazılımlarıyla dertte. PandaLabs tarafından açıklanan rapora göre, sosyal ağa giren kullanıcılar bilgisayarlarının güvenlik riski taşıdığıyla ilgili mesaj alıyor.

Bahsi geçen metnin üzerinde bulunan link ise, kullanıcıyı sahte bir antivirus yazılımına yönlendiriyor. Facebook’un mesaj servisi üzerinden gelen bu uyarılara kanıldığı takdirde, makineniz bu kez gerçekten güvenlik riskiyle karşı karşıya kalıyor…

PandaLabs, bu tür mesajlara kullanıcıların kanmayıp, direkt silmesi gerektiğini belirtiyor.

:: Facebook’ta hiç bu gibi sahte antivirus alarmlarıyla karşılaştınız mı?

Süper Askerlere Devam

Yalnızca PlayStation 3 ve Xbox 360 için geliştirilecek olan Vanquish, son derece başarılı görselleriyle dikkat çekiyor. Artık klişe halini alan “özel asker” ya da “süper asker” uygulamalarının bir yenisi olan yapım, Platinum Games tarafından geliştiriliyor.

#http://trailers-ak.gametrailers.com/gt_vault/12653/t_vanquish_excl_debut_gtim_v2.flv#

Yeni yayınlanan videosuyla merak uyandıran Vanquish hakkında maalesef henüz detaylı bilgi bulunmuyor. Çıkış tarihi olarak yapılan tahminler ise, 2011’i işaret ediyor…

:: Vanquish’in yayınlanan bu ilk videosunu beğendiniz mi?

Süper kahramanlar Sobee’lendi

Türk Telekom grup şirketlerinden Sobee, Marvel Characters B.V. ve Marvel’in lisans haklarına sahip olan yetkili şirket Paimotion Entertainment Inc. kısa metrajlı animasyon filmler, çevrimiçi oyunlar, bilgisayar oyunları, mobil uygulamalar, bazı ticari haklar ve çocuklara yönelik olarak hazırlanmış bir internet sitesini kapsayan, küresel çapta, özgün ve kapsamlı bir lisans anlaşmasına imza attılar.

 

 

Sobee, Marvel karakterlerini kullanarak yeni flaş oyunlar geliştirebilecek

 

Anlaşma kapsamında, Marvel tarafından geliştirilen süper kahraman karakterleri, Türkiye için uyarlanacak ve Türkçeye tercüme edilebilecek. Anlaşma kapsamında olan ürünler, Marvel’e ait kısa metrajlı animasyon filmleri, internet ve cep telefonları üzerinden ulaşılabilecek TV dizileri ve oyunları içeriyor.

Aynı zamanda Türk Telekom, mağaza ve web sitelerinde Marvel ürünlerinin satılabileceği mini mağazalar açabilecek.

 

Marvel’in süper kahramanlarını, Türk Telekom’un sevimli maskotu Can ile buluşacak.

 

İşbirliği çerçevesinde Sobee, Marvel’in çocuklara yönelik internet sitesini Türkçeye çevirecek ve Marvel’in en popüler kahramanlarını kullanarak animasyon geliştirme ve yayınlama hakkına sahip olacak. Buna ek olarak, Sobee Marvel karakterlerini kullanarak yeni flaş oyunlar geliştirebilecek.

:: Türk Telekom’un maskotu olan Can’ı sevimli buluyor musunuz?

SDN Magazin Sayı 16

Artık her dilde chat yapabileceksiniz! Hangi dilde yazarsanız yazın, iletinizi karşı tarafa o kişinin dilinde çeviri yaparak gönderen bir web sitesini, bu hafta dergimizin sayfalarında bulabilirsiniz.

Buna ek olarak elinizdeki bütün video dosyalarınızı, farklı formatlara çevirebilecek olan Total Video Converter’ı adım adım inceledik.

 

Athlon II X2 255 Testi

Fiyat performans oranı yüksek bir işlemci arıyorsanız, AMD’nin yeni çift çekirdekli Athlon II X2 255’i tam size göre demektir. Her cebe uygun bu işlemci, performansıyla da göz dolduruyor.

 

Satın Alma Rehberi

Bu hafta “Bas ve çek” tarzı fotoğraf makinelerini satın alırken dikkat edilmesi gereken noktalara değiniyoruz. Bu rehber, cebinize yarayacak!

Mobil köşemizde bu hafta çok faydalı bir yazılım tanıtıyoruz. RSeven, telefonunuzdaki önemli verileri web ortamına yedekleyerek, dilediğiniz zaman ulaşabiliyorsunuz.

 

Çift Kişilik Dev Ordu

Test merkezimizde bu hafta Army of Two: The 40th Day vardı! Arkadaşlarınız ile oynayabileceğiniz bu oyunda, strateji geliştirip düşmanlarınızı birer birer haklamanız gerekiyor!

 

İndirmek için tıklayın.


SDN Forum üzerinden sitemize üye olan internet kullanıcıları ve “Her şeyden haberim olsun” servisine abone olanlar, bu dergiye her hafta ücretsiz ulaşıyor.

:: Dergi hakkındaki yorumlarınızı bizimle paylaşın.

Apple iPad’in Maliyeti Ne Kadar?

Söylentilerin yayılmaya başladığı günden itibaren büyük gürültü koparan ve heyecanla beklenen Apple iPad, basına tanıtıldıktan hemen sonra sert bir şekilde de eleştirilmeye başlandı. Cihazda iPhone’da kullanılan işletim sisteminin tercih edilmesi ve çoklu işleme olanak tanımaması en önemli iki handikap olarak dikkat çekiyor. Ancak bu güçlü cihaz hackerların da şimdiden gözdesi olmuş durumda. Hiç şüphesiz bu durum iPad’in popülaritesini daha da artıracaktır.

Steve Jobs’ın tanıtımda baz model olan 16 GB kapasiteli iPad’in 499 dolar olacağını ifade etmesi makul bir fiyat olarak kabul görmüştü. Çeşitli 3G data planları ile satılacak olan cihazın fiyatı konusunda Wall Street analistleri 270 $ civarında bir maliyet tahmini yapmışlar. Pazar araştırmaları yapan bağımsız bir firma olan BroadPoint AmTech’ten Brian Marshall baz versiyon için detaylı bir rapor yayınlamış.

Buna göre iPad üzerinde yer alan en pahalı parça 100 $ fiyat etiketine sahip 9.7 inçlik kapasitif dokunmatik ekran. Baz versiyonda yer alan 16 GB dahili hafıza ile aluminyum olarak tasarlanan kasa da 25 $ olarak listelenmiş. Raporda dikkat çeken bir diğer unsur da Apple A4 yongası. Marshall bu ürünü 15 $ üzerinden hesaba dahil etmiş.

Toplamda 290.50 $ gibi bir maliyet tablosu çıkaran BroadPoint AmTech, Apple’ın her cihaz için 208 $ kâr elde etmiş olacağını ifade ediyor. İlk etapta 3 Milyon adetten daha fazla satacağı düşünülen cihazın hem üretici Apple cephesinde hem de kullanıcılar tarafında beklentileri ne kadar karşılayacağı merak konusu.

:: Sizce iPad’in fiyatı ülkemizde ne olmalı? SDN Forumlarında tartışalım.

Görüşmelerinizi Kolayca Kaydedin

Yazımızda yer verdiğimiz impi Call Recorder adlı uygulama, adından da anlaşılacağı üzere bir çeşit arama kayıt uygulaması. Ancak yazılımın farkı kayıt esnasında telefonunuzun işletim sistemi içersine entegre edilmiş ses kayıt seçeneğini kullanıyor olması. Tabi bu işlemin otomatik olarak sizin belirlediğiniz ayarlar çerçevesinde gerçekleştirildiğini de belirtelim.

Yazılım yüklendikten sonra ilk olarak bu ekranla karşılaşıyorsunuz. İlerleyen sayfalarda da görebileceğiniz üzere burası yazılımın ana görüntüsü ve tüm kayıtlara da detaylı olarak buradan erişebilmek mümkün.

{pagebreak::Menu Seçenekleri}

Menu Seçenekleri

Yazılımın çok detaylı ve yorucu olmayan menü seçenekleri ise bu şekilde. En üstte yer alan Start Recording adımı ile ortamdaki sesleri anında, kolayca kaydetmeye başlayabilirsiniz.

{pagebreak::Kayıtların Şifrelenmesi}

Kayıtların Şifrelenmesi

impi Call Recorder’ın zekice düşünülmüş özelliklerinden birisi de şifreleme yeteneği. Bu sayede yazılımın kayıt altına aldığı sesleri şifreleyerek meraklı gözlerden uzak tutabilmeniz mümkün. Bu yüzden öncelikle Settings ekranından ulaşılabilen Pin adımı ile şifremizi değiştiriyoruz. Ön tanımlı Pin ise 1234 olarak tanımlanmış.

{pagebreak::Kayıt Ayarları}

Kayıt Ayarları

Ayarlar ekranı yazılımın henüz oldukça yeni olmasından mıdır bilinmez son derece basit bir yapıda. Özellikle seslerin sadece wav olarak kayıt altına alınabiliyor olması tam bir hayal kırıklığı. Ancak ilerleyen versiyonlarda tüm eksiklerin kapanacağı umuyoruz.

impi Call Recorder otomatik gizlenme özelliğine sahip, bu sayede yazılımı görev yöneticileri göremiyor. Bunun yanı sıra ses kalitesini artırmak için 2. 3. ve 4. menü seçenekleri ile çeşitli ayarlar yapabiliyorsunuz. Auto Record seçeneği de görüşmelerin size sorulmadan otomatik olarak kayıt altına alınması anlamına geliyor. Ayrıca Save Location adımı ile kayıtların tutulacağı konumu belirleyebiliyorsunuz.

{pagebreak::Kayıtların Konumu}

Kayıtların Konumu

Tüm kayıtları belirlediğiniz sürücüde kendi klasörü altında tutan uygulama, /impi/record dizinine wav olarak kayıt yapıyor. Yıl – ay – gün şeklinde belirlenen dosya adı sayesinde bulunabilirlik kolaylaşıyor.

Ayrıca kayıtlara yazılımın bekleme ekranından da erişebiliyorsunuz. Alt kısmında tarih bilgisi yer alan kayıtlardan Phone Call yazılı olanlar telefon görüşme kayıtlarını, Dictaphone yazanlar sizin başlattığınız ortam sesi kayıtlarını ifade ediyor.

Eğer siz de sesinizin kayıt edildiğini her seferinde ısrarla vurgulayan çağrı merkezleri gibi elinizde yeri geldiğinde kullanabileceğiniz canlı kanlı somut bir delil olsun istiyorsanız Impi Call Recorder isimli uygulamayı vakit kaybetmeden deneyin. Üstelik bu fonksiyonel yazılıma hemen burada yer alan SDN Download sayfalarından ücretsiz olarak sahip olabilirsiniz.

:: Görüşmelerinizi kayıt altına alma ihtiyacı duyuyor musunuz?

Mobil Yedeklemeye Online Çözüm

Mobil verilerin arşivlenmesi ve yedeklerin güvenliği hayati önem taşıyan verileri barındıran mobil cihazlar için son derece önemlidir. Kişisel bilgisayarınızda bu yedekleri saklamak güvenli olabilir ancak bilgisayarınız her zaman yanınızda olmayabilir. İşte bu gibi durumlar için hem güvenilir hem de kullanımı kolay bir online yedekleme servisi kullanmak, yeri geldiğinde hayat kurtarıcı olacaktır.

Sizlere daha önce burada yer alan yazımızda “RSeven” uygulamasından bahsetmiştik. Aradan geçen sürede çok daha fonksiyonel bir yapıya kavuşan ve etki alanını bir hayli genişleten yazılımı detaylı olarak mercek altına aldık.

“RSeven”, bir çeşit online mobil yedekleme uygulaması. Verilerinizi kendi sunucularında saklayan yazılım, kullanışlı arayüzü ve başarılı yedekleme fonksiyonları ile dikkat çekiyor.

{pagebreak::Kurulum Ekranı}

Kurulum Ekranı

Uygulamanın uyumlu olduğu cihazlar listesinde dokunmatik Symbianlar da mevcut. Ancak kurulum esnasında ilk resimdeki gibi bir hata ile karşılaşabiliyorsunuz. Elbette ki bu durum olumsuz bir sonuç doğurmuyor.

Yazılımın, Türkçe dil desteğinin mevcut olmadığını da bir kez daha belirtelim. Desteklenen dilleri sağda yer alan ekran görüntüsünde görebilirsiniz.

{pagebreak::RSeven Hesabı Oluşturma}

RSeven Hesabı Oluşturma

Kurulumun ardından karşılaştığınız ilk ekran ise bu şekilde. Eğer kayıtlı bir “RSeven” kullanıcısı iseniz, “Login” adımından kullanıcı adı ve şifrenizle hemen giriş yapabilirsiniz. Şayet kayıtlı değilseniz bilgisayarınız yahut mobil cihazınızdan burada yer alan sayfadan hemen bir hesap oluşturabilirsiniz.

{pagebreak::Kayıt ve Sunucuya Bağlanma}

Kayıt ve Sunucuya Bağlanma

İlk ekranda yer alan “Sign up” adımına tıklayarak telefonunuzdan hemen bir “RSeven” hesabı oluşturmanız da mümkün. Solda yer alan görselde de görüleceği üzere birkaç basit adımda kaydı tamamlamak mümkün. Sağdaki görselde ise kullanıcı adı ve şifrenizle giriş yapabileceğiniz ekran yer alıyor.

{pagebreak::Ücretsiz Hesaba 50 MB Kota}

Ücretsiz Hesaba 50 MB Kota

Yazılım sunuculara bağlantı sağlamak için cihazınızda tanımlı tüm bağlantı seçeneklerini kullanabiliyor. Otomatik olarak cihazda tanımlı ayarları kullanmak yerini hangi erişim noktasını kullanmak istediğiniz konusunda öncelikle sizden bilgi alıyor. Bu sayede ayarlarınızı “RSeven” için değiştirmek gibi bir yükümlülükten de kurtulmuş oluyorsunuz.

“RSeven” ücretsiz olarak alınan tek bir üyelik ile aylık toplamda 50 MB arşivleme olanağı tanıyor. Temel işlemlerde bu alan oldukça fazla gibi görünebilir ancak işin içine çoklu ortam içeriği de dahil olunca olayın rengi değişiyor. Şunu de belirtmeden geçmeyelim yazılım çoklu hesap kullanmak konusunda kullanıcısını hiçbir şekilde kısıtlamıyor.

{pagebreak::Periyodik Yedekleme Yapabilme}

Periyodik Yedekleme Yapabilme

RSeven’ın güzel yeteneklerinden bir tanesi de zaman ayarlı yedekleme yapabiliyor olması. Bu başarılı özelliği ilk açılışta yazılım size soruyor. Sonrasında ise ayarlar ekranında aktifleştirmek mümkün. Sağda yer alan görselde de görüleceği üzere yedeklenecek nesneler, yedekleme günleri ve yedekleme zamanını seçebiliyorsunuz.

{pagebreak::Dizinler}

Dizinler

Bir önceki ekranda erişim noktası seçiminin eksik oluşu nedeni ile puan kırdığımız uygulama, ayarlar seçeneğinde kendini aklayarak bizi utandırdı. Gelişmiş ayarlar ekranında kullanılmasını istediğiniz erişim noktasını seçebildiğiniz gibi yazılımın bu sorguyu her zaman yapmasını da sağlayabiliyorsunuz. Bu sayede otomatik yedekleme zamanını evinizde olduğunuz zamanlar olarak belirleyerek, kendi ağınızdaki wi-fi noktası üzerinden yedekleme yapılmasını sağlayabilir, mobil interneti kullanmadığınızdan da faturanızın kabarmasını önleyebilirsiniz.

Ayarlar ekranındaki General sekmesi de yazılımın bir başka fonksiyonel özelliği. Buradan RSeven’ın çoklu ortam dosyalarını hangi dizinlerde aramasını istediğinizi seçebiliyorsunuz.

{pagebreak::Arama Kaydı Yapabilme}

Arama Kaydı Yapabilme

Yazılımda yer alan Record Calls adımına da ayrı bir parantez açmakta fayda var. Zira bu seçenek aktif edildiği takdirde gelen ve giden aramalarda bir uyarı ekranı açılarak, aramanın kaydının yapılmasını isteyip istemediğiniz soruluyor. Şunu da belirtmeden geçmeyelim kayıt esnasında uyarı sesi bulunmuyor.

Türünün en başarılı yazılımlarından biri olan RSeven’a biz sunucularının zaman zaman yavaşlamasına karşın 10 üzerinden 10 verdik. Hem Windows Mobile hem de OS9 çekirdeğini taşıyan 3. Sürüm ve 5. Sürüm Symbianlar ile uyumlu çalışan yazılımın yakın zamanda bir Android versiyonunun yayınlanacağı müjdesini de aldık. RSeven’ı hemen indirmek için vakit kaybetmeden buradaki bağlantıyı mobil cihazınız üzerinden ziyaret edin.

:: Uygulamada karşılaştığınız problemleri SDN Forumlarında çözelim.

2010’un Merakla Beklenen Teknolojileri

Bu teknolojiler arasında, son kullanıcıyı ilgilendirenler varken, teknolojinin arkaplanını kapsayanlar da var. Yeni bir yıl demek yeni bir dönem demek ve her dönemde ön plana çıkanlar yer alır.

Kullanıcıların istekleri doğrultusunda hareket eden firmalar, yeni ürünlerini pazarlamak için yeni dönemleri beklerler. Aradaki süreç, ürünün araştırma-geliştirme aşaması ve son olarak da pazarlama aşamasından oluşur. Sonuç olarak yeni bir ürünle karşılaşmak için birçok zaman sabırlı olmalıyız.

Teknoloji deyince aklınıza ne geliyor? Cep telefonu, internet, fotoğraf makinesi, donanım, yazılım vs. tüm bu saydıklarımın hepsi de, farklı sektörler. Fakat bu sektörlerin tamamı, teknolojiyi oluşturuyor. Dolayısıyla çok ucu açık bir kavramdır teknoloji.

{pagebreak::3B TV ve Blu-ray}

3B TV ve Blu-ray

2010’un en heyecanla beklenen teknolojilerinin başında 3 boyutlu blu-ray oynatıcılar geliyor. 3 boyutlu film keyfi şimdilik sinema salonlarında popülerlik yaşıyor fakat, 2010’da bu teknoloji evlerimize iyiden iyiye girecek. Bu durumda, 3 boyutlu blu-ray oynatıcılar da popülerliğe kavuşacak.

Teknoloji şimdilik emekleme aşamasında. Fakat altyapısının oldukça sağlam olduğunu söylemeliyiz. Bildiğimiz blu-ray’lerin görüntü kalitesinde olacak olan teknoloji, özetle HD yayın anlayışını 3 boyutlu ortama taşıyacak. Bunun düşüncesi bile bizlerin ağızlarını sulandırmaya yetiyor.

HD görüntüye derinliği eklemek için firmalar birbirleriyle yarışıyor. Birçok 3 boyutlu teknoloji, şu aralar geçiş döneminde diyebiliriz. Zira genelde üçüncü boyut olan derinlik, ekrandan içeriye doğru verilmekte.

Fakat 3 boyutlu blu-ray oynatıcılarda derinlik, dışarıya doğru verilecek. Bu da, sanal derinliği daha gerçekçi kılacak. Üst üste binen görüntüleri 3 boyutlu olarak görebilmek için bir de active shutter denilen teknolojiye sahip gözlük gerekecek. Bu gözlükler de, görüntü kalitesini üst düzeyde tutarak, HD deneyimini kelimenin tam anlamıyla yeni bir boyuta taşıyacak.

{pagebreak::3B TV ve Blu-ray II}

3B TV ve Blu-ray II

LCD ve plazmalar arasında yaşanan rekabete yeni bir rakip eklenir mi şimdilik bilemiyoruz fakat, Panasonic’in yeni plazma teknoloji denemelerine rağmen, plazmanın LCD karşısında şansının zayıf olduğunu söylememiz gerekiyor.

ITU-TH.264 gelişmiş görüntü kodlaması sayesinde çoklu görüntü video kodlaması MVC, bir adım ileriye taşınmış oacak ve AVC adı verilen teknolojiyi destekleyecek.

Blu-ray’lerin üçüncü boyuta geçmelerinden bahsederken, bir başka benzer teknoloji olan 3 boyutlu televizyonlardan bahsetmezsek olmaz. 3DTV olarak isimlendirilen yeni nesil televizyonlar, sahip oldukları yeni teknoloji sayesinde, görüntüyü bir üst kademeye taşıyarak üçüncü boyutu izleyicilere ulaştıracak. 2010 yılında iyice evlerimizde göreceğimiz televizyonları, CES 2010‘da bir hayli tanıma imkanı bulduk.

{pagebreak::Project Natal}

Project Natal

Microsoft’un oyun konsolu pazarındaki en büyük silahı olan Xbox 360, 2010‘da artık bir üst aşamaya geçmeyi planlıyor. Bunun için de çalışmalarına 2009 yılından başlamış durumda. Natal adı verilen proje, oyunculara, herhangi bir gamepad ya da benzeri bir cihaz kullanmadan oyun oynayabilme deneyimini sunmayı vaat ediyor. Buna göre, artık bir oyun oynarken sadece ellerimiz ve bacaklarımıza ihtiyacımız olacak. Kısacası, bedenimiz bir her şeyimiz olacak.

Kontrollü Teknoloji

Hollywood’ta kullanılan yüz tarama ve hareket algılama teknolojisini kullanacak olan Microsoft, hakkında yayılan dedikoduların da asılsız olduğunu ispatladı. İddialara göre Natal‘a hiçbir yapım firması destek vermeyecek, sadece birkaç firma tarafından desteklenerek, kısıtlı bir oyun yelpazesine sahip olacaktı.

Fakat Microsoft durumun öyle olmadığını, piyasada aktif olarak oyun geliştiren ve satış rakamları bir hayli üstün olan büyük oyun geliştiricilerinin de Natal’a destek vereceğini açıkladı.

Natal ile ilgili yapılan çalışmalardan bir tanesi de efsanevi oyun Half-Life’ın devamı olan Half-Life 2 ile ilgiliydi. Natal’ın demosunda test edilen Half-Life 2, Natal üzerinden kolayca oynanabildi. Görüntünün takibi ile ilgili birkaç ufak sıkıntı dışında, Natal‘da oyun oynamanın bambaşka bir deneyim olacağı konusunda birçok oyuncu hemfikir.

{pagebreak::iPhone 4G}

iPhone 4G

Mobil alanda 2010‘u en çok sarsacak teknolojilerden birisi ise, şüphesiz ki yeni nesil iPhone olacak. Dördüncü jenerasyonuyla satışa sunulacak olan iPhone, Apple‘a göre mobil pazarı yine baştan aşağı değiştirecek. Bu çok iddialı bir söylem tabii ki, fakat iPhone’un ilk çıktığı andan itibaren mobil piyasanın geldiği hali düşünürsek, şimdilik bu iddiayı aklımızın bir ucunda tutmakta fayda var diyebiliriz.

2010’un ikinci çeyreğinde satışa sunulması beklenen iPhone 4G, OLED ekrana sahip olacak ve iddialara göre çok çekirdekli işlemciye sahip olacak. Özellikle 2009 yılındaki Palm Pre çıkışıyla birlikte, iPhone 4G’nin çıtayı daha da yukarıya çekmesi bekleniyor.

Ayrıca dış tasarımda değişecek olan tek bölge ekran değil, dış kaplama da Macbook’ların kaplamasıyla aynı olacak deniliyor. Yeni nesil iPhone’un nasıl bir fiyatlandırma politikasına sahip olacağı büyük merak konusu.

Zira hali hazırda yüksek fiyatlardan satılan iPhone‘un, bir de üzerine birçok geliştirme eklenmiş yeni jenerasyonu, yine dudak uçuklatacak seviyelerde olabilir.

{pagebreak::Bluetooth 3.0}

Bluetooth 3.0

Her ne kadar gelişen WiFi ve 3G teknolojileri uzun süredir kullanıcıların bağlantı sorununa çözüm oluyorken, Bluetooth teknolojisinin yeni versiyonu olan Bluetooth 3.0‘ı da unutmamak gerekir. Özellikle araç kiti ve kulaklık konusunda sektörde tek tercih edilen teknoloji olan Bluetooth 2.0, 2010 yılı içerisinde yerini Bluetooth 3.0’a bırakacak.

Bu yeni teknoloji, teoride 24 Mbit/sn hıza çıkacak. Ayrıca en büyük yeniliklerinden bir diğeri olarak, 802.11‘in daha yüksek hızlarda aktarım sağlayan AMP (Alternatif MAC/PHY) teknolojisini destekliyor oluşu diyebiliriz.

Yeni Bluetooth’un daha az enerji harcayacağı ise bilinen bir başka gerçek. Bu, tahmin edilen bir şeydi. Zira kullanıcılar artık Bluetooth’a mecbur değil. Durum böyleyken, yeni teknolojinin enerji gereksiniminin de çok yüksek olmaması beklenen bir özellik.

{pagebreak::Tablet PC}

Tablet PC

Belki de 2010’un en yenilikçi teknolojilerinden biri de tablet pc‘ler olacak. Zira bu pc‘ler, daha önce popülerliğe kavuşmamış bir teknolojiye sahip olacak. Diğer bir deyişle, 2010 yılında daha önce eşi benzeri görülmemiş yeni bir teknolojiyle tanışacağız.

Bu alanda ilk resmi çalışmaları Apple yaptı ve uzun süredir merakla beklenen tablet pc’si olan iPad’i basına tanıttı. İsminin iPad olacağına bile uzun bir süreç sonucunda karar veren firma, bir anlamda tablet pc sektörünün öncüsü oldu.

Apple‘ın ardından Google ve Microsoft da bu akıma katıldı ve 2010 yılı içerisinde piyasaya sürecekleri tablet pc’leri duyurdu. Google ve Microsoft, Apple’dan farklı olarak bu sektörde tek başına çalışmayacak. Google, tablet pc’sini HTC ile birlikte geliştirecekken, Microsoft ise bu alanda HP gibi bir isimle çalışacak.

Oldukça ince bir yapıya sahip olacak olan tablet pc’ler, dokunmatik ekran teknolojisini de destekleyecek. İnternet bağlantılı olarak gelecek olan tablet pc’ler, tüm işlemlerini internet üzerinden yapacak. Dolayısıyla bilgisayar kullanıcıları, ilgilerini bu pc’leri kaydırabilir. Bu da, bilgisayar anlayışını baştan aşağı değiştirebilecek bir etken.

:: Sizin en çok beklediğiniz teknoloji hangisi?

Portre Fotoğrafı Taktikleri

Portre fotoğrafı çekmek dışarıdan kolay bir iş gibi gözükse de, işin aslı belki de fotoğrafçılık bilgilerinizi en çok konuşturmanız gereken çekim türüdür. Bunun sebebi ise, alelade çekilen bir portre fotoğrafının hiçbir şey anlatamamasıdır. Fotoğrafını çektiğiniz modelin yüzündeki ifadeyi, doğru ışıkla ve uygun bir kadrajla fotoğrafınıza iyi bir şekilde yansıtmanız gerekiyor.

Portre Nedir?

Bu tür fotoğraflar çekmenin bir iyi yanı da, herhangi bir masrafının olmaması. Evinizde bile uygun ışığı bularak güzel portre fotoğrafları çekebilirsiniz. Tabii ki stüdyolarda çekilen portre fotoğraflarının kompozisyonu bir başka güzel oluyor fakat evde çekilen portre fotoğrafları arasında da oldukça kaliteli fotoğraflar çıkabiliyor.

Kısacası uygun teknikleri kullandıktan sonra güzel portre fotoğrafları çekmek için cebinizden herhangi bir para çıkmasına gerek kalmayabiliyor.


…Ve işte dünyaca ünlü
portre fotoğrafı

Portre dediğimiz olay, bir insanı betimlemekten başka bir şey değildir. Nasıl ki manzara fotoğrafında, bir manzarayı betimliyorsak, portre fotoğraflarında da sadece bir insanı betimleriz. Fotoğrafın konusuna göre, bir ya da birkaç objeyi de kullanabiliriz.

{pagebreak::Makineyi Tutuş Şekli}

Makineyi Tutuş Şekli

Bu tamamen fotoğraf çeke çeke sizin konuyu nasıl kavradığınızla ilgili. Kaliteli portre fotoğraflarında, modelin yanına görselliği artıracak yardımcı bir obje de bulunabiliyor. Birçok fotoğraf makinesinde iki tane mod oldukça göze batar.

Bunlardan ilki; daha çok, manzara fotoğrafları çekerken başvurduğumuz Landscape iken, diğeri ise portrait olarak bilinen ve genelde portre fotoğrafı çekerken kullandığımız Portrait modu. Bunlar aslında birer çekim modu değil de, fotoğraf makinesini tutuş şeklidir.

Doğru Işık Kullanın

Landscape, yatay olarak çekilen fotoğraflara, Portrait ise dikey olarak çekilen fotoğraflara denir. Portre fotoğrafı çekerken ışığa dikkat etmelisiniz. Her fotoğraf makalesinde bunu dememin sebebi, her fotoğrafta, fotoğrafı vurgulayan en büyük yardımın ışık tarafından yapılmasıdır. Işık çözümleri için gün ışığını tercih edebilirsiniz.

Güneş ışınlarının soldan ya da sağdan yansıdığı bir portre fotoğrafında, modelin yüzünün bir kısmı parlak, diğer kısmı göreceli olarak daha karanlık çıkacaktır. Bu da, modelin yüz hatlarındaki belirginliğin bir kısmını gösterirken, diğer kısmının gizemli kalmasına yol açacaktır.

Eğer öğle saatlerinde portre çekimi yapmayı düşünüyorsanız, Güneş ışınlarının tepeden geleceğini unutmayın. Bu çoğu zaman istenen bir şey değildir, zira ışığı hiç etkili bir şekilde kullanamamak anlamına gelir.

{pagebreak::Işığın Önemi}

Işığın Önemi

Işığın nereden yansıdığı, bir portre fotoğrafında son derece önemlidir. Vurgulamak istediğiniz duyguyu, modelin yüzünde başarıyla yakalasanız bile, yanlış ışık seçimi yüzünden duyguların vurgulandığı noktaların karanlıkta kalmasını istemezsiniz değil mi?

Eğer harici bir flaş kullanacaksanız, flaşı tüm yüz üzerinde patlatmamaya özen gösterin. Bu, oldukça amatör bir davranıştır. Onun yerine, eğer kapalı bir mekandaysanız, flaşı tavana yansıtarak ışığın yukarıdan homojen dağılmasını sağlayabilirsiniz. Bu da, modelinizin üzerine gelen ışığın, konuda yumuşak bir doku oluşturmasını sağlar.


Model: Akhun Aktosun
Fotoğraf: Beyazıt Özpeynirci

Eğer dış mekandaysanız, flaşınızı kapalı tutmanız şarttır diye bir kural yok. Bu tür kurallar sadece belli başlı kişilerin ortaya sunduğu çözüm yollarıdır. Yani dış mekanda flaş kullanabilirsiniz. Fakat tabii ki dış mekanda Güneş, en büyük ışı k kaynağınız olacağından, flaşı son derece usta bir şekilde kullanmalısınız.

Örneğin konunun arkasından yansıyan Güneş ışıkları, modelin saçlarının etrafında bir kontür oluşumunu sağlayacaktır fakat, özellikle akşam saatlerinde modelin yüz tarafı karanlık çıkacaktır. Bunu önlemek için flaşın gücünü düşürerek (ya da bir ekipman yardımıyla difüz ederek), modelinizin yüzünün karanlık çıkmasını engelleyebilirsiniz.

{pagebreak::Konumlandırma}

Konumlandırma

Portre fotoğraflarda, fotoğraf makinesini nerede konumlandıracağınız da bir hayli önemlidir. Genelde portre fotoğraflarında üçayak (tripod) kullanılmaz diye bilinir. Fakat siz yine, bunu kesin bir dille savunanlara gülüp geçin. Modelinize oluşturmak istediğiniz kompozisyonunu anlattıktan sonra makineyi üçayağa monte ederken, yükseklik ayarını iyi oluşturmalısınız.

Genel olarak portre fotoğraflarında, iki farklı üçayak yüksekliği vardır. Bunlardan ilki, modelin yüzünün hizasıdır. Bu yükseklikte çekilen fotoğraflarda, herkes modelin yüzüne odaklanır. Eğer surat bölgesinde bir vurgu yapıyorsanız, siz de üçayağınızı modelin yüz hizasına göre konumlandırın.


National Geography’nin dünyaca ünlü
Afganlı kız portresi

Bir diğer yükseklik ise göğüs-bel hizasıdır. Eğer modeliniz ayakta ise, üçayağınızı göğüs-bel arasında bir hizada tutarsanız, ortaya birbirinden güçlü fotoğraflar çıkacaktır. Zira burada fotoğrafın vurgulandığı nokta, modelin yüzü değil de komple kendisidir. Size bir ipucu; bulunduğunuz şehirde duvar yazılarıyla bezeli bir duvar varsa, modelinizi yağmurlu bir havada bu duvarın önüne koyarak, göğüs-bel hizasından çektiğiniz bir fotoğraf oldukça şık bir sonuç verecektir.

{pagebreak::Konu}

Konu

Makinenin yüksekliğini belirlemeyi anlattıktan sonra, şimdi de makinenin model ile olan uzaklığını anlatalım. Bazı profesyonel portre fotoğrafçıları, modelin dibine girerek fotoğraf çekmeyi çok seviyor olabilir, ama bu çok da tavsiye edilen bir şey değil. Onlar sadece deneyimlerinden yararlanarak kuralları kafalarına göre büküyorlar.


Belki fotoğraf değil ama, Leonardo Da Vinci’nin bu çalışması
dünyanın sayılı portre tablolarından biridir.

Sizin iyi bir portre fotoğrafı çekmeniz için yapmanız gereken, makineyi modelden olabildiğince uzak tutmanızdır. Makineyi modelden uzak tutun ve odak uzunluğunu artırın. Yani, örneğin modelin dibine girip 30mm odak uzunluğu ile bir fotoğraf çekmek yerine, 10 metre uzağına gidip 135mm odak uzunluğu ile fotoğraf çekmeniz daha iyi sonuçlar almanızı sağlar.

Sonuç olarak, portre fotoğrafı çekerken dikkat etmeniz gereken belli başlı noktalar vardır. Bunlardan ilki model, ikincisi ışık, üçüncüsü ise kadraj. Bu üç öğeye gereken önemi gösterdikten sonra, kullandığınız objektiften, seçtiğiniz ayarlara kadar her şey, sizin beğeninize kalmış oluyor.

:: En beğendiğiniz portre fotoğraflarını bizimle paylaşın

Beklenen Güncelleme 1 Şubat’ta

Her ne kadar Nokia’nın en fazla şikayet edilen mobil cihazlarından bir olsa da güçlü donanımı, Symbian’ın geniş üçüncü şahıs yazılım desteğinin yanı sıra keyifli ve kolay bir kullanım olanağı tanıyan QWERTY klavyesi ile N97, hem en başarılı akıllı telefonlardan birisi hem de son derece fonksiyonel bir iş telefonu.

Kullanıcılardan böylesine çok şikâyet alan cihazın, bu duruma sebep olan gerekçelerinden en önemlisi ilk firmwarelar ile yaşanan sorunlar. İrili ufaklı onlarca hata, kullanıcıların cihazdan soğumasına ve ilk yorumların olumsuz olmasına sebep olmuştu. Nokia geliştiricileri bu sorunları en aza indirmek adına, yazılım güncellemelerini kısa sürede kullanıcılarla buluşturdu. Beklenen son güncelleme ise 2.1 sürüm numarasına sahip.

1 Şubat itibari ile kademeli olarak çeşitli ülke product codelarına göre açılacak olan firmware güncellemesine dair bilgileri sizlere daha önce burada yer alan haberimizde duyurmuştuk. Nokia N97 firmware 2.0 ile köklü değişiklikleri ve yenilikleri kullanıcılara sunmuş, bilinen birçok hatayı da gidermişti. Bu sürüm de çoğunlukla iyileştirmelerin ve hata düzeltmelerinin yer alacağı bir güncelleme olacak gibi görünüyor. İşte firmware ile gelmesi muhtemel yenilikler:

– Aramalarda yaşanan sorunlar tümüyle giderilecek ve arama esnasında dokunmatik ekran hassasiyeti artırılacak.

– Daha hassas bir dokunmatik ekran performansı ve daha başarılı ekran klavyesi

– Web tarayıcı optimizasyonları

– Müzik çalara X6’da da ye alan fonksiyonel özelliklerin entegre edilmesi ile daha kaliteli ve yüksek ses.

– Fotoğraf çekimi ve video kaydı esnasında daha başarılı görüntüler.

:: Firmware 2.0’da karşılaştığınız ve 2.1 ile giderilmesini umduğunuz sorunlar neler? SDN Forumlarında paylaşın…