Steam Pazarı Ele Geçirdi

Oyunların satışları ve içerikleriyle Hollywood‘u solda sıfır bıraktığı artık çok bilinen bir gerçek. Ancak bu yapımların büyümesi demek, kullanıcılar için bir sorun da oluşturuyor. Çünkü oyunlar giderek DVD’lere sığmaz hale geldi. Blu-Ray ise hala lüks bir teknoloji. Haliyle her ikisinin de gelecekte yeri yok. Oyun firmaları tüm yatırımlarını düşük maliyetle, en iyi satış miktarını yakaladıkları dijital medyalara yapıyor.


Steam gelecekteki imparatorluğu için adımlarını atıyor

Şu anda bu sektörün yüzde 70‘i Steam‘in elinde. Ancak rakipleri firmanın bu başarıya haksız yöntemlerle ulaştığını iddia ediyor. Piyasanın yüzde 10’una sahip, Stardock‘un CEO’su Brad Wardell rakiplerinin yöntemlerini eleştirdi. Wardell, Steam’in dijital ürünlerde kısıtlamalar getiren DRM‘i yanlış amaçlarla kullandığını iddia ediyor. Half Life, Left 4 Dead, Modern Warfare 2 gibi oyunların, sadece Steam bazlı çalışması, Stardock CEO’suna göre programın başarısın ardındaki gerçek. Firmanın kullandığı bu yöntem ne kadar etik bilinmez ancak Steam’in geleceğin en büyük dijital tekellerinden biri olacağı kesin.

:: Steam’den memnun musunuz?

Intel’in Teknoloji Yarışması Sonuçlandı

Milli Eğitim Bakanlığı ve Intel işbirligi ile 2003 yılından bu yana yürütülen, Intel Öğretmen Program‘ı kapsamında düzenlenen Eğitimde Teknoloji Kullanımı Yarışması  ödülleri sahiplerini buldu. 23 Kasım tarihinde Ankara’da düzenlenen törenle kazananlar açıklandı. 55 ilden 447 projenin mücadele ettiği yarışmada ilk üç sırada yer alan okulların yönetici, öğretmen ve öğrencileri, ödüllerini Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu‘nun elinden aldılar.


Bakan Çubuk ödülleri kendisi verdi

Yarışmada Eskişehir’den Melahat Ünügür İlköğretim Okulu birinci olurken, ikinci Afyon’dan Hacı Ahmet Özsoy İlköğretim Okulu, üçüncü Aydın’dan Gazipaşa İlköğretim Okulu oldu. Intel yaptığı sosyal sorumluluk kampanyasıyla, bu yıl 125 bin öğretmenin, teknolojiyi daha fazla kullanması için teşvik etti. Firma önümüzdeki yıl sayının 500 bin’in üzerine çıkmasını hedefliyor.

:: Ülkemizdeki teknolojik eğitim sizce ne kadar başarılı?

İki Tane GT240 Kullanmak Yasak

NVIDIA’nın piyasaya yeni çıkardığı giriş seviyesi ekran kartı GeForce GT 240′ın hiçbir modelinin üzerinde SLI bağlantısı olmaması dikkatleri çekmişti. Hiçbir markanın böyle bir özelliğe yer vermemesi üzerine oluşan soru işaretlerine NVIDIA son verdi. Şirket bir açıklama yaparak GeForce GT 240’de SLI desteği olmadığını belirtti.

Piyasadaki hiçbir GT240’ta SLI bağlantısı bulunmuyor

Herkesin AMD’yi ve HD 5000 serisini konuştuğu günlerde, insanların ilgisini biraz olsun NVIDIA’ya çekebilmek için piyasaya sürülen giriş seviyesi GT 240′ların SLI desteği vermemesi ise gayet doğal. GTX 200 serisi herhangi bir kartın fiyatı ve performansının, iki adet GT 240′tan çok daha iyi olacağı tahmin edilebilir. Bu sebeple NVIDIA bu yeni kartlarına SLI desteği vermeme kararı almış olsa gerek.

:: Sisteminizde iki adet ekran kartı kullanıyor musunuz?

Netbook’lar Gereksiz mi?

Teknoloji dünyası her zaman bünyesinde çeşitli tartışmalara ev sahipliği yapmıştır. Linux mu Windows mu, PC mi Mac mi, FireWire mı USB mi gibi yüzlerce soru bulunabilir. Şimdilerde ise aynı minvalde bir soru daha uzmanlara soruluyor ve cevap aranıyor. Netbook mu notebook mu? Dizüstü bilgisayarların evrimindeki son halka olan netbook’lar, notebook’lara nazaran daha küçük ekran boyutlarına ve sistem özelliklerine sahip. Kullanım amaçları ise sadece internete girmek.


Acer’ın Aspire One, başarılı bir netbook olarak biliniyor

Bu yeni platforma üreticiler, bir hayli yatırım yapıyor ve ürünlerini bir bir piyasaya sürüyor. Kullanıcıların ilgisi de günden güne artıyor. Öte yandan notebook’lara olan ilgi de azalmıyor, tam tersi ufak değerlerde artmaya devam ediyor. Hal böyle olunca netbook mu notebook mu tartışması da uzmanları ikiye bölmüş durumda. Kimisi, notebook’ların boyutunu küçültürsek, netbook’lardan farkı kalmaz diyor, kimisi notebook’ların kullanım amaçlarının artık çok farklı olduğunu, oyun oynamak için bile notebook üretildiğini, dolayısıyla netbook’ların pazarda büyük bir açığı kapadığını savunuyor. Kısacası tek bir görüşte karar kılınamıyor bir türlü.


Netbook’larla notebook’ların arasındaki farkı bu fotoğraf iyi açıklıyor.
Netbook, Görüntüleme ve paylaşma, Notebook ise yaratma üzerine kurulu denilebilir

Tabii ki netbook’lar için hala yer var. Sorun, üreticilerin netbook’ları hangi amaçla piyasaya süreceği ve notebook’lardan farklarını tam olarak ürünlerine yansıtamamaları gibi gözüküyor. En azından uzmanların görüşü bu yönde. Peki bir netbook’u, netbook yapan özellikler nelerdir? Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

{pagebreak::Netbook Özellikleri}

Netbook Özellikleri

Boyut: Gerçek bir netbook’un klavyesi, iki elle kullanılabilecek kadar geniş olmalı, fakat üzerinde geniş boşluklar olmayacak kadar da küçük olmalı. Bunun için en ideal oran, 1024 ekran çözünürlüğüne uyumlu olan netbook boyutları olarak belirtiliyor.

Anlık Kullanılabilirlik: Notebook‘lar, özellikle iş adamlarının işine yarayan, işlerini sürekli yanlarında taşımak isteyenlerin tercih ettiği bir teknolojiydi. Fakat artık öyle notebook’lar üretiliyor ki, onları yanınızda taşımak imkansız. Netbook‘lar da bu açığı kapamalı. Kısacası bir netbook, anında kullanılabilir hale gelmeli ve her yerden işlerinizi halledebilmeli. Dolayısıyla yavaş çalışan bir netbook da, amacından sapmış olacaktır.

Web Uygulamaları: Netbook’ların CD/DVD sürücüleri yoktur. Sabit diskleri ise ortalama 160GB civarındadır. Eğer hem işlerinizi rahatça halletmek, hem de netbook’unuzu veri depolama birimi olarak kullanmak istiyorsanız, web uygulamalarına yönelmelisiniz demektir. Netbook’lar, Web 2.0, Bulut işlemcilik (Cloud Computing) gibi özelliklerle donatılmış sistemlerdir ve bunun avantajlarından yararlanmanız, netbook’ların doğasına daha uygun bir hareket olacaktır.

{pagebreak::Netbook Özellikleri II}

Netbook Özellikleri II

İşletim Sistemi: Netbook’ların işletim sistemleri bir platform değil, bir yazılım. Netbook‘lar için en uygun yazılım da, açık kaynak desteğiyle Linux gibi gözüküyor. Diğer alternatifler arasında Windows, Android ya da BeOS mevcut. Windows işletim sistemleri arasında netbook’lar için en uygun olanı ise XP. Zira sistem kaynaklarını Windows Vista ve 7 kadar harcamamakla birlikte, düşük özelliklere sahip olan netbook’ların performanslarında da bir kayba yol açmıyor.

Pil Süreleri: Geldik o malum konuya. Taşınabilir bir cihazın belki de en önemli özelliği, pil süresidir. Zira taşınabilir olan bir aygıt, piline göre işlevselliğini kullanıcıya yansıtabilir. Notebook’ların da pil süreleri büyük sorun oluyordu. Zira taşınabilir bilgisayar olmalarına karşın, içerisinde onlarca özellik bulunuyor ve bu da hızlı pil tüketimine sebep oluyordu. Gerçek bir netbook kesinlikle uzun ömürlü olmalı. Ekran parlaklığı ne aşırı pil tüketmeli ne de kapkara bir görüntü sunmalı. İkisinin arasındaki dengeyi iyi tutmalı.

Düşük işlemciler her zaman düşük güç harcar diye bir kural yok. Yeni işlemcilerin tasarruflarından da netbook’larda yararlanılıyor. Dolayısıyla netbook’un sahip olduğu işlemcinin, güç tüketimi konusunda nasıl bir performans gösterdiğine dikkat edin.

:: Siz, netbook mu tercih edersiniz, notebook mu?

Nintendo DSi LL Çıktı

Geçtiğimiz ay sizlere duyurduğumuz Nintendo DSi LL, Japonya’da piyasaya sürüldü. El konsolu olarak duyurulan DSi LL, Nintendo fanları tarafından ilk saatlerinde ilgiyle karşılandı. 4.2 inç ekrana sahip bu yeni konsol, kısa süre içerisinde Avrupa ve Amerika‘da da piyasaya sürülecek. Japonya’daki satış rakamları baz alınarak diğer kıtalarda satış stratejisi belirlendikten sonra satışa sunulacak olan Dsi LL, bu kıtalarda başarılı olabilecek mi merak ediyoruz.

Diğer bir Nintendo el konsolu olan DSi XL’ın da 2010 yılının ilk aylarında piyasaya sürülmesi bekleniyor. Nintendo, Wii’nin satışlarından memnun olmadığı için bu konsollara ağırlık verdiği tahmin ediliyor. Uzmanlar, Wii’nin büyük bir atılım yapmadığı sürece oyun üreticileri tarafından da desteğinin kesileceğini iddia ediyor.

Ayrıca Nintendo’nun, 3G destekli bir oyun konsolu üretmeyi planladığı da konuşuluyor.

:: Sizce bu konsol, Nintendo’nun beklentilerini karşılar mı?

Bilgisayarların Geleceği Bulutlarda Gizli

Gelişen teknolojiyle birlikte, donanımlarınızı sürekli güncel tutmak zorunluluk haline geldi. Eğer bunu yapmazsanız, sadece teknolojinin gerisinde kalmıyorsunuz bir de bilgisayarınızın performansında da ciddi düşüşler oluyor. Bu durumda biraz bilimkurgucu bir tabirle özetlemek gerekirse; makineler efendilerimiz haline geldi. Aslında, bu olaydaki en tehlikeli durum sürekli donanıma para akıtmanız değil. Eskitipte attığınız cihazların doğaya verdiği zarar.


İlk bilgisayarlar, basit işlemler yapmalarına rağmen bir odayı kaplıyordu

Peki, bu durum nasıl son bulacak? Şu anda bilişim sektörünün başını çeken en büyük firmalar, Cloud Computing (Bulut Bilgiişlem) dedikleri bir sistemle donanımların hükmünü kaldırmayı hedefliyorlar. Peki, buradaki Bulut ne anlama geliyor? Sanal dünyada bu kelime aslında interneti sembolize eden bir terim.


Geleceğin bilgisayarları ise, bulutlardan ilham alıyor

Yakın gelecekte dünyayı saran bu ağ, gerekli yatırımların sonucunda dev bir network halini alacak. Hızla ilerlediğimiz bu teknolojik devrim sayesinde bilgisayarlar, aynı televizyonlar gibi sadece hazır olan verilere ulaşımak için kullanılacak. Bunun için tek ihtiyacınız olan ise internete girmenize yetecek güçte bir sistem. Geri kalan tüm fonksiyonlara ise sanal bulutun içinden ulaşacaksınız.

{pagebreak::Google bu sistemin günümüzdeki temsilcisi}

Google bu sistemin günümüzdeki temsilcisi

Tenkoloji kullanmaya başlandığında, günlük bilgilerinizi, kendi hard diskinizde tutmak yerine, bunları internete yollayacaksınız. İhtiyacınız olduğu zaman ise, onlara yine web üzerinden ulaşacaksınız. Bu sayede, ortak bir bulutun içerisinden istediğiniz veriye erişmek mümkün olacak. Sistem, temelde iş dünyası, kişisel kullanım ve oyun için üç ayrı kola ayrılmayı hedefliyor. Şu anda Bulut Bilgiişlem‘in en büyük öncülüğü ise Google tarafından yapılmakta.


Bulut (Cloud) internetin sahip olduğu ortak veri ağına verilen isim

Firmanın yürüttüğü bulut hizmetlerine bir örnek verelim; Bildiğiniz gibi, Gmail hesabınıza  gelen dokümanları ortak bir bilgi havuzuna aktarabiliyorsunuz.  Bu sayede, ihtiyacı olan diğer kişiler ise, aynı dokümana bahsi geçen havuz üzerinden ulaşabiliyor. Dünya çapında kullanılacak Cloud Computing‘in oluşumu da yavaş yavaş bu şekilde sağlanacak. Aslında çok fantastik gözükse de, bu bilgi bulutunun oluşması için herkesin biraz kendinden fedakârlık etmesi gerekiyor.


Hergün kullandığınız bu hizmetler aslında bulutun basit halleri

{pagebreak::Şirketler için ne faydası olacak?}

Şirketler için ne faydası olacak?

Bulut Bilgiişlem‘in en fazla şirketlerin işine yarayacak. Firmalar, yüzlerce bilgisayarda, sayısız doküman, resim ve bilgi saklamak yerine bunları kendilerine ait bulutun içerisine yükleyecekler. Böylece çok uluslu bir şirket, ayrı ayrı networkler kurmadan bilgi alışverişini kolayca yapmış olacak. Üstelik sistem aynı dosya üzerinde birden çok kişinin çalışmasına da izin veriyor.


Office 2010 hazırladığınız verileri bir serverde toplamayıp bulutlaştırabiliyor

Microsoft, Office 2010‘da bu özellikleri destekleyen sistemleri denemeye başladı. Örneğin, bir raporun içeriğinde, hem hesap hem de teknik bilgi gerekiyorsa. Birkaç kişinin ayrı ayrı yapabileceği bu iş için normalde, koca gün heba olabilirdi. Ancak Cloud Computing‘in amacı bu süreyi kısaltmak. Sistem bu yüzden farklı ülkeler de bile olsa çalışanların o raporu ortaklaşa hazırlamasını sağlıyor. Aynı şekilde, sunumları yapmak içinde o mekana gitmenize gerek kalmayacak. Sıradan bir çalışan, günlük yapması gereken işleri mesaiye başladığında, bulut üzerinden çağıracak. İşlerini buradan yaptıktan sonra ise, onları sisteme geri yollayabilecek.


Şirketler mekan ve zamandan tasarruf edecekler

Bu da her çalışanın, ekstra masrafa gerek kalmadan, rutin işlerini yapabilmesine olanak sağlıyor. Ayrıca, bilgisayara fiziksel hasar gelse bile, şirketler artık zarar etmeyecek. Çünkü hayati bilgiler sanal bir ortamda saklanıyor. Bulut Bilgiişlem’e geçen şirketler, hem ağır donanım masraflarından kurtulacak hem de, zamandan tasarruf etmiş olacaklar.

{pagebreak::Bulut eve girerse}

Bulut Eve Girerse

Ev kullanıcıları şu anda bilişim dünyasında büyük bir yere sahip olsa da, makineleriyle yaptıkları işlemler belirli sınırları geçmiyor. Bulut Bilgiişlem‘in bu tarz kullanıcılara sunduğu en büyük yenilik ise program yükleme derdini kaldıracak olması. Son kullanıcı artık istedikleri programlar için işleri sanal sürücüler sayesinde ulaşabilecek. Sistemin bir diğer hedefi ise, şu anda çok tartışılan korsan sorunu da ortadan kaldırmak.


Ev kullanıcıları donanım derdinden kurtulacak

Çünkü müzik dinlemek ya da film izlemek istediğiniz zaman, Youtube‘da yaptığınıza benzer bir şekilde, bulut üzerinden onlara ulaşacaksınız. Sistemin en büyük faydası ise bilgisayarlardan fazlasını desteklemesi. iPod ve iPhone benzeri cihazlarınız sayesinde bu buluta ulaşabileceksiniz, bu sayede sahip olduğunuz eğlence içeriğine istediğiniz heryerden kullabilmeniz hedefleniyor. Donanım masraflarından kurtulmak ise ev kullanıcılarını en çok sevindirecek gelişme.


İnternet bağlantısı olan heryerden kişisel biligsayarınıza ulaşabileceksiniz

Peki, bu durumda, Windows ve diğer işletim sistemlerinin akıbeti ne olacak? Onlar da evrim geçirip, internetteki  ve evdeki  verilerin senkronize çalışmasını sağlayan sistemler haline alacaklar.  OS’lar şu anda online oyunlarda kullanılan sistemi andıracak. Yani, verileriniz aynı anda bulutun içine işlenirken, onun sahip olduğu bilgiler de sizin bilgisayarınıza aktarılacak. Bu ikiliden birisinde, sorun yaşanması durumunda işleminiz olduğu şekilde kayıt edilecek.

Bu şekilde, veri kaybının önlenmesi hedefleniyor. Ev kullanıcıları için Bulut Bilgiişlemin kilit isimleri ise  Google, Yahoo, Amazon gibi siteler olacaklar.

{pagebreak::Eğlenceli bulutlar geliyor}

Eğlenceli Bulutlar Geliyor

Böyle bir sistem içerisinde oyun dünyasının yer almaması imkânsızdı. Mevcut oyun yapımcıları ürünlerini bu platforma uygulamaya başladılar bile. Steam, Google ve OnLive bu konudaki  kendi çözümlerini açıkladılar. Steam, teknolojiye uyum konusunda mevcut sistemine yenilikler vaat ediyor. Bu yazılım üzerinden aldığınız oyunları normalde bilgisayarınıza yüklüyordunuz, ancak Cloud Computing sisteminde sabir bir makineye gerek kalmayacak.


Oyun için sadece bunlara ihtiyacınız olacak

Satın aldığınız oyunu, firmanın hazırladığı sistem üzerinden çağıracarıp kullanabileceksiniz. Sadece senkron ve bazı bilgiler için bilgisayarınıza ufak çapta dosyalar yüklenecek. Google‘ın çözümü de Steam’inkinden farklı değil, sadece onlar klasik hizmetlerini yani sponsor bazlı ücretsiz ürünlerini sunmaya devam edecekler. OnLive, ise bu yöntemi özel bir cihaz kullanacağınızı söylüyor. Cihazı monitörü olan her aygıta bağlamanız mümkün olacak.


OnLive ürettiği sistem konusunda çok iddialı

OnLive’in makinesine bir internet kablosu takacaksınız bu şekilde  firmanın sahip olduğu yapımlara istediğiniz yerde ulaşıp oynayabileceksiniz. Tüm işlemi, firmaların serverları yükleneceği için, sizin bilgisayarınız artık üstün, donanım özellikleri istemeyecek. Yöntemler ayrı olsa da, Bulut Bilgiişlem’le oyun sunacak her firmanın ortak iddiası, en yüksek grafik kalitesini performans kaybı olmadan aktarma imkanlarının bulunduğu yönünde.

{pagebreak::Madolyonun öteki yüzü}

Madalyonun Öteki Yüzü

Şimdiye kadar bu teknolojinin iyi yanlarını anlattık. Bir de madalyonun öteki yüzü var. Şu anda bu sisteme en çok destek veren firmalar, IBM, Google, SUN ve Microsoft. Çeşitli oyun, müzik ve film firmaları da Cloud Computing‘den yanlısı davranıyor. Adı geçen firmalar, dünya çapında verdikleri konferanslarla insanlara bu teknolojik evrimin faydalı bir şey olduğunu anlatıyorlar.


Hızla ilerlediğimiz bu yol ne kadar güvenli?

Ancak tüm dünya bu sisteme geçtiği zaman, iki şey çok önemli hale gelecek. Birincisi internet bağlantınızın hızı ve sürekliliği diğeri ise tercih ettiğiniz serverların kapasitesi. Şu anda iş yeri ve kişisel bilgisayarlarınızda, adı geçen firmaların sunduğu hizmetlere belirli ortanda bağlısınız. Ancak, Bulut Bilgiişlem‘e geçtiğiniz de onlara muhtaç hale geleceksiniz. Donanım masrafının ortadan kalkması iyi bir gelişme ama bu sefer kablolu yayınlarda verdiğiniz gibi, bulut hizmetleri ve içerikleri için aylık ücretler ödeyeceksiniz.


Serverlarda yaşanacak ufak bir hata felaketle sonuçlanabilir

Mekandan tasarruf ediyor olabilirsiniz ama hala bu bilgilerin bir yere kaydedilmesi lazım. Bunun içinde, dünya çapında açılan serverlar yeni mekanlara aktarılmak zorunda kalacak. Kısacası, evinizden attığınız sistemler başka yerlerde toparlanacak. Peki, her şeyin sanal bir dünyada olması güvenli mi?  İnternette yüklü olan bilgilerin devletler ve şirketler tarafından kontrol edilmesi daha kolay olacak. Bu yüzden, web sayfalarına yazdığınız şeyler yüzünden hüküm bile yiyebilirsiniz.

 

{pagebreak::Geleceğe hoş geldiniz }

Geleceğe Hoş Geldiniz

Geçtiğimiz aylarda yaşanan ve tarihin en büyük Cloud Computing faciası olarak kayıtlara geçen bir olay ise, gelecekteki sorunlar hakkında bize az da olsa bir fikir verdi. T-Mobile firmasının sunduğu Sidekick adlı cihaza yüklü tüm bilgiler Microsoft’un serverlarındaki bir hata yüzünden kayboldu. Yani, tüm planlarınızı yaptığınız ve kişisel bilgilerinizi yüklediğiniz, sanal yardımcınız  bir anda işe yaramaz hale geldi.


Bu bulut interneti temsil ediyor

Bu olayın nedeni ise, Microsoft’un cihazın verilerini sakladığı Danger adlı firmanın, Network‘ünü güncellerken eldeki bilgilerin bir yedeğini tutmaması. Kendine güvenden dolayı yaşanan bu ufak hata yüzünden, T-Mobile Sidekick satışlarını durdurmak zorunda kaldı. Öte yandan uzmanlar, Hacker saldırıları konusunda da endişeli. Şirketler ileri düzeyde güvenlik vaat etse de, ‘Hırsıza Kapı Dayanmaz’ misali sanal korsanlar da kendilerini geliştirecek.


Tüm dünyanın bir birine bağlanması, kötü niyetlilerin elinde felaketlere neden olabilir

Bu teknoloji, donanım savaşlarını bitirirken, yazılım ve bant genişliği (Bandwidth) konusunda yeni cepheler açacak. Üstelik ülkemizdeki gibi internet erişiminin, yavaş olduğu ülkeler de ise yeni ayrımcılıklara neden olacak. Firmalar bu sisteme geçmek konusunda oldukça kararlı. Anlaşılan  olumlu ve olumsuz yanlarıyla birlikte bulutlar bilgisayarların geleceği olacak gibi gözüküyor.

:: Sizce tüm ülkeler Cloud Computing sistemine geçmeli mi? Ülkemizin bu teknolojide ki yeri ne olacak?

Yazıcıların Ömrü Uzuyor

Xerox, baskı makinalarındaki ışığa duyarlı elementleri koruyarak yazıcı parçalarının ömürlerini uzatacak ve çevreye etkilerini azaltacak bir teknoloji geliştirdiğini duyurdu. Xerox’un geliştirdiği nano tabanlı teknoloji, fotoreseptörün (görüntüyü kağıda aktaran yazıcı parçası) etrafını kimyasal bir zırhla kaplıyor. Bu kaplama fotoreseptörü aşınma ve yıpranmalardan koruyor ve normal yaşam süresini ikiye katlıyor. Kullanıma hazır olan bu teknoloji ilk olarak Xerox’un düşük kapasiteli üretim yazıcılarında denenerek, piyasaya sürüldü.

 

Xerox’un “kimyasal zırh” adını verdiği buluşu, Xerox’un Kanada’daki Araştırma Merkezi’ndeki bilim insanları tarafından geliştirildi.

 

Fotoreseptörler; ışığı elektrostatik görüntülere çeviren çok tabakalı ince film cihazlarıdır. Yüzeylerinin aşınması ve görüntü kalitesini etkileyebilecek esnemeler oluşması nedeniyle fotoreseptör parçalarının belli aralıklarla değiştirilmesi gerekir. Xerox’un yeni buluşu; bu cihazların yaşam sürelerini artırırken değiştirme aralığının da uzamasını sağlıyor. Işıga duyarlı alıcıların ömrünün uzun olması, çevresel atık oluşma miktarını da yüzde 33 azaltarak, fotoreseptörlerin kısa süreler içinde yenilenme ihtiyacını azaltacak. Kullanıcıların daha az sorun yaşamasıyla; iş akışında kesinti azalacak, verimlilik artacak ve daha az servis desteğine ihtiyaç duyulacak.

 

Xerox’un geliştirdiği kimyasal zırh sayesinde; yazıcılarda ışığı elektrostatik görüntülere çeviren fotoreseptörün ömrü, normalin iki katına çıkıyor. Bu buluş, alışılmışın dışında uzun ömürlü cihazlar ve materyaller oluşturulabilmesi anlamına geliyor.

 

Xerox Kanada Araştırma Merkezi Materyal Oluşturma Labaratuvarı Yönetmeni Guiseppa DiPaola-Baranyi yeni teknolojik buluş ile ilgili açıklamasında, “Bu alışılmışın dışında uzun ömürlü cihazlar; metaryaller oluşturulabilmesi anlamına geliyor. Nihai hedefimiz, makinanın bütün ömrü boyunca kullanılacak parçalar üretmektir. Örneğin, eliniz çizildiğinde kendi kendine iyileşmesi bir biyolojik süreçtir. Biz de benzeri bir süreci nanoteknoloji kullanarak yazıcılar için akıllı materyaller dizayn ederek yapmak istiyoruz” şeklinde konuştu.  

Yeni fotoreseptör, standart makinalarda, hiçbir ilave yazılım yüklenmeden ve müşterilere herhangi bir maliyet çıkarmadan çalışıyor. Xerox’un ürün portföyünün büyük bir kısmında uygulanabilecek bu buluş, ilk olarak Xerox 4112/4127 hafif üretim tek renkli yazıcılarda kullanıldı.

:: Kendini onaran bir makineye sahip olmak ister miydiniz?

ZyXEL NBG-417N İnceleme

Giderek daha kablosuz bir dünyada yaşamaya başlıyoruz. Teknolojinin her alanda geliştiği bir dönemde veri aktarımı için hala çok eski bir yöntem olan kabloları kullanmak artık kimseye hoş gelmiyor. Tabii şimdilik her alanda kablolardan kurtulmak mümkün değil. Ancak en azından veri transferi ve internet bağlantısı için kablosuz çözümler artık insanlara daha cazip geliyor. Bu alanda uzmanlaşmış markalardan biri olan ZyXEL’in NBG-417N adlı ürünü, sizleri kablolardan kurtaracak bir router.

Ürün 802.11n kablosuz standartı ile uyumlu

Ürünün kurulum ve kullanımı oldukça basit. Herkes rahatlıkla ve kolayca bu ürünü alıp bilgisayarına kurabilir. 802.11n ve 802.11 b/g standartları ile uyumlu olan ZyXEL NBG-417N, 150 Mbps’a kadar hıza destek veriyor. Ürünün üzerinde dört adet LAN ve bir adet de WAN portu bulunuyor. 140 x 110 x 30 mm’lik boyutlarıyla fazla yer kaplamayan ürün beraberinde bir de 5 dbi antenle geliyor. ZyXEL NBG-417N Kablosuz N Router’ın çok gelişmiş ve üst seviye bir ürün olduğunu söylemek güç fakat kendinden beklenenleri başarıyla yerine getiriyor.

{pagebreak::Teknik özellikler}

Teknik özellikler

ZyXEL NBG-417N

Router/Access point

WAN arayüzü: 1 port 10/100 Mbps
LAN arayüzü: 4 port 10/100 Mbps
Kablosuz standartlar: 802.11n/b/g
Anten: 1 adet 5 dbi
Boyutlar: 140 x 110 x 30 mm
Ağırlık: 90 gr
Güvenlik: WEP, WPA/WPA2

Bilgi için: ZyXEL Türkiye
Web: http://www.zyxel.com.tr/
Fiyat: 120 TL

:: ZyXEL ürünlerini beğeniyor musunuz?

SDN Magazin’de Bu Hafta

Teknoloji dünyasından en güncel haberleri bulabileceğiniz yeni sayımızda, Office 2010 Beta‘yı mercek altına aldık! Popüler uygulamaları sizler için enine boyuna inceledik.

Müzik dinlemeyi sevenlere müjdemiz var! Test ettiğimiz Sony Walkman NWZ-S544 ile müzik listenizi yanınızda taşıyabileceksiniz.

Yeni Zyxel NBG-417N, bu hafta test merkezimize konuk oldu. 802.11N teknolojisini içeren modem, 150 Mbps transfer hızına ulaşabiliyor.

İnce, zarif ve yüksek performanslı bir dizüstü bilgisayara mı ihtiyacınız var? Öyleyse ASUS UL30A incelememize mutlaka okumalısınız.

Symbian işletim sistemine sahip cep telefonu kullanıyorsanız, bu haftaki mobil konumuz epey işinize yarayacak. Sizler için “Popüler Symbian Uygulamaları“nı tanıttık.

Oyun dünyasının şu sıralar dilinden düşmeyen Call of Duty: Modern Warfare 2‘yi test merkezimizde ağırladık. Savaşı modern cephelere taşıyan yapım için, şimdiden “yılın oyunu” yakıştırmaları yapılmaya başlandı!

 

İndirmek için tıklayın.

 

SDN Forum üzerinden sitemize üye olan internet kullanıcıları ve “Her şeyden haberim olsun” (http://forum.shiftdelete.net/sdn-duyurulari/90257-sdnden-yeni-hizmet-her-seyden-haberim-olsun.html) servisine abone olanlar, bu dergiye ulaştıracak olan bağlantıyı her Cuma e-posta adreslerinde görecekler.

Derginin altıncı sayısı, bugünden itibaren gönderilmeye başlanıyor. O yüzden durmayın ve sayfalarımızı incelemeye başlayın. Hatta İnternetin olmadığı yerlerde (otobüs, metro, tren v.b.) çıktınızı yanınıza alıp teknolojiyi takip edin, boş zamanınızı değerlendirin.

:: Dergi hakkındaki yorumlarınızı bizimle paylaşın.

DDR3’ler DDR2’leri Geçecek

DDR3 bellekler uzun bir süredir piyasada olmalarına rağmen insanlar halen DDR2 bellekleri tercih ediyorlar. Bunun en büyük sebebi ise tahmin edebileceğiniz gibi fiyatlar. Araştırma şirketi iSuppli’nin yaptığı son çalışma DDR3′lerin yakın bir zamanda DDR2′lerin önüne geçeceğini iddia etti.

DDR3 bellekler DDR2’lere göre daha az güç harcıyorlar

iSuppli’ye göre 2010’un ikinci çeyreğine gelindiğinde DDR3 satışları DDR2’leri geride bırakacak. Firmanın yaptığı tahminlere göre 2010’un sonunda DDR3 satışları %71′lik bir artış gösterecek. DDR3’ler DDR2’lere göre %50 daha hızlı olmalarına rağmen %30 daha az güç harcıyorlar ancak fiyatları daha yüksek. Ancak önümüzdeki yıl bu durumun değişmesi bekleniyor.

:: DDR3 bellek kullanıyor musunuz?

Sıra Dışı Bir Konsol Reklamı

Gotik ve gizemli bir atmosfer, ürkütücü müzikler, uyuyan bir adam, kafeste bir kuş ve tuhaf görünümlü insanlar… İçerisinde bunların bulunduğu bir reklam izleseniz, bunun nasıl bir ürünün tanımı olduğunu düşünürsünüz? Tabii ki oyun konsolu(!) öyle değil mi? Bir dönemin SEGA Megadrive-CD‘si için yayınlanan bu video, günümüz konsol reklamlarından bir hayli farklı görünüyor. Bu ilginç reklam filmini izlemek için aşağıdaki player’ı kullanabilirsiniz.

#http://umtrailers.gametrailers.com/gt_usermovies/um_121/um_1268070-607580-m-1258619330.flv#

Günümüz konsol reklamlarından bir örnek görmek için tıklayın. Eskiden tanıtımlarda oyun ve benzeri görseller kullanırken, günümüz konsol reklamlarında (Wii ve PS3 gibi…) kullanıcı ön planda oluyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

:: 1993 yapımı reklam filmini nasıl buldunuz?

64-bit Daha Güvenli

Microsoft Zararlı Yazılımlardan Korunma Merkezi’nden yapılan bir açıklamada Windows’un 64-bit’lik sürümlerini kullananların saldırılara daha az maruz kaldığı belirtildi. Microsoft’un Malicious Software Removal Tool adlı hizmetinden elde edilen verilere göre, 2009’un ilk yarısında, 64-bit XP kullananların 32-bit kullananlara göre %48 daha az saldırıya uğrama olasılığına sahip oldukları belirtildi.

Benzer şekilde Vista 64-bit kullananların da 32-bit kullananlara göre %35 daha az etkilendikleri belirtildi. Uzmanlar, Windows 7′nin 64-bit sürümünün de en önemli özelliklerinden birinin güvenlik olduğunun üzerinde duruyorlar.

:: 64-bit işletim sistemi kullanıyor musunuz?