Ferrari, Roma modelinin yerini alarak markanın Grand Tourer mirasını geleceğe taşıyacak olan yeni modeli Amalfi’yi tanıttı. Ön-orta bölüme konumlandırılan motoru ve coupe yapısıyla dikkat çeken Amalfi, Ferrari’nin yüksek performans geleneğini günlük kullanıma uygun bir konforla harmanlıyor. Şahlanan atın bu yeni temsilcisi, estetik tasarımı ve agresif duruşuyla yollarda tüm bakışları üzerine toplamaya aday görünüyor.
Ferrari Amalfi yeni nesile ayak uyduruyor
Kaputun altında F154 motor ailesinden türetilen ve yeni turbo kalibrasyonlarıyla güçlendirilen 3855 cc hacminde çift turbo V8 bir ünite yatıyor. Bu mühendislik harikası motor, 640 beygir güç ve 760 Nm tork üreterek sürücüsüne muazzam bir performans vaat ediyor. 8 ileri çift kavramalı F1 DCT şanzıman ile kombine edilen bu güç ünitesi, aracın 0’dan 100 kilometre hıza sadece 3.3 saniyede, 200 kilometre hıza ise 9 saniyede ulaşmasını sağlıyor.
Tasarım ve aerodinami tarafında da ciddi iyileştirmeler mevcut. Entegre aktif arka spoiler, yüksek hızlarda aracın yere basma kuvvetini artırarak dengeyi korurken, dövme jantlar ve karbon fiber detaylar sportif zerafeti tamamlıyor. Aracın 1470 kilogramlık boş ağırlığı ve 80 litrelik yakıt deposu, uzun yolculuklarda hem performansın hem de menzilin optimize edilmesine katkı sağlıyor.
İç mekanda ise sürücü ve yolcuyu merkeze alan çift kokpit tasarımı, yeni direksiyon simidi ve o ikonik marş düğmesiyle birleşerek gerçek bir Ferrari deneyimi sunuyor. Teknolojiden ödün vermeyen Amalfi, 10.25 inçlik merkezi ekranında Apple CarPlay ve Android Auto desteği sunarak bağlantı özelliklerini üst seviyede tutuyor. Ayrıca arka koltukların çocuk yolcular veya ek bagaj alanı olarak kullanılabilmesi, aracın pratik yönünü de güçlendiriyor.
Günlük sürüşü kolaylaştıran özellikler arasında, şehir içindeki engelleri aşmayı sağlayan opsiyonel kaldırma sistemi ve üst düzey müzik deneyimi için Burmester ses sistemi gibi detaylar yer alıyor. Hem pist performansını hem de şehir içi konforunu bir arada sunmayı hedefleyen Ferrari Amalfi hakkında sizlerin düşünceleri neler? Fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın.
Microsoft’un yapay zekâ sohbet robotu Copilot, Windows 11 işletim sisteminde yarattığı tartışmaları şimdi de televizyonlara taşıyor. LG televizyonların webOS işletim sistemine gelen bir güncelleme, kullanıcıların silemediği Microsoft Copilot uygulamasını otomatik olarak yükledi.
Copilot zorunlu hale gelecek
Kullanıcılar bu uygulamayı görmezden gelebilse de, yapay zekânın günlük ürünlere kaçınılmaz bir şekilde daha fazla entegre olma eğilimi, televizyonlar için bile geçerli hale geliyor. Bir televizyondaki Copilot yapay zekâ uygulamasının tam olarak ne işe yaradığı şu an için net değil.
Microsoft’un bu hamlesiyle, yapay zekâ uygulamaları pazarında daha fazla yer edinmeyi ve yapay zekâ sorgulamaları için önde gelen platform olmayı hedeflediği düşünülüyor. LG’nin kullandığı webOS, Linux tabanlı bir işletim sistemi olduğundan, bu durum Microsoft’un Copilot’u Linux kullanıcılarına yönelik daha geniş bir yayılıma hazırladığına da işaret edebilir; zira Linux, kişisel bilgisayarlar arasında %3’lük bir pazar payına ulaşmış durumda.
Diğer televizyon işletim sistemleri de bu özel Microsoft Copilot uygulamasını edinme “riski” altında bulunuyor ki, bu durum özellikle televizyonlarının herhangi bir yapay zekâ işlemi yapmasını istemeyen kullanıcılar için hoş karşılanmayabilir.
Huawei yaptığı duyurularla birlikte Huawei Mate 80 serisi için büyük HarmonyOS 6.0.0.120 güncellemesini yayınladı.
Bu gelişmelerin yanı sıra, Reddit kullanıcıları LG televizyonlarda bulunan “Live Plus” adlı bir ayara dikkat çekti. Bu ayar açıldığında, televizyon ekranda gösterilen içeriği tanıyabiliyor ve bu izleme bilgisini kişiselleştirilmiş öneriler ve reklamlar sunmak için kullanıyor.
LG bu özelliği “gelişmiş izleme deneyimi” olarak tanımlasa da, bu ayar menüden kapatılabiliyor; ilgili menü yolu genellikle Ayarlar > Tüm Ayarlar > Genel > Ek Ayarlar şeklinde ilerliyor, ancak tam ifade modelden modele değişebilir.
Teknoloji dünyasının önde gelen markalarından Honor, ürün gamını uluslararası alanda güçlendirmeye devam ediyor. Şirket, merakla beklenen amiral gemisi Magic 8 Pro modelini çok yakında Avrupa pazarına sunuyor. Cihazın fiyatlandırması ve detaylı teknik özellikleri sızıntılarla gün yüzüne çıktı.
Honor Magic 8 Pro Avrupa pazarına geliyor
Gelen son bilgilere göre Honor Magic 8 Pro, Malezya ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC) bölgesindeki lansmanının ardından Avrupa’daki teknoloji meraklılarıyla buluşmaya hazırlanıyor.
Telefonun Avrupa pazarındaki satış fiyatının 1.199 Euro ile 1.299 Euro aralığında olması bekleniyor. Bu fiyat aralığının, sunulan farklı depolama seçeneklerinden mi yoksa bölgeler arası fiyatlandırma farklılıklarından mı kaynaklandığı ise şu an için kesinleşmiş değil.
Cihazın Avrupa versiyonu, enerji ihtiyacını 7.100 mAh kapasiteli bir bataryadan karşılıyor. Bu batarya, 100W kablolu hızlı şarjı ve 80W kablosuz şarjı destekliyor. Honor’un Çin pazarında sunduğu modelde ise batarya kapasitesi 7.200 mAh ve kablolu şarj hızı 120W olarak belirlenmişti. Ancak bu batarya ve şarj farklılıkları dışında, iki versiyonun teknik özellikleri aynı kalıyor.
Magic 8 Pro, kutusundan Android 16 tabanlı MagicOS 10 işletim sistemiyle çıkıyor. Akıllı telefon, kullanıcılara 6,71 inç büyüklüğünde LTPO OLED bir ekran sunuyor. Bu ekran, 1.256 x 2.808 piksel (1,5K) çözünürlüğe ve akıcı bir deneyim sağlayan 120 Hz yenileme hızına sahip.
Ekran parlaklığı ise HDR modunda inanılmaz bir değer olan 6.000 nit tepe noktasına ulaşıyor. Telefon gücünü, yüksek performans vaat eden Snapdragon 8 Elite Gen 5 işlemcisinden ve Adreno 840 grafik işlemcisinden alıyor. Kullanıcılara 16 GB RAM ve 1 TB’a kadar depolama alanı seçenekleri sunuluyor.
Huawei yaptığı duyurularla birlikte Huawei Mate 80 serisi için büyük HarmonyOS 6.0.0.120 güncellemesini yayınladı.
Fotoğrafçılık yetenekleri de oldukça iddialı. Cihazın arka tarafında üçlü bir kamera sistemi yer alıyor. Ana kamera, 200 Megapiksel çözünürlüğe, 1/1,4 inç sensör boyutuna ve 3,7x optik zoom ile 100x dijital zoom yapabilme özelliğine sahip. Buna ek olarak, 50 Megapiksel çözünürlüğünde, 1/1,3 inç boyutunda ve CIPA 5,5 stabilizasyon özellikli ikinci bir kamera ile 50 Megapiksel ultra geniş açılı kamera sisteme eşlik ediyor. Ön tarafta ise selfieler ve görüntülü aramalar için 50 Megapiksel çözünürlüğünde bir kamera ile birlikte 3D derinlik sensörü bulunuyor.
Honor Magic 8 Pro, dayanıklılık konusunda da öne çıkıyor. Telefon, IP68, IP69 ve IP69K sertifikalarına sahip. Bu sertifikalar, cihazın toz ve suya karşı üst düzey bir direnç gösterdiğini kanıtlıyor.
Güvenlik tarafında ise ultrasonik parmak izi okuyucu özelliği mevcut. Ayrıca ivmeölçer, yerçekimi sensörü, kızılötesi sensör, jiroskop, pusula, ortam ışığı sensörü ve yakınlık sensörü gibi pek çok sensör telefonda yer alıyor. Cihazın fiziksel boyutları 161,15 x 75 x 8,32 mm, ağırlığı ise 219 gram olarak belirtiliyor.
Tiiny AI, yapay zeka dünyasında dengeleri değiştirebilecek yeni cihazı Pocket Lab’i tanıttı. Dünyanın en küçük yapay zeka süper bilgisayarı olarak lanse edilen bu cihaz, yerel olarak 100 milyar sınıfı modelleri çalıştırabilme kapasitesiyle Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na girmeyi başardı. Amerikan girişimi Tiiny, bu mini bilgisayarın bulut bağlantısına, harici sunuculara veya ayrı bir ekran kartına ihtiyaç duymadan gelişmiş çıkarım görevlerini yerine getirebildiğini belirtiyor.
Buluta veda edin: 120 milyar parametreli modelleri cebinizde çalıştırın
Cihazın en dikkat çeken özelliği, 10 milyar ile 120 milyar parametre arasındaki devasa dil modellerini tamamen çevrimdışı çalıştırabilmesi. Şirket, tüm işlemlerin cihaz içinde yapılması sayesinde veri gizliliğinin korunduğunu ve ağ gecikmelerinin ortadan kalktığını vurguluyor. Tiiny AI yöneticisi Samar Bhoj, zekanın veri merkezlerine değil insanlara ait olması gerektiğini savunarak, bu cihazın yapay zekayı daha kişisel ve erişilebilir kılacağını ifade ediyor.
Teknik tarafta ise cihaz, 65W güç tüketimi sınırları içinde kalarak yüksek performans sunmayı vaat ediyor. Sistemin kalbinde 12 çekirdekli bir ARMv9.2 işlemci ve yaklaşık 190 TOPS işlem gücü sağlayan özel bir yapay zeka modülü yer alıyor. Buna 80GB LPDDR5X bellek ve 1TB SSD eşlik ediyor. Fiziksel olarak büyük bir harici diski andıran cihaz, TurboSparse ve PowerInfer gibi yazılım teknolojilerini kullanarak iş yükünü verimli bir şekilde dağıtıyor ve pahalı hızlandırıcılara olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.
Şirketin açıklamalarında kafa karıştıran bir detay da bulunuyor. Tiiny, cihaz için “OTA donanım yükseltmeleri” sunacağını belirtiyor ancak fiziksel donanımın uzaktan güncellenmesi mümkün olmadığından, bunun bir pazarlama hatası veya yanlış ifade edilmiş bir yazılım güncellemesi olduğu düşünülüyor. Henüz bağımsız test sonuçları yayınlanmamış olsa da, cihazın sunduğu mahremiyet ve düşük maliyet avantajları dikkat çekiyor.
GNOME, eklenti mağazasında yapay zeka ile üretilen niteliksiz kodları yasakladı. Yeni yasağın detayları haberimizde.
Böylesine küçük bir cihazın sunucu sınıfı performans vaat etmesi teknoloji dünyasında heyecan yaratsa da, gerçek dünya testlerini görmek gerekiyor. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, gelecekte dev yapay zeka modellerini evimizdeki küçük cihazlarda mı çalıştıracağız?
Vodafone, Türkiye pazarına duyduğu güvenle yatırımlarını hız kesmeden sürdürüyor. Önümüzdeki yıl Türkiye’deki 20’nci yaşını kutlayacak olan Vodafone’un bugüne kadar yaptığı yatırımın reel değeri 480 milyar TL’yi aştı. Ekim ayında gerçekleşen 5G yetkilendirme ihalesinde verdiği teklifle Türkiye’ye 2025 yılında yapılan en büyük üçüncü uluslararası doğrudan yatırıma imza atan şirket, altyapıdan müşteri memnuniyetine kadar her alanda hayata geçirdiği yenilikçi uygulamalarla 5G’ye hazır durumda. Son 5 yılda şebekesine 80 milyar TL’yi aşkın yatırım yaparak kapasitesini 3 kattan fazla artıran Vodafone, bu süreçte müşteri memnuniyeti alanında yaptığı çalışmalarla da en düşük müşteri kaybına sahip operatör oldu. Vodafone Türkiye, 1 Nisan 2026 itibarıyla 81 ilde 922 ilçeye sunulacak 5G hizmetiyle, kapsama ve kullanıcı sayısı bakımından Vodafone Grubu’nun dünyada yaptığı en büyük 5G lansmanına imza atacak.
Şirketin 2025 yılı performansını ve 2026 hedeflerini paylaşmak üzere düzenlenen toplantıya Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcıları katıldı.
Güçlü finansal performans
Vodafone Türkiye’nin Nisan-Eylül 2025 döneminde servis gelirleri 64,8 milyar TL; Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kârı ise 23,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Mobil abone sayısı 25,5 milyona, sabit genişbant abone sayısı 1,4 milyona ulaşan şirketin, Vodafone Yanımda ve Online Self Servis gibi dijital kanalları kullanan aylık aktif müşteri sayısı 17,8 milyon olurken, bu müşterilerin aylık toplam etkileşimi 430 milyon olarak kaydedildi. Vodafone müşterilerinin mobil data kullanımı ise 2.721 petabyte’a yükseldi. Vodafone yaklaşık 50 milyar TL’lik satın alma hacmi ve dolaylı olarak yarattığı 36 bin kişilik istihdamla, tedarikçiler ve iş ortaklarından oluşan büyük bir ekosisteme sahip bulunuyor.
Vodafone’da müşteriler 56,6 milyar TL tasarruf etti
Vodafone, 2025’te bireysel müşterileri için özellikle Vodafone FLEX ve Vodafone Happy platformları üzerinden avantajlar sunmaya devam etti. FLEX’te son 1 yılda farklı markalardan 2 milyondan fazla teknolojik ürün ve satış sonrası hizmet paketini müşterileriyle buluşturan şirket, 60’tan fazla kampanya gerçekleştirdi. Vodafone, FLEX ile önümüzdeki 5 yılda 10 milyon ürünü müşterilerine ulaştırarak onları 5G’nin yenilikçi dünyasına taşımayı hedefliyor. Diğer yandan, telekom sektörünün en büyük sadakat platformu Vodafone Happy’de 25 milyon Vodafone’lu için 50’den fazla marka indirim kampanyası düzenleniyor. Son bir yılda Happy’den 2,3 milyon marka indirim kodu alındı ve bu indirimlerle toplam 638 milyon TL değer sunuldu. Vodafone müşterileri ise toplam 56,6 milyar TL tasarruf etti.
Kurumsal müşteri sayısı 2 milyonu aştı
Vodafone, “Vodafone Business” çatısı altında, Türkiye’de 2 milyon 100 bin küçük ve orta ölçekli işletmeye ve 6 bin büyük ölçekli kuruma iletişim altyapısı ve ileri teknoloji çözümleri sunuyor. Geçtiğimiz mali yılın ilk yarısına göre bulut hizmetlerinde %88, siber güvenlik hizmetlerinde ise %65 büyüme kaydeden şirket, bu yılın sonunda her ölçekten kurumsal müşterisinin en az %75’ini dijital teknoloji servislerinin tamamına erişilebilen Red Konsol platformuna taşımayı hedefliyor. 2025’te inovasyon merkezi MEXT’teki Vodafone Business Teknoloji Deneyim Alanı’nı yenileyen Vodafone, Gaziantep’te de Model Fabrika’nın içinde Vodafone Business Tech Hub’ın açılışını gerçekleştirdi.
Müşteri memnuniyeti puanı 5 üzerinden 4,62’ye yükseldi
Vodafone, 2025’te %83’ü kadın olan 4.200 müşteri temsilcisi ve kişisel dijital asistan TOBi ile hizmet vermeye devam etti. Müşterilerinin %95’inin taleplerini 24 saat içinde çözüme ulaştıran Vodafone, 542 Müşteri Hizmetleri memnuniyet puanını 5 üzerinden 4,62’ye yükseltti. Ayda ortalama 30 milyon sohbet ve 100 milyonu aşkın diyalog gerçekleştiren TOBi’nin memnuniyet puanı 5 üzerinden 4,3’e ulaştı.
Toplam 23,7 milyon haneye fiberle hizmet verecek
Vodafone, 2025 yılının son çeyreğinde Türksat ile stratejik altyapı işbirliğine imza attı. Buna göre, Ocak 2026 itibarıyla 1,3 milyon haneye daha fiber internet hizmeti sunmaya başlayacak olan Vodafone, kendi fiber altyapısına ek olarak diğer altyapıları da kullanarak toplam 23,7 milyon haneye fiberle hizmet verecek. Böylece, fiber internet teknolojisini Türkiye’de en fazla sayıda haneye verme olanağına sahip telekom operatörü olacak.
Türkiye, global ölçekte stratejik bir merkez haline geldi
2025’te Vodafone Grubu test ve inovasyon ortamını İspanya’dan Türkiye’ye taşıdı. İstanbul’da kurulan açık alan test ortamındaki yeni nesil mobil şebekede Open RAN, Massive MIMO, RedCap ve Ambient IoT gibi birçok yeni teknoloji ve özellik test edilerek 5G ve 6G’ye giden yolda yenilikçi çözümler tanıtılacak. Bu yeni gelişmeyle, Türkiye global ölçekte stratejik bir merkez haline geldi. Diğer yandan, Vodafone Türkiye’nin yapay zekâ destekli ve müşteri odaklı olarak yönettiği şebekesinde sunduğu deneyim kalitesi sayesinde, son 2 yılda net tavsiye skorunda %30’u aşan iyileşme sağlanırken, müşteri şikayetleri yarı yarıya azaldı.
Sistemlerinde 100’den fazla yapay zekâ modeli çalışıyor
Vodafone, 2025’te yapay zekâ dönüşümüne de hız verdi. Yapay zekâyı kurum genelinde sürdürülebilir biçimde kullanabilmek amacıyla modern ve ölçeklenebilir bir altyapı geliştiren şirket, veri merkezinde yapay zekâ uygulamalarına özel tasarlanmış ve yeni nesil GPU teknolojileri barındıran bulut temelli platformu sayesinde hem geleneksel hem de üretken yapay zekâ modellerini güvenli bir şekilde çalıştırabiliyor. Sistemlerinde 100’den fazla yapay zekâ modeli çalışan Vodafone, müşteri deneyimini geliştirmek için dijital asistanlarını daha sezgisel, anlayan ve doğru yönlendirme yapan bir yapıya taşıyor; şebekesini daha verimli ve öngörülü yönetmek için yapay zekâ destekli analiz sistemlerinden yararlanıyor; operasyonlarında tekrarlayan işleri azaltarak çalışanların uzmanlık gerektiren alanlara odaklanmasını sağlayan çözümler geliştiriyor; pazarlama alanında müşterilerine daha kişisel ve ilgili deneyimler sunmayı hedefleyen yapay zekâ modellerinden yararlanıyor.
Son 1 yılda 141 çalışan ebeveyn izninden yararlandı
Vodafone, 2025’te Türkiye’nin en iyi çalışan deneyimini sunan işvereni olma yolunda da adımlar attı. Son 4 yıldır hibrit çalışma modelinin uygulandığı şirkette ortalama olarak haftada 2 gün ofisten, 3 gün de evden çalışılıyor. Çocuk sahibi olan ya da evlat edinen tüm çalışanlara, cinsiyet fark etmeksizin, 16 haftalık ücretli izin hakkının sunulduğu ebeveyn izninden geçtiğimiz yıl 92 erkek ve 49 kadın çalışan yararlandı. Diğer yandan, Vflexy esnek yan haklar programı kapsamında, tüm çalışanlara, sağlık sigortasından yemek ve ulaşım desteğine kadar yan haklarını kişisel ihtiyaçlarına göre şekillendirme imkânı sağlanıyor. Düzenli olarak yapılan Sağlık Festivali ile de çalışanlar için ofis ergonomisinden HPV aşısı uygulamasına, göz ve işitme taramalarından kan tahlillerine kadar birçok sağlık hizmeti sunuluyor.
Vakıf projeleriyle kadın ve çocuklara ulaşıyor
Vodafone, 2025’te sosyal alandaki yatırımlarına da devam etti. Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği ortaklığında ortaokul ve lise öğrencilerine yapay zekâ eğitimleri vermek amacıyla yürütülen “Yapay Zekâ Yıldızları” projesinde, yeni dönemde 55 bin öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. Vakfın Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile hayata geçirdiği “Dijital Benim İşim” projesinde, 11 deprem ilinde 15 binden fazla kadına Dijital Pazarlama ve Dijital Okuryazarlık eğitimleri verildi. Anne Çocuk Eğitim Vakfı işbirliğiyle Hatay, Gaziantep ve Adıyaman’da hayata geçirilen Çocuk ve Aile Merkezleri ile de 2 yılda 18 binin üzerinde çocuk, ebeveyn ve genç kadına ulaşıldı.
60 bin kişiye doğa eğitimi vermeyi hedefliyor
Sürdürülebilirlik alanında 2028’e kadar Avrupa’da ve 2040’a kadar tüm değer zincirinde net sıfır operasyona ulaşmayı hedefleyen Vodafone, hem kendi operasyonlarında iklim krizinin etkilerini en aza indiriyor, hem de dijital altyapısı ve IoT çözümleriyle müşterilerinin karbon ayak izlerini azaltmasına destek oluyor. Son olarak WWF Türkiye ve Habitat Derneği işbirliğiyle “Dünya İçin Lazım” projesini hayata geçiren Vodafone, bu kapsamda önümüzdeki 1 yılda 15 ton elektronik atığı dönüştürmeyi ve 60 bin kişiye doğa eğitimi vermeyi hedefliyor. Projede şu ana kadar 3,5 ton e-atık toplandı, doğa eğitimleriyle 39 bini aşkın kişiye ulaşıldı. Projeye destek veren gönüllü sayısı ise 232 oldu.
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy şunları söyledi:
“Vodafone olarak, 2026’da Türkiye’deki 20’nci yılımızı kutlayacak olmanın gurur ve heyecanı içindeyiz. Türkiye’nin en büyük uluslararası doğrudan yatırımlarından birine imza atarak çıktığımız bu yolda ülkemiz için değer yaratma odağımızı ilk günden beri güçlü bir şekilde sürdürüyoruz. Bu odakla bugüne kadar yaptığımız toplam yatırımın reel değeri 480 milyar TL’yi aştı. Bu yıl gerçekleşen 5G yetkilendirme ihalesi için yaptığımız yatırımla Türkiye’ye 2025 yılında yapılan en büyük üçüncü uluslararası doğrudan yatırıma imza attık. Vodafone’un 5 kıtadaki 5G deneyiminden aldığımız güç ve Türkiye’de yaptığımız tüm bu yatırım ve hazırlıklarla 5G’ye hazırız. 5G’ye geçiş sürecinin iyi işleyen bir sabit genişbant politikası ve eşit altyapı erişimiyle desteklenmesinin de sektörümüzde adil rekabetin tesisi ve en yeni teknolojilerin tüketicilere en iyi şekilde ulaşması için kritik olduğuna yürekten inanıyoruz. 5G’li yeni döneme altyapının yanı sıra müşteri memnuniyetinde de güçlü bir hazırlıkla giriyoruz. Yapay zekâ tabanlı Şebeke Kalite Endeksi modeliyle şebeke kaynaklı müşteri şikâyetlerinde 2025’te bir önceki yıla göre %35 iyileşme kaydettik. Türkiye’de 5 yıldır en düşük müşteri kaybına sahip operatör olmayı sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yıl başlattığımız Memnuniyet Merkezi programı kapsamında yürüttüğümüz çalışmalarla müşteri deneyiminde önemli iyileşmeler sağladık. Geçtiğimiz yıldan bu yana müşteri memnuniyeti anketlerimizde 8 puanlık bir artış görüyoruz. 5G ile hızlanacak dijital devrimin olmazsa olmaz unsurlarından biri de veri merkezleri. DAMAC Digital ortaklığıyla İzmir’de kurduğumuz ve toplam 100 milyon dolar yatırım tutarına ulaşacak veri merkezimizi önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde açmayı planlıyoruz. 2026 bizim için 5G yılı olacak. Global tecrübemiz, yerel uygulama gücümüz, sağlam altyapımız ve müşteri deneyimine yönelik yenilikçi uygulamalarımızla 5G’li yeni döneme dünden hazırız.”
Gün boyu çalışırken AirPods Pro 3 Arka Plan Sesleri özelliğini kullanmak, üretkenliğimi artıran en önemli rutinlerden biri haline geldi. Apple’ın kulaklık teknolojisi her geçen gün gelişse de, iOS işletim sisteminin derinliklerinde saklı kalan bazı araçlar, donanımın performansını zirveye taşıyabiliyor. İşte benim günlük çalışma düzenimin vazgeçilmezi olan o gizli özellik.
AirPods Pro 3 Arka Plan Sesleri ve Çalışma Düzeni
AirPods Pro 3’ü yaklaşık üç aydır aktif olarak kullanıyorum ve son güncellemelerle birlikte deneyimim çok daha iyi bir noktaya ulaştı. Özellikle ilk başlarda yaşadığım uyum sorunlarının çözülmesiyle birlikte, ürünün sunduğu teknolojik avantajlara tam anlamıyla odaklanabildim. Ancak benim için asıl oyun değiştirici, donanımın ötesinde yazılımsal bir destek oldu.
Aktif Gürültü Engelleme (ANC) özelliği her zamankinden daha iyi çalışıyor. Evde koşturan bir çocuk veya kalabalık bir kafedeki uğultu olsun, çalışırken odaklanmamı engelleyen pek çok dış etken mevcut. Geçmişte bu gürültüleri bastırmak için üçüncü taraf beyaz gürültü uygulamaları kullanırdım. Ancak son bir yıldır, iOS’un yerleşik ve az bilinen bir özelliğini keşfettim.
Bu özellik, Apple’ın Erişilebilirlik ayarları altına gizlediği “Arka Plan Sesleri” aracıdır. Yıllardır var olan bu özellik, son dönemde yapılan iyileştirmelerle birlikte AirPods Pro 3 ile muazzam bir uyum yakaladı. Özellikle odaklanma sorunu yaşayanlar için bu ikili, dış dünyadan tamamen kopmanızı sağlıyor.
Kişiselleştirilebilir Odaklanma Deneyimi
iOS 18 ile gelen “Ateş” sesi benim favorim olsa da, seçenekler bununla sınırlı değil. Kontrol Merkezi üzerinden kolayca açıp kapatabildiğim bu özellik, ANC ile birleştiğinde dış sesleri tamamen izole ediyor. Bu sayede çalışma ortamım neresi olursa olsun, kendi sessiz balonumu oluşturabiliyorum.
Ayrıca, iOS 26 güncellemesiyle birlikte sisteme “Çatıya Vuran Yağmur” gibi yeni ses seçenekleri eklendi. Üstelik artık seslerin frekans dengesini (EQ) kendi zevkinize göre ayarlamanız da mümkün. Bu küçük ama etkili araçlar, teknolojiyi sadece bir tüketim aracı olmaktan çıkarıp, verimliliğimizi artıran bir yardımcıya dönüştürüyor.
Halo ve Destiny serilerinin yaratıcısı Bungie, bir süredir ertelemelerle gündeme gelen extraction shooter oyunu Marathon için nihayet somut adımlar attı. Stüdyo, bugün yayınladığı 23 dakikalık Vision of Marathon videosuyla oyunun yeni vizyonunu, fiyat politikasını ve en önemlisi çıkış penceresini oyuncularla paylaştı.
Marathon çıkış tarihi ne zaman?
Nisan ayındaki alfa testlerinden gelen geri bildirimler sonrası süresiz ertelenen oyun için yeni takvim belirlendi. Bungie, Marathon çıkış tarihi olarak Mart 2026 dönemini hedeflediklerini duyurdu. Oyun; PC (Steam), PlayStation 5 ve Xbox Series X/S platformlarında eş zamanlı olarak piyasaya sürülecek.
Fiyatı rekabetçi olacak: 39.99 dolar
Oyunun fiyatlandırma stratejisi de netleşti. Bungie, Marathon için hedef fiyatın 39.99 dolar olduğunu açıkladı. Bu fiyat etiketi, yakın zamanda çıkan ve büyük başarı yakalayan rakibi Arc Raiders ile benzer bir seviyede konumlanmasını sağlıyor. Ayrıca stüdyo, haritalar ve etkinlikler gibi tüm oynanış güncellemelerinin yıl boyunca oyunculara sunulacağını belirtti.
Karanlık atmosfer ve Pay-to-Win yok garantisi
Yayınlanan yeni oynanış görüntüleri, oyunun atmosferinin karanlık, cesur ve gerçekçi bir tona büründüğünü gösteriyor. Tau Ceti IV gezegeninde geçen yapımda gerçekçi hava koşulları, gelişmiş çevre hikayeciliği ve görsel iyileştirmeler dikkat çekiyor. Ayrıca şu özellikler de doğrulandı:
Yakınlık Sohbeti (Proximity Chat): Rakiplerle veya takım arkadaşlarıyla sesli iletişim.
Solo Queue: Tek tabanca takılmak isteyenler için özel eşleşme sırası.
Süresiz Biletler: Battle Pass süresi dolmayacak, oyuncular istedikleri zaman tamamlayabilecek.
Adil Oyun: Stüdyo, pay-to-win mekaniklerinin asla oyunda olmayacağının garantisini verdi.
Bungie, Ocak ayında yeni bir güncelleme daha paylaşacaklarını belirtti. Peki, Bungie’nin yeni oyunu Marathon ve belirlenen 40 dolarlık fiyat etiketi hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!
Disney ve yapay zeka devi OpenAI arasında geçtiğimiz hafta imzalanan stratejik ortaklık, teknoloji dünyasında büyük ses getirmişti. Ancak Disney CEO’su Bob Iger, CNBC kanalına verdiği demeçte bu anlaşmanın detaylarına dair oldukça kritik ve daha önce bilinmeyen bir bilgiyi paylaştı. Iger’ın açıklamalarına göre, üç yıllık lisans anlaşmasının yalnızca ilk yılı OpenAI’a özel olacak. Yani Disney, bu bir yıllık “münhasırlık” süresinin ardından kapılarını diğer yapay zeka şirketlerine de açarak benzer anlaşmalar yapabilecek.
Sora’ya Disney karakterleri geliyor: OpenAI ile dev iş birliği detayları
Bu dev anlaşma, OpenAI’ın geliştirdiği video oluşturma aracı Sora için devasa bir içerik kütüphanesinin kullanım hakkını kapsıyor. Kullanıcılar, Disney, Marvel, Pixar ve Star Wars evrenlerinden 200’den fazla ikonik karakteri kullanarak Sora üzerinde yasal olarak içerik üretebilecekler. Şu an için bu karakterleri kullanma iznine sahip olan tek yapay zeka platformu OpenAI. Bu durum, şirkete rakipleri karşısında içerik zenginliği açısından çok büyük bir avantaj sağlıyor.
Eğlence sektörünün devi için bu hamle, aslında üretken yapay zeka ile şirketin sahip olduğu fikri mülkiyet haklarının nasıl bir araya geleceğini test etme amacı taşıyor. Disney, OpenAI ile olan ortaklığın nasıl ilerlediğini gözlemleyerek gelecekteki stratejileri için bir yol haritası çizmeyi planlıyor. Bir yıllık özel süre dolduğunda, şirket piyasadaki diğer yapay zeka firmalarıyla da masaya oturma özgürlüğüne kavuşacak.
Bob Iger, teknolojinin hızlı ilerleyişine dair bakış açısını da net bir şekilde ortaya koydu. Hiçbir neslin teknolojik ilerlemenin önünde duramadığını belirten Iger, kendilerinin de bunu denemeye niyeti olmadığını vurguladı. CEO, mevcut iş modellerini bozsa veya değiştirse bile teknolojik değişimlere ayak uydurmaları gerektiğine inandıklarını ifade etti.
OpenAI ile Disney, yapay zeka alanında kapsamlı bir iş birliğine gitmeye hazırlanıyor.
Öte yandan, Disney’in OpenAI ile anlaşmasını duyurduğu gün dikkat çekici bir gelişme daha yaşandı. Şirket, teknoloji devi Google’a telif haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle resmi bir ihtarname gönderdi. Google, Disney’in iddialarını şu aşamada ne doğruladı ne de yalanladı ancak şirketle bu konuda iletişime geçeceklerini belirtti. Bu durum, Disney’in lisanssız kullanımlara karşı ne kadar sert bir tavır takındığını ve lisanslı iş birliklerine verdiği önemi gösteriyor.
Google, Disney'in telif hakkı ihtarnamesi üzerine yapay zeka aracı Veo ile üretilen videoları kaldırdı. Detaylar haberimizde.
Yapay zeka teknolojilerinin telif hakları ve yaratıcı endüstrilerle olan bu hızlı entegrasyonu hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Sizce sevilen film karakterlerinin yapay zeka tarafından oluşturulan videolarda kullanılması doğru bir adım mı?
Apple’ın yapay zekâ (AI) stratejisi konusunda yılın başlarında eleştirilere maruz kalması ve hisselerinin düşüş yaşaması, sonrasında tam tersi bir etki yarattı. AI ticareti üzerindeki harcama ve yatırım sorgulamaları artarken, Apple’ın bu konudaki yavaş ve dikkatli temposu bir zayıflıktan güce dönüştü ve bu durum hisse senedi piyasasında kendini gösterdi.
Apple hisseleri değer kazandı
2025 yılının ilk altı ayında Apple, hisselerinin %18 düşmesiyle “Muhteşem Yedili” teknoloji devleri arasında en kötü performansı gösteren ikinci şirket olmuştu. Ancak bu trend daha sonra tamamen değişti.
Apple’ın hisseleri bu süreden sonra %35 fırlarken, AI’ın gözdeleri olan Meta Platforms Inc. ve Microsoft Corp. zarara girmiş, hatta Nvidia Corp.’un performansı bile Apple’ın gerisinde kaldı. Bu zaman diliminde S&P 500 Endeksi %10, teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100 Endeksi ise %13 yükseldi.
Portföy yöneticisi John Barr, Apple’ın rakiplerinin aksine “mantıklarını koruyarak ve harcamalarını kontrol altında tutarak” hareket etmelerinin takdire şayan olduğunu belirtti.
Huawei yaptığı duyurularla birlikte Huawei Mate 80 serisi için büyük HarmonyOS 6.0.0.120 güncellemesini yayınladı.
Bu durumun sonucu olarak, Apple’ın piyasa değeri şu anda 4.1 trilyon dolara ulaşmış ve S&P 500’deki en büyük ikinci ağırlığa sahip olarak Microsoft’u geride bıraktı ve Nvidia’ya yaklaştı.
Bu değişim, piyasanın, Büyük Teknoloji şirketlerinin AI geliştirmeye harcadığı yüz milyarlarca doları sorgulamaya başlamasını ve aynı zamanda Apple’ın, bu teknoloji kitlesel kullanıma hazır olduğunda bundan faydalanacak şekilde konumlanmasını yansıtıyor.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.
Türkiye otomobil pazarında dengeler değişiyor ve efsaneleşen Volkswagen Polo satışı durdurulma riskiyle karşı karşıya kaldı. Volkswagen Binek Araç Genel Müdürü Giovanni Gino Bottaro, konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bottaro, maliyetlerin aşırı yükseldiğini vurguladı.
Volkswagen Polo satışı neden tehlikede?
Avrupa Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşması olmayan ülkelerden gelen araçlara yeni gümrük tarifesi uygulandı. Bu düzenleme 22 Kasım tarihinde resmen yürürlüğe girdi. Ek gümrük vergileri özellikle Volkswagen Polo modelini derinden etkiledi.
Giovanni Gino Bottaro, bu konuda çözüm aradıklarını belirtti. Ancak lojistik maliyetler ve ek yükümlülükler aracı rekabet dışına itiyor. Yönetici, çözüm bulunamaması halinde 50 yıllık ikonik modelin satışını durdurmak zorunda kalacaklarını söyledi.
Fiyatlar Tiguan seviyesine ulaştı
Ek vergiler aracın fiyatını inanılmaz boyutlara taşıdı. Bottaro, Polo’nun fiyatının neredeyse Tiguan seviyesine çıktığını ifade etti. Ayrıca bu fiyatlarla aracın pazarda rekabet etmesi imkansız hale geliyor. Türkiye, Volkswagen için Avrupa’daki en büyük 5. pazar konumunda bulunuyor. Bu nedenle yaşanan kayıp üreticiyi de memnun etmiyor.
Elektrikli modeller boşluğu dolduracak
Marka, Polo’nun olası kaybını yeni modellerle telafi etmeyi planlıyor. Bottaro, ID Polo ve ID Cross modellerinin 2026 yılı sonunda satışa çıkacağını duyurdu. Bu elektrikli araçlar Polo’nun bıraktığı boşluğu dolduracak. Ayrıca şirket şu anda bu yeni modellerin fiyat çalışmalarını yürütüyor.
Passat ve Jetta Türkiye’ye gelecek mi?
Volkswagen, Çin pazarında 29 yıldır liderliğini koruyor. Üretim Asya pazarına yönelik devam ediyor. Ancak Passat ve Jetta modelleri için Türkiye kapıları henüz açılmadı. Bottaro, sertifika şartları sağlanmadığı sürece bu araçların Türkiye pazarına giremeyeceğini vurguladı.
Merriam-Webster sözlüğü, dijital dünyadaki büyük bir değişimi işaret ederek 2025 Yılın Kelimesi olarak “Slop” ifadesini seçtiğini duyurdu. Bu seçim, yapay zeka teknolojisinin internette yarattığı düşük kaliteli içerik selinin artık kültürel bir fenomen haline geldiğini gösteriyor. Sözlük bu kelimeyi, genellikle yapay zeka araçlarıyla ve büyük miktarlarda üretilen, niteliksiz dijital içerik olarak tanımlıyor.
İnterneti saran kalitesiz içeriklerin artık bir adı var: Slop nedir?
Sözlük editörleri bu kararı verirken, kullanıcıların internette karşılaştıkları sahte veya özensiz içeriklere yönelik artan arama hacimlerini ve kullanımdaki yaygınlığı temel aldı. Merriam-Webster başkanı Greg Barlow, bu terimin teknolojinin hem büyüleyici hem de can sıkıcı yanlarını yansıttığını belirtiyor. İnsanlar artık arama sonuçlarında veya sosyal medyada karşılarına çıkan bu tarz içerikleri tanımlamak için ortak bir dile ihtiyaç duyuyor.
Kelimenin kökeni aslında oldukça eskiye dayanıyor. 1700’lerde yumuşak çamur, 1800’lerde ise domuzlara verilen yemek artıkları anlamında kullanılan “Slop”, günümüzde dijital dünyadaki istenmeyen ve değersiz ürünleri ifade etmek için evrildi. Bu durum, “spam” kelimesinin istenmeyen e-postalar için kullanılmaya başlanmasına benzer bir süreci işaret ediyor.
GNOME, eklenti mağazasında yapay zeka ile üretilen niteliksiz kodları yasakladı. Yeni yasağın detayları haberimizde.
Bağımsız araştırmacılar, bu terimin yapay zekaya karşı korku dolu değil, daha çok alaycı ve küçümseyici bir ton taşıdığına dikkat çekiyor. “Slop”, yapay zekanın insan yaratıcılığının yerini alma konusundaki başarısız ve ruhsuz denemelerine verilen bir cevap niteliği taşıyor. Özellikle 2024 ve 2025 yıllarında artan yapay zeka videoları, hatalı reklam görselleri ve sahte haberler bu tanımın yaygınlaşmasını sağladı.
Elbette uzmanlar, yapay zeka ile üretilen her içeriğin bu kategoriye girmediğini belirtiyor. Ayrım noktası niyet ve kalitede yatıyor. Eğer yapay zeka bir işi daha iyi hale getirmek için kullanılıyorsa olumlu bir araç olarak görülüyor; ancak zahmetsizce ve özensizce, sadece içerik üretmiş olmak için kullanıldığında “Slop” etiketi yapıştırılıyor.
Starcloud girişimi, yörüngede bir yapay zeka modelini eğitmeyi başardı.
İnternette gezinirken sizin de karşınıza anlamsız veya kalitesiz olduğu belli olan bu tarz içerikler sıkça çıkıyor mu; dijital dünyayı saran bu durum hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Yeni bir akıllı telefon almayı planlıyor ve daha iyi özelliklere daha uygun fiyata ulaşmayı umuyorsanız, planlarınızı tekrar gözden geçirmeniz gerekebilir. Sektörden gelen son raporlar, 2026 yılında telefon fiyatları konusunda tüketicileri üzecek veriler ortaya koydu. Önümüzdeki dönemde cihazların hem daha pahalı olması hem de donanım açısından beklenen sıçramayı yapamaması öngörülüyor.
Telefon Fiyatları Neden Yükseliyor?
Counterpoint Research tarafından yayınlanan yeni verilere göre, küresel akıllı telefon sevkiyatlarının artan bellek maliyetleri nedeniyle 2026 yılında %2,1 oranında düşmesi bekleniyor. Ancak tüketiciler için asıl büyük sorun, cihazların etiket fiyatlarında yaşanacak değişim. Araştırma şirketi, telefonların ortalama satış fiyatlarının yıllık bazda %6,9 oranında artacağını belirtiyor; bu oran, daha önceki tahminlerin neredeyse iki katı.
Bu artışın arkasındaki temel neden ise DRAM (Bellek) krizi. Telefonunuzun çoklu görevleri yerine getirmesini, oyunları akıcı oynatmasını sağlayan belleklerin fiyatları hızla artıyor. Bunun sebebi ise büyük teknoloji şirketlerinin yapay zeka (AI) veri merkezlerini beslemek için küresel bellek stoklarına yoğun talep göstermesi.
Raporlara göre DRAM fiyat artışları şimdiden üretim maliyetlerini ciddi oranda etkiledi:
Fiyatların artması yetmezmiş gibi, telefon üreticilerinin maliyetleri dengelemek için donanım özelliklerinden kısması da gündemde. Analistler, 2026 yılında piyasaya sürülecek telefonların, 2025 modellerine kıyasla daha az RAM ile gelebileceği konusunda uyarıyor.
Bu durum, üst segmentte 16 GB RAM’in neredeyse yok olmasına, 12 GB ve 8 GB modellerin ise daha nadir hale gelmesine yol açabilir. Birçok markanın amiral gemisi modelleri için sessizce 8 GB RAM standardına geri döneceği, bütçe dostu telefonların ise mütevazı bir 4 GB RAM ile yetinmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Apple ve Samsung gibi devlerin bu fırtınayı atlatmak için daha güçlü bir konumda olduğu belirtilse de, özellikle fiyat/performans odaklı Çinli üreticiler için zorlu bir yıl olacak.
Özetle, eğer mevcut telefonunuz hala sorunsuz çalışıyorsa, sadece “yeni” olduğu için bir sonraki modele geçmek yerine, doğru fırsatı beklemek veya cihazınızı bir süre daha kullanmak en mantıklı karar olabilir.