Anadolu Rock deyince akla gelen ilk isim olan Erkin Koray bugün sosyal medyanın gündemine oturdu. Özgün çalışmaları, doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla tüm dünyada saygınlık oluşturan müzisyen, telif konusuyla gündeme geldi.
Geçmişte de telif hakları konusunda çokça kez hassasiyet ve mağduriyetini dile getiren Erkin Koray bugün isyan etti. Instagram hesabı üzerinden paylaştığı “Uyarı” başlıklı fotoğrafın altında haklarını çiğneyen internet kullanıcılarına öfkesini aktardı.
Müzik akışı hizmetleri, geçtiğimiz günlerde Müzik Modernizasyon Yasası kapsamında oluşturulan bir kuruluşa tahakkuk eden 'tarihi benzersiz' telif ücreti olarak toplam 424.384.787 dolar ödeme yaptı.
Erkin Koray: Size bir uyarım var!
Ünlü müzisyen Erkin Koray, YouTube gibi mecralarda müziklerini paylaşan kişilere karşı sert bir uyarı yaptı. Belirlenen tarihe kadar şarkılar silinmediği takdirde ise soluğu mahkemede alacağını söyledi. Ayriyeten izinsiz ve hukuk dışı bir şekilde plak ve albümlerini yayınlayan kişilere de dava açacağını ekledi.
https://www.instagram.com/p/CPmf3keHhM-/
Koray’ın Instagram üzerinden yaptığı açıklama metninin tamamı şöyle:
“YouTube veya benzeri ortamlarda benim müziklerimi öyle kafalarına estiği gibi koyan kişiler: Size bir uyarım var! Bundan sonra ekibim koyduğunuz videoları rapor edecek. Bilginize sunarım! Sakın, ‘Ekmek param‘ filan gibi saçma sapan savlarla gelmeyin. ‘Benim ekmeğimi ve emeğimi çalıp yemek mi senin ekmek paran oluyor?’ diye sorarım ben de o zaman!
Bugün 2 Haziran Çarşamba. Size 4 gün müsaade… 7 Haziran Pazartesi günü başlanacak. Saçmalıklarınız yeter! Ayrıca son yıllarda, tamamen hukuksuz bir şekilde çıkan LP’lerin sahiplerini de mahkemeye vereceğim. Kim olursa olsun! Bundan da haberiniz olsun. Da… ‘Demedi’ demeyin sonra…”
Peki ya siz Erkin Koray tarafından paylaşılan bu uyarı metni ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.
FBI, dünyanın en büyük et tedarikçisi olan JBS S.A.’ya yönelik gerçekleştirilen siber saldırının faalini açıkladı. FBI’ya göre saldırı, Rus hacker grubu REvil tarafından organize edildi.
FBI, dünyadaki et üretiminin beşte birini gerçekleştiren JBS’e yapılan son saldırının arkasında Sodinokibi olarak da bilinen REvil’in olduğunu söyledi. Gelişme, Beyaz Saray basın sekreteri yardımcısı Karine Jean–Pierre‘in saldırının büyük olasılık Rusya merkezli bir örgütün işi olduğunu belirten açıklamasının ardından geldi.
“JBS saldırısını REvil ve Sodinokibi‘ye bağladık ve tehdit aktörlerini adalete tespit etmek için özenle çalışıyoruz. Risk ve sonuçları empoze etmeye ve siber aktörleri sorumlu tutmaya yönelik çabalarımıza odaklanmaya devam ediyoruz.”
Hafta sonu boyunca yaşanan siber ihlaller nedeniyle başta ABD olmak üzere şirketin Kanada ve Avustralya‘daki bazı operasyonları sekteye uğradı. Ancak şirketin Güney Amerika’daki operasyonlarında herhangi bir aksama olmaması ilginç karşılandı.
Beyaz Saray geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden‘ın iki hafta içinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceği zaman siber saldırılar konusunu gündeme getireceğini söyledi. Basın sekreteri Jen Psaki de sorumlu devletlerin fidye yazılımı suçlularını barındıramayacağını söyledi.
REvil daha önce Apple ve Acer gibi şirketlerine gerçekleştirilen fidye yazılımları saldırılarının yanı sıra, geçen yılki Travelex saldırısına da karışmıştı. Ancak JBS‘e yapılan saldırının çok daha büyük etkileri olabilir. Zira dünyanın en büyük et işletmecisi olan şirket ABD’deki fabrikalarında kapatmaya gitmişti.
Kripto para piyasalarına adeta kaos hakim . Sadece birkaç hafta içinde rekor üstüne rekor kırarak 62 bin dolara çıkan Bitcoin, ani bir çöküşle 34 bin dolara kadar geriledi. Elon Musk ve Çin’den gelen bazı açıklamalardan kaynaklanan bu durum, diğer para birimlerini de olumsuz etkiledi.
Yatırımcılar korku içerisinde neler olacağını beklerken, kripto ustası olarak bilinen Peter Brandt olabilecek en kötü senaryoyu takipçileriyle paylaştı.
Espri olarak hayatımıza giren Dogecoin, müzik festivali oluyor. Elon Musk, Twitter'dan desteklediğini açıkladı.
En kötü Bitcoin senaryosunda neler yaşanacak?
Kendisine sık sık sorulan Bitcoin‘in geleceği hakkında yorumlarını paylaşan ünlü analist, tahminleriyle tüm dikkatleri üzerine çekti. Brandt’e göre, şu an da 39 bin dolardan işlem gören popüler kripto para birimi, 21 bin dolara kadar düşebilir. Hali hazırda yüzde 41 değer kaybeden Bitcoin, bu senaryoda 2018 seviyelerine kadar gerilemiş olacak.
Pek çok yatırımcı için iflas anlamına gelen bu durum, diğer kripto para birimlerini de olumsuz etkileyebilir. Ancak Brandt, tüm yorumlarına rağmen umutlu.
Usta yatırımcıya göre 14 Nisan’daki zirveden bu yana yüzde 30 değer kaybeden popüler kripto para birimi, piyasada “yeniden doldurmak” olarak bilinen şeyi yapıyor. Yine de takipçilerini uyaran Brandt, kimsenin kaybetmeyi göze alamayacağı parayı yatırmaması gerektiğini dile getirdi.
Bir süredir durgun olan 36 bin dolar seviyesinden işlem görüyordu. Güne yükselişle başlayan popüler kripto para birimi, 40 bin dolar barajını aşarak bir kez daha yatırımcılarına güven vaat etti.
iPhone 13 serisi akıllı telefonlar hakkında yeni gelişmeler ortaya çıkmaya devam ediyor. Apple’ın yeni akıllı telefon serisi bu yaz sonunda gelecek. Diğer tüm serilerde olduğu gibi yine yeni modeller oldukça ilgi uyandırıyor. Son seride şirket özellikle pil iyileştirmelerine gidecek. Şimdi ise yeni bir özellik daha ortaya çıktı.
Merakla beklenen iPhone 13 serisi hakkında önemli bir detay daha sızdırıldı. İddialar doğruysa iPhone 13 bataryası ile yüzleri güldürecek.
iPhone 13 1 TB dahili depolama ile geliyor
Serinin iPhone 13 Pro ve iPhone 13 Pro Max modelleri 1 TB dahili depolama seçenekleriyle gelecek. Bununla birlikte, Wedbush analisti Daniel Ives, serinin tüm modellerinde LiDAR özelliği olacağını söyledi.
Ives, Mart ayında iPhone 13’ün 1 TB depolama seçenekleriyle geleceği yönündeki tahminiyle manşetlere çıkmıştı. Teknoloji analisti Jon Prosser de daha önce 1 TB’lık iPhone’dan bahsetmişti.
Şu anda iPhone’larda en yüksek depolama seçeneği 512 GB. Yani 1 TB bunun neredeyse iki katı. Böylece, iPhone serisi hem 1 TB hem de 2 TB seçeneklere sahip iPad Pro ile daha çok eşitlik yakalayacak.
Apple, iPhone 12 ile ProRaw teknolojisini tanıtmıştı. Bu özellik, RAW görüntülerini iPhone görüntü işleme ile birleştiren yeni bir format. ProRAW dosyaları, tipik HEIF veya JPEG dosyalarından 10 ila 12 kat daha büyük olabiliyor. Bu şekilde fotoğrafçılar gibi profesyonel kullanıcılar için 1 TB iPhone seçeneği ilgi çekici olacaktır.
Ayrıca Ives bir konuyu daha teyit etti. iPhone 13 Mini’den iPhone 13 Pro Max’e kadar serinin tüm modellerinde LiDAR sensörleri bulunacak. Bu sensör arka kamerada yer alacak. LiDAR’ın kullanım durumu mevcut haliyle oldukça sınırlı. Kullanıcılar, yalnızca düşük ışıklı fotoğrafçılıkta ve artırılmış gerçeklik (AR) için kullanıyor.
Apple, son birkaç yılda AR’ye daha fazla odaklanıyor. LiDAR’ın tüm iPhone modellerine genişletilmesi Apple’ın AR’yi ve gerekli temel teknolojiyi daha yaygın hale getirme planının bir parçası.
Apple hayranlarının merakla beklediği Dünya Çapında Geliştirici Konferansı (WWDC2021) için geri sayım başladı. Apple ekosistemine gelecek heyecan verici yeni güncellemelerin ve ürünlerin açıklanması beklenen etkinlikte deneyimli analistlere göre ABD’li şirket, kullanıcıların merakla beklediği Macbook Pro modelleri için de bir sürpriz yapacak.
Uzun süredir gündemde olan Macbook Pro‘lar ile ilgili bugüne kadar birçok iddia ortaya atıldı. Hatta geçtiğimiz haftalarda cihazların 2022 yılına ertelendiği iddiası kısa sürede gündem olmayı başarmıştı. Ancak daha sonra gelen raporlara göre bu iddianın gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı.
Apple'ın piyasaya sürmeye hazırlandığı yeni nesil Macbook Pro modelleri için WWDC 2021 iddiası kısa sürede gündem oldu.
Yenilenmiş Macbook Pro’lar bu etkinlikte tanıtılacak
Deneyimli analist Daniel Ives‘a göre Apple, 14 inç ve 16 inç yenilenmiş Macbook Pro modellerini WWDC 2021 etkinliğinde kullanıcılar ile buluşturacak. Apple silikon işlemcisi ile gelmesi beklenen bu modeller mevcut Macbook Pro modellerine göre ciddi donanımsal yeniliklere sahip olacak.
Analist Daniel Ives’ın bu açıklaması, daha önce Blooomberg’ten Mark Gurman‘ın ortaya attığı iddia ile benzer yönde. O dönem yeni Macbook Pro modellerinin 2022 yılına ertelendiği iddiaları ortalarda dolaşırken, Mark Gurman ise bugüne kadar duyurulması beklenen en güçlü Macbook Pro modellerinin 2021 yılının yaz aylarında tanıtılacağını ifade etmişti.
Yenilenmiş Macbook Pro modelleri daha önce ortaya çıkan bilgilere göre, Touch Bar‘ın kaldırılması, HDMI bağlantı noktası ve MagSafe teknolojisinin geri dönüşü, SD kart yuvası gibi yenilikler ile gelecek. Diğer yandan bu cihazların Mini LED ekran ile gelmesi bekleniyor. RAM tarafında da kullanıcıları bir hayli memnun etmesi beklenen yeni modeller, isteğe göre 64 GB’a kadar yükseltilebilen belleğe sahip olacak. Büyük merak konusu olan işlemci tarafında da gelen bilgilere göre M2 yonga seti kullanılacak.
Yenilenmiş 14 inç ve 16 inç Macbook Pro modelleri için ortaya çıkan tüm bilgiler şimdilik bu kadar. Ancak bu özelliklerin henüz netleşmediğini söyleyelim. Bu nedenle Apple’dan gelecek resmi açıklamayı beklemek daha sağlıklı olacaktır.
Koronavirüs ile mücadele kapsamında sıkı denetimlerin uygulandığı bu dönemde, herkes gibi dünyanın önde gelen şirketleri de evden çalışıyor. Hatta Facebook gibi bazı şirketler daha önce çalışanlarına pandemi bitse dahi yöneticilerden izin aldıkları sürece sonsuza kadar evden çalışabileceklerine dair bir bildiri göndermişti.
Bu dönemde evden çalışan şirketlerden biri de Apple. Ancak şirket, evden çalışma konusunda Facebook ile aynı görüşe sahip değil. Bunun üzerinde şirket CEO‘su Tim Cook, tüm Apple çalışanlarına ofise geri dönmeleri gerektiğini ifade eden bir mail gönderdi. İşte detaylar.
Apple'ın App Store gelirleri ortaya çıktı. Şirketin 2020 yılında mağazadan elde ettiği para dudak uçuklattı. İşte o rakamlar
Apple çalışanları haftanın üç günü ofiste olacak
Şirket CEO’su Tim Cook, Çarşamba günü şirket çalışanlarına aldıkları karar ile ilgili gönderdiği mailde, ” Birçoğumuz evden çalışırken başardığımız her şeye rağmen geçen yıl bizim için çok önemli bir eksik vardı, birbirimiz. Her ne kadar yaptığımız görüntülü konferans görüşmeleri aramızdaki mesafeyi azaltsa da bu hiçbir zaman bir arada olmamızın yerini tutmadı. ” ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine tüm Apple çalışanları Eylül ayından itibaren haftanın 3 günüofise dönecek. Şirket, pandemi döneminde çalışanlarından Çarşamba ve Cuma günleri uzaktan çalışma seçeneğiyle Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri ofise gelmelerini istiyor. Diğer yandan sürekli yüz yüze çalışması gereken bazı ekipler için ise haftanın 4 ya da 5 günü ofise gelmek zorunlu olacak.
Öte yandan Tim Cook gönderdiği mailde bir başka detaya da değindi. Şirket aldıkları yeni karar neticesinde bundan böyle çalışanlar, yılda 2 haftaya kadar yöneticilerinden onay almak koşulu ile uzaktan çalışma imkanına da sahip olacak. Bu karar, pandemi bitse dahi geçerliliğini kaybetmeyecek.
Mailde bu karar sonrası çalışanları ile bir araya geleceği için oldukça heyecanlı olduğunu da belirten Tim Cook ve şirketin aldığı bu kararda ABD’deki aşılama çalışmalarının sona doğru gelmesinin etkili olduğu düşünülüyor.
NASA Dünyamızın komşu gezegeni Venüs için yeni bir misyonu başlatacak. ABD Havacılık ve Uzay Ajansı 30 yılı aşkın bir sürenin ardından gezegene gidecek. Güneş Sisteminin en sıcak gezegenine iki uzay aracı gönderecek. Bu görevlerle bilim insanları, Venüs’ün atmosferini ve jeolojik özelliklerini inceleyecek.
Bilim insanları, bir Venüs gününün 243 Dünya gününe eşit olduğunu hesapladı. California Üniversitesi araştırmacıları gezegen hakkında yeni bilgiler topladı.
Rota bu kez Mars değil, Venüs
İki robot araç DAVINCI+ ve VERITAS, önümüzdeki birkaç yıl içinde kozmik cehenneme doğru yola çıkacak. NASA, misyonların 2028 ile 2030 yılları arasında başlayacağını duyurdu. DAVINCI+’ı 2029 yılında fırlatacaklarını açıkladılar.
Venüs, Güneş Sisteminde Güneş’e en yakın ikinci gezegen. Aynı zamanda Dünyamızın da komşusu. Ancak Dünya ile arasında büyük farklar var. Örneğin, bir kurşunu bile eritecek kadar yüksek sıcaklıklara (471°C) sahip. Bilim insanlarına göre, atmosferden gelen Güneş ışınlarının çıkmasına izin vermediği için bu kadar sıcak. Ama hâlâ bilinmeyen çok fazla şey var…
Dünyamızdan daha küçük olan Venüs’ün atmosferindeki bulutlar karbondioksit ve sülfürik asit damlacıklarından oluşuyor. NASA, DAVINCI+’ın Venüs gezegeninin yoğun, sera atmosferinin bileşimini ölçeceğini duyurdu. Bununla birlikte, VERITAS’ın ise jeolojik tarihini belirlemeye yardımcı olmak için gezegenin yüzeyini yörüngeden haritalandıracağını açıkladı.
DAVINCI+, iniş sondası ve uzay aracından oluşacak. Aracın Venüs’te “tesserae” adı verilen benzersiz jeolojik özelliklerin ilk yüksek çözünürlüklü görüntülerini getirmesini de bekliyorlar. Bilim insanları, bu özelliklerin Dünya kıtalarıyla karşılaştırılabileceğini düşünüyor. Ayrıca Venüs’ün levha tektoniğine sahip olduğunu öne sürüyorlar.
Venüs bir zamanlar yaşam için potansiyel uygun okyanuslara sahip olabilir.
NASA, uzun yıllardır Mars misyonlarına önem verip Venüs’ü arka plana atarken birçok bilim insanının eleştirisini almıştı.
Çinli telefon üreticisi OPPO geçtiğimiz aylarda yerli üretim hareketine destek olarak Türkiye fabrikasını faaliyete geçirdi. Bu fabrikada üretilen telefonlardan olan OPPO Reno 5 Lite kutusundan çıkıyor.
6,4 inç AMOLED ekrana sahip Reno5 Lite, 2400 x 1080 piksel çözünürlük kalitesi sunuyor. Gücünü Mediatek Helio P95 işlemciden alan cihaz 8 GB RAM, 128 GB depolama alanı ve 256 GB’a kadar genişletilebilir microSD kart girişiyle destekleniyor.
Fotoğraf ve video özellikleriyle dikkatleri üzerinde toplayan OPPO, 48 Megapiksel çözünürlüğünde dörtlü arka kamerayla geldi. Reno5 Lite kullanıcılarına 8 Megapiksel ultra geniş açılı kamera sunarken, aynı zamanda bu modül 2 Megapiksel makro ve 2 Megapiksel mono kamerayla desteklendi. Ön tarafa ise 32 Megapiksel çözünürlüğünde bir selfie kamerası yerleştirildi.
4310 mAhpil kapasitesi ile çalışan OPPO telefonu 30W VOOC Hızlı Şarj 4.0 teknolojisiyle geliştirildi. Bu sayede şirket, cihazın tam 56 dakika içerisinde tam şarj olduğunu vurguluyor. Sadece 5 dakikalık şarjla 2,9 saat YouTube’da video izlenebildiği aktarılan telefon, tek şarjda 16 saat çevrimiçi video izlemeye de izin veriyor. Sistem Performansını İyileştirici (System Performance Optimizer) ile model daha uzun ömürlü bir pil kullanımı sunuyor.
İhtiyaçlara göre düzenlenebilen Reno5 Lite’ın kullanıcıları ekranın açık kaldığı süreyi ve karanlık modu istedikleri gibi tasarlayabiliyor. Flexdrop ve Google iş birliğiyle gerçekleşen Üç Parmak Çeviri özelliği verimliliği önemli ölçüde artırıyor. Aynı zamanda Oyun Kısayol Modu, Oyuncu Modu, Maddeli Ekran Mesajları ve Ayarlanabilir Oyun Dokunuşu gibi özellikler daha eğlenceli vakit geçirmeye hizmet ediyor.
OPPO Reno 5 Lite teknik özellikleri
Ekran
6.4 inç AMOLED ekran
Ekran Çözünürlüğü
2400 x 1080
İşlemci
Mediatek Helio P95
Bellek
8 GB
Dahili Depolama
128 GB + 256 GB’a kadar microSD kart
Kamera
48 Megapiksel Ana Kamera, 8 Megapiksel Geniş Açılı Kamera, 2 Megapiksel Makro Kamera, 2 Megapiksel Mono Kamera
Google, şirketteki önemli bir yöneticisiyle yollarını ayırıyor. Şirketin Fugu projesini yöneten Alex Russel, şirketten ayrıldığını açıkladı.
Web uygulamalarını Android ya da iOS yazılımında çalışan uygulamalar kadar güçlü hale getirmeye çalışan Fugu projesi, şirketin önem verdiği atılımlardan biriydi. Russel, ayrılığını Twitter aracılığıyla duyurdu.
Fitbit akıllı saatleri yeni güncelleme ile birlikte Google Asistan verimliliğini artıracak. Yeni güncelleme cihazlara birkaç özellik daha ekliyor.
Google yöneticisi teşekkür etti
Yönetici açıklamasında, “Bugün Google’daki son günüm. Bir devlet okulundan ayrılıp web’i geliştirmek için 12 yıl boyunca inanılmaz fırsatlar yaratacak kadar yeterli olduğuma inanan insanlara derinden minnettarım. Her şey için teşekkürler” ifadelerin kullandı.
Kariyerinde ne yapacağına karar vermeden önce tatile çıkacağını söyleyen Russel, sonuna kadar takımına bağlı olduğunu da sözlerine ekledi. Denetimli yöneticinin ayrılığının ardından Google’ın Fugu projesine şirkette mühendis olarak görev alan Joshua Bell öncülük edecek.
Russel, programcıların yalnızca statik web siteleri değil, web üzerinde etkileşimli uygulamalar oluşturmasına olanak tanıyan yeni yetenekleri test etmeye ve tanıtmaya yardımcı olmak için Chrome‘un gücünü kullanmanın önünü açmıştı. Ayrıca Project Fugu gibi akıllı telefonlarda ve PC’lerde yerel olarak çalışan uygulamalara çok benzer web uygulamaları başlatmayı sağlayan hareketlerle bu çabayı somutlaştırdı.
Alex Russel, kısa süre önce özellikle Apple’ın WebKit motoru için iPhone ve iPad‘lerdeki tüm tarayıcılara güç veren Safari konusunda endişelerini dile getirmiş, ayrıca Mozilla‘nın Firefox konusunda daha hızlı hareket etmesini istemişti.
Apple’ın kuruluş hikayesi birçok insan için büyük bir ilham kaynağı oldu. Şirketin kurucusu Steve Jobs‘ın mücadelesi ve fedakarlıkları sonucunda kurulan şirket, zorlu süreçlerden geçtikten sonra bugün itibariyle dünyanın en değerli şirketlerinden biridir. Bu nedenle şirketlerin başarı hikayelerin ardında her zaman kurucularının azmi ve çalışkanlığı yer almaktadır.
İşte 2021 yılı itibariyle dünyanın en büyük e-ticaret sitelerinden biri konumundaki Alibaba şirketi de bunlardan biri. Kurucusu Jack Ma‘nın başarısız geçen öğrencilik ve iş hayatı sonrası büyük çaba sarfederek kurduğu bu şirket, sıkıntılı süreçlerin ardından başarıya ulaştı. Peki Alibaba kurucusu Jack Ma’nın başarısızlıklar ile dolu hayatı nasıldı? Alibaba şirketi nasıl kuruldu? Yazımızda anlattık…
Dünyanın en büyük sosyal medya şirketi Facebook'un kurucusu ve CEO'su olan Mark Zuckerberg hakkında bilmeniz gerekenler.
Alibaba kurucusunun başarısızlıklar ile dolu başarı hikayesi
10 Eylül 1964 tarihinde Çin‘in güneydoğu kesiminde bulunan Hangzhou şehrinde dünyaya gözünü açan Yun Ma, başarısızlıklardan ders alarak başarıya ulaşma amacıyla yanıp tutuşan bir çocuktu. Sanatçı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Yun Ma’nın bir erkek kardeşi ve bir de kız kardeşi vardır. Bu arada girişimciye günümüzde kullandığı Jack takma adını o dönem arkadaş olduğu bir turist vermiştir.
O dönem ülkede yaşanan sorunlar nedeniyle çoğunlukla izole bir hayat yaşayan Yun Ma, ailesinin de maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle sıkıntılı günler geçirdi. Okul hayatı da çok parlak olmayan Ma, ilkokul sınavlarında 2 defa, ortaokul sınavlarında ise 3 defa başarısız oldu. Fakat, İngilizce diline karşı ilgisi olduğunu küçük yaşlarda keşfeden Ma’nın hayatı, dönemin ABD başkanı Richard Nixon 1972’de Hangzhou’yu ziyaret ettikten sonra değişti. Bu ziyaret sonrası Ma’nın memleketi bir turizm merkezi haline gelmişti.
Hangzhou Uluslararası Otelinde ücretsiz rehber olarak çalışmaya başladı
İngilizce öğrenmek isteyen ancak başarısız bir öğrenci olmasından dolayı herhangi bir İngilizce eğitimi alamayan Yun Ma, çözümü kendince bulmuştu. O dönem ABD başkanının ziyareti nedeniyle turist akınının olduğu Hangzhou’da bulunan turistlerin sıklıkla kaldığı bir otelde ücretsiz rehber olarak çalışmaya başladı.
Henüz 12 yaşının sonlarında iken yabancı turistlere kendisine İngilizce öğretmeleri karşılığında şehirde ücretsiz rehberlik yapan Ma, 9 yıl boyunca turistleri gezdirirken hem de hayranlık duyduğu İngilizce dilinde büyük ilerleme kaydetti. Hatta gerçek adı Yun olan girişimciye ”Jack” takma adını da rehberlik yaptığı turistlerden biri vermişti.
Jack Ma, ücretsiz rehberlik yaptığı dönemde Avustralyalı bir aile ile mektup arkadaşı oldu. Bu aile Jack Ma’ya mektup arkadaşlığının yanı sıra mentorluk da yapıyordu. Uzun yıllar süren bu arkadaşlığın neticesinde Ma, aileyi ziyaret etmek için Avustralya‘ya gitti. Girişimcinin ilk yurt dışı deneyimi de bu şekilde gerçekleşti.
Üniversiteye giriş sınavını iki kez kazanamadı
Para ya da herhangi bir bağlantı olmadan, Ma’nın hayallerine ulaşması için gereken tek şey eğitimdi. Bu nedenle liseden sonra üniversiteye giriş sınavına katıldı ve 2 kez başarısız oldu. Ancak bu başarısızlıklar karşısında pes etmeyen Jack Ma, üçüncü denemesinde üniversiteyi kazanmayı başardı.
Alibaba kurucusu
Girişimci, üniversite eğitimi olarak çocukluk hayali ile bağlantılı olan İngilizce dili bölümünü seçti. Üniversite eğitimi devam ederken bir yandan da çalışmak isteyen girişimci, birçok iş başvurusundan ret cevabı aldı. Hatta 24 başvurudan 23’ünün işe alındığı kendi şehrindeki KFC şubesine alınmayan tek kişi oldu.
Çalkantılı geçen üniversite hayatı sonrası 1988 yılında Hangzhou Öğretmen Enstitüsü’nün İngiliz dili bölümünden mezun oldu ve yerel bir üniversitede öğretmen olarak çalışmaya başladı. Ayda sadece 12 dolarlık maaş ile çalışan Ma, öğrencilerinin açıklamalarına göre gayet mutluydu. İşini de fazlasıyla seviyordu. Diğer yandan hayatı boyunca 10 kez Harvard Üniversitesi’ne de başvuran Ma, hepsinden de ret cevabı aldı.
1995 yılında yaptığı Seattle gezisi Jack Ma’nın ufkunu genişletti
Öğretmenlik görevini başarılı bir şekilde yerine getirenJack Ma, belirli bir zaman sonra çeviri işine girmeye karar verdi. Birçok Çinli firmaya çevirmenlik yaparak destek veren Ma, 1995 yılında yine bir çevirmenlik görevi için ABD‘ye gitti. Burada Seattle’a ayak basan girişimci, Çin’de fazlasıyla pahalı olan bilgisayarlar ve adını daha önce hiç duymadığı internet ile tanışma şansı yakalıyor. Hatta Jack Ma, ilk başta bu bilgisayarları bozabileceğini düşünerek geri planda kalmayı tercih ediyor. Ancak bir arkadaşının ısrarı sonrası ilk defa İnternet ile karşılaşan girişimcinin arattığı ilk kelime ”bira” oluyor.
Girişimcinin karşısına arama sonucu olarak kendi memleketi Çin hariç birçok ülkeden ”bira” seçeneği çıkıyor. Bunun üzerine ”Biz neden Çin üzerine birşeyler yapmıyoruz” diyerek işe koyulan girişimci, çeşitli web siteleri açıyor. Gelen olumlu tepkiler sonrası internet işinde devam etmesi gerektiğinin farkına varan Alibaba kurucusu Jack Ma’nın ilk internet girişimi de bu şekilde gerçekleşiyor.
Alibaba’nın tohumları atılıyor
İnternet ile tanıştıktan sonra Çin Web sitelerinin eksikliğini büyük bir iş fırsatı olarak gören Ma, Çinli işletmeler için Web siteleri oluşturan ve Çin’in ilk İnternet şirketlerinden biri olan China Pages‘i kuruyor. Ancak 2 yıl sonra, Hangzhou Telecom tarafından kısmen rakip bir şirket olarak kurulan Chinesepage ile güçlü rekabet nedeniyle şirketten ayrılıyor.
1998’den 1999’a kadar Ma, Pekin’de Dış Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Bakanlığı tarafından desteklenen bir İnternet şirketinin başkanı olarak görev yaptıktan sonra hükümette kalırsa internetin getirdiği ekonomik fırsatları kaçıracağını hissetmeye başlıyor.
İnternet sektöründeki girişimlerinden istediği verimi alamayan Ma, dairesinde 17 arkadaşını topluyor ve onları “Alibaba” adını verdiği bir çevrimiçi pazar yeri projesineyatırım yapmaları için ikna ediyor. Bu gelişme sonrası Alibaba, 4 Nisan 1999 tarihinde Jack Ma ve 17 arkadaşı ile birlikte resmen kuruluyor. O dönem oldukça garip karşılanan bu proje, bazı ABD’li yatırım fonları tarafından Alibaba kurucusu Jack Ma’ya ”Deli Jack” lakabı vermesine bile neden oluyor.
Yahoo ile yapılan anlaşma şirket için dönüm noktası oluyor
Alibaba, kuruluşunun ardından adını tüm dünyaya duyurmaya başlıyor. Şirket kurulduktan tam 6 ay sonra, Goldman Sachs’tan 5 milyon dolar ve teknoloji şirketlerine de yatırım yapan bir Japon telekom şirketi SoftBank’tan 20 milyon dolar yatırım almayı başardı. Gelen yatırımlar sonrası daha kararlı çalışan Alibaba kurucusu Ma, bir çalışan toplantısında “Başaracağız çünkü genciz ve asla, asla pes etmeyeceğiz” iafedelerini kullanmıştı.
90’lı yılların sonuna doğru Yahoo şirketinin sahibi Jerry Yang ile de tanışan Jack Ma, bu dönemde ilk büyük anlaşmasını yapıyor. Alibaba, 2005 yılında Yahoo şirketine yüzde 40 büyüklüğündeki hissesini, 1 milyar dolar karşılığında satarak dikkatleri üzerine çekiyor.
Jack Ma şirketin kuruluşundan Mayıs 2013 tarihine kadar hem başkan hem de CEO olarak görev yaptı. Alibaba, 19 Eylül 2014‘te New York Borsası‘nda yaptığı 24.7 milyar dolarlık hacimli halka arz ile tüm zamanların en büyük halka arzını gerçekleştirdi.
Başarısızlıklar ile dolu bir başarı hikayesinde asla pes etmeyen Jack Ma, tüm insanlara büyük bir ilham kaynağı olarak yürüttüğü görevinden eğitim projelerine odaklanmak istediğini söyleyerek 2019 yılında resmen emekli oldu.
Alibaba, 620 milyar dolarlık piyasa değeri ile dünyanın en değerli şirketleri sıralamasında 10.sırada yer alıyor. Şirketin kurucusu Jack Ma‘nın ise 46.8 milyar dolarlık bir serveti bulunuyor.
Ülkemizde son dönemde uzay ile ilgili sıcak gelişmeler meydana geliyor. Geçtiğimiz Şubat ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan bilgilere göre, Türkiye 2023 yılında Ay’a sert iniş, 2028 yılında ise yumuşak iniş yapmak için çalışmalara başladı. Bu çalışmalar Türkiye Uzay Ajansı tarafından hazırlanan Milli Uzay Programı kapsamında gerçekleşecek.
ABD, SSCB, Japonya ve Çin’in ardından Ay’a iniş yapan beşinci ülke olmak için çalışmalarını sürdüren Türkiye‘nin son hedefi ise bir Türk astronotunu uzaya göndermek. Hatta geçtiğimiz günlerde ülkemizde, Milli Uzay Programı kapsamında uzaya gidecek Türk astronot için seçmeler başladı.
Uzay çalışmaları devam ederken vatandaşların merak ettiği bir başka konu da şüphesiz uydular. Milli Uzay Programı’nın bir diğer amacı ise uydu üretimini tek çatı altında toplamak olarak belirtilirken ülkemizin daha önce uzaya gönderdiği uydular da araştırılıyor. Peki daha önce uzaya gönderilen Türk uyduları hangileri? Yazımızda sizler için derledik.
Elon Musk'ın CEO'su olduğu SpaceX şirketinin, uzaydan internet sağlayan yeni projesi Starlink için Türkiye'de geçtiğimiz saatlerde ön siparişler başladı
Daha önce uzaya gönderilen Türk uyduları
Uzay teknolojileri alanındaki çalışmalarına 90’lı yıllarda daha fazla ağırlık veren ülkemizin uzayda görevine devam eden 4’ü haberleşme uydusu, 3’ü gözlem uydusu olmak üzere toplam 7 adet aktif uydusu mevcut. Bu uydulardan Türksat 3A, Türksat 4A, Türksat 4B ve Türksat 5Ahaberleşme görevini yerine getirirken, Göktürk-1 ve Göktürk-2 ve Rasat ise gözlem amacı ile kullanılıyor.
Farklı tarihlerde uzaya gönderilen Türk uyduları aktif bir şekilde görevine devam ediyor. Diğer yandan, çeşitli aksaklıklar nedeniyle uzaya fırlatılırken parçalanan başarısız denemelerin yanı sıra uzaydaki görevini tamamlayıp emekliye ayrılan bazı uydular da mevcut.
Türksat 1A
Ülkemizin uydu fırlatma konusundaki ilk denemesi maalesef başarısız olmuştu. 24 Ocak 1994 tarihinde Kourou’dan Ariane 4 roketi ile uzaya fırlatılan Türksat 1A uydusu, rokette meydana gelen bir arıza nedeniyle 12 dakika sonra okyanusa düşerek parçalandı.
Türksat 1B
Türksat 1A uydusunun başarısız olmasının ardından zaman kaybetmeden çalışmalara koyulan Türk mühendisler, Türksat 1B uydusunu geliştirdi. Aynı zamanda Türkiye’nin uzaya fırlatılan ilk uydusu ünvanına sahip Türksat 1B, 10 Ağustos 1994 tarihinde Ariane 4 roketi ile uzaya fırlatılarak yörüngeye oturmayı başardı. 12 yıl boyunca haberleşme uydusu olarak hizmet veren Türksat 1B, 2006 yılında emekliye ayrılmıştır.
Türksat 1C
Tarihler 10 Temmuz 1996′yı gösterdiğinde ülkemizin ikinci haberleşme uydusu Türksat 1C, Ariane 4 roketi ile uzaya fırlatılarak başarılı bir şekilde yörüngeye oturdu. Yaklaşık 14 yıl boyunca haberleşme uydusu olarak hizmet veren Türksat 1C, 2008 yılında tüm sinyal trafiğini yeni nesil Türksat 3A uydusuna devretti. Diğer yandan 2008 yılının sonlarına doğru televizyon yayıncılığındaki görevini de tamamlayan uydu, 2010 yılında ise tamamen emekli oldu.
Türksat 2A
Ülkemizin uzaya gönderdiği bir diğer Türk uydusu da Türksat 2A. 1 Şubat 2001 tarihinde Ariane 4 roketi ile fırlatılan uydu başarılı bir şekilde yörüngeye oturarak 42 derece Doğu boylamında görevine başlamıştır. Türksat tarafından işletilen bu haberleşme uydusu, Türk Telekom ve Alcatel ortaklığı ile kurulan Eurasiasat şirketi tarafından tasarlandı. Yaklaşık 15 yıl boyunca hizmet veren Türksat 2A, 27 Eylül 2016 tarihinde ise görevini tamamladı.
Türksat 3A
13 Haziran 2008 tarihinde İngiliz Skynet 5C uydusu ile birlikte uzaya gönderilen haberleşme uydusu Türksat 3A, Thales Alenia Space şirketi tarafından yapılmıştır. Ayrıca uydunun yapımında 22 Türk mühendis görev almıştır. Hala aktif olarak görev yapan bu uydu, 16 Temmuz 2008 tarihinde Türksat 1C uydusunun tüm sinyal trafiğini devraldıktan sonra görevine başlamıştır. Diğer yandan, 27 Ekim 2008 tarihinde Türksat 2A üzerinden yayın yapan kanalların frekansları Türksat 3A uydusuna transfer oldu.
RASAT
Tasarımının ve üretiminin tamamen Türkiye‘de gerçekleştiği ilk yer gözlem uydusu ünvanının sahibi olan RASAT, 17 Ağustos 2011 tarihinde Rusya’nın Kazakistan sınırındaki Orenburg bölgesinde bulunan Yasny Fırlatma Üssü’nden Dnepr roketi ile uzaya fırlatıldı. TÜBİTAK tarafından, danışmanlık ya da dış destek alınmadan Türkiye’de tasarlanan uydu, haritacılık, afet izleme, kirlilik ve çevrenin izlenmesi ile şehircilik ve planlama amaçlarıyla görev yaptı. İlk başta tasarım ömrü olarak 3 yıl biçilen gözlem uydusu, üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hala aktif bir şekilde görev alıyor.
Göktürk-2
TÜBİTAK UZAY, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş iş birliği ile geliştirilen gözlem uydusunu 18 Aralık 2012 tarihinde Çin’deki Jiuquan Fırlatma Üssü’nden Uzun Yürüyüş-2D roketi ile uzaya gönderdi. Göktürk-2 uydusunun donanımlarının yüzde 80‘i ve yazılımlarının yüzde 100‘ünü Türk mühendisler yapmıştır.
Türksat-3USat
Bu zamana kadar uydularının geliştirmesinde genellikle yabancı şirketler ile ortak çalışan Türkiye, 26 Nisan 2013 tarihinde ilk yerli tasarım ve üretim alçak yörünge haberleşme uydusu olan Türksat-3USAT‘yi Çin’in Jiuquan şehrinden Chang Zheng 2D roketi ile uzaya fırlattı. Bu uydu, Türksat firması ile ortaklaşa geliştirilen bir Türk haberleşme nano uydusuydu.
Türksat 4A
Tarihler 14 Şubat 2014‘ü gösterdiğinde ise yapımında Türk mühendislerin de yer aldığı Japonya merkezli Mitsubishi Electric firmasının tasarladığı Türksat 4A haberleşme uydusu, Kazakistan’da bulunan Baykonur Uzay Üssü’nden Proton roketi ile fırlatıldı. Uydu yaklaşık 4 ay boyunca 50 derece doğu boylamında test edildikten sonra 9 Haziran 2014 tarihinde test edildiği yörüngeden ayrılıp görev yapacağı 42° doğu boylamına geçiş yapmıştır.
Türksat 4B
Türksat 4A uydusunun fırlatılmasının üzerinden çok fazla zaman geçmeden Türksat 4B uydusu için çalışmalara koyulan Türkiye, Japonya merkezli Mitsubishi Electric firması ile ortaklaşa tasarladığı haberleşme uydusunu 16 Ekim 2015 tarihinde Kazakistan’da bulunan Baykonur Uzay Üssü’nden Proton roketi ile uzaya gönderdi. Aslında uydunun uzaya gönderilmesi için daha önce belirlenen tarih 6 Ekim 2015’ti. Ancak Baykonur Uzay Üssü’nde diğer uyduların fırlatıldığı sırada zarar gören proton roketinin bakımı nedeniyle tarih 10 gün kadar ertelendi.
Göktürk-1
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş ve Aselsan’ın teknolojik katkıları ile İtalyan uzay hizmeti şirketi Telespazio tarafından Millî Savunma Bakanlığı için tasarlanan Göktürk-1, 5 Aralık 2016 tarihinde Kourou’dan Vega roketi ile uzaya fırlatıldı. Ayrıca 0,50 m çözünürlüklü bu uydu, coğrafi kısıtlama olmaksızın dünyadaki herhangi bir yerde keşif yapma yeteneklerine sahip. Buna ek olarak, haritalama ve planlama, arazi örtüsü araştırması, jeoloji, ekosistem izleme, felaket yönetimi, çevre kontrolü, kıyı bölgesi yönetimi ve su kaynakları konularında çeşitli sivil uygulamalarda kullanılıyor.
Türksat 5A
Uzaya giden Türk uyduları arasında en yeni olanı Türksat 5A, 8 Ocak 2021 tarihinde Elon Musk’ın CEO’su olduğu SpaceX firmasının Falcon 9 roketi ile ABD’deki Cape Canaveral Üssü’nden uzaya gitti. Yörünge görev süresi 30 yıl olarak belirlenen Türksat 5A uydusu; Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Batı Afrika, Güney Afrika, Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’i kapsayan bir coğrafyada 1728 MHz kapasiteyle TV yayıncılığı ve veri haberleşme hizmetleri verecek.
Norton, virüsten koruma programlarına kripto para madenciliğini ekledi. Kripto para çılgınlığına adım atmayı düşünen ancak dolandırılmaktan korkan herkes için antivirüs ve kimlik hırsızlığı koruması sağlayan NortonLifeLock ile birlikte kripto dolandırıcılığına karşın olası durumlar için çözüm sağlayacak.
Şirket konuyla alakalı yaptığı basın açıklamasında Norton Crypto’nun “tüketicilerin güvenilir Norton 360 platformu aracılığıyla güvenli ve kolay bir şekilde kripto para madenciliği yapmalarını sağlamak için tasarlanmış bir özellik” olduğunu aktardı.
Bir süredir düşüş yaşayan kripto paralarda son durum ne? Yeni değerleri ne kadar? İşte Bitcoin, Ethereum, Dogecoin ve Ripple'da son durum.
Norton Crypto, kripto para madencilerin güvenliğini sağlayacak
Özünde bir antivirüs programı olan Norton 360, halihazırda bir parola yöneticisi, bir bulut yedekleme hizmeti, bir VPN ve LifeLock eklentileri aracılığıyla bir kimlik hırsızlığı koruma hizmet sunuyor. Şirket yeni özelliği Norton Crypto ile birlikte hem madeni para hem de kripto para cüzdanı alanına da yönelerek hizmetini genişletecek.
Yeni hizmet ile alakalı basın bültenine göre; “Müşteriler, sabit disk arızası nedeniyle kaybedilmemesi için bulutta depolanan Norton Crypto Cüzdanları’ndan kazançlarını takip edebilecek ve aktarma yapabilecek.
İlk etapta yalnızca Ethereum madenciliği için hizmet sunacak olan program, ilerleyen zamanlarda diğer popüler kripto para birimleri için de hizmet verecek. Norton Crypto’nun önümüzdeki aylarda tüm Norton 360 müşterilerinin kullanımına sunulması bekleniyor.