Apple, sınırları zorlayan projeleriyle kullanıcı deneyimini yeniden tanımlamaya devam ediyor. Son patent başvuruları, Apple’ın dizüstü bilgisayarlarında devrim niteliğinde bir adım atarak, fiziksel klavyeleri tamamen ortadan kaldıracak yeni bir teknoloji geliştirdiğini gösteriyor.
Apple’dan sanal klavyeli tamamen cam MacBook
Şirketin patent başvuruları, fiziksel tuşlar olmadan kullanıcılara yazma deneyimi sunmayı amaçlayan bu teknolojinin hala geliştirilmekte olduğunu gösteriyor. Bu inovasyon, esnek ekranlar, dokunsal geri bildirim ve elektrostatik yüklerle gerçek bir klavye hissi vermeyi hedefliyor.

Sanal klavye ve Trackpad
Apple, geçmişte iPhone ve iPad’lerde fiziksel tuşları ortadan kaldırarak yazılım tabanlı klavyelere geçti. Şimdi ise aynı prensipleri MacBook’larda uygulamak istiyor. Bu yeni dizüstü bilgisayarlarda, klavyenin yüzeyine entegre edilen esnek ekranlar ve dokunsal motorlar ile kullanıcılara gerçek tuş hissi sunulması bekleniyor. Trackpad’lerin de fiziksel tıklama mekanizmasından vazgeçip tamamen dokunsal geri bildirim üzerine inşa edilmesi planlanıyor.
Haptik geri bildirim ve elektrostatik teknoloji

Bu teknoloji, Apple’ın dokunsal geri bildirim ve elektrostatik yüklerle kullanıcıların parmaklarına tuşların dokunma hissini yaşatmayı planladığını gösteriyor. Haptik motorlar, yazma sırasında tuşların tıklama hissini simüle ederken, elektrostatik yükler, tuşların kenarlarının hissedilmesine olanak tanıyacak.
Apple, bu yenilikçi teknolojiyi hayata geçirmek için yıllardır çalışmalarını sürdürüyor. Patent başvuruları, tam anlamıyla cam yüzeye sahip MacBook’un ne zaman piyasaya sürüleceği konusunda kesin bir bilgi sunmasa da, şirketin bu yöndeki araştırmalarının devam ettiğini gözler önüne seriyor.
Tamamen cam ve sanal klavyeye sahip bir MacBook, fiziksel klavye bağımlılığını ortadan kaldırarak, daha ince ve minimalist bir tasarım sunabilir. Ancak, Apple’ın bu teknolojiyi mükemmelleştirmesi için hala yıllar sürecek bir geliştirme süreci bulunuyor.
Apple’ın üzerinde çalıştığı bu yeni teknoloji, dizüstü bilgisayarların tasarım ve kullanımını kökten değiştirebilir. Fiziksel klavye ihtiyacını ortadan kaldırarak daha ince ve minimalist cihazlar sunmayı hedefleyen şirket, aynı zamanda yazma deneyiminden ödün vermemek için dokunsal geri bildirim ve elektrostatik teknolojilerden yararlanıyor. Bu gelişmeler, Apple’ın inovasyon konusundaki kararlılığını ve geleceğin teknolojisine yön verme arzusunu bir kez daha ortaya koyuyor.
















Şirketin en önemli projelerinden biri olan 777X jetinin teslimatları ise bir yıl gecikerek 2026’ya ertelendi. Gecikme, geliştirme sürecindeki zorluklar ve devam eden grevlerin etkisiyle kaçınılmaz hale geldi. Boeing’in daha önce yaşadığı sertifikasyon sorunları da bu gecikmeyi tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor.

Analistler, Boeing’in kredi notunun düşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve şirketin nakit rezervlerini artırmak için 10 ila 15 milyar dolar arasında bir kaynak bulması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, işten çıkarmaların çalışanlar üzerindeki baskıyı artırarak grevin yakın zamanda sona ereceği yönünde tahminler de yapılıyor.
Ortberg, iş gücündeki bu daralmanın yanı sıra,
Uzmanlar, bu düşük performansın arkasındaki en büyük nedenin yetersiz tanıtım olduğunu düşünüyor. Sony’nin, orijinal oyunun popülerliğine güvenerek yeterli pazarlama yapmadığı tahmin ediliyor. Ayrıca, aynı hafta içinde piyasaya sürülen Silent Hill 2 remake’inin PS5 özel anlaşması da Until Dawn’ın gölgede kalmasına neden olmuş olabilir.
Rakamlar daha da çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor: Until Dawn’ın çıkış oyuncu sayısı, 2024’ün en büyük tek oyunculu PS5 oyunu olan The Last of Us Part 2 Remastered’dan %98.5 daha düşük. Hatta Astro Bot’un oyuncu sayısından %95.5 daha az olduğu belirtiliyor.






